[voiserPlayer]
Türkiye’de son 3 yıldır Aile Sağlığı Merkezleri aracılığıyla devlet tarafından ücretsiz verilmesi gereken doğum kontrol araçlarına erişim sağlanamıyor. Sağlık Bakanlığı başta büyükşehirler olmak üzere ülkenin hiçbir bölgesinde doğum kontrol aracı temin etmiyor. Kamu hastanelerinde ise kürtaj fiilen yasak hale geldi. İktidar, kadınların bedenleri üstünde karar almasına engel olarak sadece çocuk yapmayı teşvik eden politikalar yürütüyor.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Planına göre üreme hakkı temel insan hakkı kapsamına alınmıştır. Yetişkin kadın bireylerin tampon, doğum kontrol ve ertesi gün hapına ve kürtaja erişimleri temel sağlık hakkı kapsamında yer alır. Türkiye’de halen yürürlükte olan 1983 tarihli Nüfus Planlaması Kanunun 3. maddesine göre devlet, başta kürtaj olmak üzere gebeliği önleyici ilaç ve araçları temin veya imal etmeye veya ettirmeye, muhtaç olanlara bu ilaç ve araçları parasız veya maliyetinden ucuz fiyatla vermeye veya sattırmak için tedbir almaya tek yetkili mekanizmadır.
Bu kanunun yürürlüğe girdiği yıllardan itibaren kamu hastaneleri ve Aile Sağlığı Merkezlerinde ücretsiz olarak aile planlaması hizmeti almak mümkündü. Ancak AKP iktidarı devletin bu politikasını tersine çevirerek sadece gebelik teşvikini içeren bir tutum ve politika izlemeye başladı. İktidarın yürüttüğü politikalar nedeniyle temel bir hak olan kürtaj, devlet hastanelerinde fiilen yasak duruma geldi. Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi’nin 2020 yılında yaptığı Kamu Hastanelerinde Kürtaja Erişim Araştırması’nın sonuçlarına göre ülke genelinde görüşülen 295 kamu hastanesinden 185’i yasak olmamasına rağmen kürtaj hizmeti vermediğini belirtiyor. Uluslararası sözleşmelerle tanınan üreme ve doğum kontrol hakkı yanlış yürütülen aile planlaması politikalarıyla engellenmeye çalışılıyor.
Sosyal Güvenlik Kurumunun aldığı karara göre doğum kontrol ilaçları 26 Haziran 2012 tarihinden bu yana “pasif ilaç” grubunda, yani bu ilaçların devlet tarafından ödemesi yapılmadığı için reçetelendirilmiyor. Reçetelendirilmeyen bu ilaç grubuna aile hekimi veya kamu hastanelerinden de ücretsiz olarak erişim mümkün değil. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz, artan döviz kuru ve enflasyon nedeniyle doğum kontrol araçlarına erişim git gide zorlaşmaya başladı. Türkiye’de aile planlaması kapsamında Aile Sağlığı Merkezleri’nde kondom, doğum kontrol hapı, aylık ve üç aylık iğneler ücretsiz olarak sunuluyor. Ancak son dönemde bu hizmetlere erişimde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Özellikle genç bireyler ve yoksul aileler bu hizmetlere erişim güçlüğü yaşıyor ve bu durum kontrolsüz ve plansız gebeliklere ve bebek ölümlerine yol açıyor.
Şubat 2020’de fiyatı 54 lira olan doğum kontrol hapının fiyatı Nisan 2023 tarihi itibariyle 189 lira olmuş durumda. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ)’nün Ekim 2022’de yayınladığı ve altı il özelinde yaptığı araştırmaya göre İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Trabzon ve Adana’da kadınlar için birinci basamak sağlık hizmeti birimi olan Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan hekimler, 2 yıldır kondom ve doğum kontrol hapı gönderiminin yapılmadığını ve hastalardan bu yönde şikâyet geldiğini belirtiyor.
Doğum kontrol hapı gebelik önlemenin yanı sıra polikistik over sendromunda, genç kızların sivilce problemlerinde, adet düzensizliğinde, şiddetli ve yoğun âdeti kontrol altına almada, kontrol altına alınamayan kanamalarda da kullanılıyor. Ancak hastalar son 10 yılda bireylerin cinselliklerini ve üreme yeteneklerini düzenleyen politikalar, kararlar, söylemler ve yasalar üzerinden oluşturulan “mahrem siyaseti” yüzünden bu ilaçlara ücretsiz bir şekilde erişim sağlayamıyor. İktidarın yürüttüğü bu mahrem siyaset yüzünden ana akım medya araçları başta olmak üzere hiçbir mecrada aile planlamasıyla ilgili temel farkındalık yayınları yapılmıyor.
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER) hazırladığı “6 Şubat 2023 Depremleri İkinci Ay Saha Raporu”nda özellikle Hatay’da depremin ardından istenmeyen gebeliklerin artması, anne ve yeni doğan ölümlerinde artış riskini ortaya çıkardı. Doğum kontrol araçlarına erişim zorluğu kısa vadede anne ve bebek ölümlerine uzun vadede ise çocuk yoksulluğu ve çocuk işçiliğine yol açıyor.
Artan enflasyon ve fiyatlar nedeniyle Türkiye’de yaşayan kadınlar gittikçe derinleşen doğum kontrol ve regl yoksulluğuyla mücadele ediyor. Türkiye’de yaşayan kadınların içinde bulunduğu doğum kontrol ve regl yoksulluğuna yakından bakacağız. Ancak öncelikle bazı kavramların tanımlarını iyice kavramamız gerekiyor.
Aile Planlaması: Çiftlerin istedikleri, hazır oldukları zamanda ve istedikleri sayıda çocuk sahibi olmasını planlamalarıdır. Amaç, gelişen dünyada mutlu bir aile kurumunun temelini oluşturan çocuklar için uygun ortamın planlamasıdır. Pek çok ülkede bu eğitimler ergenlere okul sıralarında verilmektedir.
Aile planlaması prensipleri ile anne ve bebek açısından sağlıklı bir hamilelik sürecinin oluşması için gebelik öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gerekenler ortaya konur ve sürecin bilinçli bir şekilde yaşanması sağlanır. Eğitimin kadın ve erkeğe verilmesi önemlidir.
Hamilelikler arasında belli bir süre bırakmak gerekir. Bu hem anne sağlığı hem de ardışık çocuklar açısından mühimdir. Doğumlar arası 2 yıldan kısa aralıkların olması bir önceki çocuğun kayıp riskini %50 dolaylarında artırmaktadır. Keza yine 2 yıldan kısa aralıklı doğumlarda çocukların mental, fiziksel ve ruhsal gelişimleri de olumsuz etkilenmektedir. Aynı zamanda annenin fiziksel ve ruhsal olarak hazırlanması ve toparlanması için de 2 yıl ideal bir zaman dilimidir. Türkiye’de aile planlaması politikaları 1983 yılında yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan 5795 sayılı Nüfus Planlaması Kanunu esas alarak uygulanıyor. Bu kanun kapsamında aynı yıl Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü kuruldu. Kanun kapsamında Sağlık Bakanlığı özel teşkilat kurmaya, gebeliği önleyici ilaç ve araçları temin veya imal etmeye veya ettirmeye, muhtaç olanlara bu ilaç ve araçları parasız veya maliyetinden ucuz fiyatla vermeye veya verdirmeye veya sattırmak için tedbir almaya yetkili tek mekanizmadır. Ancak son 3 senedir fiilen bu araçlara ücretsiz olarak erişimi kesildi.
Doğum Kontrol Araçları: Doğum kontrol araçlarının içinde farklı türde araçlar bulunuyor. Bunlar:
Doğum Kontrol Hapları: İçinde progesteron hormonu bulunan bu ilaçlar yumurtlamayı engelleyerek gebelikten korur. Her gün aynı saatlerde 1 tane alınır. Paketteki 21 hap bitikten sonra 7 gün ara verilip 8. gün yeni bir pakete başlanır. Âdetin ilk 5 günü içinde başlandığında hemen koruma sağlar. Doğru ve düzenli kullanıldığında yüzde 99 güvenlidir.
Rahim İçi Araç (RİA-Spiral): Rahim içine yerleştirilen ve değişik şekilleri olan bu küçük araçlar kadın yumurta hücresinin sperm tarafından döllenmesini ve rahme yerleşmesini engeller. Koruyuculuğu, uygulama sonrası hemen başlar. 10 yıl süreyle gebelikten korur. Doğru ve düzenli kullanıldığında yüzde 99’dan fazla etkilidir. Adet kanamasının miktar ve süresinde artışa neden olabilirler.
Gebeliği Önleyen İğneler: Ayda ya da üç ayda bir, kas içine uygulanan, içinde progesteron bulunan iğnelerdir. Yumurtlamayı engelleyerek gebelikten korur. Doğru ve düzenli kullanıldığında yüzde 99 etkilidir. Kullanıldığı süre içinde adet düzensizliği ve ara kanamalar, bir yılın sonunda da geçici adet kesilmesi görülebilir.
Ertesi Gün Hapı: Bu yöntem, korunmasız ya da yetersiz korunma ile gerçekleşen bir cinsel ilişkiden sonraki ilk 72 saat içinde etkili olur. Bu amaçla ülkemizde kullanılan iki çeşit hap var. Biri, östrojen ve progesteron hormonları içeren 4 haplı pakettir. Diğer hap ise sadece progesteron hormonu içeren 2 haplı pakettir. Doğru kullanıldığında olası gebeliği yüzde 75-95 oranında önleyebilir. Bu hapların sadece acil durumlarda kullanılması gerekir, düzenli olarak kullanılması yumurtalıklara zarar verebilir.
Mentürasyon: Menstrüasyon veya regl, kadınlarda ve bazı diğer yüksek dişi primatlarda rahim iç yüzeyinde oluşan damar ve dokuların kan ile birlikte vücuttan atılması şeklindeki fizyolojik olaydır. Âdet döngüsü (menstrual siklus) çerçevesinde kadınların ergenliğe erişmesinden menopoza girmelerine kadar yaklaşık her 28 günde bir tekrarlanan bu süreç, sadece gebelik süresince durur. Kadınların çoğu düzenli olarak 28 günde bir âdet görmez; 21-35 günde bir âdet görmek normal kabul edilir. Bu döngünün dışında mentürasyon görme durumuna regl düzensizliği adı verilir. Üç ya da daha fazla periyotta kanama görülmemesi, kanama miktarının ve süresinin normalde olduğundan daha az ya da fazla olması ve adet dönemi dışında kanama olması, adet düzensizliği olarak kabul edilir. Bu düzensizlik doğum kontrol hapı kullanılarak tedavi edilebilir
Doğum Kontrol Yoksulluğu: Doğum kontrol yoksulluğu tıpkı regl yoksulluğu gibi kadınların temel ihtiyaçları arasında yer alan doğum kontrol araçlarına erişememesi anlamına geliyor. Doğum kontrol araçlarına erişememek, plansız gebeliklere, anne ve bebek ölümlerine uzun vadede ise çocuk yoksulluğuna yol açıyor. Hacettepe Üniversitesi’nin yaptığı Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2018’e göre katılımcıların yüzde 60’ı doğum kontrol araçlarına ve aile planlaması hizmetlerine erişebilmek istiyor. Araçlara erişemedikleri için katılımcılar arasında en yaygın olarak kullanılan yöntem geri çekilme ve dışarı boşalmadır. Ancak bu yöntemler gebeliği önlemede etkili bir şekilde çalışmıyor.
En yaygın ve güvenilir olan doğum kontrol yöntemlerinden biri olan doğum kontrol hapına en son geçtiğimiz yıl Haziran ayında yüzde 35 oranında zam yapıldı. Yukarıda söz ettiğim gibi SGK tarafından “pasif ilaç” grubuna alınan doğum kontrol haplarının reçete ödemesi devlet tarafından karşılanmıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz verilmesi gereken bu ilaçlar 3 yıldır hastanelere ve Aile Sağlığı Merkezlerine temin edilmiyor. Bu durum özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da doğum oranında artışa sebep oldu.
TÜİK’in hazırladığı 2021 yılı doğum istatikseline göre Türkiye’de toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 2021 yılında 3,81 çocuk ile Şanlıurfa oldu. Bu ili 3,18 çocuk ile Şırnak, 2,78 çocuk ile Mardin izledi. Bu hızın altında yatan en temel sebep doğum kontrol araçlarına erişilememesi. Şanlıurfa’da yaşayan bir hekimle konuştuğumda bana Şanlıurfa başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’da 3 yıldır hap ve enjeksiyon gibi ürünlerin Aile Sağlığı Merkezlerine gönderilmediğini söyledi. DSÖ’ye göre her doğumdan sonra annenin 2 yıl hamile kalmaması gerekiyor. Pandemiden önce özellikle Güneydoğu’da her 20 gebeden biri bu süreye uymadan tekrar hamile kalıyordu. Ancak doğum kontrol araçlarına erişimin zorlaşmasıyla birlikte bu sayı 10 gebeden 3’e yükseldi. Bu da doğum kontrol yoksulluğunun ciddi bir boyuta geldiğini gösteriyor.
İktidar Aile Planlaması Hakkında Ne Düşünüyor?
AKP iktidarı göreve geldiği ilk günlerden itibaren aile planlaması konusunda gebeliği teşvik edici bir politika izledi. İlk seçimi kazanmalarının ardından 2003 yılında başlattıkları Sağlıkta Dönüşüm Programı ile aile planlaması merkezleri kapatılarak bu merkezlerin verdiği hizmetler aile sağlığı merkezlerine transfer edildi. Evlenmek isteyen 27 yaş altı gençlere evlilik teşvik paketi altında maddi yardım uygulaması yürürlüğe sokuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta “en az 3 çocuk” söylemini tekrarladı. Erdoğan geçtiğimiz yıl partisinin İl Kadın Kolları kongrelerine bağlanarak “Biz kadınlarımızın siyasetle, sivil toplumla meşgul olurken aile içindeki görevlerini yürütebileceklerine yürekten inanıyoruz. Kadınlarımızın iş hayatında yükselirken de ailelerine sahip çıkmayı sürdüreceklerine yürekten inanıyoruz. Şahitliğini yaptığımız her nikâhta gençlerimize en az üç çocuk, mümkünse daha fazla çocuk tavsiyesinde bulunuyoruz. Bazıları bilinçli bir şekilde mesajımızın için boşaltmaya çalışıyor” şeklinde ifadeler kullandı. Erdoğan partisinin kadın kollarının 26 Mayıs 2012’de yaptığı olağan kongresindeki konuşmasında kürtaj ve sezaryene karşı olduğunu belirterek, ”Bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere ve medya mensuplarına sesleniyorum. Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz ‘Uludere’ diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere’dir. Anne karnında bir yavruyu öldürmenin doğumdan sonra öldürmeden ne farkı var soruyorum sizlere. Bunun mücadelesini hep birlikte vermeye mecburuz. Bu milleti dünya sahnesinden silmek için sinsice bir plan olduğunu bilmek durumundayız, asla bu oyunlara prim vermemeliyiz” diyerek aile planlaması ve doğum kontrol hakkında kesin ve katı bir tutum takındı.
Erdoğan’ın bu tutumu devlet politikalarına da yansıdı. Aile planlaması merkezlerinin hizmetlerinin transfer edildiği aile sağlığı merkezlerinde ve kamu hastanelerindeki kadın doğum merkezlerinde gebeliği teşvik edici uygulamalar yürütülmeye başlandı. Kamu hastanelerinde kürtaj hizmeti fiilen yasaklandı. Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi’nin 2020 yılında yaptığı Kamu Hastanelerinde Kürtaja Erişim Araştırması’nın sonuçlarına göre ülke genelinde görüşülen 295 kamu hastanesinden 185’i yasak olmamasına rağmen kürtaj erişimi vermediğini belirtiyor. AKP iktidarı kürtaj ve doğum kontrol hakkındaki kendi tutumlarını devlet politikası haline getirmeye çalışarak kadınların bedenleri hakkında verdikleri karara ve hayat tarzına müdahil olmaya çalışıyor. Sosyal devlet anlayışına göre devlet; bireylere asgari gelir güvencesi veren, onları toplumsal risklere karşı koruyan, sosyal güvenlik olanağı sağlayan ve yurttaşların tümüne eğitim, sağlık, barınma gibi hizmetleri sunan bir mekanizmadır. Devlet, elindeki yetkileri kullanarak vatandaşlarının hayat tarzına müdahale edemez.
Kaynakça:
*Nüfus Planlaması Kanunu(https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.2827.pdf)
*TUİK 2021 yılı Doğum İstatikselleri ( https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dogum-Istatistikleri-2021-)
* Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi Yasal Ancak Ulaşılabilir Değil: Türkiye’deki Kamu Hastanelerinde Kürtaj Hizmetleri raporu 2020 (https://gender.khas.edu.tr/sites/gender.khas.edu.tr/files/docs/2020-12/2020-kurtaj-arastirmasi-raporu.pdf)
* CİSÜ 6 İl Özelinde Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı (CSÜS) Hizmetleri Araştırma Raporu (https://cisuplatform.org.tr/6-il-ozelinde-cinsel-saglik-ve-ureme-sagligi-csus-hizmetleri-arastirma-raporu/)
*HASUDER 6 Şubat 2023 Depremleri İkinci Ay Saha Raporu (https://hasuder.org/Duyurular/EkIndir/bbb8263d-33cd-736b-08e0-3a0a68d1dfc4)
*Hacettepe Üniversitesi yaptığı Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2018 (https://fs.hacettepe.edu.tr/hips/dosyalar/Ara%C5%9Ft%C4%B1rmalar%20-%20raporlar/2018%20TNSA/TNSA2018_ana_Rapor_compressed.pdf)
* Türkiye’deki Aile Sağlığı Merkezlerinden Acil Kontrasepsiyon Kullanılabilirliği Lou Mary, Aldanmaz Bahar, Altuntaş Deniz (https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0168851022000884?via%3Dihub)
Fotoğraf: Suhyeon Choi