Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Hastalanmanın Dayanılmaz Eşitliği
    Forum

    Hastalanmanın Dayanılmaz Eşitliği

    Kemal Büyükyüksel21 Mart 20207 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Koronavirüs salgını karşısında bütün dünya devletleri ve halkları zor bir imtihan veriyor. Daha önce modern zamanda böyle bir salgın tehdidiyle karşı karşıya kalmamış olan devletler ve halklar panik halindeler. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri alınmamış önlemler devletler tarafından alınmaya başlandı. Bazı devletler ve toplumlar bu süreci daha iyi yönetirken bazılarıysa sınıfta kaldı. Bu yazı bu devletlerin ve toplumların neden süreci iyi yönetip yönetemediğinden çok bu süreci iyi yönetip yönetememenin ne anlam ifade ettiğini inceliyor.

    İnsanlığın karşılaştığı tehditlerin büyük bir kısmı kendi fikirlerinin ürünü oluyor. Savaşlar, ekonomik krizler, isyanlar, katliamlar insanlığın düşünce dünyasının dış dünyaya yansıması sonucunda ortaya çıkan facialar. Bir insanın bir başka insana zarar vermek istemesinin sebebi de çoğu zaman kendi gerçekliğinin dikte ettiği davranış modellerinden kaynaklanıyor. Bu açıdan bakıldığında insanın insana karşı oluşturduğu tehdidin kaynağı soyut ve düşünsel kavramlar ve bu kavramların davranışa dönüştürülmesi. Siyasi, toplumsal ve hatta bireysel çatışmalarda farklı gerçeklikler ve farklı soyut kavramlar birbirleriyle çarpışıyor. Zaten çağımızın önde gelen sorunlarından biri de farklı gerçekliklerin toplumsal arenada çarpışmasıyla kutuplaşmanın gitgide artması.

    Toplumlar içerisindeki değişik gruplar gitgide farklı gerçeklik merceklerinden dünyaya yaklaşıyorlar. İnsanlar ortak bir gerçeklik ve hakikat algısını ve tutunabilecekleri nesnel bir dayanağı yitiriyorlar. Her fikir ve gerçeklik eşit derecede kabul görebilir hale geliyor. Buna bazıları post-modern çağ bazıları da post-truth çağı diyebilir. Nesnel gerçekliğin var olmadığı, dış dünya ile ne kadar uyumsuz olursa olsun her fikrin bir diğeriyle eşit derecede saygı görmesi gerektiği algısının hükmettiği bir insanlık düzeni.

    Felsefi anlamda insanlar için nesnel hakikatin tamamen var olamayacağı ihtimali yüksek olsa da her gün karşılaştığımız meselelere karşı farklı toplumsal grupların yaklaşım şekli toplumdaki ciddi bir kesimin ve hatta toplumu yöneten erklerin gerçeklikten ne kadar kopuk olduğunu bizlere sorgulatabiliyor. Ve bütün bu fırtınanın içerisinde birden turnusol kâğıdı işlevi görebilecek bir felaket ortaya çıktı: koronavirüs salgını.

    Koronavirüs salgınının insan sağlığı için yarattığı risk o kadar büyük ki sadece birkaç hafta içinde normal seyrinde giden dünya düzenini alt üst etti. Finans piyasalarının ve ekonomilerin çökmesine, en demokratik devletlerin bile sıkı yönetim ilan etmelerine, karantinalar uygulamalarına, sınırlarını kapatmalarına yol açtı. Refah seviyesi yüksek olan İtalya gibi ülkeler vatandaşlarına refah seviyesi daha düşük olan Çin gibi ülkelerden daha iyi sağlık hizmeti olanakları sunamıyor. Artan vakaları sadece rakamlar olarak duymuyoruz. Toplumların önde gelen figürlerinin de virüsü kaptığını öğreniyoruz. Uzun zamandır ilk kez toplumun değişik kesimleri bir sağlık tehdidine karşı bu kadar eşitlenmemişti. Koronavirüs zengin ya da fakir ayrımı gözetmeksizin dünyaya yayılıyor, devletin en üst kademesindeki kişilere bile bulaşıyor. Aslında koronavirüs uzun zamandır ilk kez hepimizin sadece insan olduğunu ve biyolojik varlıklar olarak ne kadar eşit olduğumuzu bize hatırlatıyor.

    Farklı gerçekliklerin birbirleriyle durmadan çatıştığı ve farklı toplumsal grupların hakikatin tekeline sahip olduğunu iddia ettiği bir ortamda koronavirüs salgını insanlığa çıplak bir gerçeklik sundu ve ağır bir darbe vurdu. İnsanlık kimsenin kolay kolay inkâr edemeyeceği, manipüle edemeyeceği nesnel bir gerçekle karşı karşıya kalmış durumda. Her devlet ve toplum kendi imtihanını veriyor, ancak herkes tamı tamına aynı sorunla karşı karşıya. Ama aynı anda da devletler ve toplumlar bu sorunla başa çıkabilmek için koordinasyon halinde olmak zorundalar çünkü virüs sınır tanımayan küresel bir felakete yol açmış durumda. Salgının yarattığı küresel sağlık sorunu bir yana, salgının yol açmaya başladığı küresel ekonomik felaket de sınır tanımıyor. Bu salgını kontrol altına alabilme sürecinde farklı dünya görüşlerinin pek bir önemi kalmamış durumda. Bütün devletler ve toplumlar tam olarak aynı somut ve hatta biyolojik tehditle karşı karşıya oldukları için vermeleri gereken mücadele de öznel gerçekliklere yer bırakmayan akılcı çözümler üzerine kurulu olmak zorunda kalıyor.

    Koronavirüs salgını, kurumların işleyiş şeklindeki, toplumların davranış modellerindeki, devletlerin yönetim biçimlerindeki farklılığı (demokratik-otoriter vs.) çok kültürlülük kisvesi altında kültürel farklılıklar olarak değerlendiren ve mübah gören zihniyete ağır bir darbe indiriyor. Bütün devletler ve toplumlar akılcı hareket etmeleri gereken benzer bir senaryoya maruz kalmış durumdalar. Bu açıdan bakıldığında, koronavirüs salgını, farklı devletlerdeki kurumların ve toplumlardaki düşünce ve davranış modellerinin ne kadar akılcı bir işleyişe sahip olduğunu anlayabilmek için evrensel bir görece oluşturabilme niteliğine sahip. Bu salgın, büyük çaplı somut bir kriz karşısında farklı toplumsal grupların gerçeklikle bağının ne kadar kuvvetli olduğunu ölçmemize yarayabilecek bir araç. Uzun süredir çok kültürlülük ve post-modernizm gibi düşüncelere dayanarak farklı dünya görüşlerinin geçerliliği meşrulaştırılıyor. Bu farklı düşüncelerin geçerliliğini değerlendirebileceğimiz bir kıstası yitirmeye başladığımız “post-modern” çağda, koronavirüs salgını, yarattığı somut tehdidin büyüklüğü ile kaybolan evrensel görecenin yeniden tesis edilebilmesi olanağını sunuyor.

    Salgın, kurumların işleyişini ölçmek için bir turnusol kâğıdı işlevi görüyor. Uzun zamandır ilk kez siyasi ve ekonomik sistemlerin, toplumsal değerlerin işlevselliğini bu denli objektif bir şekilde ölçebileceğimiz bir kıstasa sahibiz. Yaşadığımız deneyim ne kadar acı olursa olsun, bu salgın, devletlerin ve toplumların bu krize karşı verdikleri tepkileri inceleyerek bu devletleri, toplumları ve kurumlarını kültürel bağlamların dışında evrensel kriterlere göre değerlendirebilmek için bir fırsat sunuyor. Devletler de karşılaştıkları somut tehlikenin boyutunu biraz olsun anlamış haldeler ki dünyanın normal işleyişinde hiçbir zaman karşılaşamayacağımız manzaraları bize sunuyorlar. Kapitalist düzenin merkezi olan bir ülkenin merkez bankası faiz oranlarını sıfıra indirebiliyor, serbest piyasanın hüküm sürdüğü ülkelerde bütün sağlık hizmetleri kamulaştırılabiliyor, dünyanın öbür ucunda ise dini değerleri en üst noktaya koyan muhafazakâr bir yönetim toplu ibadetleri yasaklayabiliyor. Uzun zamandır ilk kez devletler ve toplumlar kendi alışkanlıklarına ne kadar ters düşerse düşsün karşılaştıkları sorunu çözmeye yönelik akılcı hareket etmek zorunda bırakılıyorlar. Sorunun küresel boyutta olması, devletlerin koordinasyon halinde olması gerekliliği, devletleri belki de istediklerinden daha şeffaf şekilde krizi yönetmeye iterek sürecin farklı devletler tarafından ne kadar iyi yönetildiğini değerlendirmemiz için büyük bir olanak sunuyor.

    Siyasi gruplar istediği kadar inkâr etsin, toplumsal gruplar istediği kadar yok saysınlar, koronavirüs vereceği zararı vermeye devam ediyor. Bu salgın, doğru ile yanlışın kültürel görecelilik kisvesi altında bulanıklaştığı küreselleşme çağında, bize toplumları, devletleri ve kurumları inceleyebileceğimiz nadir bir berraklık penceresi sunuyor. Devletler sınırlarını kapatsa da salgın küresel bilinci güçlendirme, kolektif bir mücadele içinde olduğumuz hissini pekiştirme ve insanları birbirine yakınlaştırma gücüne sahip. Aynı kaderi paylaşan farklı toplumlar birbirlerinin zaaflarını bütün çıplaklığıyla gözlemleyebilecek bir şansa sahip. Evrensel kıstaslara göre birbirimizi değerlendirebileceğimiz bu kriz döneminde devletlerin ve yöneticilerin hesap vermekten kaçmaları, başarısızlıklarını örtbas etmeleri gittikçe zorlaşıyor. Aynı şekilde kriz karşısında akılcı hareket edemeyen toplumsal grupların düşünce ve davranışlarının kültürel görecelilik adı altında hoş görülmesi de gittikçe zorlaşıyor.

    Bütün bu açılardan bakıldığında koronavirüs salgınının küresel bir bilinç değişikliğini tetikleme potansiyeli bulunuyor. Koronavirüs salgınının, Slavoj Zizek’in “Olay” olarak tanımladığı, sadece dünyayı değil, dünyayı görme ve onunla etkileşime geçme şeklimizi değiştirebilecek bir olay haline gelme potansiyeli var.

    Gerçeklikten kopukluk maalesef cezalandırılmaya mahkûm. Karşılaştığı sorunları doğru analiz edemeyen ve akılcı çözümler üretemeyen zihniyetler de başarısızlığa mahkûm. Ancak uzun bir süredir toplumlar ve devletler akılcı düşünceden uzak hareket edebilecek alana sahip oldular. Sorun aslında insanların gerçeklikten kopuk olması değil, bu kopukluğa izin veren düşünce sistemi. Çok kültürlülük ve post-modernizm, farklı düşüncelere ve kültürlere saygı ve tolerans kisvesi altında gizlice insanların cehaletini besledi, gerçeklikten kopuk, kendilerine özgü öznel bir gerçeklik yaratmalarına alan tanıdı. Böyle bir zihniyetin varlığı insanlığın karşılaştığı ve gelecekte karşılaşacağı felaketlerin üstesinden gelmesini zorlaştırabilir. Bu küresel salgın, nesnel gerçekliğin reddini yücelten bu post-modern düşünceye de bir darbe vurabilme potansiyeline sahip. Öznel gerçekliklerin değerini yitirdiği ve ortak bir akılla hareket edilmesi gereken, karşı karşıya kaldığımız tehdidi doğru analiz edip bu tehdide doğru tepkileri vermemiz gereken bir durumdayız. Aksi takdirde daha çok insan acı çekecek, devletler, toplumlar ve ekonomiler daha çok zarar görecek.

    Alternatif gerçeklikler üreterek halkı mobilize eden ve kutuplaştıran popülist siyasi zihniyet şu an salt kuru bir gerçeklikle yüz yüze kalmış durumda. Siyasi aktörlerin kutuplaştırıcı ve manipülatif söylemleri ve gerçek dışı yaklaşımları, karşılaştıkları sorunun çıplak gerçekliği karşısında önemini yitiriyor. Uzun zamandır siyasetçilerin fikirleri bu kadar önemsiz, uzmanların fikirleri bu kadar önemli olmamıştı. Bu salgın, post-modernizme, göreceliliğe, popülizme, alternatif gerçekliklere ağır bir darbe vuruyor. Öznel gerçeklerin önemi azalırken nesnel gerçeklerin önemi artıyor. Duyguların ve inançların önemi azalırken, aklın önemi artıyor.

    Foto: CDC 

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBir Siyasal İletişim Modeli Olarak Propaganda: Hitler-Stalin Karşılaştırmalı Analizi
    Sonraki İçerik İhsan Sezal: Bu sistemi, Özal’ın getirmeyi düşündüğü başkanlık sistemi ile karşılaştırmak Özal’a saygısızlık olur.

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir
    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}