[voiserPlayer]
Krisna Kumar Sanyal… Daha popüler ismi ile Kanu Sanyal, Hindistan’ın Batı Bengal eyaletinin Darjeeling bölgesinin Kurseong kasabasında 1929 yılında doğdu. Babası adliye memuru, annesi ise ev hanımıydı. İkisi farklı anneden dört erkek kardeş ve iki kız kardeşle büyük bir aile içinde büyüdü. İlkokul, ortaokul ve liseyi aynı kentte bitirdi. Babası emekli olduktan sonra aile Kurseong’un yaklaşık 30 km güney doğusundaki Siliguri’ye taşındı. Yıl 1947… Aynı yıl Sanyal üniversite sınavını kazandı ve Siliguri’nin yaklaşık 75 km güney doğusunda Jalpaiguri’deki Ananda Chandra kolejine kaydoldu. Fen alanını seçti, ancak bir yıl sonra kimya sınavını geçemedi ve üniversiteyi bıraktı.
Sanyal’ın bu noktaya kadar olan hayatında öne çıkan, ele avuca sığmazlığı, yaramazlığı ve asiliğiydi. Hindistan’ın İngiliz sömürgesi olarak son yıllarında çocukluğunu ve ergenliğini yaşadı. Babası İngiliz sömürge devleti için çalışan küçük bir memurdu. Ancak sıkı bir Hindistan milliyetçisiydi. Hem de pasifist Mahatma Gandhici değildi. İngilizlere karşı aktif silahlı direnişi savunan, hatta Nazi Almanya’dan ve Emperyalist Japonya’dan destek arayan Subhas Chandra Boseciydi. Kanu Sanyal da öyle…
Bose, Hindistan’ın bağımsızlığını göremeden 1945 yılında bir uçak kazasında öldü. Kurduğu ‘All India Forward Bloc’ bağımsızlık sonrası siyasi hayatına devam etti. Ancak Hindistan için sunabildiği sol siyasi vizyon Kanu için yetersizdi. Aslında komünizmi daha erken benimseyebilirdi. Zira Hindistan Komünist Partisi (HKP) Siliguri’nin hemen kuzeyinde Darjeeling’de ilk ofisini 1942 yılında açmıştı. İki yıl sonra da Kurseong’da. Ancak Sanyal Boseciydi. Komünistlerse Bose’yi, Hitler ile işbirliği yaptığı için hain ilan etmişti ve Sanyal bunu uzun süre sindiremeyecekti. Hatta arkadaşlarıyla toplanıp Komünist Parti’nin Kuseong’daki tabelasını kırmıştı.
Sanyal’ın kesin bir dönüşle komünizmi benimsediği bir an olmadı. 1948 yılı Mart ayında Batı Bengal eyaleti Komünist Parti’yi yasakladığında Sanyal’ın itirazı ideolojik değil, insiyaki-milliyetçi bir itirazdı. Hindistan artık bağımsızdı. İngiliz sömürgesi değildi. Öyleyse İngiliz döneminden kalma bir yasağı devam ettirmenin manası neydi? Aynı dönemlerde HKP’nin gençlik kolundan bir üye ile arkadaşlık kurdu. Sanyal için bu arkadaşlık dönüm noktası oldu ve onunla bir örgüt kurdu, Batı Bengal eyaletinin Komünist Parti’yi yasaklamasını protesto etmek için. Bu dönem aslında Sanyal için çocukluk döneminin asiliğinin ve yaramazlığının doğal bir devamıydı. Sadece artık siyasi bir anlam kazanmışlardı. Gece yarıları poster asmalar ve polisten kaçmalar…
Üniversiteyi bıraktığı yılın sonunda vergi dairesine memur olarak girdi ve Siliguri’nin yaklaşık 60 km kuzeyinde Kalimpong’a atandı. Pazartesi-Cuma günleri tam gün ve Cumartesi günü ise yarım gün çalışmak zorundaydı. Cumartesi işi bittikten sonra soluğu Siliguri’de alırdı ve politik faaliyetlerini yürütürdü. 1949 yılında eyalet hükümetinin bakanı Siliguri’yi ziyaret ettiğinde Sanyal ve arkadaşları protesto gösterisi düzenledi. Hatta bir örgüt üyesi bakanın arabasına tuğla ile saldırdı ve arka camı kırdı.
Kısa bir süre sonra Kanu Sanyal protesto ile ilişkili olarak tutuklandı. Üç ay hapis yattı ve kefaletle serbest kaldı. Hapisten çıktıktan sonra memuriyete geri dönmedi ve 1950 yılının Nisan ayında Hindistan Komünist Partisi’ne katıldı. Partideki ilk ciddi ‘illegal’ görevden ötürü tutuklandı ve tekrar hapse atıldı. Üç ay hapis yattı ve kefaletle serbest kaldı. Hapisten çıktıktan sonra HKP’nin, Darjeeling kenti merkezi yönetim kurulu üyesi oldu. Henüz 22 yaşında kurulun en genç üyesiydi.
Sanyal’ın bahtına, Batı Bengal eyaleti Komünist Parti’ye yönelik yasağını 1951 yılının başlarında kaldırdı. Artık bütün dinamizmi ve gençliği ile partinin köylüler ve işçiler arasında örgütlenmesine girişebilirdi. İşte bu süreçte komünizme daha kalpten bağlandı. Zira Hindistan’da toplumun en fakirleri, en düşkünleri, en sefilleri ile artık yüz yüzeydi, onların dertlerini doğrudan dinliyordu.
Aynı yılın sonlarında partinin tam zamanlı üyesi oldu. Siliguri’nin gecekondu mahallelerinden birinde partinin ofisinde kalmaya başladı. Burada ilk kez Hindistan’daki sorunun başka bir boyutuna daha şahit oldu. Siliguri’ye yakın bir köyde yürüttüğü toplantıyı bir toprak ağasının adamları bastı: “O an toprak ağalığı gerçeği ile ilk kez yüz yüze, karşı karşıya kaldığım ilk andı ve çalışan sınıfı meşru haklarından mahrum bırakmak için ne kadar acımasız olabileceklerini fark ettim.”
1952 yılında yapılan bağımsızlık sonrası döneminin ilk seçimlerine Hindistan Komünist Partisi katılma kararı aldı. Kanu Sanyal parti tarafından Siliguri’nin yaklaşık 20 km batısındaki Naxalbari köyünde seçim çalışması yürütmek üzere görevlendirildi. Sanyal bölgedeki toprak ağalarının engellemelerine rağmen elinden geleni yaptı ve bölgesinde partiye önemli bir taban kazandırdı. Ancak, 1952 seçimleri HKP için başarısızlıktı. Parti, Batı Bengal eyalet meclisinin 238 sandalyesinden sadece 28’ini kazandı. Kongre Partisi ise 150 sandalye kazandı.
Sanyal seçimden hemen sonra HKP’nin köylüler kolunun Darjeeling bölgesinin genel sekreterliğine getirildi. Görevi bu bölgede bir köylü hareketini başlatmaktı. Yıl sonunda Kanu Sanyal temelli olarak Naxalbari’ye yerleşti. Artık sorunlarını kendi sorunu bildiği insanların yaşadığı hayatı, onların koşullarında yaşayacaktı. Takip eden hafta ve aylarda Sanyal bölgenin bütün çiftliklerini dolaştı, bu çiftliklerde çalışan köylüler ve işçilerle buluştu, toplantılar düzenledi ve sorunlarını dinledi. Bu toplantılar sayesinde toprak ağalarının köylüler ve işçilerini sömürdüğü bütün uygulamaları öğrendi. Bilfiil gözlemledi ve bu uygulamaları hedefine koydu.
Sanyal’ın çabaları 1954 yılı başları itibariyle sonuç vermeye de başladı. Artık köylüler ve ortakçılar toprak ağalarından ürünün daha fazlasını talep etmeye başlamıştı. Toprak ağaları köylülerin ve işçilerin artan talepleri karşısında ayak diretince taraflar arasında çatışma kaçınılmaz oldu. Ancak karşılarında artık dağınık bir köylü ve işçi sınıfı yoktu. Herhangi bir toprak ağası ayak direttiğinde konu Kanu Sanyal’a iletiliyordu. Sanyal olabildiğince fazla köylü ve işçiyi toplayarak, sorun çıkaran toprak ağasının çiftliğini basıyordu ve güç gösterisi yapıyordu. Naxalbari’deki polis gücü sayıları bazen binleri bulan köylü ve işçiler karşısında çaresiz kalıyordu ve toprak ağalarının yardımına gelemiyordu. Bu faaliyetlerinden dolayı Sanyal yaklaşık bir buçuk ay hapis yattı, ancak köylünün gözünde dokunulmaz toprak ağası imajını yıkmıştı.
Hapisten çıktıktan sonra Sanyal, kendi bölgesinde hatta ötesinde köylüleri, ortakçıları ve işçileri örgütleme faaliyetlerine daha yoğun olarak devam etti. Toprak ağalarının karşı durmasına karşın sendikalaşma faaliyetlerini köylüler ve işçiler arasında yoğunlaştırdı. Daha da önemlisi köylüler ve işçileri aynı örgüt çatısı altında toplayabildi ve toprak ağalarına karşı birlikte hareket etmelerine yardımcı oldu.
1950’li yıllar sonu toprak reformu tartışmaları ile geçti. Aslında 1955 yılında Batı Bengal Toprak Reformu Kanunu geçirilmişti. Kanunun amacı toprağı işleyen köylülere toprak dağıtmaktı. Ancak, Sanyal bunun kozmetik bir kanun olduğunu ve Komünist Parti’nin radikal toprak reformu talebini karşılamaktan uzak olduğunu düşünüyordu. Kanun toprak ağalarının bütün topraklarını dağıtmıyordu. Yaklaşık 25 dönüm üzerindeki toprağın dağıtımını içeriyordu. Toprak ağalarına 25 dönüm üzerindeki topraklarını akrabalarına dağıtarak topraklarını koruma fırsatı sunuyordu.
1958 yılında Komünist Parti-Köylüler kolu 1953 ve 1955 yılları arasında yapılan toprak transferlerinin tamamının iptal edilmesi çağrısı yaptı. Sanyal’ın liderliğini yaptığı Darjeeling bölgesi toprak transferleri için belirli bir tarih belirlenmesine karşı çıktı. Karşı adım olarak köylülerin ürünlerin tamamını kendilerine saklamaları ve toprak ağalarının paylarını vermemeleri çağrısı yaptı. Bu çağrı yankı buldu ve köylüler topladıkları ürünleri toprak ağalarına vermemeye başladı. Bazı toprak ağaları güç kullanarak ürünleri geri almaya kalkınca tekrar çatışmalar çıktı. Çok daha örgütlü ve sayıca üstün köylüler karşısında toprak ağalarının şansı yoktu. Toprak ağaları bu sefer hukuk yoluna başvurdu. Ve Kanu Sanyal tutuklandı, ancak dört ay sonra kefaletle serbest kaldı.
Hapishaneden çıkar çıkmaz faaliyetlerine devam etti. Ancak mahkeme tarafından suçlu bulununca tekrar hapse girdi ve 13 ay hapis yattı. 1961 yılının sonunda hapisten çıktığında 1958 yılında yakalanan ivme bozulmuştu ve bunun en önemli sebebi Hindistan ve Çin arasındaki sınır sorunuydu. İki ülke arasında hangi tarafın desteklenmesi gerektiği konusunda Komünist Parti bölünmüştü. Hindistan ve Çin arasında savaş 1962 yılının Haziran ayında patlak verdi. Savaşın verdiği fırsatla Hindistan hükümeti Çin-yanlısı Komünist liderlerin tamamını tutukladı. Kanu Sanyal da aynı yılın Aralık ayında tutuklandı. 13 ay hapis yattı.
Çıktığında HKP’den ayrıldı. Konu salt Hindistan-Çin savaşı değildi. Sanyal, KHP’yi özellikle tarım sorununun çözümünde fazlasıyla uzlaşmacı buluyordu. Daha radikal bir duruşu olan ve KHP’den 1964 yılında ayrılanların kurduğu Marxist Hindistan Komünist Partisi (HKP-M)’e katıldı. Ancak kısa bir süre sonra yine tutuklandı. Bu sefer bir buçuk yıl hapiste kaldı. Hapisten çıktıktan sonra HKP-M içi siyasetin içine çekildi. HKP-M silahlı mücadeleye karşıydı. Kanu Sanyal ve Chara Mazumdar’ın başını çektiği klik ise silahlı mücadele olmaksızın komünist devrimin olmayacağını savunuyordu.
1967 yılı genel seçimlerinde Kongre Partisi eyalet meclisindeki çoğunluğu kaybetti. Solcular ise çoğunluğu kazandı ve yerel hükümeti kurdu. Bu durum köylüleri ve ortakçıları daha da cesaretlendirdi ve köylüler kolundan komünist aktivistlerin de teşvikiyle toprak ağalarının 25 dönüm üstü topraklarına zor kullanarak el koymaya başladılar. Toprak ağaları da karşı saldırıya geçti. Köylüler kolu Naxalbari’de açık bir toplantı yaptı ve toprak ağalarına karşı tam saldırı kararı aldı. Toprak ağalarının 25 dönüm üstündeki topraklarına el konacak ve köylülere dağıtılacaktı.
Solcuların kontrolünde olan eyalet hükümeti toprak ağalarının yardım çağrılarını cevapsız bıraktı. Güvenliklerinden endişe eden toprak ağaları bölgeyi terk etmeye başladı. Toprak ağalarının terk ettikleri çiftliklerdeki silahlarına ise komünistler ve köylüler el koydu. Naxalbari ve çevresi fiili olarak kurtarılmış bölge oldu. Durum kontrolden artık çıkmıştı. Öyle ki, HKP-M liderliği bile isyanı sahiplenmiyordu. Hatta karşı siyasi propaganda yürütmeye başladı.
İsyanın arkasındaki en önde gelen isim Kanu Sanyal’dı. Sanyal hakkında ve isyanın diğer önde gelen isimleri hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Sanyal’ı yakalama amaçlı düzenlenen bir polis operasyonunda bir polis memuru öldürüldü. Tarih 24 Mayıs 1967’yi gösteriyordu. Öldürülen polisin intikamı ertesi gün alındı. Naxalbari’de bir köye düzenlenen operasyonda sekizi kadın, ikisi çocuk, toplam 11 kişi öldürüldü. 25 Mayıs katliamı köylü ve işçi isyanını daha da alevlendirdi.
Alevlenen isyana devletin tepkisi daha da ağır oldu. Yerel polise ek olarak merkezden paramiliter güçler getirildi. Daha üstün silahlara sahip ve disiplinli bu yeni güç karşısında son derece ilkel silahlara sahip ve zaman geçtikçe savaşma iradesi zayıflayan köylülerin ve bir avuç komünistin yürüttüğü gerilla savaşının pek bir şansı yoktu.
Her an polise yakalanma riski altındaki Sanyal üç arkadaşıyla Nepal’e kaçtı. Orada Çin elçiliğinin yardımı ile Çin’e geçti ve Pekin’de yaklaşık üç ay ideolojik ve askeri eğitim aldı. Döndüğünde Naxalbari isyanı zayıflasa da halen daha devam ediyordu. Sanyal isyanı tekrar alevlendirmeye çalıştı. Bunda da nispeten başarılı oldu. Ancak daha ağır ve sıkı polisiye ve askeri önlemler de hayata geçirildi ve Sanyal Çin’den döndükten yaklaşık 10 ay sonra, 1968 yılının Ekim ayında yakalandı. Yaklaşık yedi ay tutuklu kaldı ve yaklaşan seçimler dolayısıyla serbest bırakıldı.
Ayrıldıktan kısa bir süre sonra Naxalbari isyanına karşı aleyhte politik propaganda yürüten HKP-M’den ayrıldı ve Charu Mazumdar ile birlikte Marxist-Leninist Hindistan Komünist Partisi’ni kurdu. Aslında Mazumdar’la da görüş ayrılıkları vardı. Kanu, komünist devrimin gerçekleşmesi için öncelikle tabana yayılan bir örgüt kurulması gerektiğini düşünüyordu. Mazumdar ise toprak ağalarından polislere ve siyasilere bütün sınıfsal düşmanları hedef alan silahlı bir eylem öneriyordu. Kanu’nun stratejisi zaman alacaktı. Mazumdar’ınki daha kısa sürede meyve verebilirdi. Nitekim silahlı eylemi savunan komünistlere Mazumdar’ın stratejisi daha çok hitap etti.
Artık Batı Bengal ve ötesinde sınıf düşmanı ilan edilecek herkes hedefteydi. Gelişigüzel yapılan suikastlar ve saldırılar beklenen/arzu edilen etkiyi yaratmadı. Bilakis adına eylem yapılan köylüler ve işçileri komünist harekete karşı daha da soğuttu. Naxalbari isyanı artık komünist liderliği altında köylülerin yürüttüğü bir isyan değildi. Komünist kadroların plansız programsız, tamamen kaotik yürüttüğü eylemler haline gelmişti. Federal devlet bir kez daha harekete geçti, bu kez daha sert bir kararlılıkla. Batı Bengal’de olağanüstü hal ilan edildi ve komünist cadı avına çıkıldı. 1973 yılı itibariyle 32 bine yakın komünist aktivisti tutuklanmış ve ağır işkencelerden geçirilmişti bile.
Kanu Sanyal da 1970 yılının Ağustos ayında tutuklandı. Aslında ömür boyu hapse mahkum edildi. Ancak 1977 yılında Kongre Partisi genel seçimleri kaybedince ve Hindistan’ın demir leydisi Indra Ghandi başbakanlıktan düşünce, Sanyal’ın mahkumiyeti üst mahkeme tarafından bozuldu ve 1979 yılının Mayıs ayında salıverildi. Artık 50 yaşındaydı. Silahlı mücadeleyi reddetmedi. Ancak geniş tabanlı bir örgütlenme olmadan yürütülen silahlı mücadeleyi reddetti. Bu yüzden Batı Bengal’in de dahil olduğu sekiz eyalette geniş alanları kontrolü altına almayı başaran ve Naxalcılar olarak da anılacak Maoist Hindistan Komünist Partisi’ne uzak durdu. Geri kalan ömrünü Hindistan komünistlerini tek bir çatı altında toplamaya adadı. Ancak bu idealinde büyük bir mesafe kat edemedi.
2000’li yılları sağlık sorunları ile geçirdi. Tek gözü görme yetisini tamamen kaybetti. Diğeri ise yüzde ellisini. 2008 yılında beyin kanaması geçirdi, düzgün konuşma yetisini uzun süre yitirdi, kısmi felç geçirdi ve başkalarının yardımına muhtaç kaldı. Hayatında hatırladığı kadarıyla sadece bir kez, henüz 20 yaşında iken, bir kadına ilgi duymuştu. Sonrasında davası onu o kadar çok meşgul etti ki bir daha da evlenmeyi düşünmedi. Yaşadığı Naxalbari köyünde köylülerin ilgisine mazhardı. Karşılıksız yardımlarını görüyordu. Ancak yine de kendini yapayalnız hissediyordu ve başkalarına yük olarak görüyordu. Daha yapacak çok işi vardı. Fikirleri vardı. Ancak o fikirleri hayata geçirmesine yardımcı olacak bir bedeni yoktu. Ağır bir depresyon geçirdi. Ve bu depresyondan çıkamadı.
Kanu Sanyal 23 Mart 2010 günü zorlu geçen hayatını kendi elleriyle bitirdi.
Bappaditya Paul, The First Naxal: An Authorized Biography of Kanu Sanyal, SAGE, 2014.
Fotoğraf: Rishabh Mittal