Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Popülizm Demokrasi İçin Bir Tehdit Değildir
    Yazılar

    Popülizm Demokrasi İçin Bir Tehdit Değildir

    Adem Yılmaz30 Aralık 20234 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Denzel Washington’un başrolünde yer aldığı The Equalizer (Adalet) serisinin ilk filminde Rus mafyasının acımasız temsilcisi Nicolai Itchenko’yu canlandıran Marton Csokas’ın şu repliği can alıcıdır:

    “Ben tehdidim, sonuçları değiştiririm.”

    Liberal demokrasinin ve kurumsal işleyişin anayasal düzen anlamında can çekiştiğine tanık olduğumuz şu günlerde, demokrasiyi tehdit eden bir olgu olarak popülizm yine ön plana çıkmaya başladı.

    Cümledeki kırılma sizleri şaşırtmasın. Demokrasi can çekiştiği hâlde ona yönelik tehditler listeleniyor. Popülizm de bu tehditlerin, yani demokrasinin istikrarlı ya da asgari düzeyde işleyişini bozan, onun “sonuçlarına” etki eden bir olgu olarak işaretleniyor.

    Burada bir mantık hatası var.

    Popülizm Üzerine

    Popülizm, Jan Werner Müller’in deyimiyle elitizm ve çoğulculuk karşıtı bir hareket.

    Halkı “gerçek manada” temsil etme iddiasını da barındıran bu karşı olma hâli, ahlâki bir ayrımdan beslenir: Halka ait olmayan, bizden olmayan “yozlaşmıştır”.

    Halkın “sahici” bir parçası olmak ahlâki bir erdem olarak siyaset yapma biçiminin bir parçası olur ve onun parçası olmayanlar bu ahlâki kıstastan men edilmek istenir.

    Müller, “halkın gerçek temsilcisi” olma iddiasını asıl tehlike olarak işaret eder. Devlet aygıtının gaspı, sivil toplumun baskılanması ve nepotizm, hemen her iktidarın yapabileceği eylemler olsa da “halkın gerçek temsilcisi” olarak atılan bu adımların “sorgulanamaz” olmasına dikkat çeker.

    Başka bir ifadeyle popülistlerin diğerlerinden farkı, hesap verilebilirliği kesin olarak ve halk adına engelleyebilir, önemsizleştirebilir olmasıdır.

    Müller bu noktada şunu da ekliyor: Ortak ve tutarlı bir iradeye sahip olan halkın gerçek temsilcisi olma iddiası, demokrasilerin gerçekleştiremeyeceği, olanaksız bir vaattir.

    Bir kere halk dediğimiz bütünlükten homojen bir entite anlıyorsak bu salt fanteziden ibarettir. Halk, doğası gereği çoğul bir kavramdır. Demokrasi de halkın bu “çoğul” gerçekliğinden beslenir:

    “Demokrasi, kaybedebileceğinizi bildiğiniz ama aynı zamanda sonsuza kadar kaybetmeyeceğiniz sistemdir.”

    Popülizm ise bu bağlamda, kaybetmeyi “halkın gerçek temsilcisi” olarak reddeden ve bunu ahlâki bir iddiayla yapan bir tepkidir.

    Tam da bu sebeple Müller’e göre popülizmde, “yurttaşlar resmi bir şekilde dışlanmazlar ama bireysel değerlerinin, iyi bir hayata dair fikirlerinin ve bazı maddi çıkarlarının kamusal meşruiyeti sorgulanır; hatta yok sayılır.”

    Müller’in bu noktaya kadar ele aldığımız yorumlarından popülizmin iki asli özelliğini çıkarabiliriz.

    Bunlardan ilki, demokratik teamüllerin dışına çıkan bir hareket olarak popülizmdir. Popülizm, kaybetme oyununda birilerinin, sıradan insanların, gerçek halkın dışındakilerin mutlak anlamda kaybetmeye, ahlaki bir meşruiyetle itildiği bir momenttir.

    İkincisi ise Müller’in bu çalışmasında gözden kaçırmak istediği bir olgudur: Popülizm tam olarak “kamusal meşruiyetleri, fikirleri, değerleri” daimi olarak sorguya tutulmuş bir çoğunluğun tepkisidir belki de.

    Kaybedeceğini bilen ama bir türlü o kaybetmeme uğrağını aşamamış ve fiili olarak her daim kaybettiğini görmüş bir kitlenin tepkisi…

    Kurumsal demokrasinin kurallarının bir türlü onların kazanmasına izin vermeyen bir işleyişe sahip olduğunu hisseden kitlelerin, artık o kuralları umursamıyor oluşudur.

    Peki, tam olarak bu uğrak, popülizm tarafından tehdit edildiği varsayılan demokratik işleyişte bir arıza olduğunu göstermez mi?

    Elitlerin ve elitistlerin hoşuna gideceği şekilde söylersek popülizm, demokrasi oyununda kaybetmekten bunalmış, hıncı artmış ve kazanacağına dair de bir inancı kalmamış çocuğun, “kaba kuvvetle” oyunu kurgulama girişimi değil midir?

    Popülizm Tehditten Ziyade Sonuçtur

    Popülizmin tehdit ettiği bir demokrasi varsa o da demokratik işleyişi kazananları ve kaybedenleri sabitlemiş ve bu sabite üzerinde kurumsallaşmış bir demokrasidir.

    Bu bakımdan “gerçek halk benim” iddiası, kuralların asla kazanmasına imkân vermeyen bir işleyiş karşısında kurallara yönelik “kavgacı” bir tepkidir.

    Çoğulculuğu bastırdığını söyleyen popülizm, kurumsal demokrasinin söylemsel olarak içerdiği ama fiiliyatta uzak bir mesafede tutmaya özen gösterdiği bir çoğulculuk pratiğinin sonucu değil midir?

    Şöyle de formüle edebiliriz bu soruyu:

    İşlediği varsayılan, popülistlerin de tehdit oluşturduğu iddia edilen bir rasyonalitenin, fiili düzeyde kalıcı olarak dışladığı kesimlerin tepkisi neden rasyonel olmasın?

    Söz konusu rasyonalitenin kurumlarını, Arjantin’in son devlet başkanının vaatlerinde olduğu gibi, ilga etmek isteyenler zaten bu kurumların işleyişi tarafından göz ardı edildiğini bilen ve hâliyle öfkesini “kurunun yanındaki yaşı da” götürecek şekilde genelleştiren kitleler, kendileri için rasyonel bir tutum içinde değil midir?

    Nietzsche’nin altını çizdiği gibi bir adam, hasta olduğu için kötüleşmemiştir, zaten kötü bir şekilde yaşadığı için hastalık zuhur etmiş, bedenin ve zihnin bütününü sağlığından koparmıştır.

    Kim bilir, belki de söylemsel bir mantık, ahlakçı bir retorik olarak kurgulanan popülist çığlığın ardında, kendilerini daimi olarak dışlayan rasyonalitelerden yılmış somut insanın feryadı vardır.

    Bu öfkeli feryadın, kimileri tarafından farklı kavramlar ya da ahlaklar üzerinden kurgulanması ikincil bir sorundur.

    Sorun kendine kötü davranan, saçlarına iyi bakarken midesini, nefes borusunu ihmal eden demokrasinin, mide ağrısından şikâyet edebilmesindeki körlüğüdür.

    Bu körlükte ısrar eden yanlış analizlerle görüntüyü kurtarmak yerine demokrasiyle ilişkisini, en azından şimdilik, asgari düzeye indirmiş küresel sermayeyi, bölüşüm politikalarını, kısacası toplumsal eşitsizliği arttırma pahasına özgürlük inşa ettiği iddiasında olan neoliberalizmi konuşmamız gerekiyor.

    Aşağılamak yerine anlamak…

    Ki Spinoza’nın dediği gibi aşağılamak, son noktada bir yanlış kavrayışın göstergesidir.

    Daha da ötesi, popülist momentlerle işbirliği yapmaya hazır “kurumsallığın” ta kendisini göz önünde bulundurmak elzem.

    Nihayetinde tehdit, rasyonel işlediği kabul edilen, fakat fiiliyatta belirli kesimlerin rasyonelliğinden ibaret kalan demokrasiye ve onun kurallarına içkindir.

    Popülizm sonuçtur, elbette o belirli kesimlerin kullanılabilir görebileceği bir sonuç…

    Fotoğraf: Rob Curran

    Felsefe R2 Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik2024 Yılı Neler Getirecek?
    Sonraki İçerik Siyasi Partilerin Suriyeli Sığınmacıları Geri Gönderme Planları

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Bültenler

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}