[voiserPlayer]
2000’li yıllarda yani 20’li yaşlarımdayken Ekşi Sözlük’ü büyük bir merakla takip ederdim. Sanırım o yıllarda sözlükteki yazar kitlesi de benzer yaş kuşağındandı. İnsan geçmişe baktığında hep daha fazla güzellikler bulur, yeniyi, şimdiyi bir yozlaşma anlatısı olarak okumaya meraklanır, muhafazakar bir tavırdır bu ve yaş aldıkça bu durum artar. Bu yüzden 2000’li yılların Ekşi Sözlük’ünü her yönüyle kusursuz bir yer olarak algılama, düşünme ihtimali var, buna karşı tetikte olmak gerekir elbette. Mamafih, her algılama biçiminin de hakikatle bir bağı olma ihtimali var, yani sözlük 2000’li yıllarda gerçekten de “kaliteli” yazıların okunduğu bir yer olarak hafızamda kalmış. Bugün boş vakitlerimde, bir şeyler merak ettiğimde halen Ekşi Sözlük’e bakmaya devam ediyorum fakat her defasında oradan çıktığımda kendimi kötü hissettiğimi fark ediyorum. Türkiye’nin Suriye operasyonu sırasında bu durum bende iyice tavan yaptı açıkçası.
Sözlük’te politikadan gündelik hayatla ilgili yorumlara kadar etkili olan bir düşüncenin çok yoğun olduğunu hissediyorum, buna Sosyal Darvinizm diyebiliriz. Bu yaklaşıma göre vaziyet şöyledir: Dünya amansız bir kavganın verildiği, ayakta kalmak için savaşmak ve güçlü olmak zorunda olduğumuz bir yerdir. Doğa boşluk kabul etmez. Toplumlar, insanlar ancak bu hakikati bildikleri müddetçe yaşayabilirler. Aksi takdirde, güçsüzler doğal seleksiyonla bu hayattan elenirler. Evrim teorisinin hayli yüzeysel bir şekilde öğrenilmiş bu hali toplumsal yaşama adapte edilir. Sosyal Darvinizm Türkiye’de 20. Yüzyılın başlarında Jön Türk kuşağıyla yayılan bir fikir olmaya başlamış, pozitivizmden de güç alarak bir dönem gençliğini yoğun olarak etkilemişti. Burada Batılılaşmanın tetiklediği bir süreç olarak dini inançların da zayıflamasının bir rolü vardı elbette. Sosyal Darvinizmin o dönemden sonra en çok şu an içinde olduğumuz dönemde etkili olduğunu düşünüyorum. Son dönem genç kuşakta dini inanışlardaki azalmanın da bu düşüncenin yayılmasında etkili olduğuna inanıyorum. Fakat bunu söylemek yeterli değil zira dindar olduğunu iddia edenler de bunu evrim üzerinden açıklamasalar bile benzer temaları kullanıyorlar. Sosyal Darvinizm’in geçmişte muhafazakarlar/dindarlar arasında en fazla Milli Mücadeleciler tarafından benimsendiğine tanık olmuştum.
Sosyal Darvinizmin militarizmle çok önemli ortaklıkları var. Bir ulusun ancak düşmanlarına acımadığı, onlarla savaşmayı göze aldığı takdirde ayakta kalabileceğine dair derin inanç bu ortaklığın kökeni oluyor çoğunlukla. Ekşi Sözlük kullanıcıları ağırlıklı olarak eğitim durumu ve sosyo ekonomik düzeyleri itibariyle askerliklerini bedelli ya da kısa dönem olarak yapmış kişilerden oluşuyor. Buna karşın söz konusu savaş olduğunda bilgisayarlarının ya da telefonlarının tuşlarını canhıraş bir şiddet talebiyle kullandıklarını görüyoruz. Suriye operasyonunun ilk günlerinde dünyadaki en pespaye işlerden biri olan muhbirliği de savunmak ve özendirmek dahil otoriter bir milliyetçilik ve militarizm doğrultusunda görüş belirttiler. Irkçı bir milliyetçilik, göçmen düşmanlığı bu resmi tamamlayan diğer öğeler. Sosyal Darvinizm, ırkçı milliyetçilik ve 1990’ların sonunda yükselen Nihal Atsız sevgisi ekşi sözlük gençliği içinde hayli yaygın gibi duruyor.
Sosyal Darvinist gençlerin maalesef en önemli özelliklerinden biri de kadın ve feminizm düşmanlığı. Burada da yine evrimsel biyolojik bir söylemle alfa erkekliğinden bahsediyorlar ve kendilerince alfa olmayan insanları kendi ürettikleri bir dil üzerinden aşağılıyorlar. Esasen bu zihniyette güçlü, genç, beyaz erkek olmamak kendi başına bir aşağılanma sebebi. Sosyal Darvinizm üzerinde durma nedenim şu: Militarizm, cinsiyetçilik, ırkçılık gibi faşizmin pek çok unsurunu sahiplenirken öncelikle sosyal darvinist ön kabullerden yola çıkıyorlar.
Sosyal Darvinistlerin en önemli özelliklerinden biri de farklı fikirlere tahammülsüzlük. Hayatı, kaybedenin yok olacağı bir kavga gibi gördüklerinden, karşıt fikirleri düşman olarak kodluyorlar ve onun yaşamasına hiçbir şekilde razı olmuyorlar. Bunu en çok, önemsizmiş gibi duran futbol tartışmalarında gözlemek mümkün. Ekşi Sözlük’ün özellikle yeni yazarlarını göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye’nin 20’li yaşlarındaki eğitimli kuşağını temsil ettiklerini düşünürsek, gelecek açısından hayli kaygılanmamız gerekiyor maalesef.