Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kitap Yorum: Ahmet Ümit, Masal Masal İçinde
    Yazılar

    Kitap Yorum: Ahmet Ümit, Masal Masal İçinde

    Birol Başkan26 Ocak 20238 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde genç bir padişah varmış. Kendini halkının mutluluğuna adamış ve bu uğurda servetini harcamaktan çekinmeyen bir padişah. Nazarlık kabilinden. Bu padişahın küçük bir kusuru varmış. Halkı için yaptığı iyilikler için övünmek. Ve tabi övülmek. Öyle ki sarayında bir dalkavuklar sürüsü besler olmuş. Bu hal tek bir kişiyi rahatsız edermiş koca sarayda. Padişahın çocukluk arkadaşı veziri.

    Yine bir gün padişah yaptığı iyilikleri anlatıp dünyanın en cömert insanı olmakla övünür, dalkavuklar sürüsü tarafından da övülürken, vezir kendine hakim olamamış ve padişaha ondan daha cömert bir adamın var olduğunu söyleyivermiş. Padişah vezirinin bu çıkışından rahatsız olmuş, ancak merak da etmiş. Kimmiş o padişahtan daha cömert kişi? Kör bir adam. Yaşadığı şehrin meydanına her gün gidip, ensesine sert bir tokat atan herkese bir kese altın veren bir adam.

    Padişah bu adamı görmek istemiş, hikayesini öğrenmek. Vezirle tebdili kıyafet edip düşmüşler yola. Yolculuk boyunca padişah ve vezir sadece kör adamın hikayesini değil, farklı şehirlerde yaşayan dört farklı kişinin hikayelerini daha öğrenmiş. Kuyumcunun, demircinin, müezzinin ve şapkacının hikayelerini.

    Kör adam eskiden kırk deve sahibi bir kervancı imiş. Bir gün ak sakallı bir adam belirmiş evinin kapısında ve büyük bir iş teklif etmiş. O da kabul. Çıkmışlar yola. Tam yedi gün yedi gece yol gitmişler ve kızıl bir dağın kenarına varmışlar. Yaşlı adam dağa yaklaşmış, ilk önce bir şeyler mırıldanmış, sonra dağa üç kere dokunmuş ve yeri üç kere öpmüş. Dağ zelzele olur gibi titremiş ve ihtiyarın dokunduğu yerde bir geçit açılmış. İhtiyarın tavsiyesi üzerine, kervancı geçitten içeri girmiş, gözünün önünde beliren hayaletleri göz ardı etmiş, yolun sonuna vardığında yerde yatan insan cesetinin içindeki kutuyu almış. Böylece dağın içi aydınlanmış ve dağın bağrındaki hazineye kavuşmuş. Kervancı hazineyi dışarı taşımış ve develere yüklemiş, insan cesedinin içinde bulduğu kutucuğu da ihtiyara vermiş.

    Kervancı pay olarak ilk önce tek bir deve yükü hazineye razı olmuş. Ancak dönüş yolunda daha fazlasını istemeye başlamış. İlk önce on deve yükü hazine. Sonra hazinenin yarısını. En sonunda tamamı. İhtiyar her defasında onun isteğini kabul etmiş. Kervancı en son ihtiyara verdiği kutunun ne olduğunu öğrenmek istemiş. İhtiyar, kervancının ısrarına dayanamamış ve kutudaki tozu onun sol gözüne sürmüş. Kervancı artık dağların içini görmeye başlamış. Bu da yetmemiş. İhtiyardan kutuyu zorla almış ve kutu içindeki tozu sağ gözüne de sürmüş. Ancak bu sefer gözleri tamamen kör olmuş. Kervancı o günden beri şehrin meydanına gider ve ensesine tokat indirene, “hak yerini buldu” diyerek bir kese altın dağıtır olmuş.

    Kuyumcuya gelince. Babası da, dedesi de, dedesinin babası da aynı meslektenmiş. Ondan da beklenen babasından ailenin işini devralmasıymış. Bunun için de babası ile birlikte çalışması, ondan mesleğin inceliklerini öğrenmesi gerekmiş. Ancak o tek evlat. Hep el bebek gül bebek büyütülmüş. Gözü de kuyumculuğu öğrenmekte olmamış. Bilakis bütün vaktini arkadaşları ile hoşça, boşça vakit geçirerek harcamış. Babasının bütün ısrarlarına rağmen bu serseri hayatından da vazgeçmemiş. Derken bir gün babası ölmüş. İş tamamen ona kalmış. Ancak yine hayatında değişen bir şey olmamış. Ve kaçınılmaz son. Bütün aile servetini arkadaşları ile onların yoluna heba etmiş. Arkadaşları onun cömertliği ile zenginleşirken o fakirleştikçe fakirleşmiş. Zora düştüğünde ise yanında hiç bir arkadaşını bulamamış.

    İntihar etmeye karar vermiş. Babasına verdiği sözü hatırlamış. Bir gün intihar etmeye karar verirse, kendini babasının odasınının tavanındaki demire asma sözünü. İntihar ederken o demirin aslında evin tavanına açılan bir kapak olduğunu farketmiş. Meğer babası oğlunun gidişatını önceden görmüş ve evin tavanına yumurta büyüklüğünde onlarca altın yumurta koymuş. Babasının tavan arasında bıraktığı altın yumurtalar sayesinde kuyumcu oğlu hayatını yeniden kurmuş, mesleği öğrenmiş ve ailesine yakışır bir kuyumcu olmuş. Ancak arkadaşlarının ona yaptıklarını da unutmamış. Bu yüzden yaşadığı şehrin pazarının toplandığı gün, yaptığı tavuk yumurtası büyüklüğünde göz kamaştırıcı bir altını ilk önce açık artırma ile satışa çıkarır, ancak ne kadar yüksek fiyat verilirse verilsin altını satmaz, onu yanında getirdiği havanda oracıkta öğütüp tozunu halkın üzerine üfler olmuş.

    Demirciye gelince. Çocukluğundan beri bu mesleği icra etmiş, saçlarını bu meslekte ağartmış ve yöresinin en namlı demircisi olmuş. Bir gün eşi ona öğle yemeğine tavuklu pilav yollamış. O işini göredursun, yemeğin çevreye yayılan mis gibi kokusu siyah bir kediyi demirci dükkanına çekmiş. Yemeği kediye kaptırmamak için demirci işini yarıda bırakmış ve kediyi dikkatle takip etmeye başlamış. Ancak nafile. Demirci ne yaparsa yapsın kediyi uzaklaştıramamış ve her defasında kediye olan öfkesi daha da artmış. Derken yemeğini yemeye koyulmuş. Kedi ise hala etrafta dolanıyormuş, demirciye rahatsız edici bakışlar atıyor, bir fırsatını bulup yemeğini kapmaya çalışıyormuş. Demircinin aklına bir fikir gelmiş. Kediye bir parça tavuk eti atmış. Sonra bir parça daha. Böylece kedinin güvenini kazanmış ve onu örsün yanına kadar çekebilmiş. Kediye bir parça daha tavuk eti atmış. Kedi eti yemeye koyula dursun, demirci örsü eline aldığı gibi kedinin kafasına indirmiş. Dükkanın içi acı bir miyavlama ile dolmuş.

    Ancak öldü sandığı kedi ayaklarıyla kendini yerde süründürmeye devam etmiş. Demirci büyük bir pişmanlık duymuş, ama nafile. Kedi yerde sürünürken hırıltılar çıkarmış. Hırıltılar bir süre sonra insan sesine dönüşmüş. Can yakıcı “bunu niye yaptın?” sorusunu sora sora kedi en sonunda duvara kadar varabilmiş. Kedinin kafası duvara değince siyah saçlı sağlıklı bir kıza dönüşüvermiş. Kız eliyle duvara dokunmuş, bir kapı açılmış, yemyeşil bir bahçeye açılan bir kapı. Kız kapıdan içeri girmiş, demirci arkasından bağırmış, “beni bağışla.” Kız cevap vermiş, “Paylaşmayı bilmeyenlerle zalimler bu kapıdan giremezler” ve gözden kaybolmuş. O gün bugün bu yetenekli ve çalışma şevki ile dolu demirci her sabah eline örsü ve sıcak demiri alır, ancak karşısındaki duvara bakınca kilitlenir, elindekilerini bırakıp o duvara koşar ve çarpıp kanlar içinde yere yığılır olmuş.

    Müezzine gelince. Bir cuma günü ezan okumak üzere minarenin şerefesine çıkmış ve şerefeyi dolaşırken zümrüdüanka kuşunu görmüş. Şaşkınlıktan ezanı da unutmuş, cemaati de. Kuşun kaçıp gitmesinden korkarken, kuş onu omuzlarından yakalamış ve havalanmış. Pençelerinde müezzinle uçmuş da uçmuş, dev bir ormanın içinde bir saraya varmış ve müezzini orada bırakmış. Müezzin sarayın merdivenlerinde güzeller güzeli bir kız farketmiş. Perilerin padişahının kızını. Meğer bu kız insanların dünyasına yaptığı bir yolculukta müezzini görmüş ve aşık olmuş. Padişah babası müezzinin bir insan olduğunu ve perilerle insanlar arasında bir sevdanın mümkün olmadığını iddia etmiş. Ancak yine de ikiliye bir fırsat vermiş ve müezzini perilerin dünyasına kırk günlüğüne getirmeyi kabul etmiş. Bir şartla. Müezzin o kırk gün boyunca peri kızına hiç bir surette dokunmamalıdır.

    Müezzin bu şartı bilerek günlerini peri kızı ile geçirmeye başlamış. Ancak masallarda mümkün bir mutluluk. Ancak yine de içinde her geçen gün büyüyen bir arzu. Peri kızına dokunma arzusu. Bu arzu öylesine güçlenmiş ki bir süre peri kızından uzak kalmak istemiş. Peri kızı da kabul etmiş. Ancak bu sefer de günler geçmek bilmemiş. Otuz sekizinci gün. Peri kızı ile büyüleyici güzellikte bir göle gitmişler. Her şey güzel giderken içinde yine o arzu belirmiş. Onun içinden geçenden habersiz peri kızı güle dursun, müezzin elini usulca uzatmış ve saçlarına dokunmuş. Peri kızı farketmemiş. Elini bir kez daha uzatmış, bu kez peri kızının yanağına dokunmuş. O an peri kızı farketmiş. “Ne yaptın sen?”, “Kimse görmedi” dese de faydası olmamış. Gök gürültüsünü andıran bir ses duymuş, üç kez. “Aldığın yere götür.” Peri kızı, göl ve çevreleyen orman yavaş yavaş karanlığa boğulmuş, ortalık yeniden aydınlandığında ise kendini minarenin şerefesinde bulmuş. Yaptığı hatanın pişmanlığı onu bırakmamış. O gün bugündür, camiye yaklaştığında gözleri minareye dikilir, minarenin orada zümrüdüanka kuşunu gördüğünü sanarak sevinçle minareye girer, merdivenleri koşarak çıkar, ancak kuşu göremeyince büyük bir hayal kırıklığı ile dışarı çıkar olmuş.

    Ve en acı hikaye. Şapkacının hikayesi. Pek varlıklı olmayan bir ailede doğmuş. Babası marangozmuş, ancak o bir terzinin yanına çırak olmuş. Atölyenin karşısında şehrin en güzel kızı yaşarmış. Yaşıtları gibi o da aşık olmuş kıza. Ümitsiz bir aşkmış onunkisi. O fakir bir aileden. Kız ise zengin. Olmaz bu iş diye düşünürken ustasının teşviki ile ailesi kızı istemiş. Olmaz denen olmuş. Kız ile evlenmiş. Ancak bu saadet kısa sürmüş. Evlendikten sadece iki ay sonra savaş çıkmış, şapkacı askere alınmış. Daha beteri olmuş. Savaşta esir edilmiş ve büyük bir toprak sahibine satılmış. Kaçmaya çalışmış, ancak yakalanmış. Geçen yıllar boyunca sevdiğine dönme hayali ile tutunmuş hayata.

    17 yıl geçmiş ve şapkacı ancak toprak sahibinin ölmesiyle hürriyetine kavuşmuş. Hemen yola koyulmuş. Şehrine vardığında vakit gece yarısı imiş. Şehir ahalisi de uykuda. Yaz ayları. Yataklar evlerin çatılarında. Kendi evinin çatısında bir yatak görmüş. Ancak yatakta bir değil, iki kişiyi yan yana uzanır görmüş. Endişeyle çatıya çıkmış. Ve korktuğu başına gelmiş. Yatağın bir tarafında karısını görmüş, diğer tarafında genç bir adam. Öfkeyle bıçağını çıkarmış, ancak tam saplayacakken bıçağı karısı açmış gözlerini. Yapamamış. Koşarak uzaklaşmış oradan. Irmağın kenarına vardığında yorgunluktan uyuyakalmış. Şapkacı fark etmemiş. Ancak karısı da peşinden ırmağa kadar gelmiş, kocasının ırmağa atladığını düşünüp, o da ırmağa girmiş, ancak akıntıya kapılmış. Genç adam da ardından. İkisi de boğularak can vermiş. Şapkacı olan biteni ertesi gün öğrenmiş ve o genç adamın hiç görmediği oğlu olduğunu. Her şey için çok geçtir. İntihar onun için kurtuluştur. O bu acı ile yaşamalıdır. O gün bugündür de yaptığı şapkayı pazarda mezata çıkarır, ancak mezat sürerken kalabalık içinde birilerini görür, onların ardından mezarlığa kadar koşar ve bir mezarın üzerine kapanarak kendinden geçene kadar ağlar olmuş. O mezar şapkacının ölen karısının ve oğlunun mezarları imiş.

    Kör adamdan açgözlülüğün, demirciden cimriliğin, kuyumcudan savurganlığın, müezzinden sabırsızlığın, şapkacıdan kıskançlığın. Padişah bu beş kişinin hikayelerinde kötü huyların insanın başına ne işler açabileceğinin canlı örneklerini görmüş ve hikayelerini unutmamak, benzer hatalar yapmamak için hepsine danışmanlık teklif etmiş. Böylece ülkesini daha iyi yönetmiş, halkı da onu daha çok sevmiş, daha çok saygı duymuş.

    Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine. Gökten de üç elma düşmüş…

    Ahmet Ümit, Masal Masal İçinde, Cem Yayınevi. 1995.

    Fotoğraf: Frank Cone

    Edebiyat Kitap Kitap Yorum
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikNeoliberal Düzende Devlet Kapasitesi ve Müdahalesi | Devlet Kapasitesi ve Liberteryenizm #7
    Sonraki İçerik Seçimden Önce Son Çıkış | Nabız #120

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu Başbakan Formülüne Dönüş mü?

    2 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}