[voiserPlayer]
Rusya silahlı kuvvetlerinin Ukrayna topraklarını işgali ile başlayan süreç, Moskova’nın küresel ve bölgesel diplomatik ilişkilerinde çok boyutlu stratejik dönüşümler de ortaya çıkarmış bulunuyor. Bölgesel ve küresel jeopolitik çerçevede bir kısım devletler, süregiden sıcak savaşın olumsuz etkilerinden kendilerini koruyacak politikalar uygulamaya koyuyor. Özellikler enerji güvenliği ve gıda güvenliği, bu korumacı politikaların gerisindeki başlıca kaygıları teşkil ediyor. Diğer bir kısım devletler ise bu korumacı yaklaşımın yanında, Ukrayna Savaşı’nın kendi stratejik menfaatleri için getirebileceği faydaları da elde etmeye yönelik politikalar takip ediyor. Bu devletlerden birisi de İran İslam Cumhuriyeti. Ukrayna Savaşı, Rusya-İran ilişkilerinde her iki taraf için de belirli avantajları ve dezavantajları içeren bir stratejik dönüşümü beraberinde getirmiş görünüyor.
İşgalin başlangıcından bu yana İran yönetimi, Rusya’ya doğrudan ve dolaylı diplomatik ve söylemsel destek veren az sayıdaki ülke yönetiminden biri oldu. Örneğin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda işgale dair yapılan oylamalarda İran, Rusya’yı kınayan tasarılara ya çekimser kalarak ya da oylamalara katılmayarak olumlu oy vermekten imtina etti. Bu dolaylı diplomatik desteğin yanında İranlı devlet adamları ve ülkenin resmi medyası, Rusya’nın iddialarını kabul eden, onaylayan ve destekleyen bir söylem benimsedi. Mart ayındaki bir beyanatında İran dini lideri ve devlet başkanı Ayetullah Ali Hamaney, Rusya silahlı kuvvetlerinin Ukrayna topraklarını işgalinin arkasındaki sebebin ABD politikaları olduğunu iddia etmişti.
Bu süreçte iki ülke arasındaki gelişen işbirliğinde kayda değer bir aşama, Temmuz ayında İran Ulusal Petrol Şirketi ile Gazprom arasında imzalanan ve petrol ve doğal gaz endüstrisinde yatırım işbirliğini öngören 40 milyar dolarlık anlaşma oldu. Kiş ve Kuzey Pars doğal gaz sahalarına ilaveten altı petrol sahasının geliştirilmesi ve yeni doğal gaz boru hatlarının inşası gibi önemli projeler ihtiva eden anlaşma, bölgesel ve küresel enerji jeopolitiğinde iki ülkenin ağırlığını artırmaya aday.
Bununla birlikte, son dönemde iki ülke arasındaki münasebetlerde görülen gelişmeler, güçlenen diplomatik ve ekonomik ilişkilere üçüncü bir boyut getirmiş durumda. Rusya silahlı kuvvetleri operasyonel kabiliyetlerini çeşitlendirmek ve kuvvetlendirmek adına İran’dan çok fazla sayıda insansız hava aracı (İha) satın aldı ve bu sistemleri sıcak çatışmalarda aktif olarak kullanıyor. Rusya silahlı kuvvetleri tarafından istihdam edilen İran yapımı Şahit 131 ve Şahit 136 kamikaze İha’larının Ukrayna’daki çatışmalardaki etkinlikleri ve etkileri şimdilik sınırlı görünüyor. Yine de İran’ın, Rusya’ya yönelik diplomatik ve söylemsel desteğine ek olarak, bu ülkeye askeri ve eylemsel destek vermeye de başlaması, iki ülke arasındaki ilişkilerde bir stratejik dönüşümü ifade ediyor.
Bu stratejik dönüşümün Rusya için beraberinde getirdiği birtakım avantajlar mevcut. Bu avantajların en öncelikli olanı, İran’dan ithal edilen silah sistemlerinin Rusya silahlı kuvvetleri için hızlı ve kısa dönemli bir tedarik imkanı sunması. Geniş bir sahada devam eden sıcak çatışmalar, Rusya silahlı kuvvetlerinin elindeki askeri kabiliyetlerin niteliksel olmasa bile en azından niceliksel olarak kısa sürede takviye edilmesini gerektiriyor. İran menşeli savunma sanayi ürünleri, halihazırda bu ihtiyaca bir cevap olarak değerlendiriliyor. Buna ek olarak İran İha’larının, görece gelişmiş bir savunma sanayi altyapısına sahip olan Rusya’nın uzun bir müddettir göz ardı ettiği İha teknolojisini geliştirme hususundaki eksikliğini bir ölçüde gidermesi bekleniyor.
Bu durum, Rusya silahlı kuvvetlerine çatışma bölgelerinde daha çeşitli askeri operasyonlar yapabilme imkanı veriyor. Böylece, son dönemde ciddi kayıplar yaşayan Rusya silahlı kuvvetlerinin sıcak çatışmalardaki etkinliğinin artması hedefleniyor. Ukrayna’daki sivil altyapılara yönelik saldırılarda İran İha’larının giderek artan oranda kullanılması, bu operasyonel yaklaşımın bir yansıması. Son olarak, İran ile gelişen askeri işbirliği, elbette, Rusya’ya karşı uygulamaya konulan uluslararası yaptırımları geçersiz ve etkisiz kılmanın bir aracı olarak önemli bir işlev görüyor.
Bu avantajların yanında, Tahran ile ilişkilerinde yaşanan bu stratejik dönüşümün Moskova yönetimi için ortaya çıkardığı bir kısım dezavantajlar da mevcut. Bu dezavantajlardan birisi, Rusya’nın İran ile arasındaki münasebetlerde çok mahdut bir sahada dahi olsa yeni bir bağımlılık yaratması. Şimdiye dek iki ülke arasındaki ilişkiler, İran’ın diplomatik, ekonomik ve askeri alanlarda Rusya’nın desteğine daha fazla ihtiyaç duyduğu bir tarzda ilerlemişti. Bu asimetrik bağımlılık ilişkisi genel anlamda devam ediyor olsa da Ukrayna Savaşı’nın ortaya çıkardığı dinamikler, ikili ilişkilerin göreceli olarak daha az asimetrik bir yapıya evrilmesi anlamına geliyor.
Bir başka dezavantaj, Moskova yönetimi açısından İran’ın desteğine duyulan ihtiyacın, Rusya savunma sanayindeki bazı zafiyetleri inkar edilemez şekilde göz önüne sermesi. Belirli bir askeri zayıflığın neticesi olarak küresel silah ticaretinde en önde gelen aktörlerden birisi olan Rusya’nın, İran yapımı düşük kaliteli, az gelişmiş bir teknolojiye dayanan ve düşük verimli silah sistemlerine muhtaç bir konumda görünmesi, küresel itibarını aşındıran bir gelişme. Son bir dezavantaj da Tahran yönetiminin bu yeni bağımlılığı, başta Suriye olmak üzere bir çok konuda Moskova yönetimine karşı bir baskı unsuru olarak kullanabilme ihtimali.
Bu stratejik dönüşümün İran için beraberinde getirdiği birtakım avantajlar da elbette mevcut. Bir önceki paragrafta Rusya’nın dezavantajları olarak mevzubahis edilen daha az asimetrik bir ilişki yapısı ile yeni bağımlılığın İran’a muhtemel bir diplomatik baskı unsuru kazandırması hususları, İran için avantajlar teşkil ediyor. Bunlara ek olarak, İran İha’ları ile birlikte bu silah sistemlerinin istihdamı, idaresi ve bakımı için İran silahlı kuvvetlerinden askeri personelin Rusya veya Ukrayna topraklarında operasyonel faaliyetlere iştirak etmesi, İran’ın faal olduğu çatışma sahalarının genişlemesi anlamına geliyor.
Her ne kadar bu genişlemenin beraberinde siyasi ve askeri etki ve nüfuz getireceğini baştan söylemek mümkün olmasa da Tahran yönetiminin bu amacı tahakkuk ettirmeye çalışacağı muhakkak. İran açısından bir başka avantaj da Rusya’ya yapılan İha ihracatının İran savunmaya sanayisi için bir askeri teknoloji reklamına imkan vermesi. Ali Hamaney 19 Ekim tarihinde İran’da yasak olan Twitter’da paylaştığı sözlerinde İran İha’larını, “İran elitleri tarafından icra edilen muvaffakiyetler” olarak tarif etmiş ve bu silah sistemlerinin İran’a şeref getirdiğini ifade etmişti. Son bir avantaj da İran İha’larının Ukrayna’da kullanılmasının İran silahlı kuvvetlerine bu silah sistemlerini dinamik çatışma ortamlarında test etme imkanını vermesi.
Benzer şekilde, Moskova ile ilişkilerinde yaşanan stratejik dönüşümün Tahran yönetimi için ortaya çıkardığı bir kısım dezavantajlar da göze çarpıyor. Bu dezavantajların en hassas olanı, İran’ın Rusya’ya verdiği askeri desteğin, bu ülkenin Ukrayna ve Ukrayna’ya destek veren ülkeler ile münasebetlerini daha da kötüleştirmesi. Örneğin, 20 Ekim tarihinde Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık, Ukrayna’daki savaşa müdahil oldukları gerekçesiyle Rusya’ya ihraç edilen kamikaze İha’larını üreten şirkete ve çok sayıda İran vatandaşına yönelik yeni yaptırımlar uygulamaya koydu. Bu konu ile de bağlantılı olarak İran’ın, Rusya’nın Ukrayna topraklarına yönelik işgaline doğrudan askeri destek vermesi, halihazırda zor bir dönemden geçen nükleer müzakere sürecini daha da karmaşıklaştırma potansiyeli taşıyor.
Ukrayna topraklarında devam eden işgal ve sıcak çatışmalarda İran yönetiminin Rusya’ya diplomatik ve söylemsel desteğe ek olarak, askeri ve eylemsel destek vermeye de başlaması, bu önemli iki ülke arasındaki münasebetlerde bir stratejik dönüşümü ifade ediyor. Bu stratejik dönüşümün geleceğini ise her şeyden önce, bu dönüşümün kendileri için yarattığı avantajlara ve dezavantajlara dair Rusya ve İran’ın takınacağı tavır ve alacakları tedbirler tayin edecek.
Fotoğraf: Fabrizio Conti