Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Sosyal Demokrasinin Konjonktürel Krizi
    Forum

    Sosyal Demokrasinin Konjonktürel Krizi

    Tunay Şendal13 Eylül 20215 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Tek biçim ve klişe bir tanımlamaya sahip olmayan sosyal demokrasi kavramı, Przeworski’nin yorumuyla “kitlelerin müdahalesi, katılım ve siyasal hakların genişlemesi” temeline inşa edilmiştir. Genel kabul gören tanımıyla sosyal demokrasi, “Bırakınız yapsınlar” yaklaşımına karşıt olarak demokrasinin olmazsa olmaz değerlerinden özgürlük ve eşitlik ilkelerini genişleterek demokratik kolektif icraların pratize edilmesini öngören bir ideolojidir. Sosyal demokrasi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan yeni siyasi düzenin galibi olarak görülmüştür. Keynezyen olarak da bilinen geleneksel sosyal demokrasinin momentini,  Marx’ın kapitalizme son vereceğine inandığı müsavatsız ve dengesizlik seviyelerine yenik düşmeyen piyasaların dinamizmi oluşturmuştur. Liberal görüşe sahip siyasi partiler eşit olanaklara, muhafazakâr partiler ise patrimonyal görüşe dayanan ve kendilerine özgü bir sosyal demokrasi tarzı geliştirmiş ancak mücadeleyi, ılımlı sosyalizm düşüncesi kazanmıştır. Bu dönemde siyasal fikir hayatı hızlı bir biçimde sol tandansa doğru kaymıştır. Ancak, Keynesyen sosyal demokrasi, uzlaşı ortamı temelli olarak varlığını sürdürmüştür. Diğer yandan da refah ortamının anahtarı olarak piyasaların pragmatik kabulü söz konusu olmuştur. Piyasalara yönelen bu istek dışı eğilim, sosyal demokrat cenahın, piyasaya karşı geçerliliği olan sosyalist başka bir tercihin olmadığını kabul ettiği anlamını taşımıştır. Bu yaklaşım da, sosyalizmin yerini almaktan ziyade onu reformist bir süreçten geçirmek adına yeni bir anlayışla yorumlamıştır. Ayrıca sosyalizm ahlakı, pragmatizmin etik olarak savunulabilir bir dağıtımı şeklindeki bir düşünceyle mevcudiyetini devam ettirmiştir. Bu durum; sırası geldiğinde kuvvetli olmayan bir eşitlik kavramıyla yani yoksulluk ve eşitsizlik kavramlarının, zengin olandan fakir olana yapılacak yeni bir dağıtımla minimize edilmesi zorunluluğu düşüncesiyle ilişkilendirilmiştir.

    Kapitalizmin reformist bir süreçten geçmesi gerektiğini düşünen cenaha karşın radikal sosyalizm, kapitalizmin yok edilmesi düşüncesini taşıyarak mutlak bir tavra sahip olmuştur. Neredeyse tüm sosyal demokrat gruplar, kapitalizmin sosyal adâlet ilkesiyle entegre bir şekilde değişime uğraması zorunluluğunu içselleştirmiş ancak, bu değişimin ne şekilde tezahür edeceğini ve sosyal adâlet kavramının tanımlanması ve pratiği hususunda farklılık gösteren bakış açıları çatışması yaşamıştır. Özellikle karma ekonomi modelindeki kamusal ve şahsi teşebbüs arasında kurulacak olan dengenin nasıl olması gerektiği, millileştirilecek olan sanayilerin alanı ve hangilerinin özel sektörde kalacağı, enflasyon riskine rağmen düşük ücretli işçilerin ücretlerindeki iyileştirme taleplerinin olumlu karşılanması, vergi yükünün ekonomik büyümeye engel teşkil etmeden müreffeh devletin, ne denli büyümesi gerektiği gibi konular, pratikteki tartışmaya açılan en temel meseleleri teşkil etmiştir. Sosyal demokrasi, ayrıca sosyalist ilkelerin savunduğu pozitif özgürlük ve fırsat eşitliği gibi çağdaş liberal düşüncelere atıfta bulunarak ekonomideki müdahale yöntemini de desteklemiştir. Bu sebeple liberalizm ve sosyalizm arasındaki fark muğlaklığını devamlı korumuştur.

    Sosyal demokrasinin merkezinde, gerek ekonomik verim gerekse eşitlikçi ilkeye dayanan bir çatışma ortamı mevcuttur. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde uzun bir gelişim periyodundan geçen sosyal demokrasi, mezkûr çatışma ortamıyla doğrudan karşılaşmadan işsizliğin az olması ve enflasyonun düşük olması gibi durumların da yardımıyla toplumdaki tüm kesimlerin yaşam kalitelerini iyileştirerek kalkınmayı daha da genişletmiştir. Ayrıca Crosland’in ön gördüğü şekilde1970’li ve 1980’li yıllardaki ekonomik krizler, sosyalizmin tanımlanmasında daha net bir dinamik oluşturmuş ve sosyal demokrasi içerisinde sol ve sağ fraksiyonlar tezahür etmiştir. Ekonomik kriz, aynı zamanda tekrar cereyan eden işsizlik sorunuyla beraber refah desteğindeki talebi yükselten “Refah Devletinin Ekonomik Krizi’’ni tetiklemiştir. Keza çalışan insan sayısı daha az iken işletmelerin de kâr oranı düşmüştür. Bu durumda enflasyonu ve hatta vergilerin oranlarını düşürme anlamını taşıyan piyasa ekonomisinin verimliliğini iyileştirmek mi yoksa kalkınma alanındaki harcamaları sürdürerek yoksul kesimi savunmak mı sorusu, sosyal demokrasinin karşılaştığı temel problemi doğurmuştur.  Bu kriz, bir takım etkenin enerjisiyle beraber, 1980’li ve 1990’lı yıllarda derinleşmeye başlamıştır. Öncellikle, sosyal demokrasinin seçimlerde galip gelme şansı, sanayileşmenin daralması ve işçi sınıfının eski rolünün etkisinin azalmasıyla beraber ivme kaybetmiştir. Savaş sonrasındaki evrenin ilk zamanlarında demokrasi akımı ilerici politikayla beraber yol almış fakat 1980’li yılların ardından her geçen gün çoğunluğun memnuniyeti anlayışına evrilmiştir. Bu sebeple sosyal demokrasi, enflasyonun yükselmesine neden olan ekonomik yöntemlere karşı bir “vergilendir ve harca” anlayışıyla beraber değerlendirilerek refah devleti; bilhassa yeni açılan iş sahaları ve genellikle zenginlik yaratmanın ötesinde, bir ağırlık olarak algılanmış ve millileştirilen sanayi alanları, tüketicinin isteklerine karşı kayıtsız maiyete sahip şeklinde yorumlanmıştır.

    Sosyal demokrasi ideolojisini taşıyan siyasi partiler, sosyal dinamiklerin etkisiyle birlikte siyasi zaferler kazanmak adına ağır bir bedel ödemiştir. İngiltere İşçi Partisi’nin, 1979-1992 yılları arasında ard arda dört genel seçimi kaybetmesi, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin, 1982-1998 yılları arasında iktidarda söz sahibi olamaması, 1993 yılında Fransız Sosyalist Partisi tarafından aday gösterilen L. Jospin’in seçimleri kaybetmesi ve sonrasında aldığı seçim hezimetleri bu duruma örnek oluşturmuştur. Ayrıca ekonomik globalleşmenin yükselmesiyle beraber, sosyal demokrasinin ekonomik çerçevede nefes alması da zorlaşmıştır.

    Ulusal ekonomilerin kapitalist bir küresel modelle bütünleşmesi yalnızca, sosyal demokrat politikaların, her hükümetin kendi milli ulusal ekonomisini yönetmesi düşüncesiyle Keynezyen hareketi pasifize etmemiş, bilhassa refah devletini reformist bir sürecin içine sokarak vergi ve alım seviyelerini azaltma ve işgücü esnekliğini teşvik etme yönünde baskı oluşturan küresel rekabet ortamını artırmıştır. Tüm bunların dışında komünist ideolojinin yıkılmasıyla beraber sosyal demokrasinin entelektüel güvenilirlik durumu, itibar kaybetmiştir. Komünist ideolojinin yıkılışı, kapitalist olmayan ve ekonomik modelsiz bir dünya yarattığı gibi kamudaki işleyişin merkezi olan devletin, ekonomik ve toplumsal kalkınmadaki motoru olarak gördüğü şeye olan anlayışın kuvvetini de azaltmıştır. Bu doğrultuda sosyal demokrasi, 1989-1991 arası evrenin reformist hareketlerinde aniden pasifize edilen ve devlet sosyalizminin tepeden aşağı inmeci bir fraksiyonu olarak değerlendirilmiştir. Kapitalizmin finansal üstünlüğü ve 2001-2008 ekonomik krizleri, 21. yüzyılın başlarında ekonomi-demokrasi ilişkisi tartışılmalarını gündeme taşımış ve bu durum bilhassa küreselleşme karşıtlarının protestolarıyla gün yüzüne çıkmıştır. Özetle 1968 sonrası tezahür eden ve sosyo-kültürel farklılıklar üzerinde gelişen alternatif politika arayışları, 1990’lara gelindiğinde tekrar ekonomi tandanslı bir hal kazanmıştır. Dolayısıyla, sosyal demokrasinin, bu ekonomi periferinde dönen tartışmaları göz ardı etmeden bilhassa sosyal güvencesi olmayan işçilere, kadın iş gücüne, ekolojik tartışmalar çerçevesinde genç demografiye ve onların beklentilerine cevap verebilecek donanımla 21. Yüzyılın ikinci çeyreği için yeniden yorumlanması gerekmektedir.

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikNamık Tan: ABD acele kararlar aldı ve aşırı tepkiler verdi
    Sonraki İçerik Hariçten Gazel Dış Haberler Bülteni (6-12 Eylül 2021)

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}