[voiserPlayer]
Türkiye’de her dönemde erken seçim tartışmaları gündem olmuştur. Kimi zaman ekonomik ve sosyal krizler gerekçesiyle muhalefet bu talebi dillendirir, kimi zaman ise iktidarın erken seçime gideceği kulisleri hızla yayılır. Geçtiğimiz hafta yaşanan bir gelişme erken seçim olacak mı olmayacak mı sorusunu tekrar gündemimize taşıdı. AKP ve MHP bir yılı aşkın süredir üzerinde çalıştıklarını farklı dönemlerde dile getirdikleri ve Seçim Yasası olarak bahsi geçen Milletvekili Seçimi Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin tekliflerini kamuoyuyla paylaştılar. Peki teklifte neler yer alıyor ve bunların olası bir erken seçimde hukuki etkileri neler olacak?
Yüzde 7’ye Düşürülen Bir Seçim Barajı
Ülkemizde hali hazırda seçim barajı %10’dur. Baraj düşürülüyor olsa da yeni seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesi oy oranı düşük partiler için anlamlı olmayan bir değişikliktir. Bu nedenle seçim barajının düşürülmesinin, çok sesli bir meclise imkan tanıyacağını ve farklı kesimlerin temsiliyetini artıracağını düşünmenin çok doğru olmadığı kanaatindeyim.
Ancak diğer yandan, mevcut siyasi iktidar ve ittifak ortakları için de seçim barajının yüzde 10’dan 7’ye düşürülüyor olmasının çok mantıklı olmadığını ve anlamlı sonuçlar üretmeyeceğini söyleyebiliriz. Çünkü, halihazırda ittifak modelinin uygulandığı bir seçim düzenimiz var. Ulusal barajı ittifak partilerinden birinin geçmesi yeterli ve diğer partinin barajı geçip geçmediğine bakılmıyor. Bu durumda ittifak olarak seçime girmesi halinde mevcut siyasal iktidarın seçim barajının düşürülmesinden çok fazla bir fayda sağlayacağı beklenmemelidir. Bu değişiklikten murat edilen asıl önemli sonuç ise mevcut siyasal tablonun dışında farklı ittifakların oluşma ihtimalinin ortaya çıkacak olmasıdır.
Siyasi Partilerin Örgütlenme Süreci ve Seçime Katılım Hakları
Mevcut düzenlemede siyasi partilerin seçimlere girebilmesi için mecliste grubunun bulunması veya illerin en az yarısından fazlasında örgütlenmesi koşulu aranıyor. MHP ve AKP’nin sundukları teklifte ise grup koşulunun kaldırıldığı görülüyor. Buna göre siyasi partilerin ancak illerin yarısından fazlasında örgütlenmiş olması, yasada belirtilen süreler içinde il, ilçe ve büyük kongrelerini üst üste iki kereden fazla ihmal etmemiş olması koşulu getiriliyor. Bu değişikliğin amacının, yeni kurulan partilere milletvekili transfer edilip mecliste grup kurdurulması yoluyla seçime girebilmelerinin önünün kesilmesi olduğu anlaşılıyor.
İttifaklar ve Milletvekili Sayıları
İttifak sistemi hukuk düzenimize girdiğinden itibaren milletvekili hesaplamaları yapılırken ittifakın aldığı oy sayısı ve milletvekili sayısı aldıkları oy oranlarına bölünmekteydi. Ancak eğer teklif kanunlaşırsa bu durumda ittifak yüzde 7’lik barajı geçtikten sonra her partinin milletvekili sayısı, o seçim çevresinde aldığı oy oranına göre hesaplanacak. Bu değişiklik ile artık oy olarak bilinen uygulama da son buluyor.
Peki nedir bu artık oy? Mevcut düzenlemede oylar her seçim bölgesinde ittifakın aldığı toplam oy oranına göre hesaplanıp milletvekili sayıları buna göre belirleniyordu. Bu durumda iki milletvekilinin seçildiği bir seçim bölgesinde üçüncü olan parti, ittifakta olduğu için artık oylar ile ikinci partinin önüne geçip milletvekili çıkartabiliyordu. Şimdi bu yeni düzenleme ile bu durumun önüne geçilmek isteniyor. Peki buradaki amaç ne olabilir? İktidar bu öneriyi temsilde adalet olarak savundu, kendi içerisinde de makul bir yaklaşım bu. Fakat ittifak sisteminde geri kalan unsurları sabit tutup sadece artık oy düzenlemesini değiştiriyor olmak temsilde adaletin hedeflendiğini gösterir mi emin değilim. Ancak diğer bir görüşe göre amaç, oy oranı zaten düşük olan partilerin artık oy ile vekil alamayacaklarını düşündükleri için farklı ittifak senaryolarını da değerlendirme ihtimalleri. Bu durumda da oy oranı daha düşük olan partiler için durum daha zor bir hal alacak.
Seçim Yasakları ve Cumhurbaşkanı
Yeni seçim kanunu teklifinde Cumhurbaşkanı için hiçbir seçim yasağının olmadığı bir sistem düzenlenmiş oluyor. Ülkemizde partili cumhurbaşkanlığı sistemi olduğunu düşünürsek, seçim anına kadar hiçbir yasağa tabi olmaksızın her türlü propaganda faaliyetinde bulunabilecek ve bunun için devletin tüm imkanlarını kullanabilecek bir cumhurbaşkanı makamının yaratılmış olması, seçimlerin adil bir şekilde gerçekleştirilmesinin önünde bir engeldir. Demokratik seçimler yalnızca kişilere oy hakkı verilmesi anlamına gelmez. Kişilerin her görüşe eşit ve adil imkanlarla erişip her görüşü dinleyebilmesi anlamına da gelir. Bu yasa teklifinde Cumhurbaşkanı için hiçbir seçim yasağının öngörülmemiş olması demokratik değerler ile bağdaşmıyor.
Değişiklikler Bir Yıldan Önce Uygulanamaz
Erken seçimin önü mü kapatılıyor yoksa bu değişiklik bir Truva atı mı tartışmalarındaki en önemli etkenlerden biri de Anayasa’da yer alan bir hüküm. Anayasa’nın 67’inci maddesi uyarınca, “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” Bu hüküm sebebiyle değişiklik yapıldığı tarihten itibaren bir yıldan önce bir seçim olursa mevcut hükümlerle seçimin yapılması gerekli olacak. Bu durum hem hukukçular hem de siyaset bilimciler tarafından iki farklı şekilde yorumlandı. Birinci grup bu değişiklikler bir yıldan önce uygulanmayacağı için erken seçimin olmayacağını iddia ederken, diğer grup ise bu hüküm sebebiyle muhalefette erken seçim olmayacağı algısı yaratılarak baskın seçim yapmak suretiyle iktidarın bu değişikliği avantajına kullanmak istediğini belirtiyor.
Anayasanın bu maddesine ilişkin olarak daha önce Anayasa Mahkemesinin bir incelemesi bulunuyor. Bu incelemede, seçim kanununda yapılan değişikliklerin ne olarak isimlendirildiğinin önemi olmadığı belirtiyor. Önemli olan değişikliklerin özellikleri. Bu özellikleri da mahkeme şu şekilde tanımlıyor: “Seçmen iradesinin seçim sonuçlarına yansımasına tesir edebilecek veya seçime katılanlardan bir kısmına herhangi bir şekilde avantaj oluşturabilecek veya seçim süreci ve sonucunu etkileyebilecek düzenlemeler seçim kanunu hükmündedir, yürürlüğü girdikten sonra 1 yıl uygulanmaz.” Bu nedenle, eğer bu teklif edilen değişiklik yasalaşırsa, seçim zamanında yapılmasa dahi seçimleri açıkça etkileyecek hükümler içermesi nedeniyle bir yıl geçmeden önce uygulanamaz. Sonuç olarak Anayasa hükmü uygulanmak zorundadır. Fakat erken seçim olmayacağı havasını yaratarak bir baskın seçim mi olacağı sorusu da hala bakidir. Neler olacağını bekleyip görmekten başka bir çare olmadığı da kesin. Bu teklif bir erken seçim mi doğuracak yoksa seçimi yasal tarihine kadar ötelemeyi garanti altına mı alacak hep birlikte göreceğiz.
Fotoğraf: Javier Allegue Barros