Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Muhalefetin 5 Ç’si
    Forum

    Muhalefetin 5 Ç’si

    Aydan Gülerce25 Haziran 20227 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    İktidarın göreve talip olurken mücadele etmeyi vadettiği “ironik 3 Y”sini (Yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklar) herkes ezberledi. Süreç her ne şekilde gelişmiş ve sebepler her ne olursa olsun, bugün bunların dışında da topluma armağan ettiği Y’ler say say bitmez. Onları da yine Daktilo1984 sayfalarında listelemiştim de nitekim.

    Şiddetli bir bunalım ve gerçek bir çöküşte olan toplumda muhalefetin bunları sürekli tekrarlayarak iktidarı ahlaka veya sandığa davet etmesi son derece anlamsız. Üstelik halka şikayet etmesi yararsız da değil sadece. Artık toplumsal onarımlar ve iyileşme açısından da zararlı.

    Dönüştürücü Özne

    Muhalefet hala ülkenin tüm çıkmazlarından son 20, 10 veya 5 yıla bakıp yüzde yüz iktidarı sorumlu tutuyor. Ve madem ki onun berbat ve sefil bir halde olduğunu, ülkeyi yönetecek yetkinliğinin kalmadığını söylüyor, o halde sorumluluk almalı. Bunun için de kendine bakmalı. Ve bazı davranışsal değişiklikleri daha fazla gecikmeden yapmalı.

    Çünkü zaten toplumsal onarıma ve güçlenmeye nispeten daha iyi veya sağlam kalmış unsurlarla başlanır. Dönüştürücü özne olarak değişim sürecini kendisi başlatsın ki iyileşme de bütünün tamamına yayılabilsin diye.

    Elbette psiko-sosyal olgular ve toplumsal sorunların çözümü konusu kuramsal olarak bile farklıdır; değil ki gerçek hayatta ve pratikte! Yani tıp, fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, vb. alanlarından metaforlar, modellemeler ve terminolojiler alınıp iletişim amaçlı kullanılabilir. Siyaset içindeki veya dışındaki retoriklerde türlü akıl yürütmeler yapılabilir. Muhtelif demagojilerle kişiler ikna olabilir veya pes edebilir.

    Kısacası, tartışmalarda mantıksal argümanlar kazanılıp, kaybedilebilir. Ayrıca Türkiye’de demokrasi açısından kazanç veya kayıp nedir, o da tartışılabilir. Fakat gerçek yaşamdaki kişisel ve toplumsal (kazandıracak, kaybettirecek) dönüşümler farklı yöntemler, yol ve yordamlar gerektirir.

    Örneğin, toplumun bir kesimini “kanserli doku” veya “kangren olmuş bir uzuv” gibi kesip atamazsınız. “Çivisi çıkmış” desek de topluma “çivi” çakamazsınız. “Kalın kafalara” matkapla delerek “demokrasi çipi” yerleştirerek filan ulaşamazsınız. Cahil veya yobaz bulduğunuz “beyinleri yıkayarak” iktidar aleyhine veya muhalefet lehine ayartamazsınız. Toplumdaki “algıyı da yönetemezsiniz”. Tüm bunların bilincinde olunmalı ve safsatalardan uzak durulmalı!

    Değişime gösterilen ilk önemli ve mutlaka aşılması gereken “direnç” bireylerin veya grupların kendilerinin değil, canlarını sıkan başkalarının değişmesi arzu ve beklentisinde olmalarıdır. Çoğunlukla kendileri de “daha iyi ve güçlü” olmak istediklerini söyleseler de, bunun için kendilerinin (alıştıkları ve işlerine gelmeyen) davranışlarını değiştirmeleri gerektiğini “büyük haksızlık” olarak görürler. Dolayısıyla da bu duruma bil(mey)erek itiraz ve isyan ederler. Kısacası uluslar, siyasi partiler veya başka kurumlar ve kişiler için bu durum hiç fark etmez. “Savunuculuk” gerçekliği hiç şaşmaz!

    Nitekim psikososyal terapötik destek isteyen “mağdurlar” (yine kendileri çoğunlukla farkında olmasalar da) içinde oldukları başka ilişkiler ve bileşenleri adına da “gönüllü” olmuşlardır. Başka bir deyişle de, onlar genellikle ilişkideki diğer paydaşlardan daha “duyarlı”, “güçlü”, “ilişkiye veya davaya adanmış” ve “değişime açık” olurlar.

    Yani onlarla salt talep eden, bizzat danışan veya “bozuk” oldukları için değil, fakat “değişim” için gerekli “dönüştürücü özne” kendileri oldukları için çalışılır. Fakat bu elbette “dışardaki paydaşları” ve “ilişkisel bağlamı” yok saymak demek değildir. Zaten bu “gönüllüler” üzerinden esas amaçlanan veya nihai “değişecek” olan ilişkisel örüntüleridir.

    Eğer herhangi bir bozulmuş ilişkiden zorunluluk, istek, bağımlılık, alışkanlık, vs. gibi gerekçelerle çıkılamıyor ise, o “problemli örüntüyü dönüştürmek” gerekir. Bunun için de ilk önce gerekli olan “zinciri kıracak halkayı bilmek” ve “geçerli” olarak bul(dur)maktır. Çünkü gönüllü dönüşüm öznesinin ona ve örüntünün sürdürülüşüne kendi katkısını görüp, değiştirmesi gerekir.

    Muhalefetten Şimdi Beklenen

    Elbette “muhalefetin” kendi akıl hocaları ve her şeyin alasını bilen “siyasi stratejist” ve “siyasi iletişim” danışmanları filan çoktur. Zaten ve gayet olağan olarak, kimsenin değil bize danıştığı, fikrimizi aldığı, okuduğu, anladığı, duyduğu veya kendine çeki düzen verdiği falan da yoktur.

    Dolayısıyla bu yazı daha çok, zamanında bana, “çok naifsin, siyasetin reel gerçekliği bu değil”, “muhalefeti eleştirme, bize çok lazım” demiş olanlar için. Onların çoğu, o zaman yazdıklarımın (üstelik sadece bir kısmını) şimdi “muhalefetin iyiliği için” medyada kendileri konuşuyorlar da onun için. Biraz daha ekleme gereği hasıl oldu.

    O bakımdan önce, geçen seneden beri defalarca yazdığım halde, ısrarla sürdürüldüğü için bir kez daha tekrarlayayım: Altılı masa içindeki veya dışındaki, partili veya partisiz muhalefetin en büyük hatası bozuk siyaset sarmalından çıkamamasıdır.

    Dahası, iliklerine kadar işlemiş popülist, zıtlaşmacı ve tepkisel siyaset örüntüsünü sürekli beslemesi ve iktidarı da bilfiil “diri” tutmasıdır. Dolayısıyla, ülkeyi mevcut patolojik boyutlarına getirdikleri için sorumlulukları da büyüktür. Tarih “bilinçlendikçe” bu “statükocu (Sarı?) iktidar karşıtlarını” da “bozuk düzeni sürdürdükleri için” yargılamasını bilir.

    Fakat bizim “atı alan Üsküdar’a geçtikten sonra” veya “Bor’un pazarı geçtikten sonra” devreye girecek, yani geçmişe dönük olası retrospektif anlama, açıklama veya aklamalarla bir işimiz yok. Hele yakın veya uzak “geçmişe takık ve endeksli” tarih anlayışı ile hiç işimiz yok. Çünkü Türkiye’nin mevcut koşullarda böyle bir lüksü de yok.

    Cumhuriyet ikinci yüzyılına girerken, toplumda henüz umut, (muhalif) siyasete ve geleceğe güven tesis edilememiş durumda. Bu “siyaset veya iktisat ötesi çoklu toplumsal çöküş” ortamında, geleceğe dönük hayali kurgular ve vaatler de “kriz yönetimi” açısından oldukça “prematüre”. Yani tarih açısından olmasa da, zaman açısından lüks.

    Muhalefet mevcut tarihsel gerçekliğe göre davranmalı. Fakat hala pek öyle görünmüyor. Örneğin, Altılı Masanın “kritik konuları aştığını” gömlek metaforuyla ifade eden bir tweete yorum yanıtımda yazdığım gibi: Yani isterse “gömleğin ilk düğmesini doğru iliklediğinden emin” olsun. İster bu ilk düğme “üstteki” (GPS?), isterse “alttaki” (ekonomi?) olsun. Hatta isteyenler de buna düğmesiz veya tersten giyilen “deli gömleği” gözüyle baksın. Eğer “önümüze sandık konsun” deniyorsa, o gömlek henüz giyilmemiştir. Seçimi kazanınca giyilecek olan, baş ucunda ütülenip kolalı bekletilen “bayramlık gömlek” demektir. Yani en kritik ve öncelikli husus atlanmış demektir.

    Öyleyse biz de “şimdi-ve-burada”ya, yani seçim öncesine dönelim. Yine iktidarın başarısız Y’lerini ve yetersizliklerini temcit pilavı gibi tekrar etmekten bıkmayan muhalefete bakalım. O işi medya yapmalı ve takip etmeli zaten. Nitekim, işini başarıyla yapan çok değerli gazetecilerimiz de var. İşte size taze bir örnek.

    Dolayısıyla, dağınık muhalefetin dikkati ondan daha dağınık topluma çizdiği genel tablo tek kelime ile “güvensizlik”! Muhalefet iktidarı akla ve ahlaka davet ettikçe, tabii iktidar da hiç takmayıp tersini yapmayı sürdürdükçe, bu durum azalmıyor, daha da artıyor.

    Kanımca muhalefetin hep birlikte mutlaka şu 5 Ç’si üzerinde durması ve bunları ivedilikle de değiştirmesi önemli. Tabii biz yine de “çizmenin” Ç’sini aşmadan, yani haddimizi bilerek, sadece anahtar sözcükleri sıralamakla yetinelim: (1) Çekimserlik, (2) Çekingenlik, (3) Çaresizlik, (4) Çözümsüzlük ve belki en önemlisi de (5) Çelişkili mesajlar.

    Yukarıda kısaca değindiğim temel mesele ve gündemdeki konulardan bağımsız olarak, bunların hemen hepsi için geçerli. Yani Sünni/Alevi olmak, Türk/Kürt milliyetçiliği, küresel ekonomi ve stagflasyon, makro-iktisadi politikalar, vergi reformu, tarım ve hayvancılık reformu, eğitim reformu, küresel ısınma, enerji politikası, dış politika, güvenlik kurumları , yargı meseleleri, dijitalizasyon ve sansür yasası, nasıl bir aday, vb. konular masaya konulmalı.

    Bu konular üzerinde ne konuştukları, ne tasarladıkları ve anlaştıkları kamuyla açık seçik paylaşılmalı. Kısacası yukarıdaki beşi-bir-yerdeki Ç’ler aşılmalı ve davranışlarla gösterilmeli. Yani elbette bunlara halkın kendisinin karar vereceği de unutulmamalı. İnsanlar “gelenin gideni aratmayacağına” güven duymalı.

    Dolayısıyla “ikna” etmek veya olmak değil mesele: “Duygu siyaseti” yapılıyor diye iktidarı şikayet edenler önce kendilerinin “Batı ussalcılığı” ile aşırı konumlanmış durumlarının farkına varmalılar. Tüm “duygu/mantık” gibi yapay ikicilliklerini gözden geçirmeye buradan başlamalılar.

    Yanı sıra, söylemlerinin içeriklerindense siyasetin biçimini önceleyerek biçemini değiştirmek çok daha etkili ve önemli. Zaten analitik amaç dışında bunları birbirlerinden ayrıştırmak büyük ve onarılması çok daha güç bir hata bence.

    Ayrıca insani, ahlaki ve hayati sarmal durumlarında “deneme-yanılma” gibi bir yöntem veya siyaset biçemi asla söz konusu olmamalı. O bakımdan da, birincil müdahale hedeflerini doğru ve dakik kestirimlerle seçmeli. İkincil onarımlara ise süreç içinde, “şimdi-ve-burada”nın tarihini birlikte yazarak ve yaparak geçmeli.

    Çünkü toplumun da acil çözüm bekleyen 5 büyük Ç’si var: (1) Çöküntü, (2) Çürüme, (3) Çaresizlik, (4) Çoklu toplumsal sorunlar ve belki de en önemlisi (5) Çoğulculuk.

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikX (2022) | Sinekritik #50
    Sonraki İçerik Son Dönem Türkiye-Yunanistan İlişkileri

    Diğer İçerikler

    Röportajlar

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Daktilo1984
    Röportajlar

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Röportajlar Daktilo1984

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}