
Ekonomi Yerel Seçimleri Nasıl Etkiledi?
Yerel seçimlere “beka versus ekonomi” tartışması damgasını vurdu. İktidar cephesi ulusal güvenliğin tehdit altında olduğunu vurgularken, muhalefet ekonominin kötü idare edildiği söylemiyle kampanya yürüttü. Buna karşılık AK Parti ve MHP elitleri ekonomideki olumsuzlukların ulusal bekaya yönelik saldırıların bir parçası olduğunu iddia ederken, zaman zaman muhalefeti de bu saldırıların iç siyasetteki uzantısı olarak suçladı. Muhalefet elitleri ve adayları bu suçlamalar karşısında kutuplaşma tuzağına düşmedi ve birleştirici bir dil kullandı.
Yerel seçim sonuçları hangi kampanya stratejisinin başarılı olduğu konusunda mutlak bir tablo ortaya koymuyor. Bir yandan muhalefet ülkenin en büyük altı büyükşehir belediyesinden beşinde kazanırken, Bursa’da kıl payı kaybetti. İstanbul, Ankara, Adana ve Antalya’yı Cumhur İttifakı’ndan almayı başardı. Diğer yandan Cumhur İttifakı ekonomik olumsuzluklara rağmen oy oranını %50.8 seviyesinde tutmayı bildi ve kaybettiği büyükşehirlerde meclis çoğunluğunu elde etti.
Ekonominin yerel seçimlerdeki etkisini TÜİK’in paylaştığı ekonomik göstergelerdeki değişimleri inceleyerek değerlendirmek mümkün. Bu yazıda ekonominin ülke ortalamasının aşağısında ve üzerinde kötüye gittiği illeri enflasyon, işsizlik ve kişi başına GSYİH göstergelerindeki değişimlere göre gruplandırarak seçim sonuçlarını kıyaslayacağım. İttifak sisteminin taşra illerine kıyasla büyükşehirlerde daha etkin çalışmasından hareketle, ekonominin etkisini büyükşehirler seviyesinde ayrıca değerlendireceğim.
Yerel Seçimler Öncesinde Ekonomik Göstergeler
31 Mart yerel seçimlerinde ekonominin etkisini gözlemlemek için Mart 2019 istatistiklerini Haziran 2018 verileriyle karşılaştırmak gerekiyor. Haziran’dan bu yana enflasyon %11 seviyesinden %20 sınırına dayandı. Kişi başına düşen gelir 914 dolar azalarak 10546 dolardan 9632 dolara geriledi. Haziran’da %5.2 büyüyen ekonomi son çeyrekte % 3 küçüldü. Ayrıca işsizlik 3 puanlık artışla %13.6’ya yükseldi. Özetle yerel seçimler hem enflasyonun yükseldiği hem de ekonominin daraldığı “slumpflasyon” şartlarında gerçekleşti.
Brunson meselesiyle tetiklenen döviz krizi ve Merkez Bankası’nın faiz yükseltmekte geç kalması slumpflasyona giden yolu açtı. Bu gelişmeler “slumpflasyon”un sorumlusunun dış güçlerden ziyade karar alıcıların olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla seçmenin hükümeti cezalandırıp cezalandırmadığı önemli bir araştırma sorusu olarak karşımıza çıkıyor.
İlk bakışta Türkiye’de seçmenlerin yüzde 70’ten fazlasının partizan olduğu hesaba katıldığında ekonomiye göre oy veren seçmenin oldukça dar bir kitle olduğu sonucuna varılıyor. Ancak İstanbul, Ankara, Antalya ve Adana gibi şehirlerin el değiştirmesi ve ittifak yapılmayan il, ilçe ve beldelerde AK Parti’den MHP’ye büyük oy kaymalarının yaşanması ekonominin getirdiği marjinal etkinin önemini ortaya koyuyor.
Metodoloji ve Bulgular
TÜİK tarafından yayınlanan enflasyon, kişi başına düşen gelir ve işsizlik göstergelerindeki yıllık farklar ve yüzdelik değişimler her bir il için tek tek hesaplandı. Bu doğrultuda tüm iller üç ekonomik göstergedeki yüzdelik değişimlerine göre ülke ortalamasının aşağısında ve yukarısında olmak üzere ikişer grupta değerlendirildi. Böylece işsizlik, enflasyon ve kişi başına düşen gelir seviyesindeki yıllık değişimlere göre ülke ortalamasının üzerinde ve aşağısında kalan illerden oluşan 6 ayrı grup oluşturuldu. Bu gruplarda 24 Haziran 2018 ve 31 Mart 2019 seçimlerinde Cumhur İttifakı ve diğer partilerin elde ettikleri oy oranları ile katılım ve geçersiz oy oranlarındaki yüzdelik değişimler kıyaslanarak ekonomik göstergelerin etkisi değerlendirildi. Ayrıca ittifaklar büyükşehirlerde daha etkili olduğu için bu değerlendirme büyükşehirler için de tekrarlandı.
Enflasyon: 30 Büyükşehir Belediye Meclisi + 51 İl Genel Meclisi Sonuçları
Enflasyon önceki seçimlerde iktidara oy vermiş ekonomik seçmeni muhalefete yaklaştırmaktan çok kararsız olmaya iterek seçime katılımı düşürmesi beklenen bir gösterge. Çünkü enflasyon hayat pahalılığı anlamına gelse de, işsizlik kadar negatif bir etki getirmiyor. Bu nedenle enflasyonun artmasıyla birlikte önceki seçimde iktidara oy vermiş ekonomik seçmenlerin hükümete mesaj vermek için diğer partilere yönelmek yerine sandığa gitmemesi bekleniyor.

Enflasyonun ülke ortalamasından daha az yükseldiği illerde Cumhur İttifakı’nın oy oranı %4.7 azalırken, muhalefetin oyu %6 artıyor. Enflasyonun daha çok yükseldiği illerde Cumhur İttifakı’nın kaybı artarken (-%5.4), muhalefet partilerinin oy oranındaki artış %5.5’a geriliyor. Enflasyonun yükselmesine rağmen muhalefetin oyunun artmamasının sebebi iktidar seçmeninin muhalefete oy vermek yerine sandığa gitmeyerek mesaj vermeyi tercih etmesi olarak gözüküyor.

Beklendiği gibi enflasyon muhalefet oy oranına pozitif bir etki getirmezken, buna karşın sandığa gitmeyenlerin oranı enflasyonun daha çok yükseldiği illerde daha çok artmış (%35-%24).
Büyükşehirlerde Enflasyon

Ülke genelinden farklı olarak büyükşehirlerde enflasyonun yükselmesi muhalefet partilerinin oyunu artırmış gözüküyor. Enflasyonun daha çok yükseldiği büyükşehirlerde Cumhur İttifakı’nın kaybı artarken (-%8.9), muhalefet partilerinin oy oranındaki artış %10.6’ya yükseliyor. Hayat pahalılığının büyükşehirlerde daha çok hissedilmesi bu noktada önem kazanıyor. Ayrıca İstanbul, Ankara ve Antalya gibi büyükşehirlerde muhalefet adaylarının sağ tandanslı profilleri, enflasyonla birlikte iktidardan uzaklaşan ekonomik seçmenin bir kısmının Millet İttifakı’na oy vermesini kolaylaştırmış olabilir.

Enflasyonun daha çok arttığı büyükşehirlerde sandığa gitmeyenlerdeki artış oranı işsizliğin daha az arttığı büyükşehirlere göre 8 puan düşük. Buna karşın protesto oy kullananlarla birlikte geçersiz oy oranı %16 daha fazla artmış. Büyükşehirlerdeki ekonomik seçmenin enflasyon hususunda ülke genelinden farklı olarak hükümeti sandığa gitmeyerek değil, muhalefete oy vererek cezalandırdığı anlaşılıyor.
İşsizlik: 30 Büyükşehir Belediye Meclisi + 51 İl Genel Meclisi Sonuçları
İşsizlik enflasyona kıyasla daha negatif ve somut bir kayıp anlamına geliyor. Dolayısıyla kendisi veya yakınları işsiz kaldığı için iktidardan uzaklaşan seçmenlerin protesto oy kullanmaya veya muhalefet partilerini desteklemeye daha yatkın olması bekleniyor.

İşsizliğin daha çok arttığı illerde Cumhur İttifakı’nın kaybı artarken (-%5.8), muhalefet partilerinin oy oranındaki artış %8’e yükseliyor.

İşsizliğin daha çok arttığı illerde sandığa gitmeyenlerdeki artış oranı işsizliğin daha az arttığı bölgelere göre 10 puan düşük. Ayrıca işsizlik arttıkça geçersiz oy kullananların oranı da artıyor. Diğer bir ifadeyle işsizlik hükümeti cezalandırmak için sandığa gitmemek yerine muhalefete oy verme veya protesto oy kullanma davranışıyla daha yakından ilişkili.
Büyükşehirlerde İşsizlik

İşsizliğin daha çok arttığı büyükşehirlerde Cumhur İttifakı’nın kaybı artarken (-%10.1), muhalefet partilerinin oy oranındaki artış %13’e yükseliyor.

İşsizliğin daha çok arttığı büyükşehirlerde sandığa gitmeyenlerin oranındaki artış işsizliğin daha az arttığı illere göre 8 puan düşük (%27-%35). Ayrıca geçersiz oyundaki artış 18 puan daha fazla.
Ülke ortalamasından farklı olarak büyükşehirlerde işsizlik arttıkça iktidarın daha yüksek oranda oy kaybettiği görülüyor. Enflasyon başlığında açıklanan faktörlere (ekonominin etkisinin daha çok hissedilmesi ve kuşatıcı muhalefet adayları) ek olarak iki nedenden daha söz etmek mümkün. Birincisi büyükşehirlerde seçmen sayısı arttığı için aday-seçmen ilişkisi yerine ulusal dinamiklerin etkili olması ve dolayısıyla ekonominin yerel dinamiklerden daha öne çıkması. İkincisi de büyükşehir olmayan pek çok il ve ilçede birbirine rakip olan ittifak üyelerinin büyükşehirlerin hepsinde ittifak yapması. Böylece taşra illerde ittifakın diğer üyesi MHP’ye yönelen tepki oylarının önemli bir bölümü büyükşehirlerde ittifak dışındaki partilere kaydı.
Kişi Başına Düşen Gelir (GSYİH): 30 Büyükşehir Belediye Meclisi + 51 İl Genel Meclisi Sonuçları
Kişi başında düşen gayri safi milli hasıladaki (GSYİH) düşüş, ekonomideki canlılığın azalmasına işaret ediyor. Ekonominin küçüldüğü şartlarda kişi başına düşen gelirin azalmasıyla birlikte iktidardan uzaklaşan seçmenlerin muhalefet partilerine yönelmesi bekleniyor. Ancak bu etkinin işsizlikle kıyasla çok daha az olması muhtemel. İşsizlik bireyleri doğrudan etkilerken, makro seviyedeki değişimleri yansıtan kişi başına düşen gelir seviyesi daha dolaylı bir gösterge.

Kişi başına düşen gelirin daha az ve daha çok azaldığı iller kıyaslandığında büyük bir fark görünmüyor. Cumhur İttifakı iki grupta da benzer seviyede kayıp yaşarken, muhalefet partilerinin oy oranındaki artış kişi başına düşen gelirin daha çok azaldığı illerde 0.6 puan daha fazla.

Katılım oranları incelendiğinde kişi başına düşen gelirin ortalamanın üzerinde azaldığı yerlerde katılım daha az düşmüş. Diğer bir ifadeyle, ekonomik seçmenin bir kısmı sandığa gitmemek yerine muhalefet partilerine oy vermeye yönelmiş.
Kişi başına düşen gelir azaldıkça muhalefet partilerinin toplam oy oranı artıyor. Ancak aradaki fark oldukça küçük. Bireyleri doğrudan etkileyen işsizlik ve enflasyon artışına kıyasla, makro bir gösterge olan kişi başına gelir seviyesindeki değişimlerin oy verme davranışını daha az etkilediği sonucuna varmak mümkün.
Büyükşehirlerde Kişi Başına Düşen Gelirdeki Değişimin Etkisi

Tıpkı enflasyon ve işsizlikte olduğu gibi büyükşehir seçmenleri kişi başına düşen gelirdeki azalmadan daha çok etkilenmiş durumda. Partilerin oy oranındaki değişim miktarları gelirin daha çok azaldığı büyükşehirlerde neredeyse iki katına yükseliyor.

Ayrıca kişi başına düşen gelirin daha çok azaldığı büyükşehirlerde kararsız seçmenin sandığa gitmemek yerine muhalefet partilerine yöneldiği anlaşılıyor. Kişi başına düşen gelirin daha çok azaldığı büyükşehirlerde sandığa gitmeyenlerin oranındaki artış işsizliğin daha az arttığı illere göre 7 puan düşük.
Sonuç Yerine
Hem ülke genelinde hem de büyükşehirler seviyesinde her üç ekonomik göstergedeki negatif değişimlerin iktidarın oy oranında kayıplara yol açtığı anlaşılıyor. Olumsuz etkileri daha somut ve sert hissedildiği için işsizlik artışının oy verme davranışı üzerindeki etkisi, yükselen enflasyon ve kişi başına düşen gelirdeki azalmaya göre daha fazla. Ayrıca büyükşehirlerde her üç ekonomik göstergenin getirdiği etki ülke geneline kıyasla daha büyük. Büyükşehirlerde seçmen sayısının daha fazla olmasıyla birlikte yerel dinamiklerin yerini ekonomi gibi ulusal dinamiklerin alması, ittifak sisteminin daha iyi çalışmasıyla tepki oylarının ittifak dışındaki partilere yönelmesi ve yüksek enflasyondan canı yanan iktidar seçmenini ikna edebilecek muhalif aday profillerinin öne çıkması bu noktada muhtemel sebepler.
Paylaş
Yazarın diğer içerikleri

2010’larda Sosyalleşen Gençlik ve Siyasetin Geleceği
Milli Mücadele’nin başlangıç tarihi olarak kabul edilen 19 Mayıs’ın “Milli Egemenlik ve Gençlik Bayramı” olarak kutlandığı Türkiye’de gençlerin sosyal ve siyasal tutumları giderek önem kazanıyor. TÜİK’in en son yayınladığı nüfus ve gençlik istatistiklerinde 15-24 yaş aralığında yer alan gençlerin 12 milyon 955 bine ulaştığı paylaşıldı[1]. Türkiye nüfusunun %15,6’sını oluşturan gençlerin

Soylu’nun İstifa Süreci ve Siyasi Geleceği
10 Nisan’da alınan sokağa çıkma kısıtlaması kararının ardından yaşanan kargaşa iç siyasette çalkantıya yol açtı. Soylu’nun istifasının Cumhur İttifakı seçmeninde yarattığı üzüntü, bakanın bir siyasi olarak liderlik potansiyelini gündeme taşıdı. Bahçeli’nin Soylu’nun görevinde kalması konusunda ısrar etmesiyle birlikte daha önceden de dile getirilen MHP-Soylu ilişkileri tekrar konuşulmaya başlandı. Bu ihtimalleri

Cumhur İttifakı Gerçekten Çoğunluğu Kaybediyor Mu?
Türkiye’de 2018 Haziran seçimleri sonrasında yaşanan kur krizi ittifaklara dayanan siyasi dengelerin değişmesine yol açtı. Ekonomik küçülme, artan enflasyon ve işsizlik 2019 yerel seçim kampanyasına damga vurdu. Seçmenin ekonomiye bakışını yansıtan tüketici güven endeksi 2009 ekonomik krizi seviyesine geriledi. Hızlı bir şekilde hükûmetin aleyhine gelişen şartlarda muhalefet, 2017 referandumunda bir

Yeni Partiler Hangi Seçmen Gruplarından Oy Alabilir?
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan tarafından kurulması beklenen iki siyasi partinin oy potansiyelleri merak konusu. Çeşitli araştırma şirketleri %2-%13 arasında değişen bulgularını kamuoyuyla paylaştı. Fakat partiler henüz resmi olarak kurulmadığından ötürü bu partilerin potansiyellerini tartışmak daha öncelikli. Nitekim partilerin yönetici kadrosu, amblemi ve sloganı kamuya duyurulmadan seçmenlere bu partilere yönelik

CHP’nin Barış Pınarı Harekatı’na Desteği: Hata mı Başarı mı?
Hükümetin güvenli bölge oluşturma planı çerçevesinde başlattığı Barış Pınarı Harekatı iç siyasette pek çok tartışmayı beraberinde getirdi. Özellikle Ağustos ayında kayyum atamaları konusunda aktif muhalefeti ile dikkat çeken CHP’nin bu kez hükümete karşı çıkmaması gündemde yer tuttu. CHP’nin harekattan kısa bir süre önce Suriye ile ilgili düzenlediği konferansta yöneltilen eleştirilere

HDP Seçmenlerinin 31 Mart-23 Haziran Tercihleri
31 Mart’ta iki aday arasındaki fark 13 bin olduğu için tüm parti seçmen gruplarının seçmen davranışını incelemek önem kazandı. Özellikle HDP seçmeninin tavrı önemliydi. 31 Mart seçimlerinde 1 milyon 146 bin HDP seçmeninden yaklaşık 931 bininin İmamoğlu’na oy verdiği, 20 bininin Yıldırım ve diğer adayları desteklediği tahmin ediliyordu. Dolayısıyla sandığa

23 Haziran Değerlendirmesi: Ekonomi, YSK Kararı ve Hamasi Kampanya
23 HAZİRAN SEÇİMİ DOSYASI 23 Haziran seçimleri farkın 3 ayda 62 katına ulaşmasıyla sonuçlandı. Bu ilginç sonucu açıklamak için üç temel etmen aşamalı olarak sıralanabilir: Ekonomi, YSK kararı ve etnik kimliklerin ötekileştirildiği hamasi kampanya süreci. Ekonomi Son bir yılda ekonomi seçmenin çoğunluğunu umutsuzluğa itecek şekilde kötüleşti. Enflasyon %50 artarken, işsizlik

İstanbul Seçim Senaryoları
23 Haziran İBB seçimlerinde sonucu öngörmek için 2007-2019 arasında aylık anket ortalamaları, ekonomik göstergeler ve siyasal kırılmaları kapsayan oy verme modeline başvuracağız. Partilerin Haziran 2019’daki seçmen sayılarına göre iki senaryo hazırlayacağız. İlk senaryoda Cumhur İttifakı’nın minimum oy sayısını, ikinci senaryoda maksimum oy sayısını baz alacağız. Modeldeki ekonomik ve siyasal değişkenlerin

Binali Yıldırım Oy Sayısını Ne Kadar Artırabilir?
23 Haziran seçimleri YSK kararının oylamaya sunulduğu bir referandum hükmünde. Bu nedenle Binali Yıldırım’ın oy potansiyelini hesaplarken başlangıç noktamız referandum sonuçları olacak. Mahalle bazlı oy geçişi analiziyle 2017 referandumunda oy kullanan seçmenlerin 2019 oy tercihlerini inceleyeceğiz. Böylece seçmen gruplarını Evet ve Hayır oy tercihleri ile yerel seçim tercihlerini karşılaştırarak kategorize

23 Haziran Yerel Seçimleri: İlçe Bazlı Oy Değişimleri ve Ekonomik Oy Verme Modeli
İstanbul’da AK Parti’nin oy oranı 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 genel seçimleri arasında düşük gelirli ilçelerde daha çok artma eğiliminde. Güvenlik ve ekonomik istikrar endişeleri daha yoksul ilçelerdeki seçmeni AK Parti’ye oy vermeye itmiş gözüküyor. 7 Haziran’a kıyaslandığında AK Parti oyu Arnavutköy, Küçükçekmece ve Esenyurt gibi daha yoksul ilçelerde