Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Valéry Giscard-D’estaing (1926-2020)
    Forum

    Valéry Giscard-D’estaing (1926-2020)

    Ali Tirali9 Aralık 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Valéry Giscard-d’Estaing’in (VGE) ölümü Türk yazılı basınında en geniş olarak “Türkiye karşıtı eski Fransa Cumhurbaşkanı Valéry Giscard-d’Estaing coronadan öldü” başlığıyla Sözcü tarafından haberleştirildi. Dünyayı Türkiye merkezli tasavvur etmek, bir eski Fransız devlet başkanının ilk sıfatının “Türkiye karşıtı” olarak dile getirilmesinin şüphesiz temel sebebi ama ülkenin siyasi vasatını düşününce VGE’nün ölümünün haber olmasına dahi sevinmek lazım. Çünkü VGE, Avrupa’nın tersine Türkiye’de çoktan unutulmuştu ve bir zamanlar Soğuk Savaş’ın en önemli figürlerinden biri olduğu halde toplumsal hafızamızda soluk bir izi bile kalmadı. Oysa çağdaş Fransa’nın toplumsal peyzajının oluşmasında en fazla iz bırakan birkaç politikacıdan biri bu uzun boylu, kel, şık takım elbiseler giyen eski cumhurbaşkanıydı.

    1945-1975 arası dönem Fransa’da “trente glorieuses” olarak adlandırılır, bunu Türkçe’ye “otuz şanlı yıl” diye çevirebiliriz. Kabaca Fransa’nın kurtuluşuyla başlayan ve petrol kriziyle biten bu dönem büyük bir ekonomik kalkınma ve refahın tabana yayılması dönemidir. 1944’te kurulan sancılı, istikrarsız 4. Cumhuriyet 1958 Mayısında Cezayir’deki generallerin isyanıyla nihai krize girer ve ülkenin ulusal kahramanı Charles de Gaulle’ün dönüşü ve yürütmenin yetkilerini arttıran, yarı-başkanlık sistemini getiren 5. Cumhuriyet Anayasası’yla Fransa’nın bugün hala devam eden anayasal rejimi ortaya çıkar. De Gaulle 1969’da istifa edene kadar ülkenin cumhurbaşkanlığını deruhte edecektir. Fakat, Fransa 1960’larda büyük sosyal değişimlere uğrayacak ve Cezayir Savaşı ve 1968 olayları yeni bir toplum yaratacaktır. Gerçi 1969’da istifa eden Charles de Gaulle’ün halefi Georges Pompidou da generalin yakın çalışma arkadaşlarından biridir. De Gaulle’ün tüm siyasasını –sadece toplumsal muhafazakârlık istisna olmak üzere- 1974’e kadar devam ettirir. Fakat, 1974’te Georges Pompidou hızlı ilerleyen bir hastalık neticesinde görev başında vefat edecek ve Fransız Beşinci Cumhuriyeti üçüncü cumhurbaşkanını seçmek mecburiyetinde kalacaktır.

    1974 seçimlerinde bütün bu Gaulle’cü sağla iç içe fakat kimi açılardan onlardan farklılaşan, “bağımsız cumhuriyetçi” politik etiketini kullanan eski maliye ve ekonomi bakanı Valéry Giscard-d’Estaing sosyalist aday François Mitterrand’ı ve Gaulle’cü aday (Pompidou’nun başbakanlarından) Jacques Chaban-Delmas’ı mağlup edip cumhurbaşkanı seçilir.

    Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde artık “şanlı yıllar” bitmiştir, petrol krizi ve korkutucu işsizlik rakamları Fransa’yı paniğe sevketmiştir. VGE kendine daha ziyade bir reformcu rolünü biçer. 1974-1981 arasındaki siyasetinin temel vurgusu Fransa’yı modernleştirmektir ve bu her şeyden önce bizzat aynı tabanı paylaştığı Gaulle’cüleri yabancılaştırmak riskini taşımaktadır. Bugün VGE’nün belki de en fazla yad edilen reformu, Sağlık Bakanı’nın adıyla “Simone Veil yasası” olarak bilinen kanundur. Bu kanun kürtajı –herhangi bir tıbbi zorunluluk olmaksızın- yasallaştırmıştır. Dönemin Fransa’sında bir sağ politikacı için beklenmedik bir hamledir bu. Gaulle’cü olsun veya olmasın, Katoliklik vurgusunu, Fransa’nın “kilisenin büyük kızı”  (fille aînée de l’Église) olma gururunu kimliklerinin değişmez parçası gören, 19. Yüzyıl sonu – 20. Yüzyıl başındaki kültür savaşlarını nefretle anımsayan Fransız sağının provokatif söylemlerine muhatap olur VGE, fakat netice değişmez. Ayrıca seçmen yaşı 18’e düşürülür, boşanma kolaylaştırılır, başta televizyon olmak üzere kamusal alan çoksesli hale getirilir. Hızlı trenler (TGV) ve nükleer santrallerle yüzyılın başından kalan geleneksel, kırsal Fransa imgesi tarihe karışacak, geç modernitenin tipik toplumsal görünümleri ortaya çıkacaktır. Hem sağ hem sol cenahın Fransa’yı Amerikanlaştırmakla suçladığı bir lider olarak VGE hızlı bir değişim yaşayan toplumun kısa ama kritik bir dönemine kişisel tarzı ve karizmasıyla damgasını vurur.

    Dış politikada ise Fransa’nın ilgisi belirgin biçimde Avrupa’ya doğru kayar. Babasının görevinden dolayı Almanya’da, Koblenz’de hayata gözlerini açan VGE Avrupa Birliği’nin en ateşli savunucularından biri olacaktır. Ayrıca SSCB ile ilişkilerde de kararlı bir détente yanlısıdır. Fakat, dış siyasetteki olumlu imajı 1979’da -VGE’nün destekçisi olduğu-  Orta Afrika’nın diktatörü/imparatoru Jean-Bédel Bokassa’dan rüşvet olarak iki elmas aldığının ortaya çıkmasıyla tuzla buz olacaktır.

    VGE 1981 seçimlerinde François Mitterrand’a mağlup olduktan sonra aktif siyasetten çekilmedi. Yerel siyasette, ulusal siyasette çeşitli görevlere talip oldu, seçildi. Cumhurbaşkanlığından üç yıl sonra bu kez “düz” bir milletvekili olarak Ulusal Meclis’e seçildi, kurucusu olduğu “Fransız Demokrasisi için Birlik” partisinin başına geçti, Auvergne Bölge Konseyi başkanlığı yaptı, Anayasa Konseyi üyesi oldu, 90’lar ve 2000’lerde Avrupa siyasetinde kritik görevler aldı. Bu görevlerin en önemlisi Avrupa’nın Geleceğine İlişkin Konvansiyon’un başkanlığıydı. Bu süreçte hem Türkiye’nin AB üyeliğine muhalefetin kamusal sözcülüğünü yaptı, 2005’te % 55’le reddedilen Fransa’daki Avrupa Anayasası referandumunda “evet”in ateşli bir sözcüsü oldu.

    Ailesinin kökleri büyük burjuvaziye dayansa da VGE her zaman aristokratik bir imaj verdi. (Ailenin asıl soyadı Giscard’dı, eski bir aristokratik aile olan d’Estaing’lerin soyadını taşıma imtiyazını VGE’nün babası 1922’de, bu ailenin 1794’te idam edilen son erkek temsilcisinin gayrimeşru kız kardeşinin büyük-büyük-büyük anneleri olduğunu kanıtlayarak kazandı.) Birçok Fransız devlet adamı gibi belagatli konuşmak ve iyi yazmanın, entelektüel olmanın ülkenin kaderine dair söz söyleyebilmek için başlıca kriter olduğu bir dünyadan geliyordu. Kaleme aldığı denemeler ve üç ciltlik bir hatırat dışında, beş de roman yazdı. 2003’ten ölümüne kadar, bir Fransız entelektüel için en büyük onur olan Académie Française’in üyesi oldu, 16 numaralı koltuğu işgal etti.

    Valéry Giscard-d’Estaing’den geriye ne kaldı? 1970’lerde kendisinin temsil ettiği merkezci siyaset 36 yıl sonra Emmanuel Macron’un şahsında ikinci başat temsilcisini buldu. Doğrudan aynı çizgi üzerinde ilerlemek gibi bir iddiası olmadığı halde Macron siyasi pratiğiyle tam da VGE’nün 1981’de Fransa’yı bıraktığı yerden devam ediyor. Farkları ise VGE’nün siyasette yükseldiği Gaulle’cü nebulaya mukabil, Macron esas itibariyle Sosyalist Parti’nin mücavir alanından geldi. İki genç “prens” olarak neşv ü nema buldukları siyasette, ilk parlamaları da güçlü ve tecrübeli siyasi figürlerin kanatları altında oldu ve süreç içinde onların zoraki siyasi varisleri oldular:  VGE’nün De Gaulle’le (ve Pompidou’yla), Macron’un François Hollande’la devamlılıkları olduğu kadar kopuşları da içeren karmaşık bir siyasal veraset ilişkileri oldu.

    AB’nin büyüsünden çok şey kaybettiği açık. Aşırı ve popülist sağ hareketlerin yükselişinden Brexit’e tüm yeni siyasi gelişmeler, Robert Schuman ile Konrad Adenauer’in büyük projesinin bir zamanlar ne müthiş bir vaat olduğunu iyice unuttururken, yerlilik ve taşra vurgulu hareketler savaş sonrasından tevarüs edilmiş uzlaşmaların canına okuyorlar. Bu bağlamda VGE’nün Avrupacılığının hakkını verirken, temsil ettiği siyaset tarzının bugünkü avroseptisizmin oluşmasına ne kadar katkıda bulunduğunu görmek gerekiyor. Özellikle 2000’lerde baş savunucusu olduğu Türkiye’yi AB’den dışlama saplantısının, temelde bir fikir, bir ideal olan Avrupa’yı nasıl da düşünsel köklerinden koparıp bir nevi Karolenj İmparatorluğu role-play’ine dönüştürdüğünü, özellikle de cumhurbaşkanlığının son yıllarında kararlı biçimde uygulattığı kemer sıkma politikalarıyla aşırı sağın yükselişine ne çok katkı sağladığının altını çizmek de VGE’nün bu karakalem portresini tamamlamak açısından önemli. VGE ve benzerleri AB ideallerini doğru veya yanlış savunurken, en fazla ihmal ettikleri, AB’nin salt iktisadi değil siyasi olarak da ağırlık kazanmasını sağlayacak küresel politikalardı. Oysa politik kariyerleri birçok alt ve orta sınıf Avrupalının gözünde AB kurumlarını salt teknokratik ve hayata –olumlu anlamda– dokunmayan fuzuli müesseseler olarak resmeden klişeyi sürekli olarak besledi. Neticede bu kuşağın sahneden çekilme vakti geldiği zaman, hemen hemen tüm AB ülkelerinde sadece bu büyük entegrasyon projesinin temellerine düşman değil, aynı zamanda VGE’lerin kuşağının derinlik ve ilkeliliğinden hiçbir şekilde pay almamış yepyeni bir siyasetçi sınıfı ortaya çıktı. Bugün içinde bulunduğumuz çağın krizlerini düşünürken, bu krizlerin kökeninde dünün hangi hatalarının bulunduğunu asla gözden kaçırmamalıyız. 

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikYabancılara Yapılan Satışlar Milli Güvenliği Nasıl Etkiler?
    Sonraki İçerik Sosyal Medya Yasakları: Geliyor Gelmekte Olan | Kazıklı Maria & Nihan Güzel | Varsayılan Ekonomi #24

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}