[voiserPlayer]
On ili etkileyen büyük depremlerin ardından Bülent Arınç’ın seçimlerin ertelenmesine yönelik yaptığı açıklamalar kamuoyunda çok tartışıldı. Muhalefet bu sürece karşı çıkarken son olarak Arınç’ın katıldığı bir programda, “Savaş hali dışında olmazmış. Ayet-i kerime mi var?” diyerek muhalefete cevap vermesi seçimlerin ertelenmesi tartışmalarını hararetlendirdi. Seçim tarihi ile ilgili tartışmaların hukuki boyutunu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Volkan Aslan’a sorduk.
Hukuki açıdan seçimi ertelemek ne demektir?
Öncelikle milletimize geçmiş olsun. Anayasadaki ifadeye bakarsak anayasa, erteleme değil de seçimlerin geri bırakılması ifadesini kullanıyor. Anayasanın 78. maddesine baktığımız zaman bize şunu söylüyor: Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Devamında, geri bırakma sebebinin ortadan kalkmaması halinde erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir deniliyor anayasada.
Anayasadaki bu maddenin görünümünü alt mevzuatta da görüyoruz. Hem Milletvekili Seçimi Kanunu’nda hem de Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nda savaş sebebiyle seçimlerin geri bırakılmasına ilişkin düzenlemeler var. Mesela, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’na baktığımızda beşinci maddede yine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmediğine dair karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı seçimi bir yıl geriye bırakılır deniliyor maddede. Milletvekili Seçimi Kanunu’na gidelim. Milletvekili Seçimi Kanunu’nda da benzer şekilde 6. maddesinde diyor ki, savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Dikkat ederseniz hem anayasada hem alt mevzuat olan Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu ile Milletvekili Seçimi Kanunu’nda Türkiye Büyük Millet Meclisinin savaş sebebiyle bir yıl seçimleri geri bırakabileceği belirtiliyor ki buna erteleme de diyebiliriz. Tabii ki kararı “verebileceği” düzenleniyor. Savaş dahi olsa seçimler yapılabiliyorsa geri bırakmaya da gerek yok. Dolayısıyla seçimlerin geri bırakılması eşittir ertelenmesi diyebiliriz.
Geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç Twitter’dan seçimlerin ertelenmesi gerektiğini belirten bir açıklama yaptı ve burada üç seçenek saydı. Birincisi, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ile 2024 yılı mahalli idareler seçimlerinin birleştirilmesi; ikincisi, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin ötelenerek Kasım 2023 tarihinde yapılması; üçüncü tercih de tüm partilerin ortaklaştığı bir tarihte seçimlerin yapılması. Tüm bu seçenekler hukuki olarak mümkün mü?
Seçimlerin yapılmasına engel olabilecek diğer sebeplerin de seçimlerin ertelenmesi ya da geri bırakılması sebebi olarak anayasa ve kanunlarla düzenlenmesi gerekirdi. Bu; deprem olur, afet olur, başka bir şey olur. Çünkü düşünsenize, Allah korusun, seçimlerden hemen bir gün önce böyle bir depremin olduğunu düşünün. Fiili olarak böyle bir durumda nasıl seçim yapacaksınız? Aslında 1982 Anayasası yapılırken ilk taslak halinde seçimlerin ertelenmesi sebebi olarak sadece savaş değil olağanüstü haller de gösterilmişti. Böyle bir taslak metin oluşturulmuş ama anayasanın nihai halinde bunun suiistimal edilebileceği düşünüldüğü için sıkıyönetimin ya da olağanüstü hallerin erteleme sebebi olmasından vazgeçilmiş, sadece savaş ibaresi konulmuş ve savaş sebebiyle seçimlerin geri bırakılması olarak düzenlenmiştir. Anayasanın ilk haline baktığımızda sistem değişikliği olmadan önce sadece millet meclisi seçimleri yapılıyordu. Cumhurbaşkanı’nı meclis kendi içinden veya dışından seçiyordu. Ancak şimdi cumhurbaşkanlığı seçimleri de var ve baktığımızda anayasadaki o hükme paralel bir şekilde Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nda da savaş bir erteleme sebebi olarak öngörülmüş. Esasında bu doğru değil, hem anayasada hem alt mevzuatta savaşın dışında diğer olağanüstü haller de deprem gibi sel gibi afetler de olmalıydı ama yok. Taslakta bu olmasına rağmen kabul edilmemiş, sadece savaş ifadesi konulmuş. Bu şartlar altında hukuki olarak savaş dışındaki bir sebeple seçimlerin ertelenmesi, anayasadaki hüküm gözetilerek mümkün değil. Deprem sebebiyle, sel sebebiyle ne de başka bir afet sebebiyle. Mevcut hukuk kurallarımıza göre seçimleri erteleyemeyiz, bu çok açık. Çünkü hem Anayasa’nın 78. maddesi açık açık savaş diyor, hem de anayasayla bağlantılı olarak Milletvekili Seçimi Kanunu’nda, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nda erteleme sebebi savaş olarak sınırlandırılmış.
Peki ne yapılabilir? Bahsettiğiniz tercihlerden seçimlerin Kasım 2023’te yapılması veya önümüzdeki sene mahalli idareler seçimleriyle birleştirilmesi… Bunlar hukuki olarak savunabilecek yöntemler değil, hukuken ne yapılabilir diye bakarsak: Bir anayasa değişikliği yapılabilir. Ya da anayasaya geçici bir madde eklemek suretiyle normalde Haziran’da yapılacak olan seçimlerin ertelenmesine ilişkin bir düzenleme getirilebilir. Eğer biz bunu anayasal düzeyde bir geçici maddeyle yaparsak ya da 78. maddeyi değiştirip yaparsak, o zaman alt mevzuatı da hızlı bir şekilde düzenleriz ve savaş dışındaki sebepler de seçimlerin ertelenme sebebi olur. Ama burada da şöyle bir sorunla karşı karşıyayız: Anayasayı değiştirmek normal kanunları değiştirmekten daha zor.
İki farklı yeter sayı var. Anayasa değişikliği 3/5 ile 2/3 arasındaki bir çoğunlukla kabul edilirse ancak referandumla onaylanabiliyor ya da üye tam sayısının 2/3 veya daha fazlasının desteğini alan bir anayasa değişikliği olursa referanduma ihtiyaç olmaksızın doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi anayasayı değiştirebiliyor. Afet sebebiyle erteleyelim diyorsak, referandumu da makul bir şekilde yapamayacağımız için ideal olan, muhalefet partilerinin desteğiyle, iktidar artı muhalefet bir anayasa değişikliği veya anayasaya geçici bir madde eklenmesi. Böylelikle savaş dışındaki doğal afetler sebebiyle de seçimlerin geri bırakılması/ertelenmesi mümkün olabilir. Aksi takdirde böyle bir anayasa değişikliği olmaksızın Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimleri geri bırakma kararı alması, hem anayasaya hem de alt mevzuata aykırı olacaktır. Kısacası, hukuka aykırı olacaktır.
Oldu ki iktidar seçimi ileri bir tarihe aldı. Bu senaryoda muhalefet hukuksal olarak nasıl bir yol izleyebilir? Hakkını nasıl arayabilir?
“Hak” mı bu tartışmalı. Çünkü seçimlerin ertelenmesi halinde bunun kime ne yarar sağlayacağını bilemiyoruz. Seçimlerin zamanında yapılması belki muhalefet için dezavantajdır, belki de avantajdır, ya da iktidar için ikisi de geçerli olabilir. Ama şunu belirtmeliyiz, eğer bir anayasa değişikliği yapılmadan meclis tutup da doğal afet sebebiyle seçimlerin geri bırakılması kararı alırsa bu bir işlem türü olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıdır. Anayasamıza göre de üç istisnai meclis kararı dışındaki meclis kararları Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi değil. Milletvekilliğinin düşürülmesi hakkındaki meclis kararları, dokunulmazlığın kaldırılması hakkındaki meclis kararları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün değiştirilmesi hakkındaki meclis kararları Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olan meclis kararlarıdır. Bunun dışında meclisin savaş kararı alması, seçimleri geri bırakma kararı alması gibi durumlarda, bu kararlar Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olmayan meclis kararlarıdır.
Dolayısıyla bu durumda yapacak bir şey yok. Bunun politik sonuçları olacaktır elbet ama hukuki olarak yapılacak bir şey kalmıyor. Afetin etkilediği illerdeki seçmen kayıtlarının tutulması, oradaki kişilerin yer değiştirmesi ve benzeri hususlara aklı selimle eğildiğimiz zaman gerçekten ortada ciddi bir sorun var. İnsanlar yer değiştirdi, büyük şehirlere giden oldu. Sıkıntılı bir durum var ama anayasa ve alt mevzuat çok açık, açık açık savaş diyor ve hatta savaşın olması da başlı başına ertelemeye yol açmıyor. “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse” diyor anayasa. Haliyle savaş varken bile seçimler yapılabilir. Sadece bu sebeple, imkan görülmediği taktirde ertelenebilir diyor ve böyle bir durumda da doğal afetler sebebiyle erteleme yapılamaz. Olur da meclis seçimlerin geri bırakılması kararı alırsa bu anayasaya aykırı olur. Ancak Anayasa Mahkemesi bu kararı denetleyemez.