Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Seküler Milliyetçilikten Teritoryal Milliyetçiliğe Dönüşüm: Yeni Anadoluculuk
    Forum

    Seküler Milliyetçilikten Teritoryal Milliyetçiliğe Dönüşüm: Yeni Anadoluculuk

    Tunay Şendal14 Ağustos 20225 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Türkiye’deki son tartışmalarla birlikte gündeme gelen seküler milliyetçilik anlayışı, pozitivist bir felsefi temele dayanarak ve çağdaş batı toplumlarına gönderme yaparak retorik ve pratiklerini meşrulaştırma eğilimi içerisindedir. Tanıl Bora’ya göre Türkiye’deki seküler milliyetçilik anlayışının mayasını, genelde Türkiye sekülerleşme tarihi, özelde ise Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki modern Türkiye ve erken cumhuriyet döneminin uygulamaları oluşturmaktadır. Dinin soyutlandığı seküler milliyetçilik anlayışı, ırkçılığı her ne kadar sistematik bir devlet politikası haline getirmese de, merkez-çevre ilişkisindeki merkezini, etnisiteye dayandırmaktadır. Objektif ve sübjektif kültürel motiflere kadar işleyen ve Türkiye’deki tüm etnisiteyi Türk kökenli kabul eden bu anlayış, esasında kendi anti-tezlerini de doğuran, totolojik ve araçsal bir mahiyete sahiptir.

    Son zamanlarda Türkiye’de yükselmeye başlayan seküler milliyetçilik eğilimi, klasik milliyetçilik tandansından ve salt olarak dini kimliklerin soyutlaştırılması üzerinden ayrışmamakta. Ayrıca kendisine ördüğü çerçevede ülkücülükten ayrı “ülkecilik” ile ön plana çıkarak daha özgün bir konum oluşturmaktadır. Yani seküler milliyetçiliğin kendi içerisinde fraksiyonlara bölündüğü, bu eğilimin çatallaştığı kollardan biri; milliyetçilik momentini salt kimlik üzerinden değil aynı zamanda ülke/vatan/toprak/sınır yani ‘’kendi bölgesi’’ üzerinden inşa etmiş olmasıdır.

    Zira bu damar; Türk milliyetçiliğinin üst perspektiflerinden olan Pantürkist/Turanist bir hüviyet taşımamakta veya Uygur Türklerinin Çin tarafından uğradığı zulüm karşısında reaksiyonel bir tutum sergilememektedir. Bu hareketin dinamiğini, Göktürkçü/Börücü gibi salt etnisite optizeli bir köken milliyetçiliği oluşturmamaktadır. Dolayısıyla Türkiye’de yükselen seküler milliyetçilik anlayışı, Gök-börücü ya da Turancı tandansların dışında seyreden, daha ziyade kendi ülkesinin milli menfaatlerini kendi ülke vatandaşlarıyla birlikte savunan bölgeci bir tutum mahiyetine sahiptir. Keza buradaki esaslardan biri de Türk kimliğinin yanında Türkiye’dir. ‘’Hudut, namustur’’ tartışmalarında seküler milliyetçilerin göstermiş olduğu tepkileri göz önünde bulundurursak ülke/vatan/toprak vurgulu bu anlayışın eğilimi biraz daha anlaşılacaktır. Özellikle gençler üzerinde yaygınlaşmaya başlayan bu yeni eğilim, seküler milliyetçilik anlayışı üzerinden “Teritoryal Milliyetçilik” kavramına yakın bir zemine oturmaktadır.

    Teritoryal anlayışta, esas olan mekân üzerinde siyasi ve içtimai kuvvetin pratiğine ve mekânların birbirinden ayrıştırılmasına dair örgütsel bir tutum olmasından kaynaklı, gerek beşeri gerekse siyasi coğrafya aynı öneme sahiptir. Teritoryalitede gerek gündelik ölçekte gerekse örgütsel düzeyde gözlemlenebilen bir mekânsal kontrol stratejisi olduğu gibi siyasi, iktisadi ve içtimai etkileşimlerin sınırlandırılmış bir coğrafi alan üzerinden işlemesini ön gören bir idea da bulunmaktadır. Küreselleşmenin hegemonik statüsü devam etse de Forsberg’e göre; “Teritoryal mekân tasavvuru varlığını devam ettirmektedir.”

    Özellikle bu durum ulus devlet modelleri adına daha kuvvetli bir mahiyet taşımaktadır. Küreselleşme döneminde, mevcut skala hiyerarşilerinin ve belirsizleşen ölçeklendirme tasarruflarının değiştiği ve çoğalan değişkenlerin küresel ile ulusal ayrımını zorlaştırdığını düşünenler olsa da Paasi’ye göe; “Devletler, teritoryal mekânların örgütlenmesinde ve mekânsal anlamlar yaratmada, her ne kadar bu mekânlar artan ölçüde geçirgen hâle gelse de hâlâ önemli aktörlerdir.”

    Farklılık arz eden milliyetçilik tanımları içerisindeki en önemli paydaşlardan biri toprak/vatan/yurt kavramları olmuştur. Ayrıca milletin temel unsurlarından biri; toplum üyelerinin kendilerini özdeşleştirecekleri, aidiyeti hissedecekleri belli bir mekân, hatları belirgin bir toprak parçasını vatan olarak kabul etmeleridir. Teritoryal millet ya da Teritoryal milliyetçilik ilk defa Batıda ortaya çıkarken bu yaklaşımda milletlerin belirgin bir biçimde tanımlanan bir toprak ve ülkeye sahip olmaları gerekmektedir. Ancak halk ile eş değer tutulan bu toprak, herhangi bir yer değil; tarihi bir önemi olan, halk tarafından “yurt” olarak görülen kültürel hikâyenin beşiği olmalıdır.

    Teritoryal anlayışı, Türkiye’de Cumhuriyet döneminden de önce görmek mümkündür. Zira bu milliyetçilik türü, tarihimizde Memleketçilik, Anadoluculuk veya Türkiyecilik şeklinde farklı adlandırmalarla karşımıza çıkmıştır. Mevcut sınırlar içerisinde yaşayan halka, millet olma vasfını yükleyerek temel unsurunu da Anadolu olarak var sayan bu milliyetçilik anlayışı, memleketçilik adlandırmasıyla II. Meşrutiyet döneminde Osmanlıcılık, İslamcılık, Turancılık ideolojilerine tepki olarak mütareke döneminde doğmuştur.

    Mezkûr tandasın temeli,  1917 yılında Türk ocağında ‘’Turancılık-Büyük Türkçülüğe” karşı “Türkiyecilik-Küçük Türkçülük” şeklinde vücut bulurken 2 yıl sonrasında ise Mülkiye’de, Türk kültürünün gerçek kaynağı olarak Anadolu’yu gören yeni bir hareket doğmuştur. Henri Lichttenberger’e ait ‘’Richard Wagner, Poete et Penseur’’ adlı eserden esinlenen Hilmi Ziya Ülken, bu doğrultuda Anadolu Dergisi’ni çıkarmış ve bu akıma Mükrimin Halil’in iştirak etmesiyle hareket ivme kazanmıştır. Zira rotasını İslam tarihinden Anadolu tarihine kıran Mükrimin Halil, akıma siyasi bir kimlik oluşturmaya çalışmış böylelikle Memleketçilik(Anadoluculuk), kültürel bir zeminden siyasi bir yaklaşıma dönüşmüştür.

    Lakin hareket, milliyet tanımındaki fikir ayrılığı sebebiyle iki fraksiyona bölünmüştür. Bu görüşlerden birisi Anadolu’yu, doğacak kültürün kaynak ve amacı olarak gören ‘’Kültürcü Anadoluculuk’’ olurken ikinci görüş ise akıma siyasi ve fiili bir biçim çizmek isteyen ‘’İdeolojik Anadoluculuk’’ olmuştur. Anadoluculuk hareketini yeniden gündeme getiren kişi ise Remzi Oğuz Arık’tır. Arık, milliyetçilik ideolojisinin ağırlık merkezinde vatan kavramının olması gerektiğini “realiteye” bağlamıştır. Zira Arık’a göre; Birinci Dünya Savaşı, Ümmetçilik ve Osmanlıcılık akımlarını yıkarken Anadolu’daki İstiklal Savaşı ise Türk realitesine karşı olan ne varsa hepsini kül etmiştir.

    Arık’ın yorumuyla İslamcılık veya Turancılık gerçek zemine sahip politikalar olmazken Anadoluculuk ise somut vatan, somut millet görüşünü savunmuştur. Anadoluculuk hareketinde Türkiye’nin yeni yönü milliyetçilik olmalıyken bu milliyetçiliğin dayandığı realitelerin başında Türkiye adını verilen toprak parçası gelmiştir. ‘’Memleketçi Milliyetçiliğin’’ temelini anavatan kavramı oluşturur. Bu milliyetçilik türünde, başka ülkelerin toprağında hak iddia etmek doğru olmadığı gibi ‘’82 Musul, 83 Kerkük, 84 Halep, 85 İdlib, 86 Lazkiye’’ gibi irredantist retorikler gerçekçi bulunmamaktadır.

    Son zamanlarda yaşanan mülteci sorununa karşı seküler milliyetçilerden yükselen tepkilerin temelinde etnisiteden ziyade ülkenin demografik ve sosyolojik yapısının bozulması kaygısı yatmaktadır. ‘’Arap karşıtı’’ kesimin dışında ‘’ben ırkçı değilim ama ülkemde mülteci istemiyorum’’ anlayışını taşıyanlarla aynı zeminde buluşan bu yaklaşım, esasında bahsettiğimiz ‘’Yeni Anadoluculuk’’ eğiliminin dinamizmini de oluşturmaktadır. Dolayısıyla seküler milliyetçiliğin genelini kapsayan bir çatı olmasa da bu akım, seküler milliyetçiliğin çatallaşması ihtimalinde –ki sürpriz olmayacaktır- muhtemel damarlardan biri olarak ‘’Yeni Anadoluculuk’’ ideolojisini, üçüncü dönemiyle yeniden gündem yarattığı tartışma konularından biri haline getirebilir.

    Fotoğraf: Ali Arif Soydaş 

    Siyaset Tarih
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikErdoğan–Putin Görüşmesinden Ne Çıktı?
    Sonraki İçerik Milyar Dolarlık Fimler | Sinekritik #54

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}