[voiserPlayer]
Türkiye’de ilk Covid-19 vakanın duyurulmasının üzerinden 13 aydan fazla bir zaman geçti. O ilk günlerden bu yana bir kısmı tıp formasyonlu, kalanı alakasız alanların uzmanı (ama hepsi uzman) bir grup “tam kapanma da tam kapanma” diye sabah akşam Twitter akışlarımızı alt üst ediyor. Nihayet AK Parti hükümeti bilime(!) kulak verip 18 günlük bir “tam kapanma” ilan etti. Bu doğrultuda “istisnai” kişiler hariç herkese sokağa çıkma yasağı getirildi. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak kuruluşlar kısıtlamalı olarak açık kalacak, biz de haddimizi aşmadan hayatı eve sığdırmaya çalışacağız. Tam kapanma cemiyeti elbette bunu beğenmedi; kimi süresini az bulup en az 28 gün olmasını istiyor kimisi de istisnaları fazla buluyor. Daha insancıl görünmek isteyenler ise vatandaşlara gerekli maddi desteğin sağlanmasını talep ediyor. Öncelikle tam kapanma diye bir şey yok, bu bir hayal; her kapanma zorunlu olarak kısmi kapanmadır. İkincisi, bu kapanma kategorisi altındaki tedbirlerin vakaları azalttığını kanıtlayan bir çalışma ortaya konmadı. Aksine, gereksiz olduğunu gösteren çalışmalar, veriler var ve kapanma sırasında hükümetin kimseye ciddi bir destek vereceğini zanneden de bir şey biliyorum edasıyla ortada gezinmesin zaten!
Tam kapanma mümkün mü?
Tam kapanma isteyenler nerede yaşıyorlar bilmiyorum ama öyle bir şey ancak robotların tüm işleri gördüğü bir dünyada mümkün olabilir. Herkes eve kapanamaz. Dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir kapanma yaşanmadı. En katı uygulamalarda bile “elzem çalışan” denen kişiler işe gitmek zorundaydı. Örneğin, sağlık sektöründe çalışanlar hastane ve kliniklere gitmeli. Tek sağlık sorunumuzun Covid-19 olmadığını göz önüne alırsak acil servislerinin, yoğun bakımların, Covid-19 test ve tedavi birimlerinin mutlaka açık olması gerekiyor. Temizlik personeli dahil buralarda çalışanların mutlaka işe gitmesi gerekir ki bu da zorunlu olarak toplu taşımanın devamını gerektiriyor. Market, eczane, fırın, bakkal, restoran/kafe (sadece paket servis bile olsa) gibi işletmeler de açık olmalı. Kargo/kurye hizmetlerinde çalışanların ise çok daha yoğun olması gerekir. Hem kapanma kurallarına uyulup uyulmadığını denetleyecek hem de güvenliği sağlayacak kolluk kuvvetlerinin de görev başında olması gerektiğini söylemeye gerek yok. Polis, bekçi ve zabıta ekipleri de çalışmalı yani. Bu kadar insanın bu kadar süre evde kalmasından kaynaklanacak yangın, kaza, kavga gibi acil durumlara müdahale edecek itfaiye ve ambulans servislerini de unutmayalım. Daha çok var da temel ihtiyaçların (gıda, sağlık gereçleri, temizlik ürünleri vs.) imalatında çalışanları da ekleyip listeyi burada keselim. Uzun lafın kısası, istisnalar kaideyi sarsacak çoklukta. Yani tam kapanma yok; her kapanma kısmi olmak zorunda.
Tam kapanma olabilmesi için yukarıda saydığım ve saymadığım tüm işleri yürütecek akıllı robotlara ihtiyaç var ki henüz o aşamada değiliz. Bu milyonları bulan istisnalar kapanmadan beklenen mucizenin, salgının bitirilmesinin de bir hayal olduğu anlamına geliyor. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın 28 gün talebinin arkasında da virüsün bulaşma anından ve %99’dan yüksek bir oranla iyileşme veya ölümle sonuçlanana kadar vücutta geçirdiği süreye tekabül ediyor. Evde karantinada oturacağız, virüs yok olacak ve bu iş bitecek. Tabii öyle bir şey mümkün bile değil. Kapanma işe yarıyor olsa bile kısmi kapanma ancak kısmi sonuç verebilir, salgını en fazla yavaşlatabilir ama bitiremez. Peki, bu 28 günün sonunda bir daha kapanma ihtiyacı doğmayacağından ne kadar eminiz? Böyle kaç 28 gün kapanmak zorundayız? Kimsenin umurunda olmayan sorular bunlar. Ne hükümet ne bilim kurulu ne de yüce uzmanlarımız… Bu konuda bir yol haritası, maliyet-fayda analizi, sağlam verilere dayanan bir sebep-sonuç ilişkisi sunmuş değil.
Kapanma tedbirleri işe yarıyor mu?
Covid-19 salgınının yayılmasını azaltmaya yönelik pek çok tedbir var. Bunlardan bir kısmı bireysel hijyen, hastalarla korunmasız temasta bulunmama, koruyucu ekipman kullanma gibi daha maksada yönelik tedbirlerken bir kısmı da sosyal hayatı kısıtlama, hareketliliği azaltma ve insanların genel olarak birbiriyle temas etmesini önleme gibi kestirme uygulamalar ve tabii ki İsrail gibi ülkelerin uygulayıp geçtiği aşı gibi daha verimli çözümler var ama bir üçüncü dünya ülkesi olarak beklentilerimizi çok yükseltmeyelim. Bireysel tedbirleri herkes düzgün uygulamasa da faydalarını inkâr eden pek kimse görmedim. Hastaları neden öpmeyelim, diyen yok gibi. Farklı aşıların etki düzeyleri ve uzun vadedeki muhtemel yan etkileri tartışma konusu olsa da hem bu yazının konusu olmadığı için geçelim. Asıl konumuz kapanmalar. Peki kapanma kapsamındaki tedbirler mesela okul, restoran, kafe, park, sokak gibi sosyal alanların kapatılması işe yarıyor mu?
Normal şartlarda bir politikanın, mesela işsizlik politikasının işe yarayıp yaramadığı pek çok yönden değerlendirilir. İşsizlik politikasının amacı olan işsizliğin azaltılması ölçülebilir ve politikanın bu yöndeki başarısı tespit edilir. Ancak politika başarı analizi bununla sınırlı değil. Fayda-zarar analizi, kısa-orta-uzun vade sonuç analizi, istenmeyen olumsuz sonuçlar ile beklenmedik olumlu sonuçlar ve hukuki-etik değerlendirmeler… Bunların her birinin de farklı ölçüm yöntemleri var. Ancak burada kapanmaların beyan edilen “vakaları ve ölümleri azaltma” amacı yönünden değerlendirmekle yetinelim. Öncelikle biraz metodoloji şart.
Bir yıl önce yine burada yayımlanan bir yazıda da belirttiğim gibi vaka sayıları hatalı/eksik ölçüm nedeniyle bize doğru bilgi vermez. Bir vakanın tespiti için hastanın hastaneye başvurması, PCR testine girmesi, testin pozitif sonuç vermesi, bu sonucun yanlış pozitif olmaması (testin güvenilirliği) ve bu pozitif çıkanların yetkililerce olduğu gibi açıklanması gerekiyor. Dolayısıyla en büyük tehlike olan ağır hasta ve ölen sayısına odaklanmak daha gerçekçi sonuçlar verecektir. Elbette bu konuda yine yetkililere güven büyük önem arz ediyor. Verileri doğru topladıktan sonra önümüzde iki seçenek var: ya vaka içi analiz (kapanma öncesi-sonrası karşılaştırma) ya da farklı vakalarla mukayese yapılabilir. Elbette salgına etkisi olduğu düşünülen diğer faktörleri de kontrol değişkeni olarak analize katmalı ve sonucun kapanmadan kaynaklandığını net bir şekilde göstermeliyiz. Mesela ABD’de kapanma tedbiri alan bir eyaleti inceleyip ölümlerde azalma olup olmadığına bakabilir ya da kapanan ve kapanmayan eyaletlerin durumunu karşılaştırabiliriz. İlk örnekte sayılardaki artış veya azalış kapanma ile ilişkili değilse kapanma etkisizdir, diyebiliriz. İkinci örnekte ise kapanan eyalet kapanmayandan daha az ölüm oranına (ölü sayısı/nüfus) sahip olmalı ki “kapanma işe yarıyor” diyebilelim. Her iki analizde de diğer faktörlerin etkisini de kontrol etmeliyiz. Ancak bu tarzda akademik çalışma yok gibi. Google scholar’da bulamadım.
Bu tarz çalışmalar yoksa dolaylı yönlerden konuyu ele alabiliriz yine de. Mesela açık havada, parkta dip dibe durmayan insanlar arasında bulaşma gerçekleşiyor mu? Ya da mesafeli bir şekilde kafede, barda, sinemada oturanlar arasında? Çocukların hastalanma veya virüsü yetişkinlere bulaştırma riski kayda değer seviyede mi? Sokakta gezenler mi daha çok birbirine bulaştırıyor evde oturanlar mı? Filyasyon çalışmalarının sonucu neyi gösteriyor? Pandeminin ilk aşaması olan geçen yıldaki bilgilerin bir kısmının yanlışlandığını da belirtmek gerekir. Mesela yeni araştırmalar yüzeylerden veya havada asılı kalan parçacıklardan bulaşmanın çok nadir olduğunu gösterdi. Dolayısıyla parkta veya sokakta yürümenin salgının hızına neredeyse hiç etkisi yok. Yine çocukların bulaştırma veya hastalığı geçirme oranlarının da görmezden gelinecek kadar düşük olduğu bulundu. Bulaşmaya neden olmayan etkinliklerin yasaklanmasının salgını önlemede etkisiz olacağını söylemeye gerek yok. Tam kapanma isteyenlerin bunun faydalarını bize bilimsel yöntemlerle göstermesi gerekir. İspat yükü onların ve hükümetin omuzlarında.
Kapanmaların insani maliyeti
Kapanmanın sadece amacına ulaşıp ulaşmayacağını tartıştık ama bir de fayda-zarar analizi var. Eğer kapanmanın faydası zararlarından çok olursa politika başarılı olmuş demektir, bu yaklaşıma göre. Kapanmadan büyük çoğunluk ciddi zarar gördü, özellikle de “elzem işçi” sayılmayanlar. Kafe, bar, restoran çalışanları efektif olarak işsiz kalırken kendilerine çok cüzi destekler sunuldu. Şarkıcı, komedyen, tiyatrocu gibi gösteri bazında para kazananların çoğu ise hiçbir destek alamadan geçim derdi yaşıyor. Bunlar arasında 100’den fazla intihar eden oldu. İşleri yoğunlaştığı için kuryelerin veya başka sektörlerden mecburen kuryeliğe geçiş yapanların da her gün kaza haberini okuyoruz. Erken teşhis, düzenli tedavi gibi hizmetlerden mahrum kalan kronik hastaların geçirdiği hastalıkları da buraya ekleyelim. Bünyesi zayıflayan kronik hastaların bir de virüse yakalandığında hastalığı çok ağır geçirmesi de ayrı bir zarar. Bunlar kısa vadedeki bazı etkileri. Dışarıda hareket edememenin çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere herkese getirdiği psikolojik ve sağlık sorunlarını saymıyorum bile. Tam kapanma isteyenlerin bu kısa vadedeki zararların yanında uzun vadedeki muhtemel zararları da kapsayan bir fayda-zarar analizi sunması gerekir.
Tam kapanma isteyenlerin bir kısmı hükümetin halka çeşitli destekler sunarak kapanmanın olumsuz etkilerini hafifletmesini istiyor ama bir insan nasıl bu kadar saf olabilir, anlaşılabilir bir durum değil. Kapanma ve sosyal destek istiyorlar ancak sosyal yardımın gelmeyeceğini de çok iyi bildiklerine eminim. Vatandaşını bu kadar düşünen bir hükümetimiz olsaydı zaten çoktan bu işi etkili tedbirler ve aşılarla bitirmiş olurduk. Elimiz değmişken hukuk falan da isteyelim, belki verirler.
Pandemiyle mücadele altında pek çok özgürlüğümüz kısıtlandı ve bunların bir kısmı kalıcı olacak. Korkuya yenilip güvenlik ve sağlık için özgürlüğümüzü ve ekonomimizi verdik. Solcu veya liberal geçinen entelektüel ve uzmanların baskıcı ve yolsuz hükümetle el ele bizi mahkûm ettiği bu çıkmazın sonunda ne daha sağlıklı ve güvende ne de daha özgür ve müreffeh olacağız. Siyasi muhalefetten umudu olanlar muhalif partilerin de kayda değer hiçbir planları olmadığını görmesi gerek. Aksine, muhalefet de daha sıkı ve tutarlı kapanma istiyor. Bir de dikkatinizi çekmiştir; kapanma isteyenlerin hiçbiri kapanmadan doğrudan maddi bir kayıp yaşamayacak. Fatura hep başkasına. Hükümeti eleştirelim, o ayrı konu da tam kapanma isteyen uzmanlar neyin peşinde?
Fotoğraf: engin akyurt