Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Milliyetçiler Yol Ayrımında
    Forum

    Milliyetçiler Yol Ayrımında

    Gürkan Çakıroğlu18 Mart 20216 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Yerli ve milli rüzgarların sert estiği ve milliyetçiliğin dillerden düşmediği zamanlardayız. Ne ilginçtir ki bu rüzgarları estirenler milletin partilerini kapatmak, milletin vekillerini tutuklatmak ve milletin meclisini işlevsizleştirmek isteyenlerle aynı kişiler. Oysa milli hassasiyet, milletin iradesini terörize etmekle veya yok etmekle değil; ona saygı duymakla, milli haysiyet ise milletin verdiği oyların tecellisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını korumakla olur.

    Türkiye’de siyaset milliyetçiliğin aşırılığına boyun eğmiş vaziyette ve bu boyun eğiş beraberinde siyasal, ekonomik ve hukuki çöküşü de getiriyor. Memleket için zaman maalesef giderek daralıyor.

    İşte bu sebeple Türk sağı, milliyetçiliğin tanımı ve içeriği konusunda keskin bir yol ayrımında. Bu ayrım kendi içinde dün ile bugün arasında bir hesaplaşmaya yol açtığı kadar, milliyetçiliğin bir ideoloji olarak geleceğe intikali açısından da hayati önem arz ediyor. Yani aslında ülkenin içinde bulunduğu mevcut duruma en çok isyan edip baş kaldırması gerekenler bizatihi milliyetçiler ve sağ cenah. Zira çöküşün failleri de figüranları da bu mahallenin sakinleri.

    Milliyetçilik tek bir rengi, tanımı olmayan ve içinde bulunduğu coğrafyaya, şekillendiği zihne ve dile geldiği ağıza göre faşizm, şovenizm, ırkçılık veya vatanseverlik gibi farklı şekillerde tezahür edebilen bir kavram. Bütün mesele ona bu elbiselerden hangisini giydirmek istediğinizle alakalı. Zira hangisini giydirirseniz giydirin milliyetçilik oluyor ama giydiğiniz elbiseye göre insan olamayabiliyor veya bir zalime dönüşebiliyorsunuz.

    Milliyetçiliğin, kendisinin müşrikleri ve münafıkları hükmündeki faşizm, şovenizm ve ırkçılıktan ari hale getirilip, içi vatanseverlikle doldurulduğu ölçüde değer kazanacağını, ancak bu şekilde genişleyerek kitleselleşeceğini ve gelecek nesillere intikal edeceğini artık idrak etmemiz gerekiyor.

    Bunu bize bizzat tarihin kendisi söylüyor. İtalya’da faşizmin, Almanya’da ise Nazizm ve ırkçılığın her iki ülkeyi de ne büyük yıkım ve utançla karşı karşıya bıraktığını hatırdan çıkartmamalı. Üstelik her iki ülke bizimki kadar çok kültürlü bir tarih ve coğrafyaya sahip olmamasına rağmen bunları yaşadı. Çok uzaklara gitmeye de gerek yok. Kimi “milliyetçi” partilerin üç hilalini, kimilerinin de misyonunu benimsediği, benimsemeye çalıştığı Osmanlı’yı yıkanın da bizatihi o partilerin miras aldığı etnik milliyetçilik anlayışı olduğunu hatırda tutmak kâfi.

    Memleketin güven içinde, huzur ve refah dolu bir yaşam için milliyetçiliğin, ırkın ya da etnik kimliğin üstünlüğü fikrinden vatan sevgisine inkılap etmesi iktiza ediyor.

    Mevcut sağ partilerden İYİ, DEVA ve GELECEK ile MHP ve AK Parti arasında bir fark, bir makas oluşacaksa, sarsıcı da olsa kaçınılmaz olan nefis muhasebesi ve akabinde gelecek çetin mücadele esnasında ortaya çıkacak.

    Tabii siyaset, insanların talep ve düşüncelerine cevap üretmek suretiyle iktidar yolculuğuna çıkmak olduğundan; toplumun, milliyetçiliği bahsi geçen kavramlardan hangisine daha yakın gördüğü sorusunu da akıldan çıkarmamak gerekiyor.

    Türkiye’de insanlar, küçük bir zümreyi dışarda bırakırsak, ekseriyeti itibariyle milliyetçiliği vatanseverlik olarak okuyor. Hatta vatanseverlik kavramının içini dolduran en büyük kalelerden biri şehitlik mertebesi dahi, gücünü milliyetten değil dinden alıyor.

    Bunun en büyük delili milliyetçiliği etnik bir bakış açısı ile okuyan, en azından icraatları ile bunu gösteren MHP’nin 1969’dan bu yana, yani yarım asrı aşkın bir zamandır, aldığı büyük devlet desteği ve sözünü dilediği gibi söyleme imkânına rağmen, olağanüstü şartlar hariç –ki öyle zamanlarda bile, sadece bir kez– yüzde 18’i geçemeyen, normal zamanlarda ise yüzde 10 barajı ile mücadele eden, yani “suyun yüzeyinde kalmaya çalışan bir parti” olduğu gerçeği.

    Bu devasa gerçek, Türkiye’de söylenegelenin aksine “milliyetçi” olanın millet değil bu partiye hâkim olan zihniyet olduğunu söylemekle kalmıyor, adeta haykırıyor.

    Bu zihniyetin kalıba döküp sahaya sürdüğü milliyetçilik, icraatları açısından maalesef etnik temelli bir milliyetçilik arz ediyor. Bu nedenle akacak mecra bulduğunda şovenizme ve hatta faşizme yönelmesi kaçınılmaz. Aslına bakarsanız bu zihniyetin temsil ettiği türden bir milliyetçilik, “nesnesi” durumundaki milletin yaşadığı birçok acının da faili.

    Devletin de içine yerleşen bu zehir, çeşitli zamanlarda ortaya çıkıp etnik milliyetçilik propagandasını şovenist bir dille icra ediyor. Bu dil arzu ettiği meczupları bulmakta da zorluk çekmiyor. Bu nedenle de biraz güçlendiğinde, son aylarda tekrar tekrar gördüğümüz üzere, linç dili ve eylemleri ile görünür hale geliyor. Tesadüf olmayan bu durumun nihai hedefi ise toplumu korkutarak yıldırmak ve kendi bekasının teminatı olarak gördüğü linci benimsetmek. Bu durum, yani lincin bu denli görünür olması ise asla ama asla toplum tarafından onaylandığı anlamına gelmiyor. Aksine linç girişimlerinin esas hedefi toplumun, hatta milletin ta kendisi. Şiddeti sıradanlaştırarak toplumun ve milletin kendi istikbaline dair umudunu kaybetmesine neden olacak karanlık ve karamsar bir atmosferi hâkim kılmak istiyorlar.

    MHP’nin temsil ettiği halet-i ruhiyeyi merkeze alarak baktığımızda, Cumhur İttifakı’nın dozunu iyice artırdığı şovenist ve militarist dilin toplumun talebi olmadığını, bilakis onların topluma bir dayatması olduğunu görüyoruz. İnsanların, içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullardan kaynaklanan korkular ve endişeler karşısında sığındıkları milli ve dini duyguları istismar eden bir iktidar söylemi üretiyorlar. Bir başka deyişle kişisel ya da zümrevi ikballeri için milleti ve devleti ateşe atıyorlar.

    Oysa bugün Türk milliyetçiliğini temsil iddiasında olan Cumhur İttifakı’nın büyük ortağı AKP bir zamanlar milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına alıyordu. Şimdi ise MHP ile birlikte soydaşları ve din kardeşlerinin Doğu Türkistan’da uğradığı soykırıma sessiz kalıyorlar. Milliyetçilikleri gölgelerinin boyunu aşamayanların, ideallerinin menzili de çıkarlarının başladığı yerde bitiyor. Aslında tüm bu manzara, Cumhur İttifakı ortaklarının, kendilerine siyasi meşruiyet sağlayan hikâyelerden, yani urbalarından soyunup çırılçıplak kaldıklarını haykırıyor.

    Peki biten bu hikâyenin yerini ne alacak? Nasıl bir milliyetçilik? İletişim çağında ve bırakın karşı komşumuzu dünyanın öteki ucu ile saniyeler içinde irtibata geçtiğimiz bir zaman diliminde, binlerce farklı kimliğin ve milyonlarca insanın bir arada yaşadığı, hayatın aktığı kozmopolit şehirlerde ötekinden korkma, öteki ile iletişim kuramama üzerine kurulu bir milliyetçiliğin kendisine yeni bir hikâye edinme ihtimali var mı? Milliyetçiler için MHP’nin mütekebbir etnik milliyetçiliğine mündemiç özdeğer eksikliğinden kurtulmanın zamanı gelmedi mi?

    Mesela temel hak ve özgürlükler bazında “Kürt Meselesi”ni çözen, azınlıkların gasp edilen haklarını iade eden, komşularıyla geçmişin husumet kalıntıları üzerinden değil geleceğin ortak çıkarlar manzumesi üzerinden görüşebilen, bir asır öncesinin değil zamanın ruhunu yakalayan bir Türk milliyetçiliği Türkiye’yi nerelere taşı(ya)maz? Hangi milliyetçi bayrağının en saygın şekilde dalgalanmasını ve topraklarında huzur ve refahın hâkim kılınmasını arzu etmez?

    Türk milliyetçileri her işinde haksız ve hesapsız bu iktidarın, kutsadıkları milleti ve devleti sömürmesine, millete sözüm ona devlet adına eziyet etmesine daha ne kadar kayıtsız kalacak? Daha ne kadar bu memleketin evladı olan Kürtlere omuz vermekten uzak duracak? Ne zaman o omzu verecek kadar güvenebilecekler kendilerine?

    Öyle bir milliyetçilik ki, seçimlerde Anadolu’nun steplerini aşarak Diyarbakır’ın surlarına çıkabilmiş, sadece Türk’ün değil Kürt’ün Çerkes’in de teveccühüne mazhar olmuş ve dahi kendi ideolojik bakış açısını hiçbir zaman erişemediği iktidara taşımış olsun. Neden olmasın? Neden?

    Önümüzdeki aylar boyunca bu sorulara cevap arayacağız. On yıllardır MHP’ye hâkim olan zihniyetin tükettiği milliyetçilikten geriye ne kaldığını ve gelecekte milliyetçilerin kendi evlatlarına anlatabilecekleri bir hikâye yaratma kapasiteleri var mı öğreneceğiz.

    Milliyetçilerin, Türkiye’nin geleceğinde herkese yer olduğuna inandıklarını, Türklere yakıştırdıkları onca güzel hasletin bir temeli olduğunu ispatlama fırsatı bulacakları günlerdeyiz. Mesela etnik kökenine, dini inancına bakmadan herkesi hukuk karşısında sözde değil özde eşitleyen bir anayasa tartışması esnasında nasıl tavır alacaklar? Böyle bir tartışma esnasında masaya oturma cesareti gösterebilecekler mi?

    Türk milliyetçileri tarihi bir yol ayrımında. Tercihleri milletin istikametini çizip, kaderini belirleyecek. Türkiye’nin geleceğinde saygın bir yer almak için sınanacakları bir zaman dilimine giriyoruz. Bu yükü ve sorumluluğu atlas misali taşıyabilecekler mi? Taşıyamazlarsa ne olur? AKP’den sonra dindarlıktan geriye ne kaldıysa, MHP’den sonra da Türklükten geriye o kalacak.

    Fotoğraf: Matt Duncan

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBarış Ertürk ile 5 Olay #6 | Özel Bölüm
    Sonraki İçerik Toplumsal Huzursuzluk ve Cinnet | Politik Psikoloji #7

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}