[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (28 Kasım – 4 Aralık 2022)
BİM’in Alışılmadık Reaksiyonu ve Ekonomik Büyüme
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça ekonomi gündemi de seçime yönelik iktidar hamlelerine yenik düşüyor. Geçen haftaya damgasını vuran seçime yönelik hamle ise iktidarın belirli aralıklarla üzerine gittiği market zincirlerini bir kez daha hedef almasıydı. Fakat bu sefer, bu alışılageldik hedef almalara karşı üç harfli marketlerden biri olan BİM tarafından yine alışılagelmedik sert cevaplar gelmeye başladı.
Geçmiş dönemlerde bu marketlere verilen yüklü cezalar olmakla birlikte tartışmanın fitilini ateşleyen bu sefer Erdoğan ve Bahçeli’nin marketleri hedef alan konuşmaları oldu. Zincir marketlerdeki fiyatlara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ticaret Bakanlığımız, önümüzdeki günlerde yeni uygulamaları devreye alacaktır” ifadelerini kullandı. Devlet Bahçeli ise yaptığı bir konuşmada “Zincir marketlerde gün aşırı yapılan zamların toplumsal ve ekonomik huzurumuza tahammülsüzlük olduğu kanaatindeyiz. Sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ’yle irtibat ve ilişkisinin titizlikle araştırılması gerektiğine de inanıyoruz. Milletimizin sırtına zam kamburu yerleştirmek isteyenler her yerde bizi karşılarında bulacaktır” demişti.
Buna karşılık BİM marketler zinciri CEO’su Galip Aykaç; “Biz bu ülkenin temel taşlarıyız, bu temel taşları yerinden oynatmaya da bunların güçleri yetmez. Bize bakarak ya bir tuğla da ben koyayım bu binanın temel taşına demeyen, bir tane dikili ağacı olmayan insanlar sizlere ve bizlere bu yakıştırmayı yapıyorlar. Bre ahlaksızlar, bre densizler sizlere bundan sonra sizin tonunuzda cevap vereceğim bilesiniz” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da Twitter üzerinden Aykaç’a yüklenerek, “BİM İcra Kurulu Üyesi sıfatını taşıyan Galip Aykaç nam ahlaksız ve edepsiz hortumcu, piyasa spekülasyonuyla ceplerini dolduran bazı süpermarketlerin kirli oyunlarının Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarafından ifşa edilmesinden ötürü salyalarını akıtmış” şeklinde karşılık verdi.
Suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş Kürşad Yılmaz da BİM’in İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç’ı tehdit etti. Kürşad Yılmaz sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kime kimlere hangi güce güveniyorsanız bütün güvendiğiniz güçlerle hepinize diyorum, tuttuğunuz köşe başları mezarınız olur” dedi. Aykaç’a bir tepki de Şok Marketler zincirinden geldi. Şok Marketler, Gıda Perakendecileri Derneği Başkanlığı da yapan BİM CEO’su Galip Aykaç’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik sözlerine tepki olarak dernek başkanlığından istifa etmesi çağrısında bulundu. Nitekim Aykaç, 4 Aralık tarihinde dernek başkanlığından istifa etti.
Tartışmanın odağındaki BİM’in gelir tablosunu incelediğimizde ise karşımıza çıkan tablo şu şekilde: Bu yılın ilk dokuz ayında şirketin satış gelirleri 102,32 milyar TL iken geçen senenin aynı döneminde satış gelirleri 50,12 milyar TL idi. Satışların maliyeti ise geçen sene 40,76 milyar TL iken bu sene ilk dokuz ayda 83,89 milyar TL olmuş. Dolayısıyla yılın ilk dokuz ayında satış gelirleri yüzde 104 artarken maliyetleri yüzde 105 oranında artmış. Brüt kâr ise bu yılın ilk dokuz ayında 18,43 milyar TL olarak gerçekleşmiş. Fakat bu miktar dönem kârını yansıtmıyor. Satış maliyetlerinin dışında şirketin genel yönetim giderleri, pazarlama, satış ve dağıtım giderleri gibi aslında diğer yüksek maliyetleri de var. Bunları da çıkardığımızda 102,32 milyar TL’lik gelirin sadece 6,37 milyar TL’si faaliyet kârı olarak gerçekleşmiş. Fakat bu miktar da net dönem kârını göstermiyor. Bu maliyetler dışında finansal gelir ve giderler var, bunları da çıkarmak gerekir. Sadece bunları da çıkarmak yetmiyor bu şirket aynı zamanda vergi de ödüyor. Tüm bunları hesapladığımızda şirketin net dönem kârı 4,81 milyar TL olarak gerçekleşmiş. Yani şirket 102,32 milyar TL’lik yaptığı satışın sadece 4,81 milyar TL’sini (yüzde 4,7’sini) net dönem kârı olarak kasasına koymuş. Fahiş kâr marjıyla çalışıyor denilen market zincirinin kârlılığı görüldüğü üzere oldukça düşük.
Aslında olan BİM’in ürün aldığı şirketlerin belirli bir satış fiyatı var ve BİM gibi market zincirleri düşük bir kâr marjı ekleyerek o fiyatın üzerine kârını koyar ve ürünü satar. BİM’in aldığı ürünün fiyatı üreticisi tarafından artırıldığında da BİM’deki fiyatlar mecburen artar. Türkiye’de üretici fiyatları Kasım ayı itibarıyla yıllık olarak yüzde 157,69 artmış durumda. Bu da gösteriyor ki üreticilerin maliyeti yıllık yüzde 157,69 olduğu ortamda üreticiler bunu fiyatlarına belirli oranda yansıtarak BİM’e ürün satıyorlar ve bu ortamda BİM de kendi küçük kâr marjını ekleyerek ürünleri nihai tüketici olan vatandaş alsın diye satışa sunuyor.
Düşük kâr marjı ile çalışması halka olan sevgisinden ya da fedakarlık motivasyonundan değil, iş modelinin bu şekilde düşük kâr marjlı olmasından. O nedenle aslında üç harfli market zincirleri hepimizin deneyimlediği üzere halkın alabileceği en uygun fiyatla ürün satarlar. Fahiş fiyatların sorumlusu olması işlerinin doğasına ters bir durum. Kaldı ki serbest piyasa sistemine inananlar fahiş fiyatın olduğu yerde alternatif firmaların daha uygun fiyata ürün satarak fahiş fiyata ürün satanları cezalandırmasını bekler. İktidar da uygulamasa bile her seferinde serbest piyasa sistemi uyguladığını iddia ediyor. Böyle bir iddiası olan bir iktidar için bu müdahale tehdidi kendisiyle çelişiyor. Daha da derine inersek fahiş fiyatın ne demek olduğu da iktidar tarafından açıklanmıyor. Ne kadar kâr marjıyla çalışmak fahiş oluyor, yıllardır buna dair bir bilgilendirme olmadı. Bu zincir marketlerde hangi ürünler fahiş fiyatlardan satılıyor ve neden tarım kredi kooperatiflerinde daha uyguna bu ürünler satılmıyor, bir açıklama getirilemiyor. Açıklama getirildiğinde muğlaklık ortadan kalkacak ama muğlaklıktan iktidar yararlandığı için bu muğlaklıkla ne olduğu belli olmayan fahiş fiyat söylemleri devam edebiliyor.
Ekonomik Büyüme De Elden Gidiyor
Türkiye ekonomi modeline geçildiğinden bu yana verilerin hızla kötüleştiği Türkiye’de, iktidarın övünç kaynağı olarak gösterdiği son kale olan ekonomik büyüme de üçüncü çeyrekte yerini yavaşlamaya bırakmış gözüküyor. TÜİK verilerine göre üçüncü çeyrekte Türkiye ekonomisi yüzde 3,9 büyüme gösterdi. Alt kırılımlara bakıldığında tarım sektöründe büyüme yüzde 1,1, inşaatta yüzde -14,1 ve sanayide yüzde 0,3 olarak gerçekleşti. Buradan inşaat tarafındaki daralmanın oldukça sert olduğunu görebiliyoruz.
Büyümeyi pozitife çeviren sektörler ise yüzde 6,9’luk büyüme ile başta hizmetler sektörü ve sonrasında daha düşük ağırlığıyla yüzde 21,6’lık büyümeyle finansal hizmetler ve sigorta olmuştur. Harcama tarafında ise hane halkı tüketim harcamaları yüzde 19,9’luk bir artış göstermiş durumda. Bu tüketim harcaması ise bize enflasyon ortamında tüketimini öne çekenleri ve artık daha az tasarruf yapma eğiliminde olan tüketicileri ima ediyor. Tüketmeden tasarrufta bulunmak artık oldukça maliyetli. Hizmetler sektöründeki büyüme de bu çıkarımı destekliyor. İş gücünün milli gelirden aldığı pay ise bir önceki çeyrek yüzde 22,6 iken bu çeyrek hafif bir artış ile yüzde 23,7 olarak gerçekleşti.
Üçüncü çeyreği içine alan dönem biteli iki ay olduğu düşünüldüğünde büyümede yavaşlama döneminden ziyade durağan dönemin bizzat içindeyiz diyebiliriz. Son çeyrek bu yavaşlamanın yerini durgunluğa bırakmasını bekleyebiliriz. Nitekim öncü göstergeler de bu durumu teyit ediyor. Bu göstergelerden olan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI Kasım ayı verilerini yayımladı. Buna göre PMI Kasım’da 45,7’ye geriledi. 50 eşik değerinin altı, sektörde durumun kötüye gittiğine işaret ederken, 45,7’lik kötü PMI verisi pandemi sonrası dönemde gelen en düşük PMI verisini gösteriyor. Verilere bakıldığında hem yurt içi hem de yurt dışı talep düşüş gösteriyor. Firmalar ana ihracat pazarlarındaki talep düşüklüğünün bu durumda etkili olduğunu belirtiyorlar. Bu kış Türkiye ekonomisinde durağanlık var.