Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Siyasetin Topuk Sesleri : Jacinda Ardern II
    Forum

    Siyasetin Topuk Sesleri : Jacinda Ardern II

    Pınar Canpolat19 Ekim 20207 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Mevsimin değiştiğini sokaklardan değil de penceremizin camından başımızı uzatarak farkettiğimiz sosyal izolasyon günlerinde, tek bir güne sığmış gibi geçen zamanımız, aslında ne kadar da çabuk ilerliyor değil mi?

    Baksanıza ilk bölümün üzerinden iki hafta çoktan geçmiş bile.

    Nerede kalmıştık, hadi bakalım, dikkatli okuyucular eklesin!

    Er meydanı değil, politika meydanında yavaş yavaş Ardern’in topuk seslerini duymaya başlamıştık. Şimdi bu sesleri daha da yüksek sesle duyacağız.

    Jacinda Ardern aktif siyasi hayatına başlarken, karşısına pek bir tanıdık figürler çıkıyor, pek bir tanıdık tepkiler görüyordu. Nasıl mı?

    İşçi Partisi ve Yeşiller, su ve çevre kirliliği vergileri önerisi getirince, çiftçiler ayaklanmış, Ardern’in memleketi Morrinsville’de halk protesto yürüyüşü düzenlemişti.

    Ona karşı açılan pankartta  “Güzel Komünist” pankartı, herkesten önce dönemin başbakanı Helen Clark’ın tepkisini çekmiş: “Bu pankart düpedüz kadın düşmanlığıdır.’’ demişti (Alkış seslerini duyar gibiyim).

    Seçim zamanı gelip çattığında, açılan sandık sayılarına göre, -durun burada bizim alışkın olduğumuz oyların yeniden sayımı burada gerçekleşmemişti. Ardern’in partisi tam 45 koltuk kazanmıştı ve Yeşiller’in desteğiyle, Yeni Zelanda Birinci Partisi ile birlikte koalisyon kurmuştu. Buradan da siyasi mecrada inatçı ve tutarlı olmanın ne anlama geldiğini tekrar görüyoruz.

    Jacinda Ardern, böylelikle kadınlara seçme hakkını veren ilk ülke olan Yeni Zelanda’nın üçüncü kadın başbakanı olmuştu.  Otoriter, baskılayıcı, popülist erkek siyasi liderlerin de arttığı bir dönemde, empatiyi kendine düstur edinmiş, kolektivizmi ve dayanışmayı önceliği haline getiren bir siyasi kadın lider olarak yapacakları en başından merak uyandırmıştı.

    Göreve geldiğinde, parasız eğitim, kürtaj yasağının kaldırılması ve çocuklar arasında yoksulluğunun yok edilmesi gibi önemli, fakat her daim arka plana atılan konularda ciddi mücadeleler vermiştir. Ardern politika meydanında kendisini “sosyal demokrat ve ilerici” olarak tanımlıyordu. Haksız da sayılmazdı.

    2017 yılında başbakanlık  yarışına girdiğinde sıklıkla Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile mukayese edilmişti.  Üçünün de ilerici, hırslı ve genç oluşu üzerinden karşılaştırmalar yapıldı. Popülist, erkek siyasi lider olmaları ile ilgili ne alakası var canım , hiç böyle bir şey aklınıza dahi getirmeyin!

    Evet, aslında mesele tam olarak buydu!

    Fısıltı gazetesi yazıyor…

    Seçildiği sırada halk arasında o kadar popülerdi ki bazı yorumcular, çizdiği bu profilden ötürü hobileri arasında DJ’lik yapmak olan Ardern’in bu renkli karakterinin arkasından siyasi olarak boş çıkacağı kaygılarını  dile getirmeye çoktan başlamışlardı. Tabii siyasi karakterler gülmez, eğlenmez, ciddiyet had safhada bir profil sergilemekteydi.

    Politika insanı olduğundan, tabiatından farklı mı göstermek istiyordu, yoksa Ardern’in muhalifleri, muhalefet edecek başka bir argüman sunamaz vaziyetteler miydi?

    Kadın olmanın doğal tercihlerinden birisi de dünyaya bir birey getirmekti. Bunun için ırk, din, dil, meslek ayrımı söz konusu dahi olamazdı. Hiçbir şey bunun önünde engel teşkil etmemeliydi.

    2018’in ilk günlerinde Ardern, hamile olduğunu tüm kamuoyu ile paylaşırken  “Aynı anda birden fazla işi yapan tek kadın ben değilim” demiş ve  “Hem çalışıp hem de bebeği olan ilk kadın da değilim. Bunu daha önce yapan birçok kadın var” diye de eklemişti.

    Böylesi bir düzende sizce de önemli ve yüksek sesli bir çıkış değil miydi bu?

    Burası kadınlara özeldir; hatırlasana kaçımız profesyonel hayatımızda evli mi bekar mı olduğumuza dair sorulara maruz kalmış, bir adım ileri giderek ne zaman çocuk yapacağımız merak edilir hale gelmişti.

    Yanıt, çoğumuz.

    Ardern’in bu fotoğraf karesini hatırlayanınız mutlaka vardır.

    Minik bebeğiyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılan genç başbakan, kısa sürede Amerikan televizyon kanallarındaki sohbet programlarının popüler konuklarından biri haline gelmişti.  Ardern bu davranışıyla dünya çapında feministlerin de takdirini toplamıştı.

    Aynı Genel Kurulda  konuşmasında yer verdiği, dünya gençliğine daha fazla destek, toplumsal cinsiyet eşitliğine daha fazla dikkat ve küresel ısınmaya karşı daha fazla önlem mesajları da dikkat çekiciydi.

    Esas kadınımızın kendini politik alanda konumlandırdığı yer, topuk seslerini en güçlü şekilde duyurduğu bir alan haline gelmişti. Yaklaşımında ırkçılık, ayrımcılık ve baskının yerine nezaketi ve dayanışmayı, birlik olmayı ortaya koymasıyla Trump karşıtları arasında da nam salmaya başlamıştı.

    Bir dönem Trump ile karşılıklı atışmaları, dünya basınında genişçe yer bulmuştu.

    “Bu hanımın seçilmesi ülkesinde hayal kırıklığı yarattı” diyen Trump’a, Ardern’in cevabı tabii ki gecikmemişti: “En azından bana karşı sokaklara dökülmediler.”

    Aranızda kıs kıs gülenlerinizin olduğunu görüyorum. Eğer verilecek bir yanıtınız varsa, sessiz kalmamamız gerektiğinin en güzel örneğidir Jacinda Ardern. Ama bunu yaparken şiddetsiz iletişimin de mümkün olduğunu görüyoruz.

    Ardern’in görevi sırasında savunduğu politikalar arasında eşcinsel hakları ve küresel ısınma da önemli yer tutuyordu.  2018’de LGBTİ yürüyüşüne katılan ilk Yeni Zelanda başbakanı olması da yine kalplerimizde sıcak bir esinti oluşmasına neden oluyordu. 

    Ayrıca, yine bir küresel kriz olan iklim değişikliğine de sık sık dikkati çekmiş, iklim krizine karşı mücadeleye destek olmak için okulu asıp oyuna kaçmak yerine,  eylem yapan kendileri minik, idealleri büyük öğrencilere de destek veren çok az sayıdaki liderden birisi olmuştu. Bunu yanı sıra, yine büyük çevresel felaketlere yol açması muhtemel olan nükleer enerjinin de karşısında olduğunu defalarca dile getirmişti. 

    Özetle, Mormon inancı ile yetiştirilmiş olması, boş zamanlarında DJ’lik yapmaktan hoşlanması ve iktidarı sırasında çocuk dünyaya getiren ikinci kadın devlet lideri olması gibi konular, Ardern’e olan ilgiyi bi’ hayli arttırmıştı. Kendisi sıradan hayatını yaşarken ve bu sürede politikacı mesaisini de ziyadesiyle yerine getirirken, görmek isteyenler onun başka yönlerini ortaya çıkarmaktan kendilerini alıkoyamıyordu. Ne de olsa, sıra dışı olmak, böyle bir bedeli de beraberinde getiriyordu.

    Aşırı sağın, tüketim kültürünün, muhazafakâr düşüncenin, çevreye ve vatandaşına uygulanan duyarsız politikaların  zirve yaptığı bir çağda,  adeta soluklanmak için bir fırsat olmuştu. 

    ‘’Hepimiz biriz, onlar biziz.’’

    Görev yaptığı dönemdeki belki de hafızalarımıza kazınan en önemli tutumu, ülkesinde 15 Mart 2019 Cuma günü yerel saatle 13.40’da Christchurch kentinde düzenlenen Al Noor ve Linwood camilerine terör saldırılarının hedefi olan İslamofobi’ye karşı izlediği politikalar oldu.

    50 kişinin yaşamını yitirdiği, 48 kişinin ise ağır yaralandığı cami saldırılarının faili, 28 yaşındaki Avustralyalı Brenton Harrison Tarrant, kendini gizlemenin aksine,  aylardır tasarladığını itiraf ettiği bu terör eylemini kendi sosyal medya hesabı üzerinden canlı olarak yayınlamıştı. Benzer terör eylemlerini düşününce, bu eylemin öncekilerine benzemediğini açıkça görebiliyoruz. Saldırganın hedefinde ise, yayınladığı İslam karşıtı mesajları da düşünecek olursak, apaçık İslam karşıtlığı vardı.

    Bunun yanı sıra, saldırganın yine kendi sosyal medya hesabı üzerinden saldırı öncesi yayınladığı 73 sayfalık manifestosunda kısaca; beyaz ırka mensup olmayanların; yani Avrupalı olmayan, Müslümanların kendi topraklarından uzak durması gerektiğini, bu saldırıyı beyaz ırkın ve Avrupa halkının varlığını sürdürme davası olarak ifade ettiğini görüyoruz.

    Katliam için Yeni Zelanda’yı seçme nedenini ise saldırının daha çok ses getirmesi olarak açıklıyordu. Çünkü, suç oranı düşük olan Yeni Zelanda, bu terör eylemiyle 1 günde 1 yılda verdiğinden daha fazla kişiyi katliama kurban vermişti.

    Göreve geldiği andan itibaren belki de en zor sınavı ile karşı karşıya kalan Ardern’in yapacakları ise merak konusu olmuştu.

    Saldırıların akabinde aldığı tutum, söylediği her söz, belki de siyasal iletişimde uzun yıllar örnek gösterilmesi gereken dersler içeriyordu. İnsanlığın bir liderde aradığı özellikler, Ardern’de çoktan vücut bulmuş ve tüm dünya tarafından hayranlıkla karşılanmıştı.

    Kuşkusuz bu tavırları onu, “kritik bir anda doğru şeyleri yapan” etkili bir dünya lideri konumuna yükselmişti. Tüm dünya basınının literatürüne  “yeni liderliğin vücut bulmuş hali olarak” geçti. Mağdur yakınları ile kurduğu empatik bağ,  gösterdiği ilgi ve dayanışma, Müslümanlara yönelik sergilediği tutum ve söylemiyle tüm dünyada takdir toplamıştı.

    O dönemde yaptığı konuşmalardan belki de en sembolik ve en akılda kalıcı olan bu konuşmasını,  kaç kere geriye sarıp izlediğimi hatırlamıyorum bile:

    Peki, bu saldırı ile ilgili Trump’la olan atışmasını hatırlayanınız var mı? Diyalog bittikten sonra bakalım o sesi siz de duyabilecek misiniz?

    Ardern, terör saldırısının ardından Trump ile yaptığı telefon görüşmesi, başta ABD’de olmak üzere dünya basınında yankı uyandırmıştı.

    Trump, Yeni Zelanda’ya nasıl yardım edebileceğini sordu. Ardern de yanıt olarak,’’Tüm Müslüman topluluklara sempati ve sevgi göstererek’’ demişti.

    Hikayemizdeki esas kadınımızla ilgili hazırladığım yazının sonuna gelirken tüm dünyanın içinde bulunduğu Pandemi sürecinde, Ardern’in başbakan olduğu Yeni Zelanda’da  neler oluyordu?

    Başından beri empati duygusu ile öne çıkan lider, yine bu süreçte de vatandaşları ile empati kurmaya devam etmişti.  “Evde kal, hayat kurtar” video mesajları yerli halka güven vermiş ve kriz anında insanlara ulaşmak için Facebook Canlı ‘yı sık sık kullanmıştı. Nazik üslubu ve vatandaşlarına birinden yardım etmesini istemesi ve “Birleşin!” çağrısı büyük hayran kitlesini kazanmasına sebep olmuştu. Sürekli olarak net ve tutarlı mesajlar göndererek vatandaşları ile  duygusal bir bağ kurmuştu.

    Yalnız değilsiniz!

    Peki bu tutum ne kadar etkili olmuştu?

    Rakamların da doğruladığı gibi yine empati, dayanışma ve sevgi kazanacaktı.

    Yazımıızın sonuna gelirken, Ardern’in BBC’ye verdiği röportajında akıllara kazınan bir cümleyi tekrar hatırlatmak isterim:

    BBC: Bu toplumu nasıl bir araya getireceksiniz?

    Jacinda Ardern: Bence bu toplum zaten bir arada bulunuyor ve benim görevim parçalanmamasını sağlamak.

    Var bir hayalimiz..

    Haftaya yeni topuk sesleri ile tekrar aynı yerde aynı saatte buluşmak dileğiyle, sağlıcakla ve empati ile kalın.

    *Bu yazı Dış Politikada Kadınlar Platformu tarafından sağlanan fon desteğiyle sizlere ulaştırılmıştır.


    Kaynakça

    https://tr.euronews.com/2019/03/22/teror-saldirisi-sonrasi-takdir-toplayan-yeni-zelanda-basbakani-jacinda-ardern-kimdir

    https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-47651471

    https://tr.euronews.com/2019/03/22/teror-saldirisi-sonrasi-takdir-toplayan-yeni-zelanda-basbakani-jacinda-ardern-kimdir

    http://esitlikadaletkadin.org/yeni-bir-liderlik/

    https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-47636067

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikAyşenur Dal ile Çevrimiçi Siyasi İfade Üzerine
    Sonraki İçerik Seçim 2020: Hangi Proje? | Nazlıcan Kanmaz & Barış Ertürk | Açık Toplum #26

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}