Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Osmanlı’da Bir Meşruluk Kaynağı Olarak Ulema
    Forum

    Osmanlı’da Bir Meşruluk Kaynağı Olarak Ulema

    İsmail Hakkı Akkuş30 Haziran 20196 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Farklı ülkelerde ortaya çıkmış olan yeni teknolojilerin ya da icatların başka toplumlar tarafından benimsenmesinin tarihi, dünya tarihinin önemli konularından bir tanesidir. Toplumlar, yeni teknolojilere ve buluşlara ne kadar yol açabildikleri, bunları ne kadar destekleyebildikleri ya da ne kadar mucit yetiştirebildikleri ölçüde gelişmişlerdir demek çok da yanlış bir önerme sayılmaz. Bu konuda, Osmanlı-Türk tarihini ilgilendiren, çoğu zaman mizah konusu da olmuş matbaanın önce yasaklanması ve sonrasında serbest bırakılması, şüphesiz ki önemli bir nokta ve örnektir.

    Matbaanın ilk olarak Avrupa’da 1450’li yılların başında Johannes Gutenberg isimli Alman bir mucit tarafından icat edilmiş olduğu kabul edilmektedir. Fakat Osmanlı’da bu teknolojinin, Arapça karakterli Osmanlı Türkçesi dilinde yaygın olarak kullanılmaya başlanması bilindiği üzere İbrahim Müteferrika’nın İstanbul’da 1727 yılında kurduğu matbaa ile mümkün olabildi. Peki, Osmanlı yöneticileri, yanı başlarındaki Avrupa’da üç yüz yıl boyunca var olan bu teknolojinin neden kendi topraklarında son derece sınırlı olarak kullanılmasında bu kadar ısrar etti?

    Jared Rubin, Thomas J. Miceli ve Metin M. Coşgel, yazmış oldukları, “The political economy of mass printing: Legitimacy and technological change in the Ottoman Empire” isimli makalelerinde bu soruya cevap aramaya çalışmaktadırlar. Yazarlar, Albert Hourani’nin 1981 yılında yazdığı “Ottoman reform and the politics of notables” isimli makalesinde öne sürdüğü modeli esas olarak, Osmanlı sultanlarının 19. yüzyıl ortalarına kadar toplum üzerinde meşruluğunu sağlayabilmeleri için üç tane tane elit gruba (legitimizing agents) bağlı olduklarından bahsediyorlar. Bunlar, askerî, dinî (ulema) ve seküler (ayanlar ve ağalar) otoritelerdir. Kısaca açıklayacak olursak, askerî otoriteler orduyu kullanarak güç yoluyla sultanı ve devleti korurlar, sultana gerekli gördüğü iç ve dış düşmanlara karşı savunma yapma imkânı tanırlar. Dinî otoriteler ise Osmanlı sultanının devlet üzerindeki tek yönetici ve egemen olduğunu dinî ve hukukî yolla toplum nezdinde meşrulaştırma görevini görürler. Seküler otoriteler dediğimiz grupları ise devlete vergi sağlayan ticarî işletme sahipleri ve bu kişilerin devlet nezdindeki temsilcileri (ayanlar) oluşturur. Bu gruplarla sultan arasında her zaman karşılıklı bir çıkar ilişkisi mevcuttur; sultan bu gruplara toplum üzerinde itibar, yüksek maaşlı üst düzey memurluk ve dolayısıyla ülke yönetiminde söz verirken, onlar ise sultanın gerekli gördüğü meşruluğu hukukî, ekonomik ve askerî yolla sağlama görevini görürler.

    Bu noktada, yazarlara göre matbaanın gecikmesinin sebebi, matbaa yoluyla gerçekleşmesi muhtemel bir bilgi transferinin bu gruplardan bir tanesi olan ulemanın gücünü tehdit etmesinden kaynaklıdır. Birinci sebep, dinî metinleri düzenleyerek hukukî metin haline getirme (fetva), yorumlama ve tebliğ etme açısından Osmanlı devletinde tekeli elinde bulunduran dinî otoritelerin, matbaanın yaygınlaşmasıyla bu bilgilere ulaşma açısından tekellerinin kırılacağına inanmalarıydı. İkinci olarak, İslami öğretide, sözlü gelenek dediğimiz, yani Peygamber Muhammed’den geldiğine inanılan rivayetlerin, yani hadislerin ve diğer temel kaynakların yalnızca bir hocayla yüz yüze yapılacak bir eğitim sürecinden sonra öğrenilebileceği din adamları tarafından –halen- sık sık tekrarlanır. Bu durum din adamlarına toplum nezdinde bir saygınlık sağlıyordu, zira din adamları dinin tek kaynaklarıydı. Fakat matbaayla birlikte gerçekleşmesi muhtemel sözlü öğretiden yazılı öğretiye geçiş, sıradan insanların da dinî metinlere ulaşmasını sağlayacak ve din adamlarının saygınlıkları gittikçe azalacaktı. Bununla birlikte dinî bilgilerin yaygınlaşması, toplumda sultanın da meşruluğunu kaybetmesine sebep olabilirdi. İslam’a uygunluk ya da aykırılık konusunda fetva verebilecek devlete bağlı olmayan başka sınıfların ya da din adamlarının ortaya çıkması sultanın otoritesinin tehdit edilmesine yol açabilirdi. Bu sebeplerden dolayı ulema, sultana matbaanın Osmanlı Türkçesi ve Arapça dillerinde kullanılmasının yasaklanması konusunda baskı yaparak amacına ulaşmıştır. Öyle ki, Sultan Yavuz Sultan Selim tarafından Arapça veya Osmanlı Türkçesi ile kitap basmak ölüm cezasıyla cezalandırılmıştır.[1] Rumca, İbranice ve Ermenice dillerindeki Osmanlı matbaalarının 1500’lerin başından itibaren yani Avrupa ile hemen hemen aynı zamanlarda serbestleşmesi de yazarların bu tezini doğrular niteliktedir.

    Peki, matbaa Osmanlı’da, Türkçe ve Arapça olarak ne zaman ve neden serbest bırakıldı? Yazarlara göre, alternatif meşruluk kaynakları ortaya çıktıklarında, yani Sultanlar artık dinî meşruiyete eskisi kadar ihtiyaç duymadıkları zaman matbaayı, daha doğrusu dini metinlerin basım ve dağıtımını serbest bırakma yoluna gitmişlerdir. Zaman olarak da Müteferrika matbaasından yaklaşık yüz yıl sonraya tekabül eder. Esasında Müteferrika matbaası 19. Yüzyılın ortalarına kadar oldukça sınırlı sayıda ve dinî olmayan kitaplar basılabildi. Yani 1727 yılında kurulan ve Türkçe ve Arapça kitaplar basan bu matbaa da ulemanın otoritesini ilk başta tehdit etmiyordu.

    Alternatif meşruluk kaynaklarının ortaya çıkışı ise, makaleye göre, 19. yüzyılın ortalarındaki merkezileşme hareketleriyle birlikte olmuştur. Devlet memurlarının kırsallarda görevlendirilerek günümüzdeki modern devlete geçiş aşamasını başlamasıyla gelen kurumsallaşma, dinî meşruiyete olan ihtiyacı yavaş yavaş ortadan kaldırmıştır. Bununla birlikte yine merkezileşmeyle birlikte gelen okullaşma da matbaaya olan gerekliliği artırmıştır. Avrupa devletleriyle nispeten daha angaje olmuş olan bir diğer elit grup olan ticari sınıf da matbaanın gerekliliklerin ve ticari ilişkilerdeki kullanılabilirliğinin farkına varmıştır. Bu sınıfın da toplumdaki gücünü artırması bu süreçte etkili olmuştur. Tabii ki bu sebepler arasına anayasacılık faaliyetlerini de eklemek gerekmektedir. Toplumla devlet arasında yapılan bir sözleşme, son derece basit bir şekilde olsa dahi, en azından teorik olarak vatandaşlar gözünde devletin meşru olarak yaşamını sürdürebilmesine imkân verebilmektedir. Yani Osmanlı devleti, dinî otoritelerin yerine koyabildiği diğer meşruluk kaynaklarının güçlenmesi/doğmasıyla birlikte dinî sınıfın bu etkisinden kurtulabilmiştir.

    Aslında bu konuya günümüzden bakıldığında birtakım benzerlikler görmek pekâlâ mümkün. Elbette ki devletlerin meşrulukları tartışılmaz vaziyette. Benzer şekilde bir parti ya da kişi de devleti yönetmeye talip olduğunda fetva alma ya da askeri güç toplama yoluna gitmiyor; bunun yerine yüz yılı aşkın bir süredir seçimlere giriyor ve seçimleri kazanan parti ya da kişi belirlenmiş bir süre boyunca görevde kalıyor. Meşruluk artık yukarıda sayılan gruplardan değil, sandıktan alınıyor. Bütün bunlara rağmen, bu grupların da siyaset ve devlet yönetimindeki etkisi halen sürüyor. Artık meşrulaştırma görevi görmeseler de devlet bu gruplara farklı zamanlarda farklı rollerle ihtiyaç duyuyor ve görev veriyor. Özellikle dinî otoritelerin ülkemiz siyasetindeki gücü ve meşrulaştırma işlevi, devleti görevlisi olsalar da olmasalar da devam ediyor. Halen din adamlarının Türkiye’deki hükümetin lehine vermiş oldukları fetvalara ya da İslami öğretiden referans vererek destek açıklamalarına neredeyse her gün, özellikle seçimlerden önce sık sık rastlıyoruz.[2] İslami öğretideki merkezi olmayan (de-centralized) yapıya ve günümüzdeki bilgi transfer ağına teşekkür etmek gerekir ki, artık yalnızca mevcut hükümete hizmet eden İslami yapılar yok. İslami öğretiden beslenen muhalif kişiler ve gruplar da günlük hayatımızın bir parçası. Yukarıda da bahsedildiği üzere, matbaanın Osmanlı’da bu kadar uzun süre yasaklanmasının da tam olarak böyle bir durumdan kaçınmak için yapıldığını söyleyebiliriz.

    Öte yandan konuya bir de dinî otoriteler açısından bakarsak, işlerin yukarıdaki kadar da değişmediğini görebiliriz. Geleneksel din eğitiminin temsilcileri, halen bireysel yollarla İslam dinini öğrenmenin eksik, yanlış veya hatalara yol açacağı hususunda hemfikir vaziyette. Onlara göre dinî eğitim yalnızca İslam dinine hâkim bir hoca ile yüz yüze, diz dize girilecek bir eğitim sonrasında mümkün olabilir. Toplumdaki statü ve dinî bilgilerin yorumlanmasındaki tekellerini ellerindeki tutma konusunda dirençleri, dört yüz yıl önceki ulema ile aynı. Bunun İslami kesimdeki ya da toplumdaki yansımaları da elbette ki başka bir yazının konusu.

    ———-

    Not: Burada özetlenen makaleye aşağıdaki adresten ulaşılabilir:

    Jared Rubin, Thomas J. Miceli ve Metin M. Coşgel, 2012. “The political economy of mass printing: Legitimacy and technological change in the Ottoman Empire” Journal of Comparative Economics 40 (2012) 357–371.

    DOI: https://doi.org/10.1016/j.jce.2012.01.002


    [1] Göcek, Fatma Müge, 1987. East Encounters West: France and the Ottoman Empire in the Eighteenth Century. Oxford Üniversitesi Yayınları, Oxford.

    [2] https://tr.sputniknews.com/turkiye/201906231039434413-cubbeli-ahmetten-23-haziran-aciklamasi-binali-beyi-ben-kaybettirdim-diyen-haram-isliyor/

    Tarih
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikİstanbul Seçim Senaryoları
    Sonraki İçerik 23 Haziran Değerlendirmesi: Ekonomi, YSK Kararı ve Hamasi Kampanya

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Podcast

    İrlanda Tarihi II: Global Ekonominin Merkezindeki Ada | Çerçeve S3 #73

    6 Mayıs 2025 Serim Çetin, İlkan Dalkuç ve Mert Söyler
    Podcast

    İrlanda Tarihi I: Keltler, Cromwell, IRA | Çerçeve S3 #72

    6 Mayıs 2025 Serim Çetin, İlkan Dalkuç ve Mert Söyler

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}