Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Ne Okuyayım Şimdi Ben?
    Yazılar

    Ne Okuyayım Şimdi Ben?

    Aydan Gülerce22 Temmuz 20225 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Sınav öncesi ayrı, sonrası ayrı: Ne yapayım şimdi ben; nerede, ne okuyayım?

    Yine gençlerin meşru kafa karışıklığı dönemi başladı. Akıl hocalarınınki onlardan da karışık. İnsanlar çaresiz. Tüm paydaşların sıkıntısı ve stresi çok büyük.

    Üniversite, fakülte, bölüm tanıtımları, daha doğrusu rekabetçi reklamlar giderek daha da trajikomik bir hal almaya başladı. Hatta yıllarını bu konularla ve gençlerle haşır neşir geçirmiş birisi için oldukça patetik!

    Bu tabloya dayanamayarak bu çok kısa yazıyı o bakımdan yazıyorum. Yani daha da kısaca şunu demek için: Lütfen kimse ne kendini, ne de gençleri kandırsın!

    Her şeyden önce, onlar artık “çocuk” değil! Tüm söylemlerin varsaydığından çok daha duyarlı ve sorumlu, fakat o ölçüde de kırılgan ve sorunlular.

    Zaten Türkiye’de daha “Çocuk nedir?” sorusu da tam yanıtını bulamadı. Anlamı ve değeri kuşaktan kuşağa ve kesimden kesime büyük bir hızla değişti. Hele “ergenlik” ve “gençlik” hiç mi hiç anlaşılamadı. Toplumsal kültürde yerini bulamadı.

    Bugün üniversite gençleri ya hak talep edip sokağa döküldükçe ya da nüfusun ve tabii seçmen grubunun da önemli bir kısmını oluşturunca akla geliyorlar. Fakat ne “kim” oldukları, ne “ne” istedikleri anlaşıldı. Ne de “niye” her geçen gün siyasetten soğuyup ya apolitik ya da anti-politik olmaya başladıkları ile, ne de ev-dışına, sokağa taştıkları, yurt-dışına kaçtıkları ile ilgilenilip çözüm üretildi.

    Sanırım öncelikle bu toplumda ve konunun tüm bileşenlerince şunun idrak edilmesi gerekiyor: Türkiye’de üniversite dönemi “gecikmiş bir ergenlik” dönemine tekabül eder.

    İster yurt dışı, isterse yurt içinde hangi il veya bölüm olursa olsun, ister devletin genel, isterse ailenin özel veya ikisi birlikte, baskıcı ortamından uzaklaşma olanağı verir.

    Yani  öğrencilere nihayet kendi kendilerine kalabilecekleri, fiziksel ve psikolojik anlamda biraz mesafe koyup, rahat nefes alabilecekleri bir alan-zaman sağlar. Her türlü kimlik kartlarını yeniden karacakları ve kendilerini (cinsellikleri dahil) nihayet biraz keşfedebilecekleri bir alandır bu.

    Bütün bunlar kendilerini önceki okul ve ortamlarında olduğu gibi, salt benzer akranları ile ve daha korunmalı koşullarda olmaz. Çok daha çetin ve çetrefilli gerçek koşullarda o zamana kadarki tüm duygusal/zihinsel donanımlarının sınanması ile olur. Kendilerini gelecek yaşam koşullarına her yönden (özel/kamusal, iş/aşk, vb.) böyle bir ortamda hazırlarlar.

    Nitekim, yaşamın üniversite öncesindeki dönemlerinde, yani geçmiş yaşam koşullarında kazanımları ve hazırlıkları oranında ancak psişik, yapıcı ve üretken enerjilerini “derslerinden öğrenmeye” verebilirler. İsterlerse tüm gün başlarını ders kitaplarından, bilgisayarlarından kaldırmasınlar veya saatlerce “çalışıyor olsunlar”!

    Her geçen sene gençlerin çok boyutlu bu bilişsel ve bilgisel donanımlarında kayda değer azalma oldu.

    Hele kişilerarası duygusal, sosyal ve iletişim becerilerindeki yoksunluk üniversiteye gelince onlara dayanılmaz acılar yaşatıyor. Gelecek kaygısı, umutsuzluk ve mutsuzluk ciddi oranda artıyor. Öğrenme arzusu, hevesi ve elbette kendilerinin, yakınlarının veya toplumun yaşamsal koşullarında biraz etkili olabilme inancı azalıyor.

    Ayrıca, şu gerçek başta gençlerce, ana-babalarca, yüksek öğretimcilerce, danışmanlarca, işverenlerce, vb. çok iyi idrak edilmelidir ki; üniversite (aksi açıkça belirtilmediği takdirde) bir meslek yüksek okulu değildir. Üniversite lisans eğitimi dünyanın hiç bir yerinde ve hangi akademik disiplin, hatta pratik bir hizmet alanı olursa olsun, “meslek” kazandırmak üzere tasarlanmamıştır.

    Üniversite bir genel bakış açısı ve eleştirel düşünme kültürü kazandırır. Bilimsel yöntemi ve ahlakı, yanı sıra o belirli alana özgü temel kavramları, dili, ethosu ve sorunlarını öğrenme olanağını sağlar. Öğrendiklerini kullanarak o alanın toplumsal pratiklerini kendisinin bağımsız okuyabilmesini ve geliştirme becerilerini sürdürebilmesini de hedefler tabii.

    Mesleki veya akademik uzmanlık eğitimi, meslek içinde endüstride veya okulda, daha  sonra, yani bu astar ve entelektüel altyapının üstüne gelir. Öğrencilerin öğrenmeyi öğrenmiş olarak ve kendini geliştirme yöntem ve ahlakı ile mezun olmaları şarttır.

    Elbette, “evrensel” kabul görmüş yaygın ve klasik standart müfredat her ne olursa olsun, toplumun iktisadi, siyasi, toplumsal ve gerçek gündelik koşullarından izole eğitilemezler. Eğitim, kapalı ve üstelik ideali de sürekli olarak sorgulanmamış, revize edilmemiş bir fanus içinde “öğretim/öğrenim” demek değildir.

    Yüksek öğretimde okumuş olmak ne marifettir, ne mazerettir. Ve ne de (son yıllarda çok sık duyulmaya başlandığı gibi!) her hangi bir konu veya argüman için meşruiyet sebebidir. Tek başına, Türkiye’deki veya dünyadaki eğitim skandalını çözmeye de asla muktedir değildir.

    Türkiye’de ekonomik gerçekliğin sefaleti malum. Özellikle de yüksek öğretim gerçeğinin niceliksel ve üniversitelerin niteliksel rezaleti iyi biliniyor. Merkezi planlama veya vizyon yokluğunun ve üniversiteli işsizliğinin kepazeliği de ortada.

    Dolayısı ile, ister yurt içi veya yurt dışı olsun, isterse okul veya alan seçimleri olsun, tüm bunlar dikkate alınarak yapılmalı.

    Ülkede eğitimde fırsat eşitliğine, kamulaştırmaya, toplam niteliği artırmaya ve özdenetimlere, sektörler arası mobiliteye ve meslek-içi eğitime mutlaka öncelik verilmeli.

    Tüm paydaşlar gerçekçi beklentilerde daha en başından, kendilerine ve birbirlerine karşı dürüst ve şeffaf olmalı.

    Gençler her şeyden önce ve her birimizden daha çok “özgürlük ve demokrasi” istiyorlar. Çünkü “özgürlük ve demokrasi” onlar için hayati önemde. Gençler de sağlıklı, iyi, güzel ve güçlü toplumsal dönüşümler için hayati önemde!

    “Özgürlük ve demokrasi” ise asla hamasi retorikler ve söylemle olmaz. Asla eylemlerde dürüstlük ve şeffaflık olmadan olmaz. Kendine yapılanı tekrarlayıp yeni kuşaklara aynen aktarmakla ne kültür yaşatılabilir, ne toplum ayakta kalabilir.

    Önce tüm bunlarla yüzleşilmeden ve iyileştirmeler sağlanmadan, gençlerin nasıl bir gelecek getireceğini kestirmeye çalışmak nafile.

    Kaldı ki, 21. yy koşullarında “demokratik” rejim, “özerk” devlet ve “güçlü” toplum inşasını gerçekleştirebilmek!

    Fotoğraf: Pang Yuhao 

    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikKitap Yorum: Ayn Rand, Hayatın Kaynağı/The Fountainhead
    Sonraki İçerik Yorulduk Artık! Kadınların Ahval-i Pür Melali

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Salih Yasun
    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}