Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Akşener Aslında Ne Dedi, Neyi Hedefledi?
    Yazılar

    Akşener Aslında Ne Dedi, Neyi Hedefledi?

    Onur Alp Yılmaz30 Eylül 20225 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Geçtiğimiz günlerde Meral Akşener’in yaptığı açıklamalar gündemi epeyce meşgul etti. Kamuoyunun üzerinde durduğu üç temel başlık vardı: Altılı Masa, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve HDP’yle ilgili söyledikleri.

    Akşener, Altılı Masa için şöyle dedi; “Masanın bir noter olma görevi yok. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı tarifi vardı. Ben ona hep katıldım. Benim söylediğim bir şey daha var; kazanacak bir aday. Aklı başında, devlet deneyimi olan, bugünkü tuhaflıklara müsaade etmeyecek.”

    Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla ilgili ise şunları söyledi: “Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı koyma hakları var. Diğer genel başkanların da hakkı var. O masada bir tek ‘Ben aday değilim’ dedim. Bu bir feragattır. Bunu yaparken tek adayla, kazanacak adayla gitmenin, ucube sistemi en kısa sürede değiştirmek için mutlaka Cumhurbaşkanlığını kazanmak, bir de geçiş için, parlamentoya geçiş için ikili bir düzenek bu.”

    Ardından iktidarın “masanın altında” olmakla suçladığı HDP’yle ilgili tek saldırının iktidardan gelmediğini şu sözlerle ifade etti: “HDP’nin o masada olmasını söyleyen bizi terbiye etmek isteyen bir kesim var. İYİ Parti’nin bu sistemin engeli olduğunu düşünüyorlar ise, onu da o masa kabul ediyorsa dolayısıyla biz kalkarız HDP’yi oraya oturtabilirler.”

    Akşener’in bu açıklamalarının ardından muhalif kamuoyunda Altılı Masa’nın dağıldığı ve Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı olduğuyla ilgili bir kaygı oluştu. Bunun böyle olup olmamasından bağımsız olarak öncelikle Akşener’i bu mesajları vermeye iten sebeplerin üzerinde duracağım. İlk olarak Akşener’in bir yıl kadar önce yaptığı “Ben Başbakanlığa adayım!” çıkışıyla birlikte Kılıçdaroğlu’nun kurmayları günden güne yükselen bir tonla adaylığın Kılıçdaroğlu’nun hakkı olduğunu ifade etmeye başladılar. Bu da iktidara ve popülist bir lider olan Cumhurbaşkanına tam da istediği tartışma zeminini sağladı. Bu zeminden kaynaklı olarak Cumhurbaşkanı, farklı zamanlarda ve artan bir tonla Kılıçdaroğlu’nu adaylığa davet etti. Bu çağrılar, Cumhurbaşkanının Kılıçdaroğlu’na karşı kesin kazanacağına dair bir özgüvenin yansıması değil, popülist bir lider olarak onun seçim sürecini basit bir “Kemal mi, ben mi?” dövüşüne indirgeme arzusudur.

    Aslında bu sürece benzer süreçler daha önce de yaşanmış, Akşener daha yumuşak tonda benzer çıkışlar yapmış ve CHP de bu çıkışlar doğrultusunda “ben” yerine “biz” dilini kullanma sıklığını arttırmıştı. Ancak daha önce Akşener, genelde bunu kendi tabanına mesaj göndererek yapmayı tercih etmiş ve “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” noktasında mesajlarını göndermişti. Örneğin, CHP’nin “Ben” diline döndüğü bir evrede partililerin “Siz Cumhurbaşkanı adayı olun” çağrılarına Akşener, “Mesele memleket meselesi” karşılığını vererek CHP’li siyasi elitlere de bir mesaj iletmiş ve bunun ardından hem CHP’liler daha temkinli açıklamalar yapmış hem de CHP lideri yeniden “ben” yerine “biz” diline dönmüştü. Akşener’in bu kez yaptığı açıklamanın farkı, doğrudan CHP’ye bir mesaj iletmesi ve CHP’nin aldığı kararların masa için bağlayıcı olmadığını ifade etmesiydi. Aslında Akşener’in Altılı Masa’dan çok da hoşnut olmadığı, özellikle de oy oranlarına bakılmaksızın her üyesine eşit birer aktör muamelesi yapılmasından rahatsız olduğu dolaşan iddialar arasındaydı. Benim özellikle Akşener’in Altılı Masa’nın “noter” olmadığı vurgusundan hareketle görebildiğim kadarıyla Akşener’in bu çıkışı, Altılı Masa’yı Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için araçsallaştırmaya çalışan CHP’li elitlerin elinden bu kozu alma ve Altılı Masa’yı Kılıçdaroğlu’nun tekelinden çıkarma arayışıydı.

    Akşener’in Altılı Masa’ya karşı çok da olumlu olmayan tutumunun değişmesi, Altılı Masa’daki diğer partilerin de elini güçlendiren ve CHP’yle İYİP arasında bir denge siyaseti gütmelerini ve pazarlık payını arttırmalarını sağlayacak bir adımdı. Bu imkâna ilk sarılan Deva Partisi oldu ve İdris Şahin, Akşener’in bu çağrısına katıldıklarını ifade etti. Dolayısıyla Akşener’in bu hamlesi, masadaki dengeleri değiştirmeye ve İYİP’in masadaki ağırlığını hissettirmeye aday bir çıkıştı.

    Diğer yandan Akşener’in HDP’yle ilgili çıkışının ise iki temel nedeni vardı:

    1. Gürsel Tekin tartışması: Ki özellikle Akşener’in “HDP’nin o masada olmasını söyleyen bizi terbiye etmek isteyen bir kesim var” ifadelerinin bu noktaya işaret ettiği ve “Ya biz ya onlar” restini çekerek, ittifakın diğer ortaklarının Türk milliyetçilerini negatif etkileme potansiyeli taşıyan bu tür çıkışlardan kaçınmasını sağlamaya çalıştığı söylenebilir.
    2. Zamanlama: İktidarın Mersin’deki polis evine yapılan saldırının ardından CHP’ye dönük iddia ve ithamlarının hemen akabinde bu çıkışın gelmesi bir tesadüf değildi. Aslında iktidar partisinin bu ithamları yaparken hedefi, CHP tabanında bir rahatsızlık yaratmak değildi. İktidar, benzeri iddia ve ithamlarla uzun yıllardır CHP’yi hedef aldığı için CHP tabanı bu tür çıkışlara karşı bağışık. Dolayısıyla iktidarın hedefinde İYİP seçmeninde rahatsızlık yaratmak ve özellikle bu bloka yeni dâhil olan seçmeni kendisine olmasa da en azından kararsızlar safına yönlendirmek vardı. Bunu gören Akşener, kendilerinin varlığının HDP’nin olmayacağının teminatı olduğunu vurgulayarak bu kaygıların önüne geçmeye çalıştı.

    Akşener’in ikinci çıkışı ne kadar doğruysa ilk çıkışı da o kadar kaygı vericidir. Bu, çıkışının haklı olup olmamasından değil, bugün haklı olmak yerine kazanan olmanın bir anlam ifade etmesinden kaynaklıdır. Seçimlere bu kadar yaklaştığımız bir evrede muhalefetin hâlâ masanın ilk kurulduğu andaki tartışma zemininden sıyrılamamasının temel nedeni, siyasetsiz siyaset yapmanın ancak bu kadar mümkün olabilmesiyle ilişkilidir. Yaklaşık bir yıl önce yazdığım bir yazıyı şöyle bitirmişim:

    “Tarihin en derin ekonomik krizlerinden birini yaşadığımız şu günlerde muhalefet partileri sosyolojik dönüşüme kör olmadan halka umut vadeden ve asgari müştereklerde uzlaştıkları bir ekonomik program ortaya koymalılar. Böyle bir program ortaya konmadıkça Parlamenter Sistem tartışmaları halkın ekseriyeti için teknik bir tartışma olmanın ötesine geçmeyecektir. Yapılacak bu tartışmada, mevcut ekonomik tabloda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin negatif payı da halka anlatılarak parlamenter demokrasinin iş demek olduğu, aş demek olduğu teorik boyutundan soyutlanarak, son derece somut biçimde örneklendirilebilmeli (…) Tüm tartışmayı Kılıçdaroğlu’nun adaylığı çerçevesinde değerlendirmek, tüm Türkiye’nin siyasi intiharına sebep olabilir. Önce dört başı mamur bir iktisadi uzlaşı, sonra iktidarı seçime zorlayacak ortaklaşa ve kitlesel mitingler ve son olarak da anketlere bakılarak ortaya çıkacak olan aday. Sıralamayı tersine çevirmek, halkı ortadaki kavganın basit bir iktidar kavgası olduğunu düşünmeye sevk eder. Böyle bir kavganın kazananıysa çoğunlukla müesses nizamdan başkası olmaz.”

    Bir yıl sonra ben hâlâ aynı noktadayım. İşin kötü yanı, muhalefet de bu kısır tartışmalara saplanıp bu alanlarda ortaklaşamama konusunda aynı noktada. Bizlerin ise önceliği ne “şerefli ikincilikler” ne de kutsanmış bir aday. Tek önceliğimiz seçimi kazanmak. Bunun yolu da “kiminle” sorusundan önce, “nasıl” sorusuna doğru bir yanıt bulmaktan geçiyor.

    Fotoğraf: S O C I A L . C U T 

    R1 Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikAkşener Aslında Kimi Destekliyor? | Gürkan Çakıroğlu ve Fatih Uçar | Nabız #106
    Sonraki İçerik Economic and Financial Indicators During the Presidential System

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}