Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Üç Film Bir Faşizm
    Forum

    Üç Film Bir Faşizm

    Volkan Kahyalar11 Haziran 20236 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Türkiye’de sanat filmi denilince akla ilk olarak Emin Alper, Nuri Bilge Ceylan ve Özcan Alper gelmekte. Haklarında çok konuşulup çok yorum yapılmakta. Ancak ters orantılı olarak filmleri çok az izlenmekte. Bu durum bir yönüyle bu topraklardaki “demokrasi” kavramıyla benzerlik gösteriyor, hakkında çok konuşuluyor ancak çok az kişinin gerçekten bir fikri var.

    Bu Topraklardan Bahsetmişken…

    Türkiye’de uzun süredir iktidarda olan partiye yönelik eleştiriler, işçi sınıfının sağcılaşmasıyla ilişkilendiriliyor. Başka bir ifadeyle bu görüşe göre işçiler, önceden herhangi bir şekilde “bu” ideolojiyi savunmazken şimdi savunur konuma geldiler. Ancak bu mantığın ciddi olarak bir hatası mevcut: İktidara ilk geldiğinden beri en az %34 oranında oyu olan bir partiden söz ediyoruz. Üstelik zaman zaman %49,8’e kadar da yükselen bir parti. Ve söz konusu bu parti, 21 yıldır iktidarı elinde bulunduruyor. Muhalefetin hatasının olup olmaması bu yazının konusunu ilgilendirmiyor ancak sonuç değişmiyor. 21 yıldır bu ülkede azımsanmayacak bir sağcı kitlesi var.

    Önceden de yok muydu? Elbette vardı. Bu kadar çok muydu? Dağınık da olsa çoktu. Dolayısıyla söz konusu sağcılaşma hâli her zaman vardı.

    Seçim döneminde sayıları çok ciddi artan, kendi örgütlülüğünün yahut teorisinin gücüyle değil de iktidarın ekonomiyi kötü yönetmesiyle onun yerine geçeceğini zannedenlerin, bir başka tanımlamayla “kaybetmeyi kabullenenler” için – düşene bir de ben vurayım(!)- bir kötü haberim daha var: Yazının başında bahsettiğim üç isim yıllardır çektikleri filmlerle sağcı ve muhafazakar olan –affedersiniz size göre yeni bir durum bu– kitlenin nasıl da yozlaştığını anlatıyordu.

    İşte tam bu sırada sevgili çok bilen, çok bildiği için de çok kaybeden siyasetçi arkadaşlar “sanatı sonra konuşuruz, şimdi derdimiz ekonomi” diyordu. Aman yanlış anlaşılmasın, evine ekmek götüremeyen ne yapsın sanatı! Siz de haklısınız mösyö. Ancak, ezelden beri zaten muhafazakar olan insanları suçlamayı bırakın da dönün kendinize bakın lütfen.

    Emin Alper’in “Kurak Günler” Filmi: Sanatın Toplumdaki Yeri ve İfadesi

    “Karmaşık” bir film gibi algılanan Emin Alper’in “Kurak Günler”i, günlük hayatın karmaşıklığından güç alıyor. Bu filmde baş karakterimizin psikolojik dalgalanmaları, savcı üzerinden Dostoyevski’nin Suç ve Ceza kitabındaki Raskolnikov’a benzetilerek anlatılıyor. Ayrıca, Karamazov Kardeşler kitabındaki polisiye unsurlar da baş karakterimiz üzerinden yansıtılıyor.

    Savcı Emre, kendisine kurulan tuzaktan kurtulmaya çalışırken birçok sahnede temizlik simgesi gibi gösteriliyor. Bu temizlik hâli, önceki savcının istifa etmesiyle karıştırılmak istememesinden kaynaklanıyor. Muhalif gazeteci Murat’ın kötülüğü ise gri bir alanda bırakılmış ve kasaba halkı tarafından görmezden gelinmek için çaba sarf edilmiş. Bu grilik hemen hemen tüm karakterlerde mevcut. İnsanların doğadaki canlılar gibi sadece siyah ya da beyaz olmadığı, bazen ikisinin arasında olduğu vurgulanmış. Bu da filmi daha gerçekçi kılıyor.

    Filme domuz avıyla başlarken sonunda avlananların domuz yerine insanlara dönüştüğünü görüyoruz. Bu durum, Hayao Miyazaki’nin Ruhların Kaçışı filmindeki başkarakterin ailesinin tüketim çılgınlığından dolayı domuza dönmesini anımsatıyor. Savcının avlanma hali hem sinirlendirici hem de evine dadanabilecek fareleri öldürmek için tuzak ve zehir hazırlama ihtiyacını doğuruyor. Filmde karakterlerin yakın planlarına şahit olduğumuz her an, farelerin de filme dahil olmasıyla hareketlenme sağlanıyor. Bu durum, susuzluk ve kanalizasyon sistemi eksikliği nedeniyle ortaya çıkan bir vebayı anımsatıyor.

    Tüm bunlar, film henüz başlarken hikayenin bir paradoksa sıkıştığını gösteriyor ve açıkça obrukların bürokrasiyi ve insanlığın yozlaşmasını gösterdiğine tanık oluyoruz. Ancak bu yozlaşmanın, Eşkıya ve Ağır Roman gibi filmlerdeki gibi kent yoksullarının değil, kırsal kesimdeki küçük burjuvaların ve kendi çıkarlarını düşünen kasabalıların yozlaşmasını anlattığına dikkat çekiliyor.

    Toprağını korumak adına yapılan gericilik, sınıfsal çıkarın bir parçası haline gelmiştir. Bu hazırlık, silah kullanımıyla birlikte linçe de yansır. Devlet bazen bunu bir tehdit aracı olarak kullanırken bazen de kendi kendine tehdit olarak algılar. Bu durumu, savcının bürokrasinin çıkarlarına karşı kasabalıları kışkırtmasıyla birlikte seçimi kazanan taraftarların kasabayı yakıp yıkması ve devletin baskı aygıtlarının buna çare bulamamasıyla görüyoruz.

    Devletin, bireylerin imgeleri ve olgularından oluştuğu gerçeği ortadayken bu imgelerin çıkarlarıyla bireyin çıkarları çatıştığında siyasi kolektiflik ortadan kalkar ve kimse bu olguyu tanımaz. Sonuç olarak ortaya “linç kültürü” çıkar.

    Emin Alper’in “Kurak Günler” filmi, Türkiye’deki sanat filmi anlayışına ve toplumdaki eşitsizliklere ışık tutan önemli bir yapıttır. Film, kuraklıkla mücadele eden bir kasabada geçer ve su kaynaklarının azalmasıyla ortaya çıkan sosyal ve siyasi gerilimlere odaklanır. “Kurak Günler”, toplumdaki eşitsizlikleri ve devlet ile halk arasındaki karmaşık ilişkileri inceler. Emin Alper’in yönetmenlik yeteneği, her sahnede kendini gösterir ve izleyiciyi düşünmeye teşvik eder.

    Nuri Bilge Ceylan’ın “Ahlat Ağacı” Filmi: Toplumsal Değişimin Yansımaları

    Nuri Bilge Ceylan’ın “Ahlat Ağacı” filmi, toplumsal değişim ve bireysel arayış konularını ustalıkla ele alan bir başyapıt. Film, başkarakterin memleketine dönüşünü ve hayatındaki kararları sorgulamasını anlatırken aynı zamanda toplumun genel dinamiklerine ve kültürel mirasa da değinir.

    Filmdeki baş karakterimiz olan Sinan, ilkokul öğretmenliği mezunu bir üniversite öğrencisi olarak Çanakkale’nin sakin bir köyünde ailesinin yanına döner. Ancak Sinan, atanamamış bir öğretmen olarak kendini değersiz hisseder ve bir yandan da kitap taslağını yayımlatabilmek için para arayışına girer. Sinan’ın en dikkat çekici özelliği, sürekli olarak başkalarını eleştirip onları dar görüşlü olarak tanımlamasıdır. Kendi öz eleştirisini yapmayan biri nasıl toplumu eleştirebilir diye sorgularken, kendisinin eleştirilmesini kabul etmez.

    Bir gün yerel bir yazarla karşılaşan Sinan, filmdeki kilit konuşmalardan birini yapar. Bu konuşma, Sinan’ın geleceğini belirler ve yazarın eleştirdiği tüm yönleri ortaya koymaya başlar. Ancak Sinan, tüm bunların gerçekle yüzleşmek ve kendi hatalarını kabul etmekle ilgili olduğunu daha sonra anlar. Yalnızlaşır ve kendi içine kapanır. Kumar nedeniyle her şeyini kaybeden babasıyla aynı kaderi paylaşmak istemeyen Sinan, yaşadıklarının babasının geçmişiyle paralel olduğunu fark eder. Sinan, umudunun aslında babasında olduğunu sonradan keşfeder.

    Film, sınıf mücadelelerine de değinirken, cami imamları, kum ocağı sahibi ve belediye başkanıyla yapılan diyaloglar bir ayna niteliği taşır. Her sahnede, her açıda ipuçları bulunan bu filmde, duygusal geçişlerde bile hava durumu değişiklik gösterir.

    Özcan Alper’in “Karanlık Gece” Filmi: Toplumsal Adaletsizliklerin İzleri

    Özcan Alper’in “Karanlık Gece” filmi, toplumsal adaletsizliklere ve sistematik zorbalığa karşı mücadeleyi anlatan etkileyici bir yapım olarak öne çıkmakta. Film, dağ kasabasında yaşayan insanların kendi çıkarlarına ters düşen olayları “kendi yöntemleriyle ortadan kaldırmaya” çalışmasını konu almakta.

    “Karanlık Gece”, Özcan Alper’in özgün sinematografik tarzını yansıtırken toplumun çeşitli kesimlerinde var olan adaletsizliklere dikkat çekmekte. Film, insanların hayatta kalma mücadelesi ve toplumsal yapıdaki ayrımcılıkla baş etme çabalarını yalın bir şekilde ele almakta.

    Geçmişte yaşanmış linçle cinayete kurban giden yakın arkadaşının kayıp cesedini bölgede bulunan obruklarda arayan baş karakterimiz, linçe karışan arkadaşlarının obruktan aşağı inmeye yarayan ipi kesmesiyle uçurumdan düşer. İp, sadece baş karakteri ölümle baş başa bırakmaz, aynı zamanda modern dünya ile olan insanın bağını da keser. Bağ artık kalmamıştır. Toplumun yoz hali artık linçle can almaktadır. Üstelik bunu hiçbir şekilde acımadan yapar.  

    Sanatın Toplumsal Uyarı Gücü ve İfade Özgürlüğü

    Bu üç film, Türkiye’deki sanat filmi alanında değerli yapıtlar arasında yer alırken aynı zamanda toplumsal sorunlara, adaletsizliklere ve bireysel özgürlüklere dair güçlü birer uyarıdır. Ancak daha da önemlisi her üç yönetmen de kırsal kesimlerdeki -ki siz bunu sağcılaştığı iddia edilen kesim olarak okuyabilirsiniz- yozlaşmayı çok sert bir şekilde teşhir etmiştir. Yönetmenlerin kendi tarzları ve sinematografik yaklaşımlarıyla anlatılan bu filmlerin en eskisi Ahlat Ağacı 2018 yılında vizyona girdi. Karanlık Gece ve Kurak Günler ise 2022’de seyircilerin karşısına çıktı. 

    Çok açık bir şekilde bir kere daha ortaya çıkmıştır ki Türkiye’de işçilerin sağcılaştığı, birileri tarafından yeni fark edilirken sanat, bu konuda herkesten önce davranmıştır; ancak duyabilene. Üstelik daha sanatın buna karşılık çözümüne gelmedim bile; onu çok daha önce zaten söylemişti. 

    Sanat, politikayı çok gürültülü uyarıyor, uyarmıştı; ancak duymayana davul zurna az!

    Fotoğraf: Jeremy Yap

    R1 Sinema Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBurak Bilgehan Özpek Yanıtlıyor | Özel Yayın
    Sonraki İçerik Erdoğan’ın Yeni Dönemde Ilımlılaşma İhtimali Var mı?

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}