[voiserPlayer]
Dünyanın En Kötü İnsanı (The Worst Person in the World): 12 Bölüm, bir prolog ve bir epilogdan oluşan film, Oslo üçlemesinin son filmidir. 94. Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Uzun Metraj Film ve En iyi Orijinal Senaryo dallarında aday gösterildi. 2021 Cannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.
Konuya gelirsek… Julie tıp bölümünde okumaktadır ve başarılı bir öğrencidir ancak bir süre sonra tıp okumak istemediğini ve piskolojiye daha fazla ilgisi olduğunu keşfeder. Bunun üzerine tıp okumayı bırakıp psikolojiye başlar. Ancak bir süre sonra da psikolojiye değil fotoğrafçılığa ilgisi olduğunu keşfeder. Psikoloji okumayı da bırakır. Fotoğrafçılık kursuna yazılır.
Bir gece partide Aksel adında bir karikatürist ile tanışır. Bir süre sonra Aksel, Julie’ye ona aşık olabileceğini ve bu yüzden artık görüşmemek istediğini söyler. Aksel ile Julie arasında yaş farkı vardır çünkü. Julie ise tam da o anda Aksel’e aşık olur. Ayrılmak yerine artık beraber yaşamaya başlarlar.
Hayatı bu şekilde sürekli olarak bir şeyden başka bir şeye, bir yerden başka bir yere sürüklenmekle geçen bir insanın hikayesi aslında bu. Bence bunu hepimiz yaşıyoruz. Çoğumuz Julie kadar cesur değiliz hayat karşısında. Ama bir şeylerin sonunu getirememek konusunda Julie ile aynı duyguları paylaşıyoruz çoğu zaman. Bir yandan bize yabancı gözükürken bir yandan da sanki bizmişiz hissine kapılıyoruz Julie’nın hayatını izlerken. Kendisi ise hayatını şöyle yaşadığını ifade ediyor: ‘’Hayatta hiçbir şeyin sonunu getiremedim sanki. Bir şeyden başka bir şeye atlayıp durdum.’’ Ama bence insan yarım bıraktıklarıyla bir bütündür. Her şeyi bitirmek zorunda değil. Ne de olsa her insanın yaşadığı deneyim farklıdır. Hissettiği, düşündüğü, gördüğü ve bildiği…
Bana göre Julie çok büyük bir cesaret gösterip hayatında o an ne yapmak istiyorsa onu yapmış ve hayatını bu düzlemde devam ettirmiş bir karakter. Tabi bu karakteri doğuran en önemli etkenlerden bir tanesi içinde bulunduğu toplumun ve aile yapısının buna karşı çıkmayışıdır. İnsanın bir alandan başka bir alana yönelmesi, ilgisinin sürekli farklı alanlara kayması bazılarımız için çocukça gelebilir. Ancak bunu gerçekleştirmek büyük bir cesaretin ürünü. Biz aynı cesareti gösteremiyoruz. Hepsi bu.
Julie kendini her sıkışmış hissettiğinde kaçma ihtiyacı duymuştu. Ancak bu hep kendine kaçış oldu. Kendini gerçekleştirmek için kaçtı. Bir şeylere bir noktaya kadar tahammül edebildi ama sonrasında ne olursa olsun istediği düzlemde yaşamaya başladı.
Filmin önemli sahnelerinden bir tanesini, Julie’nın 30. yaş kutlamasında babasının doğum gününü kutlamak için yanına gelmemesi oluşturuyordu. Kendi doğum gününü, babasının kutlaması için onun evine gittiği sahne. Julie’nın babası ve annesi ayrıdır. Babasının yeni bir eşi ve kız çocuğu vardır. Julie hayatı boyunca baba sevgisinden mahrum kalmıştır. Babası Julie’ye hiç sevgi ve özen göstermemişti. Julie ise bu durumlara bahaneler bularak kendini avutmaya çalışmış, babasının onu sevdiğini düşünmeye devam etmiş, babasıyla görüşmeyi bırakmamıştır. Babasının evini ziyaret ettiğinde, doğum gününe gelmemesinin sebebinin yalan olduğunu görür. Ama buna da bir şey demez. İçinde yenemediği bir şeyler vardır babası hakkında.
Baba konusunda en önemli sahnelerden biri de Julie’nın uyuşturucu aldığı zaman gördüğü sahnedir. Bu sahnede Julie rahmini çıkarıp babasının yüzüne fırlatır. Babasına olan tüm bağlılığını bununla da söküp atmıştır artık diyebiliriz. Çünkü, Aksel ile konuştuğu bir sahnede babasıyla artık görüşmediğini ve eğer merak ediyorsa onun araması gerektiğini söylemişti. Ama annesi Julie’nın hep yanında durmuştur. Her kararında yanında olmuştur.
‘’Aşk değil önemli olan, aşkın civarındakiler… Aşkın hallerini anlamak için, aşkı yaşamaktansa bastırmak daha iyidir. Bu bakımdan büyük anlam taşıyan el değmemişlikler vardır. Hareket etmek tatmin getirir, ama aynı zamanda aklı karıştırır. Sahip olmak, sahip olunmak, dolayısıyla kendini kaybetmek demektir. Sadece düşünce, çürümeden gerçeğin bilgisine varabilir.‘’[1]
Julie, Aksel ve Aksel’in arkadaşları ile birlikte bir tatil gitmişti. Tatilde Aksel çocuk yapmak istediğini söylemişti ancak Julie buna hazır olmadığını ifade etmiş bu sebeple tartışmışlardı. Julie, Aksel’e ‘’Her şeyi senin keyfine göre yaşıyoruz. Boş zamanın oldu tatile çıktık’’ diyerek serzenişte bulunmuştu.
Tatilden sonra Aksel’in yeni kitabının çıkışı partisine geçiyor kamera. Aksel, sürekli olarak insanlarla fotoğraf çekilip kitaplar imzalıyordu. Julie ise onu izlemekteydi. Yaşadıkları karşısında kendisini gerçekleştirememiş hissediyordu. Julie bir süre sonra Aksel’e eve gideceğini söyleyip etkinlikten ayrılmıştı. Eve giderken günbatımı gerçekleşiyordu. Durup burada bir süre günbatımını seyretti. Sanki bir şeyleri tamamlıyordu aklında.
Yoluna devam ederken bir evde parti yapıldığını gördü. Aslında hiç tanımamasına rağmen buraya girdi. Bir düğün yapılıyordu. Kendine şarap doldurup içmeye, tanımadığı insanlarla konuşmaya başladı. Daha sonra biri dikkatini çekti. Onunla konuşmaya başladı. Adı Eivind’di. O gece ilginç bir anlaşma yapıp sevgililerini aldatmamak koşuluyla bir şeyler yapmaya karar verirler. Aldatmamanın sınırını hisler belirleyecekti. O gece Julie her şeyi unutmuştur, anın tadını çıkarıyordur. İhtiyacı olana kavuşmuş gibidir aslında. Bulunduğu durumdan kurtulmuş yeni bir gerçekliğin içine sığınabilmiştir. Sabah olurken buradan ayrılıp evine gitmiştir ancak hiçbir şey eskisi gibi değildir onun için.
Julie, bir sabah kalktığında artık Aksel’le yaşayamayacağını düşünür ve ondan ayrılmak istediğini söyler. Bazen kendimizi kimsesiz hissettiğimiz olur ve kendimizi kandıracağımız bir şey de kalmamıştır ya hani öyle bir şey yaşamıştı Aksel, Julie ondan ayrıldığında. Aksel’den ayrıldıktan sonra Eivind ile birlikte yaşamaya başlar. İlk başlarda çok iyi gidiyordur her şey. Ama zamanla Julie bu ilişkiden de soğumaya başlar. Yavaş yavaş aralarında tatsızlıklar çıkar. İkisi de çocuk istemiyordur ama Julie hamile kalmıştır.
Tam bu sıralarda Aksel’in ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenir. Onu hastanede ziyaret eder. Aksel onunla konuşurken şunları söyler: ‘’Her şey yolundaymış gibi yapmaktan bıktım. Bu kadar acı çekmek berbat bir şey. Berbat. Her şey berbat. Bir de senin için bir anıya dönmek istemiyorum. Kafandaki bir ses olmak istemiyorum. Sanatım yoluyla yaşamak istemiyorum. Evimde yaşamak istiyorum. Evimde… Evimde seninle yaşamak istiyorum. Seninle beraber mutlu olmak istiyorum.’’
Ölüme karşı var olmak isteyen insanın haykırışıydı bu. Ölümün bilinmezliği, korkutuculuğu karşısında hep o normali arayan, hep aynı düzlemde yaşamanın rahatlığına özlemin haykırışıydı. Sanatıyla var olmak değil tüm benliğiyle var olmak, yaşamak istiyor Aksel. Hepimiz bir gün öleceğimizi biliyoruz. Bizden geriye kalan varsa eğer sanatımız ve insanlarla olan anılarımızdır. Ama bununla biz yaşamıyoruz. Biz öldükten sonra nefes almıyoruz. Yemiyoruz, içmiyoruz, gülmüyoruz, eğlenmiyoruz. Sadece belli bir süre birilerinin aklında hatıralarımız kalacak, bir süre sonra onlar da unutulacaktır. Bıraktığımız sanat öldükten sonra sadece ismimizi yaşatacaktır.
Çocuğu doğurmak konusunda tereddüte düşen Julie, çocuğunun düşmesi sonrası Eivind ile de ayrılır. Artık tek yaşamaya başlamıştır. Fotoğrafçı olarak tek başına hayatına devam eder..
Filmde gün doğumu ve gün batımı motiflerinin yoğun olarak kullanıldığı görülüyor. Bu motifler filme derinlik katıp duyguları daha yoğun olarak izleyiciye hissettiriyor. Eivind ile tanıştıkları gün ayrılırlarken gün doğuyordur. Bu Julie’nin hayatı için yeni bir başlangıçtır. Film boyunca gün doğumlarıyla birlikte Julie’nin hayatı için yeni bir dönem başlamıştır demek yanlış olmayacaktır.
Filmde kullanılan müziklerin de çok yerinde olduğunu söylemem gerekecek. Yerine göre sakin müzikler kullanılarak anın duyguları izleyiciye başarılı bir şekilde yansıtılıyor. Kamera açıları da izleyiciyi sahnelerin içine çekiyor.
Benim hayatım boyunca sürekli olarak yeniden izleyeceğim türden bir filmdi. Hayatın karmaşıklığını ve bilinmezliğini öylesine derinden hissettiriyor ki insana..
[1] Pessoa, Fernando, Huzursuzluğun Kitabı, Çev. Saadet Özen, Can Yayınları, İstanbul, 2021, Sayfa. 345.