[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (18-24 Temmuz)
Pesonun Karaborsayla İmtihanı
Dünya ekonomisine girdiği krizlerle damga vuran Arjantin’de pesonun karaborsa değeri her geçen gün daha da düşüyor. Birkaç hafta önce Devlet Başkan Yardımcısı Kirchner yaptığı bir açıklamada Bakan Guzman’ın ekonomi politikalarını eleştirerek, mevcut ekonomik durumdan memnun olmadığını belirtti. Buna karşılık olarak Ekonomi Bakanı Martin Guzman 2 Temmuz tarihinde görevinden istifa etti. Ekonomi Bakanı Martin Guzman’ın istifasından bugüne ise peso, dolara karşı karaborsada sürekli değer kaybetti. Eski bakan Guzman, bu yılın başlarında IMF ile 44 milyar dolarlık yeni bir anlaşmanın imzalanmasında önemli rol oynamıştı ve o nedenle kritik bir isimdi.
Arjantin’de crawling peg adı verilen sabit döviz kuru sistemi uygulanmakta ve bu sisteme göre pesonun bir bant içerisinde belirli bir oranda dalgalanmasına izin verilmekte. Bu sabit döviz kuru sisteminde Arjantin’de resmi dolar kuru 22 Temmuz 2022 itibariyle 129 peso. Guzman’ın istifası sonrasında ise karaborsada geçen hafta 1 dolar 300 pesoyu geçti. Böylelikle resmi kurla karaborsa değeri arasındaki fark tarihi seviyede açıldı. Aradaki bu farkın kapanması için bazı iktisatçılar yerel para biriminin sert bir şekilde devalüe edilmesini öneriyor.
Doların karaborsada resmi kurdan bu kadar uzaklaşmasında, dünya genelinde değer kazanmasının etkisinin yanı sıra Arjantin’e özgü nedenler de oldukça önemli rol oynadı. Arjantin’de enflasyonun yüksekliği, rezervlerin yetersizliği, bütçe dengesinin oldukça bozulmuş olması ve Arjantin tarihinin vazgeçilmezi politik istikrarsızlıklar, pesonun değer kaybında oldukça etkili oldu. Kronik enflasyon sorununun yüksek olduğu Arjantin’de fiziki dolar bulmak da zorlaşınca haneler ve işletmeler ihtiyaçlarını karşılamak için karaborsaya yöneliyor. Tüm bu sorunlar neticesinde de resmi döviz kuru ile karaborsadaki döviz kuru arasındaki makas gittikçe açılıyor. Böylelikle resmi döviz kuru ülke ekonomisinin gidişatına paralel şekilde karaborsadaki kura göre oldukça yetersiz kalıyor.
Daha önce Arjantin’de Christina Kirchner hükümetinde katı döviz kontrolleri uygulanmaktaydı ve bu sıkı kontroller büyük bir döviz karaborsasını ortaya çıkarmıştı. 2015 sonlarına doğru Mauricio Macri’nin göreve gelmesiyle karaborsa piyasası küçülse de 2019 yılında artan sermaye kaçışı ve döviz rezervlerinin azalışı kaynaklı döviz kontrollerinin sıkılaşmasıyla, döviz karaborsası tekrardan önemli bir hal aldı. Dövize ulaşımın zorlaştığı sabit kur rejimlerinde bu tür karaborsa oluşumları kaçınılmaz oluyor. Bazense dalgalı kur rejiminde ileride fiziki dövize ulaşılamayacağı düşünüldüğünde bu tarz farklı döviz fiyat oluşumları gerçekleşebiliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası Faiz Kararları
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Temmuz ayı faiz kararında da faizleri sabit tutarak politika faizi seviyesinde herhangi bir değişikliğe gitmedi. Böylelikle altı aydır değişmeyen %14’lük politika faiz oranı yedinci aya da taşınmış oldu. Karar beklenen doğrultuda gerçekleştiği için kurda herhangi bir sürpriz tepki de görülmedi. Herhangi bir tepki gelmese de (aslında zamana yayılan ve TCMB rezervleriyle durdurulmaya çalışılan bir tepki) düşük politika faizi ısrarı yabancı yatırımcıyı çekmede sorun yaşayan Türkiye için zaman kaybına yol açıyor. Faiz artışı kararının bile çözüm olmadığı, çözüm için sadece zaman kazandırdığı yerde bu artışın bile yapılmaması krizin derinleştiriyor.
Geçen haftanın asıl faiz kararı gündemi Avrupa Merkez Bankası’nın uzun bir süre sonra ilk kez faiz artışına gidecek olmasıydı ve banka bunun sinyallerini vermişti. Banka hem Temmuz ayı hem de bir sonraki Eylül ayı toplantısı için faiz artışı sinyali vermişti. Fakat beklentiler bu ay için 25 baz puanlık bir artış iken 50 baz puanlık bir artış gerçekleştirildi. Alınan karar sonrası politika faizi 0,50, mevduat faizi %0, ve marjinal fonlama faizi %0,75 oldu. Avrupa Merkez Bankasının bu beklenenden yüksek faiz artışı, ortaya çıkan enflasyon sorunu ile daha güçlü bir mücadele verileceğinin sinyali oldu.
Banka yaptığı açıklamada “(karar) enflasyon beklentilerinin çıpalanmasını güçlendirip orta vadede enflasyon hedefine ulaşmak için talep koşullarının ayarlanmasını sağlayarak enflasyonun Yönetim Konseyi’nin orta vadeli hedefine dönmesini destekleyecektir” ifadesini kullandı. Bankanın enflasyon hedefi mevcut durumda %2 iken enflasyon oranı %8,6. Avrupa Merkez Bankası bölgedeki yüksek borç ve devamında gelen Covid-19 salgının da etkisiyle 2014’ten bu yana faizleri tarihi derecede düşük tutuyordu ve faizler negatifteydi.
Tüketici Güven Endeksi Şaşırttı
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarına göre Temmuz ayında tüketici güveni 68 endeks değerine ulaştı. Böylelikle bir önceki aya göre endeks değerinde %7,4’lük bir artış gerçekleşmiş oldu. %7,4’lük bir artış gerçekleşmesi mevcut koşullar düşünüldüğünde sürpriz etkisi yaptı. Burada en büyük yüzdesel artış gelecek 12 aya dair beklentiler. Gelecek 12 ayda hanenin maddi durumundaki beklentisi %12,2 artarak 67,2’ye gelirken, genel ekonomik durum beklentisi gelecek 12 ay için 70,9 endeks değerine gelerek %15,2 artmış durumda.
Bu bültende açıkladığımız ekonomik verilerin hemen hemen hiçbirisi olumlu yönde artış göstermezken beklentilerin bu şekilde iyileşmesini açıklamak pek kolay değil. Gelecek 12 aylık dönem seçim dönemi ve hatta sonrasını da içerdiği için seçime dair beklentiler seçim sonuçlarının ekonomiye olumlu yansıyacağı yönünde olabilir. Seçimi Ak Parti kazandığı takdirde seçim belirsizliğinin ortadan kalkması olumlu beklentiye yol açmış olabilir, ya da seçimi muhalefetin kazanacağı durumda yeni bir iktidar dönemiyle ekonominin iyiye gideceği düşüncesi hakim olmuş da olabilir.
Geleceğe dair beklentilerin olumlu yönde artmasına rağmen gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi neredeyse yerinde saymış. Hem genel ekonominin hem de hanenin ekonomisinin iyiye gitmesi beklenen durumda dayanıklı tüketim harcaması yapılmak istenmemesi hane halkının dayanıklı tüketim harcamasına ayıracak hala yeterli büyüklükte bütçesinin olmaması kaynaklı olabilir. Başka bir neden ise olumlu gidişat beklentisine rağmen beklentilerin gerçekleşmesini beklemek olabilir. Enflasyonun yüksek olduğu bu dönemde bazı hane halklarının tüketimi öne çekmiş olması da tüketici güven endeksindeki bu artışta bir miktar etkili olmuş olabilir.