Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kahraman Bekleyenlere İmamoğlu da Yetmez Elbette
    Yazılar

    Kahraman Bekleyenlere İmamoğlu da Yetmez Elbette

    Derin Koçer3 Şubat 20204 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Geçen yaz Brezilyalı bir arkadaşıma Dolmabahçe Sarayı’nı gezdirirken, Osmanlı’dan Türkiye’ye geçişin, hayata koridorlarında gezindiğimiz “ev”in bir odasında veda eden Mustafa Kemal’in ideallerinin tarihini de anlatmıştım. “Kendi kaderine hükmetmeye çalışan bir halkın hikâyesi” diye özetlemişti anlattıklarımı. Atatürk’ün pragmatik ama idealist liderliğine hayran kalmıştı.

    Dolmabahçe’den Beşiktaş’a doğru yürürken sokak duvarlarını kaplayan fotoğraflardaki o adamın fotoğrafını çekti durdu. Ona Atatürk’ün “Türkiye siyaseti üzerinde gezinen bir hayalet” olduğunu ifade etmeye çalışırken zorlandım; o da “Churchill de hâlâ konuşulur sonuçta’’ demekle yetindi. Ama Nişantaşı’nda, Vali Konağı Caddesi’nin iki yanı boyunca gerilmiş Atatürk bayrağını görünce güldü, “Bu kadarı da biraz fazla değil mi?’’ diye sordu. Ne deseydim?

    Türkiye, tarihinin çok ötesinde bir “kahramanlar tarihi”nin üzerine kuruldu. Padişahların isimleriyle anılan tarihi dönemeçlerden, komutanlarının isimlerini caddelere/sokaklara vererek günlük hayatı da savaş alanına çeviren kent yapılanmalarına kadar bizim kahraman ihtiyacımızı tespit etmek epey kolaydır. Ölümünün üzerinden on yıllar geçmiş bir siyasi lideri caddeler boyu yaşatma inadımız da elbette bu ihtiyacın bir parçası. Hiçbir zaman kurumlarının sürekliliğini sağlayamamış devletlerin çocukları için, aksi pek mümkün olamaz zaten.

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da deprem trajedisiyle sarsılan Elazığ’ı ziyaretinin ardından ailesiyle kayak tatiline çıktı diye eleştirenlerin, böylesi bir kültürel yapının esirleri olduğunu unutmamak lazım. Biz, liderlerimizin halkla ağlayıp gülmesini, gerektiğinde sırtlarına yük yüklenip, hamallık etmesini bekleriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “karizmasını” açıklarken kahvehane sohbetlerinde kullanılan “bizden biri” tespiti, onun tam da bu özelliğini vurgular. Ülkeyi yönetmeniz yetmez, “halktan biri” kalmanız gerekir. Ama kahvehanedeki amcalar üniversiteyi yarım bırakmak zorunda kalıp iş bulamamış bir çocuğun ve market alışverişini haftada bire indirmek zorunda kalmış bir eşin beklediği eve dönecektir; “bizden biri” diyebilecekleri epey insan vardır tabii – ama Erdoğan değildir.

    Hiçbir devlet başkanı, hiçbir zaman “halktan biri” olamaz. İşin doğası, halkın oldukça üstünde olmayı gerektirir. Savaş ihtimalleriyle boğuşmak, “bizden biri”nin üstesinden gelebileceği bir iş değildir. Ama öyle olduklarını halka inandırmak için yollar arayabilirler. Bu bir iletişim tercihidir. Türkiye’de siyaset yapan insanlar için “gerekli” bir tercihtir bu. Zira bütün köşelerin kapıldığı, liyakatin tükaka edildiği, gençlerinin hem eğitimsiz hem de işsiz kaldığı, üstüne üstlük yüzyıllar boyunca liderlere tapmanın doğal bir toplumsal davranış olarak anlatılageldiği bir ülkede, hakikate sadık kalmak mümkün değildir. Halkı temsil edenler “halktan kalacaktır” ki -bir sonraki hayatlarında kast sisteminde yukarı çıkacağına inanan Hint kalabalıkları gibi- Türkiye’nin çocukları da ‘’Ben de bu noktaya gelebilirim’’ desin. O insanüstü liderlik öyküsü sürsün, liderin “karizması” çizilmesin.

    Yalnızca Erdoğan’ı destekleyenler oluşturmuyor Türkiye toplumunu: Muhalif güruh da tarihin damıttığı aynı kahramanlık ihtiyacının içinde boğuluyor. Ali Babacan’a ‘’Lider gibi durmuyor’’ eleştirilerinin de büyük çoğunluğunun bugün İmamoğlu’ndan Elazığ’da başını döve döve halkla ağlamasını beklemesinin de altında bu refleks yatıyor. Zira kahramanlar tatil yapmaz. Atatürk cephedeyken uyumuyordu bile be!

    Aslında Mustafa Kemal de Madame Corrine’e aşk dolu Fransızca mektuplar yazıyor, felsefe kitapları okuyordu. Churchill, yönettiği adanın Nazi kuşatması altında ölüme terk edilebileceği İkinci Dünya Savaşı günlerinde, Britanya kırlarındaki evinde saatler boyunca banyo yapıyor, deliler gibi puro içiyor, kitap okuyordu. Britanya’yı Avrupa Birliği’ne sokan Başbakan Edward Heath, ülkesinin Avrupa hayaline dahil olduğu dakikalarda Kanada’dan dönüş uçağındaydı. John F. Kennedy, dünyanın sonunu getirebilecek bir nükleer krizi yönetirken sokaklara çıkıp ağlamadı, ‘’Vururum ha, sizden mi korkacağım’’ minvalinde açıklamalar yapmadı; işin büyük çoğunluğunu meselenin uzmanı kurmaylarına bıraktı. Ne Britanya’da Heath ve Churchill “halktan kopuk” oldukları sebebiyle yerden yere vuruldular ne de ABD’de Kennedy “sorumsuz” ilan edildi. Zira insanların devletlerine güven duyduğu, nizamın ülke sorunlarına çözüm üreteceğini düşündüğü bu ülkelerde liderler, oldukları insanlar gibi yaşama özgürlüğüne sahiptirler. Her birini emekli olduklarında Central Park’ta koşarken ya da Hyde Park’ta bisiklete binerken görebilirsiniz.

    Türkiye gibi bir coğrafyada topluma liderlik edeceği ümit edilen İmamoğlu’nun böylesi bir “skandal”a konu olması ise bir iletişim felaketidir; Türkiye’yi doğru okuyamamanın, halkın duygusal önceliklerini kavrayamamanın sonucudur – başka bir şey değil. Zira Türkiye, Mehmet Ali Birand’ın 1999’daki Gölcük depreminden sonra söylediği gibi “kâğıttan bir kaplan” da olsa, Elazığ’ın ardından gördüğümüz gibi hızlı aksiyon alabilen bir “aslan” da olsa, “güçlü devlet” ve “güçlü lider” ezberlerinin yürürlükte olduğu bir ülkedir. Kurumlarına güvenemeyen toplum, liderine güvenmek ister. “Bizden biri olsun, yeter” der. Oysa yapılması gereken yeni lider mitleri kurmak değil, ülkeyi yöneten kim olursa olsun işlemeye devam edecek bir sistemin inşasına başlamaktır. Ne yazık ki ancak o zaman “kendi kaderine hükmedebilen bir halk” olabiliriz. Ama kurucu liderinin hayatı boyunca tuttuğu defterleri Genelkurmay Başkanlığında özel izne tabi tutarak “saklayan” bir ülkede, liderlere insan kalma hakkı da tanınmaz. Çocuklarınızla tatil yapamaz, sevgilinize mektup yazamazsınız. Tersinde ısrarcı olanlara Allah kolaylık versin.

    Fotoğraf: Jehyun Sung

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik5. Hafta Özeti (27 Ocak – 3 Şubat)
    Sonraki İçerik Rant, İhale, Bağış: Dünyada ve Türkiye’de “Yandaş Kapitalizmi”

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}