Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Knausgaardmania’nın Sonu
    Forum

    Knausgaardmania’nın Sonu

    Umut Dağıstan24 Ağustos 20205 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Karl Ove Knausgaard’ın Kavgam serisi sadece ülkesi Norveç’te değil, çevrildiği her dilde büyük bir heyecan ve merakla karşılanıp son yılların en büyük edebiyat fenomeni haline geldi. Öyle ki, yazarı bile bundan sonra kitap yazamayacağını, zira tüm benliğini artık tükettiğini söyleyen açıklamalarda bulundu. Öncelikle belirtmek gerekir ki, serinin sunumu bir edebiyat kitabından ziyade Anglosakson pazarlama tekniklerinin seferber edildiği ambalajı son derece havalı ticari bir ürünü akla getirmekte. Buradaki ürün ise altı ciltlik bir roman dizisinden çok, yazarın bizatihi kendisi. Kitap kapaklarının seçimlerinden kolayca anlaşılacağı gibi Türkiye’de de kitaptan çok, Karl Ove Knausgaard pazarlanmakta.

    Biraz düşününce bu durumda ters bir şey yok gibi görünebilir. Zira yazar kendisini ve yakın çevresini en mahrem ayrıntısına dek metninin merkezine yerleştirmiştir. Üstelik serinin başlığı -her ne kadar Anglosakson yayıncılar her kitaba ayrı bir isim verseler de- yeryüzünün en nefret edilen insanlarından biri olan Adolf Hitler’in otobiyografisiyle aynıdır. Bir noktada ikisi de hayatla giriştikleri kendi mücadelelerini anlatmaktadır ya da ortada bilinçli yaratılmış böyle bir yanılsama vardır. Kitabın Norveç gibi küçük bir ülkede yarım milyon satması, aile bireylerinin dava etmesi, yazarın evliliğine mal olması gibi bilgiler, her Knausgaard okurunun ve hatta onu okumayanların bile bildiği klasik olaylar artık. 

    Peki Knausgaard’ı sadece bir pazarlama harikası olarak görmek ne kadar hakkaniyetli olur? Knausgaard 21. yüzyıl edebiyatında neyi temsil etmektedir?

    Umberto Eco, yazar ile okuyucu arasında yanılsama üzerine kurulu gizli bir sözleşme olduğundan söz eder. Okuyucu belki de daha ilk cümleyle bir çeşit yanılsamanın içine girmekte, elindeki kurmaca eserin bir tür gerçek olduğuna inanmaktadır. Bu kabulle elindeki romanı ya da hikâyeyi okuyarak bir çeşit hakikat penceresi açmaktadır kendine. Knausgaard’ın etrafında oluşan tanıtım bombardımanı en baştan itibaren yazılan her şeyin gerçek olduğunu, daha önce kimsenin yazmadığı kadar dürüst bir metni elimizde tuttuğumuzu söylemektedir. Gerçeklik ve hakikatle zaten sorunu olan 21. yüzyıl bireyi için son derece iddialı ve bir o kadar da çekici bir davettir bu. Yazar anlatımı ve hikâyesini kuruş biçimiyle beş cilt boyunca bu iddiayı destekleyen bir üslup tutturmuştur. Hatta onunla yapılan çoğu röportajda çocukluk anılarını nasıl bu kadar iyi hatırladığına dair safça sorularla muhatap bile olmuştur. Bu gerçeği olduğu gibi yazma konusuna geri dönmek üzere Knausgaard’ın üslubuyla ilgili bir parantez açmak istiyorum.

    Kavgam serisinin en ilginç özelliği Knausgaard’ın roman zamanı ile gerçek zaman ayrımını mümkün olduğu kadar kırmaya çalışması kanımca. Bu çaba, Kavgam serisinin bazı bölümleri için ciddi sıkıntılar doğursa ve yapıtın yer yer fazlasıyla sarkmasına neden olsa da serinin okuyucuya çekici gelen yönlerinden biri. Tatsız bir yemek, başıboş bir yürüyüş, çok da ilginç olmayan bir kavga ya da can sıkıntısından dolayı gitarıyla oynayan genç Knausgaard’ın anlatıldığı bir sahne veya bitmek tükenmek bitmeyen çocuk kaprisleri ve kavgalarıyla dolu sayfalar gerçek bir zaman akışıymış gibi uzun uzun anlatılır romanda. Özellikle serinin 6. ve son kitabında bu sahneler o kadar uzundur ki, yazarın içinde bulunduğu sıkıntıyı hissetmenin dışında kitaptan da sıkılmaya başlarız. Bu simultane zaman akışı, kitabı hayatın yerine birebir koyuş, aslında hayattan kaçmak için okuyan okura bunun imkânsızlığını da anlatmaktadır bir yönüyle. Kitabı kaldırıp atabilirsiniz, ama elinizde kalan sizin sıkıcı hayatınız olacaktır tekrar. O zaman akla hemen bir soru gelmektedir; ben kendi sıkıcı hayatıma dönmektense, neden son derece sıkıcı ve sıradan olan Knausgaard’ın hayatını okumaya devam etmeliyim? Bu soruyu sorduğumuz halde okumaya devam ediyorsak, orada yazarın bir hüneri olduğunu kabul etmemiz gerekir.

    Tam bu noktada, yani sıkıntının dibine battığınız sayfalarda, yazar çok iyi yaptığı, belki de kendisinin Proust ile aynı cümle içinde zikredilmesini sağlayan bir şey yapar… Knausgaard bir sahneyi anlatırken okuyucunun zihninde sahnenin canlanmasına yardımcı olacak unsurları, sahnenin kurulması sırasında anlatır. Ancak, bunu birçok romancı da yapar zaten. Ama Knausgaard’ın yaptığı esas çarpıcı şey, sahnenin ortasında temponun düştüğü anlarda fonu oluşturan unsurlara usta bir görüntü yönetmeni gibi kusursuz bir kamera kullanımıyla dikkat kesilmesi ve okuyucuya yaşattığı gerçeklik hissidir. Eğretilemeler ve benzetmelerle, ardı ardına birbirini tamamlayan cümlelerle sahne canlanmaya başlar. Tıpkı Proust gibi Knausgaard da resme duyduğu ilgiyi ve tutkuyu kelimeleri boyalar gibi kullanarak yansıtır ve bizler de tıpkı onunla bir tablonun karşısındaymış gibi hayranlıkla duygulanırız. Okuduğumuz sıkıcı birkaç sayfanın ardından, o gören gözün bir süre sonra devreye gireceğini ve bize son derece alelade bir sahnedeki, manzaradaki ya da sıradan bir yüzdeki daha önce hiç dikkat etmediğimiz bir ayrıntıyı anlatmaya başlayacağını biliriz. Hatta bu anların öyle müptelası oluruz ki, bir süre sonra sayfaları ardı ardına bunlar için çevirdiğimizi anlarız. Bu durum, pazarlama fırtınasından bağımsız olarak edebi haz açısından Knausgaardmania’nın oluşmasındaki en dikkate değer unsurdur kanımca.

    Elbette bir kitabı okutan birçok unsur var. Kavgam serisinin her kitabında Knausgaard kimi zaman metnin odağıyla pek de uygun olmayan uzun denemeler de yazıyor. Özellikle 6. kitapta bu deneme bölümleri neredeyse metnin anlatıldığı bölümler kadar uzun. Bazen bu bölümlerin metinle arasındaki doğrudan ilişkiyi kurmak fazlasıyla yaratıcı bir hayal gücü istiyor. Ancak bu durum deneme bölümlerinin zevksiz olduğu anlamına gelmesin. Hitler’in oldukça uzun hayat hikâyesinden Hermann Broch Vergilius’una, Turner’ın tablolarından Zweig’ın Avusturya’sına, Jack London’dan Leonardo’nun anatomik çizimlerine, Borges’ten Don Kişot’a, Eski Ahit’teki hikâyelerden modern zamanlara, Hamlet’ten Yahudi soykırımına kadar birçok konuda Knausgaard hiç de ekonomik olmayan bir şekilde yazıyor. Öyle ki, bazen bir roman okuduğunuzu unutuyorsunuz.

    Baştaki gerçeklik sorununa dönersek, 6. kitapta yazar bir kurgu eserin son noktada gerçekten hayal edilerek yazıldığını ve dünyanın birçok yerindeki okuyucuların ya da saf gazetecilerin sandığı gibi her şeyi bu kadar net hatırlamadığını, hatta bazı noktaları yanlış hatırladığını da itiraf ediyor. Kendisi için önemli olan birçok ayrıntıyı diğer aile bireylerinin farklı hatırladığını söylüyor, ama hemen ardından bunun kendi kitabı olduğunu ve istediği gibi yazabileceğini de ekliyor. Bilmem bu itiraf okuduğunu gerçek sanan saf okuyucu için büyük bir hayal kırıklığı yaratır mı?

    Kavgam serisinin son kitabını da okuyunca serinin belki de şöyle özetlenebileceğini düşünmeden edemiyorsunuz: Yıllarca Hamlet ya da Moby Dick ile eş değer bir eser yaratma hayalini kurmuş bir yazar, çocuklarının altını değiştirip eşiyle kavga ederken bir Hamlet yazamayacağını anlamış ve çocuklarının altını değiştirip eşiyle kavga eden bir yazarı daha önce pek de anlatılmayan bir şekilde anlatmayı başarmıştır.

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMinimum Harcama ile Maksimum Kazanç: Moneyball
    Sonraki İçerik Yalnız yürümeyen kadınlar | Burcu Narin & Büsra Cebeci | Keyfî Gündem #17

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir
    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}