Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Tenet
    Yazılar

    Tenet

    İlhan Archy29 Ağustos 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Tekrar merhaba sayın okurlar. Daktilo1984’te son yazımın üzerinden üç ay geçmiş. Enes’ten duyduğum kadarıyla sitenin kapısını yumruklayıp duruyormuşsunuz, kendimi daha fazla özletmek istemedim bu yüzden.

    O kadar çok şey izleyemedim ki bu sürede. Aslında eski filmlere sardım biraz, malumunuz sinema salonları kapalıydı. Bazı Netflix ve Prime dizilerine başlamayı denedim ama hepsi çok kötü bir şekilde neticelendi. Fırsat bulursam, izleyip bıktığım ve daha ortasındayken kalan bölümleri izleme ve yaşama isteğimi sönümlendiren dizilerin sıralı listesini de yazabilirim. Belki karantina dönemi bıkkınlığındandır diyeceğim ama sanki birkaç aydır çıkan işlerin kalitesinde de gözle görülür bir düşüş var.

    Neyse geçmiş geçmişte kalmıştır diyelim. Mevzumuz? Sinema salonları açıldı! Bendeki coşkuyu bilmiyorum hissedebiliyor musunuz? Hissedemiyorsanız da sıkıntı yok, çünkü bir sinema salonundan içeri adım atarken yaşadığım gerginlik onu kat be kat aşıyor. Filmleri ait olduğu yerde, geniş bir salonda izlemeyi ne kadar özlediğim bir yana, 10 dakikada bir (gözlerimi ekrandan ayırmadan elbette) kolonya spreyini çıkartıp üzerime boca etmem bir yana. Neyse ki şimdilik bir gariplik hissetmiyorum ama ileride ne olur bilemem. Tüm okuyuculara da güvendikleri salonda, mümkün mertebe az seyirci olan saatlerde gitmelerini tavsiye ediyorum çünkü bu gerginlikle aldığınız keyif size zehir olabilir. Başınıza bir hastalık gelmese bile.

    Tenet! Çıkışı yılan hikayesine dönen, sinema salonlarıyla beraber kaderi sık sık tartışılan meşhur film nihayet vizyonda. Gösterim tarihi kaç defa ertelendi ben sayamadım. Bir ara filmin online mecralarda gösterilmesi için çağrılar yapılması modaydı. Sinema salonlarının, hatta tüm sinema endüstrisinin kaderinin tartışıldığı bu sıralarda ve dünya çapında 7 ay gibi bir sürede 800k+ kişi öldükten sonra bu filmi gösterime sokmak cesaret isterdi.

    Bir şekilde yaptılar… Gösterimi 2021’e bile sarkabileceği düşünülen film an itibariyle sinemalarda seyirci ile buluştu. İzleyici performansı yüksek ihtimal geleceğe dair salonların kaderini belirleyecek. Şu an diğer cephelerde sessizlik hüküm sürse de tüm diğer büyük stüdyolar meraklı gözlerle filmin www.boxofficemojo.com sayfasını gergin bir şekilde refresh edip duruyorlardır tahminim. Ama elbette bu bir kırılma anı. Stüdyolar diğer filmlerini de seyirci reaksiyonlarını ölçme amaçlı ufak ufak vizyona sokuyor şimdiden. 28.08.2020 vizyona girecek filmler listesi şimdiden dolaşıma girdi bile.

    Christopher Nolan sinema aşkını hep takdir ettiğim birisi. Hatta (bu sıralar aynı hisleri pek besleyemesem de) benim gözümde “çağımızın Spielberg’i” olmaya aday bir yönetmendi. Popüler ve derin (miş gibi davranabilen) filmlerle blockbuster filmlere biraz nitelik kazandıran, vizyonu, sinemaya dair kavrayışı ve algısı çok yüksek bir isim. Kendisine dair karışık hislerimi sonradan yazmak üzere bir kenara bırakırsak, filmi Tenet ile sinemayı adeta bir Atlas gibi omuzlarına almaya hazırlanıyor. Peki bu konuda ne kadar iyi?

    63/100, artık biraz daha farklı şeyleri (daha düşük sesle) deneme zamanı gelmedi mi sevgili Nolan?

    Yönetmen: Nolan için yukarıdaki satırlarda “sonraki Spielberg” derken çok ciddiydim. Her ne kadar Spielberg bugünlerde sıklıkla burun kıvrılan bir isim olsa da (prodüktörlüğünü yaptığı son filmler onu savunmayı biraz güçleştiriyor kabul) sinemayı bugünlere taşıma konusunda çok fazla emeği olan birisi. Yaklaşık 48 yıllık kariyerinde çok fazla unutulmaz iş sığdırmış olan kendisinin portföyü Hollywood ve dünya sineması için çeşitli mihenk taşı işleri barındırmakta. Christopher Nolan da Speilberg’e kıyasla sinema yolculuğunun henüz başlarında olsa bile aynı hisleri uyandırıyor bende. Son büyük “auteur”lardan birisi olan Nolan her filmi ile gündem olmayı başarıyor. Aylardır kafamızı meşgul eden vizyon bilmecesi bile kendi mitini yarattı. Yeni filmi de… Görsel olarak iyi. Merak uyandırıcı, görkemli. Ama ciddi sıkıntıları var. Senaryo yazılmasından tut bunun kameraya aktarılmasına dek çok kendisi ile takıntılı bir iş çıkmış ortaya ve bunun için pandemiyi de suçlayabileceklerini pek sanmıyorum açıkçası. Bu film zaten uzun süredir paketlenmiş şekilde rafta bekliyordu.

    Senaryo: Christopher Nolan favori konusu zaman manipülasyonu (Memento, Interstellar, Inception ve hatta Dunkirk) ile yine yeni ve yeniden huzurlarımızda. Her filmi ayrı bir görsel şölen olmasa cidden çekilir çile değil ama bu defa baya ileri gitmiş. Daha karakterleri ve evreni tanıma fırsatı sunmadan bizleri doğrudan her şeyin ortasına bırakıp uzun exposition sahneleri ile iyice yorup, kasıntı diyaloglarla nakavt etmeyi amaçlıyor. Yönetmenlerin izleyicinin algısı ile oynaması kesinlikle yeni bir şey değil. Hatta kendisi de sinema kariyerine Memento gibi birkaç defa izlendikten sonra anlaşılabilecek bir film ile başladığı için anlaşılır bile kabul edilebilir. Fakat, bu sefer konu olarak izleyiciler şaşkın bir şekilde salondan çıkmış bulabilirler kendilerini. Karakter inşası kısmı da sıkıntılı bu defa üstelik. Ekranda birbirinden iyi oyuncular boy gösterirlerken ve kendilerine yazılmış metni iyi bir şekilde canlandırırken onlara yakınlık duyamayacak kadar yabancılaşıyorsunuz.

    Oyunculuk: Sıkıntılı bir karakter yaratım süreci olsa dahi oyunculuklar üst seviye. Tabii filme dair en şaşırdığım şeylerden birisi de Nolan sürekli çalışmayı sevdiği aktörlerden sadece Sir Michael Caine hazretlerine yer vermiş. Bu ilginç gelişme açıkçası çok yadırganacak bir şey değil çünkü kendisi çok bilinen bir yönetmen olduğu için yine kaşesi yüksek, yetenekli oyunculara ulaşabilmiş.

    Sinematografi/ Diğer: Konun gerektirdiği şekilde özel efektlerin kullanımı çok iyi. Hatta biraz dikkat edince kıyıda köşede ufak detaylar daha çok hoşunuza gidebilir, seyir zevkinizi pekiştirebilir. Çekimler de gayet net. Kalabalık sahneler bile boğucu ve kafa karıştırıcı değil (zaten senaryo yeterince karışıkken bir de bununla başa çıkamazdık zaten) her sahnenin akıcı bir şekilde yakalanması takdire şayan. Ama çok büyük bir sıkıntı var. Her Christopher Nolan filminde olduğu gibi önemli sahnelerde beyninizi kulaklarınızdan akıtacak desibelde müziği dayama hastalığı devam ediyor anlaşılan. En son Dunkirk filminde bundan bayağı muzdarip olmuştum, sinema salonundan sinirli bir şekilde çıktığım film ile yıllar sonra bilgisayar ekranında beynim pres makinasından geçirilirmiş gibi seslerle baskılanmazken izleyince takdir edebilmiştim ancak. Benim gibi kendisine söylenilen on şeyden birisini tekrar ettirecek denli ağır işiten birisi bile rahatsız olduysa sizi düşünemiyorum. Gitmeden önce sesin etkisini azaltabilecek (patatesten kulak tıkacı belki işe yarayabilir) önlemler fena olmayabilir.

    Kurgu: Nolan sinemasının en kayda değer sıkıntılarından birisi yıllardır değişmedi. Konu akışını anlamlı ve dikkat dağıtmayacak bir şekilde sağlamanın önemine bir türlü ikna olamamış olsa gerek ki, bu davranış yüksek ihtimal kariyerinin kalanına da sirayet edecektir diye tahmin etmek çok zor değil. Sahne ekleyip çıkarmak gibi şeyleri çok sevmeyen üstat 2 saat 30 dakikalık bir maratonla olabilecek en sadelikten uzak şekilde hikayesini anlatmaya çalışıyor. Çeşitli eksikler ve hatalar olmasına rağmen bunları filmin şaşalı yanıyla perdelemeyi umut ediyor olsa gerek. Pek başaramıyor gibi.

    Son söz: Biraz filmi gömmüş olsam da bu onu izlenemez bir film katiyen yapmaz. Gidip görmeye değer tarafları olduğuna kesinlikle inanıyorum. Sinemayı özleyen herkese müjde Nolan’dan… Ama tabii bu müjde, ülkemizde bulunan zilyar dolarlık bir doğal gaz rezervi olmadığı için ekseniniz değişmeyecektir diye tahmin ediyorum. O yüzden filmi izlemeye giderseniz bile maskenizi ihmal etmeyin, sosyal mesafe kurallarına uyun ve sağa sola çok dokunmayın, elinizi de yıkayın. Ayrıca yönetmeni çok seven bir izleyiciyseniz lütfen hakaret etmeyin bana.

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBir Sonraki Liberal Düzen: Salgın Çağı Daha Az Değil, Daha Fazla Uluslararasıcılık Gerektiriyor
    Sonraki İçerik Türkiye’nin İki Temel Sorunu: İktidar ve Muhalefet

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}