[voiserPlayer]
Siyasi partiler cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi için hazırlıklarına hız kesmeden devam ediyor. Geçtiğimiz pazartesi günü Millet İttifakı partileri bir araya gelerek Ankara Ticaret Odası (ATO) Konferans Salonu’nunda seçimden sonra yapacakları eylemlerin yer aldığı 2300 maddelik Ortak Politikalar Mutabakat metnini açıkladı. Metin, ekonomiden dış politikaya kültür sanattan kadın ve çocuk politikalarına kadar birçok konuyu içeren son derece kapsamlı bir referans metin. Öte yandan, seçime yüz günden az zaman kalmasına karşın Millet İttifakının adayı henüz belli değil. İttifak üyesi partilerin genel başkanlarının açıklamalarına göre aday 13 Şubat’ta Saadet Partisinin ev sahipliğinde düzenlenecek olan toplantıda resmiyet kazanacak. İttifakta adaylık konusunda en çok ön plana çıkan isimlerin başında Kemal Kılıçdaroğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu geliyor. Adaylık konusunda en çok tartışılan iki isimden Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada “Ben Kemal, geliyorum” sloganıyla adaylık konusundaki ısrarını bir kez daha yineledi. Yarışın diğer ismi olan Ekrem İmamoğlu ise yurt gezilerine ara vermeden devam ediyor. Muhalefet içindeki adaylık yarışını, Ortak Politikalar Mutabakat Metnini ve seçime ilişkin diğer önemli soruları Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki’ye sorduk.
Türk demokrasi tarihinin en kritik seçimine 100 gün kaldı. Son anketleri göz önüne aldığınızda şu anda hangi ittifak kazanmaya daha yakın duruyor?
İttifaklar özelinde baktığınızda ittifaklar aşağı yukarı eşit duruyor. Ama muhalefet ve iktidar olarak baktığınızda, yani Altılı Masa + HDP ve Cumhur İttifakı olarak baktığınızda geniş muhalefetin şansının yüksek olduğunu görüyoruz.
Anayasaya göre cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olması mümkün gözükmüyor. Öte yandan, muhalefetin muhtemel adaylarından biri olarak gösterilen İBB başkanı Ekrem İmamoğlu da siyasi yasak cezası aldı. Sizce muhalefet Erdoğan’ın durumuna karşı bir koz olarak İmamoğlu’nu aday gösterebilir mi?
Hayır gösteremez, çünkü ikisi birbirinden ayrı konular. Erdoğan’ın tekrar adaylığı konusunda farklılaşan hukuki mütalaalar da var. Orada net bir sonuç olmadığını görüyorum, hukukçu olmadığım için çok bir şey söylemek istemem. Ama iki şey birbirinden farklı. Birinde verilmiş bir siyasi yasak cezası var, yani birbirine karşı kullanabilecek kozlar değiller, çok farklı konular.
Ekrem İmamoğlu’nun yurtiçinde yaptığı gezileri nasıl yorumluyorsunuz?
Ben Ekrem İmamoğlu’nun adaylık ihtimalinin çok kalmadığı görüşündeyim. Dolayısıyla ben bu gezileri Ekrem İmamoğlu’nun daha çok muhalefetin ve Cumhuriyet Halk Partisinin kampanya dönemi için yapılan ön çalışmalar olarak değerlendiriyorum. Sayın İmamoğlu’nun kendi adaylık mücadelesi veya iddiası dâhilinde değerlendirmiyorum.
Necati Özkan’la yaptığımız röportajda “İktidarın farkı azalttığını ve kazanmaya yaklaştığını söyleyebiliriz” ifadesini kullanmıştı, siz bu görüşe katılıyor musunuz?
İktidarın farkı azalttığı konusunda Necati Bey’e katılıyorum. Ancak kazanmaya yaklaştığı konusu, tabi ki matematiksel olarak eskisine göre daha yakın. Ama ilk sorunuza verdiğim cevapta olduğu gibi şu an itibarıyla geniş muhalefetin toplumsal desteğine baktığımızda hala daha muhalefetin avantajlı pozisyonda olduğunu görüyoruz. Ama kastettiği şuysa tabi ki katılıyorum Necati Bey’e, 2022 Haziran’a göre iktidar daha iyi bir konumda mı, evet daha iyi bir konumda.
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç geçtiğimiz günlerde GazeteDuvar’a yaptığı açıklamada son anketlere göre AKP’nin kendi kararsızlarını partisine çekmeye başladığını ifade etti. Metropoll Anket Şirketi’nin sahibi Özer Sencar da Daktilo1984’e verdiği röportajda benzer bulgulardan söz etti. Sizce şu anki duruma göre iktidarın karasızları partilerine döndü mü? Döndüyse bu dönüşün altında hangi faktörler yatıyor? Seçim ekonomisi uygulamaları iktidarın oyunu arttırıyor mu?
Artırıyor tabi ki. Ak Parti’nin oy artışının temel kaynağını, memnuniyetsiz olup kendisini kararsız olarak tanımlayan seçmenin, kendisini tekrar Ak Parti’de tanımlaması oluşturuyor. Yani muhalefetten alınan bir oy yok. Dolayısıyla şimdi buradaki birinci etken tabi ki ekonomi. Yani 2022 Haziran’dan beri sürekli asgari ücret ara artışları, EYT, konut projeleri, 2000 liraya kadar olan icralık borçların silinmesi gibi birçok alanda, enflasyonla mücadele edilmedi ama görece rahatlama sağlandı. Dolayısıyla tabi bunun karşılığında muhalefetin özellikle Altılı Masa’nın dağınık bir görüntü vermesi, kararsız Ak Partililerin eve dönmesi açısından etkisi oldu.
Millet İttifakının adayının gecikmesinin sebebi sizce nedir? Aday belirlemek için sizce çok geç kalındı mı? Bu geç kalma ittifakın kendi kararsız seçmenini partiden uzaklaştırdı mı?
Hayır, Millet İttifakının kararsızları günün sonunda yine gelip ittifakın adayına oy vereceklerdir. Çünkü Millet İttifakı seçmeninin Cumhur İttifakı partilerine olan duygusal bariyeri çok yüksek. Adayın açıklanmasının ötelenmesi, artık özellikle seçim tarihi belli olduktan sonra sorun olmaya başladı. Aslında daha önemlisi, Altılı Masa’nın nasıl bir yönetim mimarisi, nasıl bir adaylık mimarisi oluşturacakları konusunu konuşmayı ve bu konuda müzakereyi çok geçe bırakmış olmaları. Esas sıkıntı orada ve bu tartışmaları kamuoyunun önünde gözler önünde yapmış olmaları -bunlar siyasetin daha mahrem daha kozmik konuları- böyle birbirlerine basın üzerinden cevap vermeleri, birbiriyle çelişen bir iletişim stratejisi olması, tabii tüm bunlar zarar veriyor.
Geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir Halk TV yayınında “seçimin kaderini asıl belirleyecek olan milliyetçiler olacak” şeklinde bir ifade kullanıldı. Siz bu ifadeye katılıyor musunuz?
Tek başına kaderini milliyetçi taban belirleyecek demek biraz iddialı olur açıkçası. Fakat şunu görmek lazım, biz İyi Parti seçmeninin bir kısmının Kemal Bey’in adaylığıyla ilgili çekinceleri olabileceğini görüyoruz. Ama ben adaylık mimarisi derken bu çekinceleri giderebilecek bir yapının oluşturulmasından bahsediyordum. Dolayısıyla bu bakımdan doğru. Öte yandan, MHP seçmeni olan ülkücü seçmenin zaten nasıl davranacağına dair aşağı yukarı bir fikrimiz var. Tabii şunu görmek de önemli, Sinan Ateş cinayetinden sonra ülkücü seçmenin fikir değişikliğine gidip gitmediğini ölçme şansımız henüz olmadı açıkçası.
Pazartesi günü açıklanan Ortak Politikalar Mutabakat metninin kararsız seçmen üzerinde bir etkisi olacağını düşünüyor musunuz? Bu mutabakatın artı ve eksileri sizce nedir? Bu metin kararsız seçmeni etkiler mi?
Böyle uzun bir metnin kararsız seçmen üzerinde etkisi olmaz, bu bir referans dokümandır. Buradaki öne sürülen politika önerilerinin topluma nasıl anlatılacağı önemli, iyi anlatılırsa kararsız seçmen üzerinde bir etki yaratılabilir. Yoksa bu zaten bir propaganda materyali değil, bu bir referans dokümandır. Ama şunun etkisinin olacağını düşünüyorum, uzun süreden sonra Altılı Masa ilk defa ahenk içerisinde bir görüntü ortaya koydu. Ben metni inceledim, hem bir kamuoyu araştırmacısı olarak hem de bir ekonomist olarak olumlu buldum açıkçası. Sonuç itibarıyla Türkiye’nin ve dünyanın gerçekleriyle uyumlu, gelişmeleri takip eden ve hakikaten net çözüm önerileri ortaya koyan bir doküman olmuş. Şimdi gönül ister ki aynı şey, Emek ve Özgürlük İttifakından ve Cumhur İttifakından da gelsin ve Türkiye’de tartışmalar vaatler üzerinden, politika tercihleri üzerinden bir mecraya akmaya devam etsin. Onun dışında ben metni olumlu buldum ama tekrar edeyim bu doküman bir referans dokümandır, bunun nasıl siyasi kampanyaya dönüştürülebileceği kararsız seçmeni ikna edip edemeyeceğini gösterir.
HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş T24’e verdiği mülakatta “şimdi seçmene oyunuzu Cumhur İttifakına verin desem öğle yemeğimi sarayda yerim” ifadelerini kullandı. Siz bu açıklamayı nasıl yorumluyorsunuz? HDP’nin kendi adayını göstermesi durumunda seçimde size göre nasıl bir senaryo gerçekleşir?
Selahattin Demirtaş’ın Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatta dediği şey çok net. Biz burada kendimizi düşünmüyoruz, demokrasi ittifakından, demokrasi güçlerinden yanayız, dolayısıyla kendimizi düşünüyor olsak çok farklı gidebilirdik diyor ve bunun faydalarını da görürdük diyor. Oradaki mesaj çok net. Öte yandan, HDP kendi adayını gösterirse seçimin ikinci tura kalma ihtimali kuvvetlenir. Kaldı ki henüz daha Muharrem İnce’nin Ümit Özdağ ve Adalet Partisi ile birlikte bir ittifak içerisinde olacağı söyleniyor, nasıl bir hamle yapacaklarını bilmiyoruz. Fatih Erbakan’ın aday olup olmayacağını bilmiyoruz. Ama HDP’nin aday göstermesi ve seçimin ikinci tura kalacağı intibaının kuvvetlenmesi durumunda bu bahsettiğim diğer adayların da hatırı sayılır oylar alabileceğini ve destekleneceğini düşünüyorum. Öyle bir durumda zaten seçim ikinci tura her koşulda kalır. HDP’nin aday göstermesinin tek bir cevabı yok millet ittifakını nasıl etkileyeceği yönünde. Çünkü bir yandan seçimin ikinci tura kalması ve o arada geçen 2 haftalık sürede mecliste çoğunluğu kimin sağlayacağı çok önemli duruma geliyor. Gerçi bizim anketlerimizde her iki tarafın şu anda HDP oyları olmadan basit çoğunluğu sağlayamayacağı gözüküyor. Ama yine de ikinci tur için belirsizlik var, öte yandan HDP’nin ayrı aday göstermesi belki de normalde İyi Partiye özellikle gelme konusunda fikri olan ama HDP’nin ne yaptığının, HDP ile teşvik-i mesainin belirgin olmamasından dolayı İyi Partiye gelmekten imtina eden seçmeni oraya yönlendirebilir, oradan bir pozitif etkisi olabilir. Dolayısıyla net bir yorumdan kaçınmak lazım açıkçası. HDP aday gösterirse şöyle iyi olur böyle kötü olur demekten ziyade, hem muhalefetin işine gelmeyen hem de lehine çalışan bir takım dinamikler oluşabilir.
Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada “Ben Kemal, geliyorum” ifadelerini kullanarak adaylık konusundaki ısrarını bir kez daha yineledi. Siz Kılıçdaroğlu’nun aday gösterileceğini düşünüyor musunuz?
Ben Kemal Bey’in aday olabileceğini düşünüyorum. Kazanma ihtimaline dair şunu söylemek lazım, bakın burada en başından beri vurguladığım şey şu, tabii ki kimin aday olduğu çok önemli ama esas önemli konu doğru adaylık mimarisinin nasıl kurgulanacağı. Yani Altılı Masa’yı, Millet İttifakını oluşturan partilerin tabanlarının desteğinin nasıl maksimize edilebileceği. Ne demek adaylık mimarisi? Kim cumhurbaşkanı yardımcısı olacak, kim ekonomiyi yönetecek, kim dışişlerine bakacak bunların netleşmesi, esas önemli olan adaylık mimarisi onu söylemek istiyorum.