[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (4-10 Temmuz)
Tasarruflar Eriyor
Türkiye’de tasarruf sahibi olanlar cezalandırılmaya devam ediliyor. TÜİK’in paylaştığı verilere göre ilk altı ayda yatırım araçlarından herhangi birisine yatırım yapanlar reel anlamda negatif getiri elde ederek sermayelerini erittiler. Burada reel getiri, elde edilen gelirden üretici enflasyonunu çıkardığımızda geriye kalan net getiriyi ifade etmektedir.
Son yıllarda TÜİK enflasyonunun hissedilen enflasyondan düşük çıkması nedeniyle hesaplanan üretici enflasyonunun tüketicilerin gerçek enflasyonuna daha yakın olduğuna dair görüşler ağırlık kazandı. O nedenle yatırım araçlarının net getirisini bulmak için burada üretici enflasyonuna göre hesaplamalar yapmak daha uygun. Bu hesaba göre Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi ile indirgenmiş getirilere bakıldığında parasını borsaya yatıranlar son altı ayda reel anlamda %20,07 oranında kayba uğradı.
Çünkü Türkiye borsası şirketlerin karlılıklarındaki yükselişlere rağmen rağbet göremediği için diğer benzeri gelişmekte olan ülke borsalarına göre oldukça ucuz kalıyor. O nedenle de son altı ayda borsanın getirisi yaşanan enflasyonun gerisinde kalmış durumda. Yine de Türkiye borsası ilk altı ayda alternatiflerine göre daha az negatif getiri sunarak diğer yatırım araçlarının önüne geçti.
Altın ise yılbaşından bu yana reel anlamda %21,07’lik negatif getiri sunarken, döviz %22,48 negatif getiri sunmuş durumda. Dolar/TL kurunun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervlerince baskılanması döviz tarafında negatif getirinin temel nedeni olarak gözüküyor. Rezerv eriterek kuru durdurmak geçici bir çözüm olduğu için bu durumun sürdürülebilirliği de yok. Üstelik fiyatlar yüksek oranda artarak enflasyon oluşturmaya devam ettiği sürece kuru bu seviyelerde tutmaya çalışmak daha da zorlaşacaktır.
Tasarruflarını Euro olarak tutanlar ise Amerikan Dolar’ının Euro karşısında değer kazanması nedeniyle daha da az getiri elde ettiler. Geriye kalan tahvil ve mevduat faizi gibi seçenekler ise çok daha düşük getiri sunuyor. Böylelikle iktidar tasarruf sahiplerini ilk altı ayda cezalandırırken bu tasarrufları şirketlere ucuz kredi olarak verip önemli bir servet transferine aracılık etmiş oldu.
Fitch Türkiye’nin Kredi Notunu Düşürdü
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye’nin kredi notunu “B+”dan “B”ye düşürdü. Türkiye’nin notu zaten yatırım yapılabilir seviyenin oldukça altında olduğu için bu kararın etkisinin oldukça sınırlı kalması muhtemel ama düşüşü gerekçelendirme nedenlerini incelemekte fayda var. Fitch’e göre artan enflasyon, kurlardaki artış ve güven endekslerinin zayıflaması önemli nedenler.
Fitch ayrıca enflasyonun bu yıl ortalama %71,4 olacağı tahmininde bulundu. Öte yandan merkez bankası tarafından gerçekleştirilen piyasa katılımcıları anketine göre ise yıl sonu enflasyon beklentisi %69,94 olarak gerçekleşti. Bu beklentilere dair dikkat çekici bir nokta ise beklentilerin sürekli daha yukarıya çekiliyor oluşu. 2022 yılı başında 2022 yılı enflasyon beklentisi %29,75 idi. Geçen ay ise 2022 yıl sonu enflasyon beklentisi %64,59 idi. Bu ay ise bu oran %69,94’e yükseldi. Enflasyon beklentilerindeki bu artış, iktidarın enflasyonla mücadelede attığı adımların uluslararası kuruluşlar ve piyasa katılımcılarını tatmin etmediğini gösteriyor.
Sri Lanka’da Ekonomik Kriz İstifa Getirdi
Mart ayından itibaren dünya gündemine giren Sri Lanka’da her geçen gün daha kötüye giden ekonomik koşullar protestoların daha da artmasına yol açtı ve 9 Temmuz Cumartesi günü Başkanlık Sarayı’nın protestocularca ele geçirilmesine kadar devam etti. Devamında ise Sri Lanka ekonomisini yöneten Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa görevinden istifa etmek durumunda kaldı.
Hatırlayacak olursak Sri Lanka ekonomisi Gotabaya Rajapaksa’nın 2019 yılında göreve başlamasıyla derin bir ekonomik krize doğru ilk adımı attı. Yeni başkan vergi oranlarını düşürerek önce bütçe gelirlerinin düşmesine ve bütçe açıklarının artmasına neden oldu. Covid salgını ile daha da artan bütçe açıklarını kapatmak için para basılması ise enflasyonun %54’e kadar çıkmasına yol açtı. Yakın dönemde enflasyonun %60’ı da geçmesi bekleniyor.
Diğer yandan cari açık vererek döviz kıtlığı da yaşanmaya başlanması ile ikiz açık oluşmuş oldu. Ülkenin ihracat yerine iç talebi ön plana çıkarması, turizm gelirlerinin önce Paskalya bombalamaları, daha sonra Covid salgını ve en son Ukrayna-Rusya savaşı ile dibe vurması, ülkede döviz yetersizliğine neden oldu. Sürekli artan bu açıklarla birlikte yüklü dış borç ödeme gerekliliği Sri Lanka’nın dövize olan ihtiyacını akut hale getirdi.
Yabancı sermaye çekmek için faiz silahını kullanmakta da geç kalınınca merkez bankası rezervleri tükenme noktasına geldi. Rezervleri de eriten ülke, temel ihtiyaçları için ithalat yapamayınca ülkede elektrik kesintileri, ilaç kıtlığı ve gıda yetersizliği ortaya çıktı. Hayat şartlarının her geçen gün daha da kötüye gitmesiyle artan protestolar Gotabaya Rajapaksa’nın yakın akrabalarının reformları kolaylaştırmak için koltuklarını bırakmalarına neden oldu. Fakat protestocular bunu yeterli bulmadı ve devam eden protestolar önce Başkanlık Sarayı’nın işgaline, sonrasında da Rajpaksa’nın istifasına yol açtı. Sri Lanka bu döviz krizinden kurtulmak için bir yandan swap görüşmeleri yaparken diğer yandan IMF ile anlaşma yapmaya çalışıyor.
Abenomics’e Veda
Dünya, Cuma günü Japonya’da en uzun süre başbakanlık görevi yapmış olan Shinzo Abe’nin bir mitingde vurularak öldürülmesine şahitlik etti. Yirmi yıla yakın süren ekonomik durgunluğu aşmak için Shinzo Abe’nin başbakanlık yaptığı dönemde hayata geçirilmeye çalışılan ekonomi politikalarına Abenomics adı veriliyordu.
Abenomics üç temel politika üzerine kurgulanmıştı: Bunlardan birisi parasal genişleme politikasıydı. Kısa dönemli faizleri negatifte tutularak piyasaya ucuz faiz sunulması ve böylece firmaların ve tüketicilerin daha fazla harcama yapması hedeflenmişti. Abe ikinci olarak kamu harcamalarını artırarak ekonominin canlı kalmasını sağlamaya çalıştı. Özellikle altyapı harcamalarına ağırlık verdi.
Abenomics’in üçüncü kolu ise yapısal reformların hayata geçirilmesi idi. Kurumsal reformlar, kadınların işgücüne katılımının artırılması, emek piyasasının serbestleştirilmesi ve göçmen istihdamını artırmak yapılan başlıca reformlardandı. Abenomics durgunluğu aşmada beli ölçüde başarılı olsa da Japonya’nın hızlı büyüdüğü dönemlerdeki ekonomi performansının doğal olarak gerisinde kaldı. Ancak Shinzo Abe’yi öldüren 41 yaşındaki Yamagami Tetsuya, Abe’ye ya da onun politikalarına kini olduğu için değil, düşman gördüğü bir grubun Abe ile bağlantısı olduğunu düşündüğü için Abe’yi öldürdüğünü söyledi. Sonuçta Japon siyasetine damga vurmuş Liberal Partili Shinzo Abe, talihsiz bir suikaste kurban giderek hayata gözlerini yumdu.