Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Koronavirüs’ün Ertesi Günü: Dünya Kalıcı Olarak Değişecek
    Forum

    Koronavirüs’ün Ertesi Günü: Dünya Kalıcı Olarak Değişecek

    Ataberk Özcan10 Nisan 20207 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    *Makaleyi özetle okumak isterseniz; sadece kalın yazıyla çizilmiş alanları tarayabilirsiniz.

    Daha düne kadar bildiğimiz dünya, bugün Covid-19 ile radikal bir şekilde değişiyor. Uzun bir süredir ilk kez tüm dünya bir arada değişimi iliklerimize kadar hissediyoruz. 

    Nasıl yaşadığımız, nasıl çalıştığımız, nasıl sosyalleştiğimiz ve paranın dolaşımı; hepsi hızla değişiyor.

    Covid-19 salgını bittiğinde kuvvetle muhtemel uluslararası sistem, dayanışma temelli ve vicdani yeniden bir inşa sürecine yönelecektir. Bu inşayı özellikle sosyal güvenlik, sağlık, istihdam ve çevre alanlarında gözlemleyeceğiz. Temelini ortak işbirliğine dayandıran bölgesel ekonomik-siyasi birlikler varoluş amaçlarını sorgulayacaklardır. Avrupa Birliği örneğine bakıldığında, karar alma mekanizmalarındaki hantal yapısıyla zaten eleştirilen Birliğin, pandemiye karşı tutuk tavrına ve çözüm getiremeyişine cevap olarak bir yeniden yapılanmaya gideceğini görebiliriz.

    Kaçınılmaz olacak ki, bizi önümüzdeki günlerde derin bir küresel durgunluk, iş gücü piyasalarının çöküşü ve tüketici harcamalarının buharlaşması bekliyor. Hatırlarsanız, 2008 Ekonomik Krizi’nde hükûmetleri harekete geçiren senaryo, ATM’lerden para çekilememe ihtimaliydi. Eğer insanlar evlerinden çıkmayı bırakırlarsa, o zaman paranın dolaşımı da durma noktasına gelecektir. 

    Küçük işletmeler, çalışanlarını korkutucu bir hızla kaybederken, Amazon ABD’de 100.000 çalışana daha ihtiyaç duyduğunu ilan etti. Amazon’un bu ilanı bize gelecek günlerin dijital platform devlerinin amansız büyüyebileceğini ve dijital girişimlere olan eğilimin kat be kat artacağını işaret ediyor. Ticarette sürdürülebilir olmanın kuralları yeniden yazılacak.

    Bu küresel durgunluk şüphesiz ki en çok ihracata bağımlı ekonomileri vuracaktır. Türkiye de bunlardan biri. Örneğin, İrlanda dünyanın en fazla ihracata bağımlı ekonomilerinden biri olduğu için, bu krizin ne kadar sürdüğüne bağlı olarak, İrlanda’nın milli gelirinin veya GSYİH’sinin bu çeyrekte ve sonraki dönemde yüzde 10-25 oranında düşebileceği öngörülüyor. Bu küçülme en çok istihdamı etkileyecektir. Bu noktada bir çok genç iş ve beyin göçüne yönelecektir.  Ancak, dünyadaki neredeyse her gelişmiş ülke kendi içlerinde farklı boyutlarda küçülmelerle ve işsizlikle mücadele edeceği için beyin göçü pek mümkün olmayacaktır.

    Amerikan matematikçi Cathy O’Neil’e göre Covid-19 sonrasında muhtemelen yeni bir siyasi ayaklanma olacak – bir başka deyişle Occupy Wall Street 2.0. Ancak, bu sefer çok daha büyük ve kızgın olacağı kesin. Nitekim, bugün bile Fransa’da, ABD’de ve bir bakıma Türkiye’de zengin, iyi bağlantılı ve iyi kaynaklara sahip toplulukların ne ölçüde özenle ele alındığını ve buna karşılık yoksul toplulukların ne kadar ihmâl edildiğini görebiliyoruz.

    Bir başka olası senaryo ise “siyasi şok dalgası”dır. Çalışmalar gösteriyor ki, güçlü ve kalıcı politik modeller/hükûmetler, bir tür büyük şok dalgası sonrası genellikle değişime daha duyarlı hale geliyorlar. Bu tür toplumsal şoklar farklı yönlere gidebilir, işleri daha iyi veya daha kötü hale getirebilir. Zira bu şok dalgalarında, ABD gibi uzun bir süre boyunca toplumu siyasi ve kültürel olarak kutuplaşan ülkelere, dayanışma ve işlevsellik doğrultusunda bir araya gelme imkanı doğuyor. Bu argüman kulağa idealist gelebilir. Ancak, “ortak düşman” senaryosu bunu destekleyecektir. İnsanlar ortak bir dış tehditle karşılaştıklarında bir “ortak düşman” seçerler ve bu yolla farklılıklarını aşmaya başlarlar. Bu ortak düşman onları bir araya getirir. Covid-19 bize farklılıklarımızı ayırt etmeyecek ve yeniden gruplanmamıza yardımcı olacak tek bir müthiş düşman sunuyor. Buna örnek Blitz verilebilir. II. Dünya Savaşı sırasında İngiltere’ye karşı planlanan ve 56 gün süren Nazi bombalama kampanyası Blitz sırasında, Winston Churchill’in anılarına tüm Londra’nın insan iyiliği, fedakarlık, merhamet ve cömertlik etrafında bir araya geldiğini not düşülmüştür.

    Gelir eşitsizliği artacak. Hem de çok acımasız bir biçimde… Daha iki ay önce 2020 ABD Başkanlık seçimleri için gerçekleşen münazaralarda gelir eşitsizliği üzerine odaklanan seçim konuşmaları dinliyorduk. Artık bu krizle bu aranın daha çok açıldığına şahit olacağız. Harvard’da sosyoloji ve hükûmetler alanı üzerine çalışan Theda Skocpol’un çalışmasına göre Amerikalıların en zengin beşte biri, son on yıllarda gelir hiyerarşisinde altlarında kalan beşte dörtten daha fazla gelir kazanmış. Bugün pandemiyle birlikte bu kalan beşte dörtlük kesimin bile en altında kalan alt gelir sınıfında hizmet ve dağıtım sektörlerinde yer alan çalışanlar, evden çalışma imkanlarının olmaması ve geçim sıkıntısı çekmeleri gerekçeleriyle pandemiden en çok etkilenen bireyler olacaklardır. 

    Covid-19 pandemisi piyasa toplumu ve hiper bireycilik ile olan ilişkimizin ciddi ölçülerde sarsılacağına işaret ediyor. Pandemi sona erdiğinde, ülkeler kesin suretle politikalarını yeniden şekillendirecekler ve kamu mallarına – özellikle sağlık için – ve kamu hizmetlerine önemli yeni yatırımlar yapılacak. Daha çok bireyselleşen bir Dünyanın tam aksine, kaderlerimizin nasıl birbirine bağlantılı olduğunu çok daha net deneyimleyeceğiz. Örneğin, kasiyerine veya mutfak çalışanına ücretli izni hakkını kullandırmayan bir restoranda çalışan işçi, pandemi sebebiyle işe gitmemeyi tercih edebilir; bu sebeple ay sonu geldiğinde ev kirasını ödeyemeyebilir ve ev sahibi kirasını alamadığı için sahibi olduğu işletmesinin borçlarını kapatamayabilir ve işletmesini kapatmayı tercih edebilir. İşbu döngü öyle önemli ki, bu senaryoyu deneyimleyen biri olan ev sahibi, artık kendini hiç tanımadığı restoran işçisinin ücretli izin hakkı üzerinde daha çok sorumlu hissedecektir. Covid-19 sürecinde serbest piyasa içindeki yerimizi daha net görürken, toplumsal problemlere olan yaklaşımlarımızı da değiştirecek ve farkındalığımızı arttıracağız.

    Eğer hükûmetler büyük bir durgunluk veya depresyonda işlerini kaybedecek milyonlarca işçinin gelirini garanti etmezse, ekonomi ve desteklediği sosyal düzen de çökecektir. Bu en çok, hazinesinde yeterli miktarda parası olmayan hükûmetlerde görülecektir. Bu tür devletler, çalışan işçilerin gelirlerini garanti edemeyecekleri için “sokağa çıkma yasağı”, “iş durdurma” veya “OHAL” gibi hayati önlemleri almakta gecikecekler ya da hiç alamayacaklar. Böylece pandemi daha çok insanı enfekte edecek, sağlık sistemi ise bu sayıları kaldıramayacaktır. Günün sonunda hem sosyal düzen hem de politik düzen çökecektir. 

    Koronavirüs ile olan mücadele sayesinde artık hükümetlerin yaptıkları –ve yapamadıkları- normalden çok daha görünür hale gelecek. Örneğin, çoğumuz Türkiye’de ihtiyat akçesinin ne olduğunu bile bilmezken, devletin olağanüstü durumlar için merkez bankasında ayırması gereken bu paranın nerede olduğu artık konuşulur olduk. Nitekim bu gerçekliği en son Elazığ krizinde hissetmiştik. Devlet’in deprem vergisi adı altında topladığı paranın da akıbeti sorulmuştu. 

    Hükûmetlerin yaptıklarının daha görünür olması ile birlikte aynı zamanda onlara duyulan ihtiyaç da yükselecek. Gündelik hayatta ütopya olarak görebileceğimiz acil durum senaryolarının gerçek olma ihtimali bu kadar artınca, bir güvenceye olan ihtiyacımız daha da arttı. Bu güvence de devlet demek. Daha büyük bir devlet… Covid-19 sonrasında birçok toplumun “büyük devlet”e olan itimadı ve ihtiyacı artacaktır. Yerel ve ulusal liderlerimizden yardım ve umut aldıkça, “büyük devlet”in hayatımızda ve sağlığımızda oynadığı kritik rolü görebileceğiz. Devlet Baba kalıbını daha sık duyacağımız kesin.

    Bunun yanı sıra, nasıl ki II. Dünya Savaşı travması, daha güçlü ulusal ve uluslararası dayanışma için temeller attıysa, koronavirüs krizi, devletlerin adalet, dayanışma ve vizyoner demokrasilere olan ihtiyacını da arttıracaktır. Geriye baktığımızda, bazı toplumların krizi diğerlerinden daha iyi ele aldığını göreceğiz ve konuşacağız. Bu başarının hükümet, sivil ve özel sektör liderlerinin ortak iyilik için özveri ruhuyla birlikte güçlerini birleştirmesinden geldiğini göreceğiz.

    Bir diğer gerçeklik ise hayatlarımızı daha “çevrimiçi” yaşayacak olmamız. “Bunu online yapmak için bir neden var mı?” sorusunun yerini “Bunu bizzat yüz yüze yapmak için iyi bir neden var mı?” sorusu alacak. Ne yazık ki, internete kolay erişimi olmayanlar daha dezavantajlı olacaktır. 

    Tabii aynı zamanda bu çevrimiçi olma durumu, insanlara cömert olma ve empati gösterme aracı oluyor. Sadece tek başımıza değil, birlikte yalnızız. Bu nedenle yalnızlığımızı paylaşabilecek bir çok mecra bulabilecek, insanlarla daha çok ve daha kolay etkileşime geçebileceğiz. MIT profesörü ve The Power of Talk in a Digital Age kitabının yazarı Sherry Turkle’a göre bu durum bir çok insan için eşsiz bir imkan sunuyor. Turkle’a göre düne kadar bir yoga kursunu veya bir konseri maddi olarak karşılayamayan bir kişi ekran karşısına geçerek dünyanın bir diğer ucundaki online derslere, etkinliklere ücretsiz olarak katılabilecek.

    Çevreye ve tüketime olan bakış açımız da ivedilikle değişecektir. Covid-19 travmasının toplumları, gelecekteki iklim felaketlerine karşı kendilerini savunmak için makul ölçülerde kitlesel tüketim kültürü üzerindeki kısıtlamaları kabul etmeye zorlayacaktır. Onlarca yıldır, endüstriyel faaliyetlerimizle artan tüketim iştahımızla birlikte gezegenin birçok doğal alanını işgal ederek vahşi türleri bizimkine daha yakın küçük yerlerde sıkışmaya zorladık. SARS-COV2 gibi hayvan mikroplarının ve hatta Ebola ve Zika virüslerinin insan vücuduna geçmesine ve salgınlara neden olmasına sebep olan da buydu. Teorik olarak, hayvan atıklarının hayvanların bedenlerinde kalması için endüstriyel ayak izimizi küçültmeye ve vahşi yaşam ortamını korumaya karar verebiliriz. Evrensel temel gelir ve zorunlu ücretli hastalık izni gibi meselelerin uluslararası arenada daha çok tartışıldığını göreceğiz.

    Artık birçok mücadelemizi tüm Dünya olarak ortak veriyoruz. Çözümse yine ortaklıktan doğru olacaktır. Dünyanın bir diğer tarafındaki Çin’de yaşanan bir talihsiz sağlık açığının tüm dünyayı durdurduğunu gördük. Böylelikle birbirimize daha bağlı, bağımlı ve entegre olduğumuzu hissedebiliriz. Nasıl yaşadığımız, neye inandığımız, ne dilde konuştuğumuz, hangi kültürden ve ülkeden geldiğimiz farketmeksizin ortak bir kaderi yaşıyoruz. Bu gerçeği içselleştirdiğimizde, daha farklı, umut dolu ve yaşanılabilir bir Dünya’ya uyanacağız. 

    Fotoğraf: Kelsey Knight

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMelez Siyasalar: İsteyene Popülizmin Yerine Bir Öneri
    Sonraki İçerik CHP ve Yeni Sağ

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}