[voiserPlayer]
Nevşin Mengü Daktilo1984 platformunda yazdığı son yazısında Covid-19 üzerinden CHP’yi överken yeni kurulan sağ partiler özelinde Deva Partisi’ni eleştirmiş. Deva Partisi’ne dönük eleştirileri cüzi miktarda haklı olduğu gibi CHP’ye dair övgüleri de cüzi miktarda doğru.
İddiaları üzerinden madde madde ilerleyelim.
1. “Muhafazakâr siyasi hareketlerin bugüne kadar işi kolaydı” iddiası
Öncelikle dün işleri zordu bugün ise çok daha zor. Şöyle ki, dün karşılarında halk desteğinden mahrum ama askeri, yargısı ve bürokrasisi ile asık suratlı bir otoriter rejim vardı. Bugün ise asker, yargı ve bürokrasinin yanına kısmi olarak halk desteğini de eklemiş acımasız bir postmodern totaliter rejim var.
Ayrıca artık sosyolojik olarak da işler geçmişe nazaran çok daha zor. Dün mağdur konumda olan muhafazakâr mahalle bugün mağrur. Eskiden onları ikna etmek için ekstra bir efor sarf edilmesine gerek yoktu. Zira, otoriter rejim yeterince malzeme veriyordu ama bugün durum çok farklı.
Durduğunuz yerde yani pasif kalarak, üretmeden, sadece saldırılara cevap vererek değil tabanınızı değiştirip dönüştürecek eylem ve söylemlerle iktidara gelebilirsiniz. Eskiden karşı mahalleye meydan okumak, kabadayılık yapmak oy almak için kafiyken artık önce kendi mahallenizin acı gerçekleri ile yüzleşip yozlaşmış siyasi atmosferine baş kaldırmanız ve diğer mahallelerle de koalisyon ve uzlaşı yolu bulmanız gerekiyor. Bunlar için cesaret, üreticilik ve bilgi birikimi gerekiyor. Bu tarz bir çıkışın Türk siyasetinde emsali yok.
2. “CHP’nin sadece eleştirmekle suçlandığı ve muhalefette başarılı olduğu” iddiası
CHP, tarihinin son birkaç yılı hariç -ki o da kör topal olmak şartıyla- hiçbir zaman toplum adına eleştirmedi, toplum adına muhalefet yapmadı. CHP muhalefetlikte emekleme dönemine bile daha yeni girdi.
27 Mayıs’da kurulan sistem sağ parti iktidarına karşı asker, yargı ve bürokrasi birlikteliğinden oluşan bir muhalefet partisi üzerine inşa edilmişti. CHP’ye de bu partinin sözcülüğünü yapmak düşmüştü. Bu muhalefet 2000’li yıllarda dağılınca CHP bir anda sudan çıkmış balığa döndü, elini ayağını nereye koyacağını bilemedi. Zira, bunca yıl muhalefet değil, sözcülük ve hatta papağanlık yapmıştı. Bu zayıflıktan kaynaklı CHP, ülke çok kötü yönetilmesine rağmen hiçbir zaman iktidar alternatifi de olamadı.
3. “CHP’nin üç büyük belediyesinin süreci iyi yönettiği ve feyz alınması gerektiği” iddiası
Seçimleri kazanmalarını sağlayan unsur yarım asırdan uzun süredir görmezden geldikleri Kürt seçmenlerdir. Diyarbakır’da sadece %2,5 oy alan CHP, büyük şehirlerin hemen hemen hepsini normal şartlarda kendisine hiç oy vermeyen ve bu gidişle de vermeyecek milyonlarca Kürdün desteği ile kazandı.
Bu destek de CHP’nin başarısından ziyade AK Parti’nin başarısızlığından kaynaklı gerçekleşti. CHP Belediyelerinin başarı olarak gösterilen hamleleri ise yıllar önce fildişi kulelerinde yaşayan kimi kanaat önderleri tarafından “Göbeğini kaşıyan adamlar, bir kilo bulgura oylarını satıyorlar” diyerek aşağıladığı yurttaşa aşağıladıkları yöntemlerle yaptıkları yardımlardan ibarettir.
DEVA Partisi’nin tüm bu sebeplerden dolayı CHP’den feyz almaktan ziyade ibret alacağını düşünüyorum zira CHP iktidar nasıl olunamaz ve muhalefet nasıl yapılmamalı konularında emsal teşkil ediyor.
4. “Davutoğlu’nun yapılması gerekenleri ortaya koyduğu” iddiası
Davutoğlu’nun yapılması gerekenleri nasıl ortaya koyduğunu Başbakanlığı döneminde gördük. Davutoğlu usulleri ve esasları ile Erdoğan’ın aynadaki küçük bir aksi. Yani Erdoğan onun yapmak istediği tarz siyasetin piri. Evet, Davutoğlu konuşuyor, doğru ama yeni bir şey söylemiyor.
5. “Babacan’ın ve partisinin sessiz kaldığı” iddiası
Babacan’ın partisine ve kendisine inanan birisi olmama rağmen sessizlik eleştirisini iki döneme ayırarak, tonunu daha da artırması gerektiğini düşünüyorum.
Babacan ve bazı arkadaşlarının parti kurmadan önceki uzun sessizliği, toplumu alternatifsiz bırakmış ve rejimin yükselmesine sebebiyet vermiştir.
Parti kuruluşundan sonraki sessizlikleri ise henüz yeni kurulmuş ve teşkilatlanma aşamasında olmalarından dolayı, öncesine nazaran çok daha masum ve tolere edilebilir. Tabii toplum doğal olarak yeni olandan enerjik olmasını, tuttuğunu koparmasını, cevval olmasını ve yeni bir söz söylemesi bekliyor. DEVA Partisi’nin hem sorumluluğu hem de başarısızlığının vebali çok büyük.
Sonuç olarak, tüm bu eleştirilerimle birlikte mevcut yıkımın lokomotifi olarak son düzlükteki eylemleri ile sağ siyaseti gördüğümü söylemeliyim. Sağ siyasetçiler milletin geçmişte yaşadığı acıları istismar ve coşkun olan milli-dini duygularını suistimal ederek yükseldiler. İslam bu dönemde içi boşaltılıp şekle indirgenerek kitleleri manipüle etmek için araçsallaştırıldı. Halk kutuplaştırılarak hamaset ve şovenizmin kıskacına alındı.
Sağ, toplumun huzur ve refahı için 70 yıllık paradigmasını değiştirmek zorunda. Özel hayat herkesin kendisini ilgilendirir fakat, toplumsal ve kamusal hayatta önceliklerini değiştirerek Devlet-Irk-Din yerine Birey-Yurttaş-Ahlak kavramlarını yerleştirmeli, yeni bir diyalektik sunmalıdır.
Fotoğraf: Nick Fewings