[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (12 – 18 Aralık 2022)
İhracatta İşler Zorlaşıyor
Türkiye Ekonomi Modeli olarak adlandırılan model değersiz Türk lirası ve yüksek ihracat sayesinde cari fazla verilmesi öngörülen ya da en azından böyle ifade edilen bir modeldi. Bu modelin çalıştığını gösterecek olan ihracat tarafında işler bir süredir iyi gitmemekte. Önce ihracat ana pazarı olan Avrupa’daki durgunluk ve euronun dolara karşı değer kaybetmesiyle ihracat yara almaya başladı. Devamında ise Türk lirasının 18,60 TL civarında sabitlenmesi ile birlikte ihracatçı firmaların geliri bir anlamda sabitlenmiş oldu. Fakat yurt içinde devam eden üretim maliyetlerinin hızlı artışı, ihracatın karlılığını gittikçe azaltmakta. İhracatçı firmalar da düşen kar marjlarıyla birlikte kurların artması yönünde isteklerini gittikçe daha açık ifade etmekteler. Bu tepkilere ise Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati geçen hafta “İhracatçı şikayet etmesin, dövizdeki artış enflasyon planımı bozar” cevabını vererek[1] şu anda önceliklerinin enflasyon olduğunu vurgulamış oldu. Böylelikle kurda sıçrama bekleyenler için iktidar tarafı (en azından seçime kadar) böyle bir şeye izin vermeyeceklerini de bir kez daha işaret etmiş oldu.
Kurdaki artışa karşı direnmeye çalışan iktidara geçen hafta yardım ABD enflasyon verileri tarafından geldi. Geçen hafta açıklanan ABD Kasım ayı enflasyon verileri beklenin altında yılık bazda yüzde 7,1 gelerek düşüş eğilimini sürdürdü. Bir önceki ay yüzde 7,7 olarak açıklanan enflasyon verisinin yüzde 7,3 olması bekleniyordu. Verinin açıklanmasından sonra FED’in sert faiz artışlarına gitmeyeceği beklentisiyle Amerikan doları diğer para birimlerine karşı değer kaybetti. Türk lirası ise uzun süredir olduğu gibi bu karara kayda değer bir tepki vermedi. Türk lirası tarafında adeta sabit fiyatlama nedeniyle kur yukarı gitmediği gibi aşağı da gitmiyor. Nitekim buradaki doğal olmayan fiyatlama Ekrem İmamoğlu aleyhine açılan hakaret davasının sonucunda da görüldü. Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza sonrası dolar/TL kurunda önemli bir değişiklik yaşanmazken, kurda görülemeyen tepki borsa tarafında BIST100 endeksindeki yüzde 3,61’lik sert bir düşüşte görüldü.
ABD’de açıklanan enflasyon verilerinin akabinde FED faiz kararı da açıklandı ve ABD tarafında faizler 50 baz puan daha artırılarak 4,25-4,5 bandına yükseltildi. Böylelikle uzun süredir devam eden faiz artışları bu ay da devam etmiş oldu. Fakat üst üste dört kez gerçekleştirilen 75 baz puanlık artıştan sonra ilk kez artış 50 baz puan oldu. Üstelik FED Başkanı Powell “Gelecek toplantıda daha yavaş bir faiz artırımına gitmek mantıklı görünüyor” diyerek 25 baz puanlık artışın sinyalini de vermiş oldu. FED faiz artışından sonra Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası da 50’şer baz puanlık faiz artırımlarına gittiler. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde’ın karar sonrası yapılan basın toplantısındaki “Enflasyonun hala çok yüksek olması ve (ilerleyen süreçte) yukarıda kalacağının tahmin edilmesi nedeniyle faiz oranlarını önemli ölçüde daha fazla yükseltmeyi umuyoruz” sözleri dikkat çekiciydi.[2]
Mehmet Şimşek’in Olası Geri Dönüşü
Bir açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yan yana gelmesi siyaset kulislerini hareketlendirdi. Mehmet Şimşek acaba geri mi dönüyor söylentileri dolaşırken Ak Parti’ye yakın sosyal medya hesaplarının enteresan gelişmeler olduğuna işaret eden tweet’leri de bu ihtimalin mümkün olduğunun sinyalini verdi. Fakat gazeteci Barış Soydan’ın yazdığı kulislere göre şu an için Nureddin Nebati’nin yerine geçmesi gibi bir durum söz konusu değil. Soydan’a göre olan biten ise parti içerisinde Nureddin Nebati’den rahatsız olanlara ve ekonominin kontrolünü elinde tuttuğu söylenen Berat Albayrak’a karşı bir mesaj. Bu mesaj da kontrolün (Erdoğan’ın) kendisinde olduğu ve duruma göre gerekirse ileriki dönemlerde tekrar Şimşek’in ekonominin başına geçebileceği mesajı.[3]
Mehmet Şimşek yurt içinde ve yurt dışında saygınlığı yüksek olan bir isim. Fakat savunduğu ekonomi politikaları, ortodoks olarak adlandırılan ana akım para politikası ve bu politikalar Ak Parti’nin özellikle son bir senede uyguladığı politikalardan oldukça uzak. İleriki dönemlerde göreve dönmesi durumunda bu iki taraftan birisi geri adım atacak demektir. Mehmet Şimşek’in geri adım atması demek aslında bunca yıldır savunduğu ve uyguladığı politikaları da reddetmesi demektir. Böyle bir şeyi deneme ihtimali düşük görünüyor ama denemesi durumunda uluslararası saygınlığı oldukça yara alacak, itibarı zedelenecektir. Üstelik kimseyi ikna edebilme gücü de kalmayacaktır. Kaldı ki bu dönüşü yapması daha önce niye görevinden ayrılmak zorunda kaldığını izaha muhtaç hale getirecektir.
İleriki dönemlerde Erdoğan’ın fikrinden dönmesi ise daha yüksek olasılık. Mevcut politikaların sürdürülemezliği düşünüldüğünde bir yerde tekrardan ortodoks politikalara dönülmesi kaçınılmaz. Şu an gemi su almakta ve uygulanan politikalar sadece geminin belirli bir mesafeye kadar yoluna devam edebilmesi üzerine. O nedenle ileride tekrardan bir birliktelik olacaksa burada Erdoğan’ın geri adım atması ihtimali bana kalırsa daha yüksek. Fakat şunu da eklemek gerekir ki Mehmet Şimşek göreve geldiğinde kredibilitesi olsa bile bu kredibilite oldukça sınırlı bir kredibilite olacak. Çünkü piyasaların bir yerde tekrardan ortodoks politikalardan uzaklaşmayacaklarına inanması lazım ki burada piyasaları ikna etmek pek kolay gözükmüyor. Geçmişte defalarca aldatıldığını düşünen bir piyasa var artık.
Hatırlayacak olursak 2018 yılı Mayıs ayında Londra ziyaretinde Erdoğan yatırımcılarla bir araya gelmiş ve yatırımcıların yüzlerine karşı “Faiz ne kadar düşük olursa enflasyon da o kadar düşük olur. Faizi aşağı çektiğimiz anda bütün maliyet girdileri aşağı düşecektir” demişti. Yaklaşık on gün sonra ise dönemin merkez bankası başkanı Murat Çetinkaya ile birlikte Mehmet Şimşek apar topar Londra’ya giderek durumu düzeltmeye çalışmıştı. Fakat Şimşek pek kimseyi ikna edemediği gibi Cumhurbaşkanını da ikna edemediği için bir süre sonra görevinden ayrılmak durumunda kalmıştı. Beraber gittiği merkez bankası başkanı da yine görevinden alınmış ve yerine başka bir isim getirilmişti. Olası bir Mehmet Şimşek bakanlığı döneminde işler geçmişten çok daha zor olacaktır. Üstelik artık içeride yüksek enflasyon, baskılanan kur ve negatife dönmüş net rezervlerin varlığında sadece dışarıya değil içeriye güven vermede ve gerektiğinde acı reçete sunarak Cumhurbaşkanını ikna etmede oldukça zorlanacaktır. Böyle bir şeyi denemek ister mi diye düşünüldüğünde çok kolay demek mümkün değil.
[1] https://www.bloomberght.com/bakan-nebati-ihracatci-sikayet-etmesin-dovizdeki-artis-enflasyon-planimi-bozar-2320887
[2] https://t24.com.tr/haber/sahin-merkez-bankalari-gecen-haftaya-damgasini-vurdu,1079691
[3] https://halktv.com.tr/makale/mehmet-simsekin-erdoganin-yaninda-ortaya-cikmasinin-anlami-708644