Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Cumhuriyet’in Edebiyatı
      • Varsayılan Ekonomi
      • Yakın Tarih
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • D84 INTELLIGENCE
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    • Project Syndıcate
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Gösterme Çağında Alçakgönüllü Yetiştirilen Kız Çocukları ve Siyasette Görünürlük Mücadelesi
    D84 INTELLIGENCE

    Gösterme Çağında Alçakgönüllü Yetiştirilen Kız Çocukları ve Siyasette Görünürlük Mücadelesi

    Elif Avcı1 Aralık 20255 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Kadınların yerel siyasetteki yerini güçlendirmek amacıyla, Daktilo1984’ün FNF Türkiye desteğiyle yürüttüğü Kadın Liderliği Güçlendirme Programı için 7–8 Kasım’da Diyarbakır’daydık. İki gün boyunca farklı siyasi partilerden kadın siyasetçiler ve karar alıcılarla kadın liderliği, görünürlük, temsil ve siyaset yapma pratikleri üzerine konuştuk, tartıştık ve birlikte kafa yorduk.

    Bu çalışmalar benim için hiçbir zaman “eğitim” başlığı altında kalmıyor. Daha çok, kalabalık bir kadın grubunun sessizce taşıdığı ortak bir yükü, ortak bir suskunluğu, ortak bir kuvveti görünür kıldığımız bir alana dönüşüyor. Boşu dolduruyor, doluyu paylaşıyoruz. Diyarbakır’da da tam olarak böyle oldu.

    Çünkü nerede kadın liderliği konuşsak, hep aynı kök hikâyeye çıkıyoruz:
    Gösterme çağındayız, ama biz saklamamız tembihlenerek büyütüldük.Kadınlar, ‘görünür’ olmayı gerektiren bir çağda, çocukluktan beri tembihlenmiş (zorunlu) alçakgönüllülükle nasıl baş edeceklerini bilmiyor.
    Bu ikisinin arasında sıkışıp kalıyoruz:

    Hem kendi hakkımızı savunmak, emeğimizi sahiplenmek istiyoruz…
    Hem de “fazla öne çıkarsam ayıp olur” diye çekiniyoruz.

    Çoğumuzun evinde bir büyüğünden veya çevresinden duyduğu o cümle hâlâ çok canlı:
    “Evladım, iyi bir şey yaptıysan onu sen söylemezsin. Zaten iyiyse insanlar görür. İyi şeyler parmakla gösterilmez. Ayıp.”

    Bu söz iyi niyetli görünür; görgü ve terbiye öğretir.
    Ama kız çocuklarının dünyasında başka bir şeye dönüşür:

    Fazla görünme.
    Sakin dur.
    İşini yap ama anlatma.
    Öne çıkma.
    Başarıyı, iyi olduğun şeyleri paylaşmak ayıptır.

    Türkiye’nin neresine gidersek gidelim biz kadınların hikâyesi benzer yerlerden kırılıyor. Kırıldığı yerlerden el ele verip ilmek ilmek tekrar örmek gerekiyor. Çünkü siyaset böyle işlemiyor. Eğer yönetmeye talipsek yaptığımız işleri, başarılarımızı, emeğimizi göstermeyi öğrenmemiz gerekiyor.

    Bu cümleyi duyup büyüyen kız çocukları bugün siyasetin, yerel yönetimlerin, topluluk örgütlenmesinin içinde yer almaya çalışıyor.

    Sahada çalışan, koşturan, sorun çözen, çabalayan kadınlar… kendi emeklerini anlatmakta zorlanıyor.

    Ve bunu yalnızca “özgüven eksikliği” diye açıklamak kolaycılık olur.
    Bu, toplumsal bir terbiyenin, kültürel bir kodun sonucu.

    Alçakgönüllü olmak elbette güzel bir şey. Ancak bize öğretilen alçakgönüllülük çoğu zaman sessizliğe dönüştü; sessizlikse liderliğin değil, görünmezliğin kapısını açtı. Kendimizi geri çekmek nezaket değil; çoğu zaman içselleştirilmiş bir “ayıp olur” terbiyesinin otomatikleşmiş bir refleksi oluyor.

    Araştırmalar da bunu doğruluyor: Kadınlar aynı performansa sahip olduklarında bile kendi başarılarını erkeklere göre daha düşük değerlendirme eğiliminde* ve kendilerini daha az görünür kılmayı tercih ediyor. Bir başka çalışma**, kadınların başkalarına faydalı işler yaptıklarında bile bunu duyurma konusunda erkeklere göre 4–5 kat daha çekingen kaldığını gösteriyor. Akademide de tablo farklı değil; kadın araştırmacıların kendi makalelerini sosyal medyada duyurma ihtimali erkek meslektaşlarına göre yaklaşık %28 daha düşük.***

    Yani bizim Diyarbakır’da kadınların ağzından duyduğumuz, “Benim fikrimdi ama ben anlatmayayım… Adımı en sona yazalım… Benim katkım küçük zaten…” gibi cümlelerin birçok kadının ortak döngüsü olduğunu araştırmalar da gösteriyor.

    Kadınların kendini geri çekmesinin ardında “ayıp olur” kültürü kadar, “yanlış anlaşılma” ve “itici görünme” korkusu da yatıyor. Çünkü bulgular da gösteriyor ki, erkeklerde “özgüven” olarak okunan davranış, kadınlarda “fazla hırslı, fazla iddialı” diye etiketlenebiliyor.****
    Bu yüzden göstermezsen yok sayılacağın, gösterirsen tepki çekeceğin bir ikilemin içine sıkışıyor/sıkıştırılıyoruz.

    Biz kadınların zihninde yıllarca düğüm düğüm işlenmiş bu cümleler, bugün liderlik yolculuğumuzda karşımıza bir görünürlük bariyeri olarak çıkıyor.
    Kendimizi sunma, anlatma, yeteneklerimizi gösterme, emeğimizi görünür kılma konularında neden çekingen olduğumuzu konuşunca, odadaki herkes birbirine bakıp başını sallıyor.
    Çünkü hepimiz aynı yerden yaralıyız.

    “Ben yaptım” demek, bize öğretilmedi

    Biraz iğneyi kendimize batıracak olursak:
    Kimi zaman siyasette “görünür” olan insanların şovcu tarzları bizi rahatsız ettiği için, görünürlüğün tek yolunun böyle bir tarz olduğunu sanıyoruz.
    Bu da kendimizle yabancılaşmamıza sebep oluyor.

    Oysa mesele, başkalarına benzemek değil; kendi rengimizi bulmak.
    Görünürlüğü yeniden, kendi değerlerimizden başlayarak tanımlamak gerekiyor.

    Yaptığını sahiplenmeyi bir kibir değil; toplulukla kurulan ilişkinin sorumluluğu olarak görmek, siyasette görünürlüğü bir “şov” değil; hesap verebilirliğin tam kendisi olarak tanımlamak belki de daha ‘görünür’ olmamızın ilk adımı olabilir. Bizim aradığımız görünürlük, sesi en çok çıkanın değil; yaptığı işin arkasında duranın görünürlüğü.

    Kadınlarla konuşurken hemfikir olduğumuz ve tekrarladıkçe içimizdeki düğümleri gevşettiğini hissettiğimiz şeyler;
    Liderlik bağırarak yapılması gereken bir şey değil.
    Kararlılık her zaman sertlik değil.
    Görünür olmak ukalalık değil.
    Emeğimize sahip çıkarken “Ben demek” ego değil; sorumluluğu sahiplenmek.

    Bunların altını çize çize yazmak, konuşmak ve kendimize hatırlatmak gerekiyor.

    Zaman birbirine omuz vermenin, içimize düğümlenen önyargıları ilmek ilmek sökmenin ve yerine renkli nakışlar işlemenin zamanı.

    Biz o eski “ayıp olur” cümlesini, ilmek ilmek söküyoruz.
    Ve söktükçe fark ediyoruz ki:
    Kendi otantik sesimizi bulmak, sadece liderlik becerisi değil, aynı zamanda bir iyileşme pratiği.

    Atölyede bazı kadınlar ilk kez “Ben bunları yaptım, çok da iyi yaptım” diyebildi.
    İlk kez, yaptığı işi küçültmeden, başkalarına mal etmeden, saklamadan anlattı.
    Bu, sessiz bir devrimdir.
    Büyük sloganlar atılmadan gerçekleşen küçük ama köklü bir dönüşüm.

    Kadın liderliği dediğimiz şey; gürültülü, bağırarak, hırslı bir duruş olmak zorunda değil. (Elbette isterse olabilir, hırsı da gürültü de sadece erkeklere bırakmak zorunda değiliz, ancak tercih etmeme hakkımız baki.)
    Tam tersine:
    Kendi renginle durabilmek, kendi sesinle konuşabilmek ve emeğinin arkasında saygıyla durabilmek.
    Bazen de sadece cesaretinin görünmesine izin verebilmek.

    Bu buluşmaların bana en iyi gelen tarafı; Bir kadın konuştuğunda, diğer kadınların nefesi açılıyor. Dertlerimizin ortaklığını görüp geliştirdiğimiz stratejileri birbirimizden öğrenmek içimize işleyen önyargıları ilmek ilmek söküp yerine renkli nakışlar işlemek bir dönüşümün tohumlarını atıyor.

    Belki de artık kız çocuklarına (ve içimizdeki kız çocuklarına) başka bir cümle söyleme zamanı gelmiştir;

    “İyi bir şey yaptıysan saklama.
    Söyle ki başkalarına ilham olsun.
    Sen görünür ol ki, seni izleyen kız çocukları da cesaret bulsun.’’

    Referanslar

    *Exley, C. L. & Kessler, J. B. (2019). The Gender Gap in Self-Promotion.
    **Tradenta, J. M. et al. (2025). Gender differences in the self-promotion of prosocial behaviour: Exploring the female modesty constraint.
    ***Peng, H. et al. (2025). The gender gap in scholarly self-promotion on social media.
    ****Galsanjigmed, E. (2023). Challenges Women Experience in Leadership Careers.

    • “Friedrich Naumann Vakfı’nın desteği ile yayımlanmıştır. İşbu belgede belirtilen görüşler yalnızca yazara (yazarlara) aittir. Bu görüşler Friedrich Naumann Vakfı’nın görüşlerini yansıtmaz.”

    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik2025’in Sonuna Gelinirken Türkiye’nin Siyasi Ahvali
    Sonraki İçerik ABD Gündemi: Trump-bin Selman Görüşmesi, Mamdani’nin Beyaz Saray Ziyareti ve Trump’ın Dış Politikası

    Diğer İçerikler

    D84 INTELLIGENCE

    Tony Blair: From the Iraq War to the Gaza Plan -The Evolution of a Politician into a Global Network of Power, Money, and Influence

    7 Kasım 2025 Reza Talebi
    D84 INTELLIGENCE Röportajlar

    Röportaj | Macaristan’da Otoriterleşme: Sivil alan giderek özerkliğini kaybediyor ve ulusal egemenlik adına eleştirel sesler susturuluyor

    24 Ekim 2025 Daktilo1984
    D84 INTELLIGENCE Röportajlar

    Ashkhen Kazaryan: ABD’de ifade özgürlüğü anayasal olarak güvende olsa da uygulamada artan bir baskı ile karşı karşıya

    23 Ekim 2025 Daktilo1984

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Ukrayna’da Barış Neden Hâlâ Uzak Bir İhtimal

    7 Aralık 2025 Çeviriler daktilo2 PROJECT SYNDICATE Daktilo1984

    Rejim Krizinin Ortasında Yaratılan Bir Heyûlânın Anatomisi: “Ulusalcı”yı Yeniden Düşünmek

    7 Aralık 2025 daktilo2 Yazılar Yalçın Murgul

    İslamcılığın Komplo Teorisi – II: Anti-Semitizmin Modern Öncesi Hali

    7 Aralık 2025 daktilo2 Yazılar Birol Başkan

    Kültürel Hegemonya Kimde, Daha Doğrusu Kültürel Hegemonya Var mı?

    7 Aralık 2025 daktilo2 Yazılar Alper Yağcı

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Aralık 2025
    • Kasım 2025
    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • PROJECT SYNDICATE
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    • Seçenekleri yönet
    • Hizmetleri yönetin
    • {vendor_count} satıcılarını yönetin
    • Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    • {title}
    • {title}
    • {title}