[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (31 Ekim – 6 Kasım 2022)
Borsada firmaların 3. çeyrek bilançoları geliyor ve bilançolar genel gidişat hakkında bazı ipuçları veriyor. Borsadaki gidişatı biraz geriden alacak olursak 2021 yılı Eylül ayında başlatılan faiz indirimleri ile bir yandan firmalar çok uygun faizlerle krediye erişim şansı elde ederken diğer yandan dolar/TL kuru sert bir hareketle yukarı yönlü hareket etti. Her ne kadar KKM bir süreliğine kuru aşağı çekse de kısa sürede kur KKM’nin hemen öncesi dönemindeki değerine ulaştı. Artan enflasyona rağmen faizlerin düşük kalması birçok firmanın da karlılığını olumlu etkiledi. İhracat yoğunluklu satış yapan firmalar içinse döviz bazlı gelir söz konusu olduğundan, yüksek karlılık elde etmek için oldukça güzel bir zemin oluştu.
Diğer yandan yurtiçine satış yapan firmalar için ise hem düşük faize ulaşmak mümkündü hem de hızlı devam eden talep ortamında yüksek enflasyonun varlığı karlılıklarını artırdı. Tüm bu nedenlerle borsada birçok firmaya yatırım yapmak görece cazip hale geldi. Firmalar da bu yılın birinci ve ikinci çeyreğinde tarihi bilançolar açıkladılar. Üçüncü çeyrekte hala çok başarılı bilanço açıklayan firmalar olsa da bir miktar duraklama emareleri görülmeye başlandı.
Açıklanan bilançolardan önce olumlu gelen bilançolara baktığımızda Türk Hava Yolları tarafında oldukça güçlü bir bilanço geldiğini söylemek mümkün. Yılın ilk dokuz ayı için açıkladığı 38 milyar TL’lik kâr ile geçen senenin aynı dönemine göre kârını yüzde 518 oranında artırmış durumda. Özellikle yurtdışı tarafında işlerin iyi gitmesi ulaşım sektöründe havanın olumlu olmasını sağlıyor. Benzer bir güçlü bilanço Pegasus tarafında da beklenmekte ki o güçlülük de yurtdışı uçuşlara ağırlık verilmesinden kaynaklı. Bilançoların olumlu geldiği ve gelmesi beklenen sektörlerden bir diğeri ise enerji sektörü. Enerji fiyatlarındaki artışla birlikte bu sektörde işler şu ana kadar oldukça iyi gitmekte. Enerji sektörünün öncü firmalarından Tüpraş bu yılın ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre kârlılığını yüzde 1117 oranında artırmış durumda.
Öte yandan pandemi sonrası dönemde yüksek enflasyon Avrupa ülkelerinde faiz artışıyla sonuçlanırken, faiz artışlarının beraberinde getirmesi beklenen durgunluğun izleri ihracatçı firmalar tarafında görülmekte. Örneğin, Avrupa’ya yüksek ihracat yapan beyaz eşya firmalarının bilançolarına bakıldığında kâr marjlarının ve net dönem kârının düştüğünü görüyoruz. Durgunluk beyaz eşya tarafını olumsuz etkilemiş. Bir önceki yılın aynı dönemine bakıldığında net dönem kârları Türkiye’deki enflasyon oranının altında kalırken, kurdaki bir miktar artış kârlılık artışını pozitif seviyede tutmuş. Benzer şekilde otomotiv sektöründe de Avrupa’ya yüksek ihracat yapan firmalarda kâr marjlarının düştüğünü görüyoruz. Demir çelik sektöründeki şirketlerin bilançolarında da küresel durgunluk etkileri gözüküyor ve kârlılıkta sert düşüşler yaşanıyor. Fakat olumsuz gidişatı ima eden göstergeler bu bilançolarla sınırlı değil.
PMI’da Sert Düşüş
Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan İSO Türkiye İmalat PMI endeksi Ekim ayında 46,4 seviyesine geriledi. Endeks değeri sert yavaşlamaya işaret ederken imalat PMI, pandemiden bu yana en düşük seviyeye geriledi. Burada yine ihracat siparişlerinde bir yavaşlama görülüyor. Sektörel bazda bakıldığında kara ve deniz taşıtları hariç olmak üzere tüm sektörlerin yeni siparişlerinde yavaşlama kaydedildi. Yeni siparişlerde yavaşlama görülen sektörlerin başında tekstil ve metalik olmayan mineral ürünler sektörleri bulunuyor. Giyim ve deri ürünleri sektörlerinde de siparişlerde yavaşlama belirgin şekilde görülüyor. Nitekim Cumhuriyet Gazetesi’nden Ali Can Polat’ın haberine göre hazır giyim ve tekstilde düşen taleple birlikte haftanın iki iş günü kapanmalar yetmeyince bazı fabrikalar tamamen kapanmaya başladı.(1) Dünya gazetesinden Yener Karadeniz’in haberine göre ise yüksek fiyatlara bağlı olarak ekimde giyim alışverişi azaldı, konfeksiyon atölyelerinin kapasiteleri düşmeye başladı.(2)
Dünya geneline baktığımızda da ekonomik büyümenin öncüsü PMI verileri gerilemeye devam ediyor. Örneğin Almanya’da imalat sanayi PMI, Ekim ayında yeni siparişlerdeki düşüşün etkisiyle 2,7 puan azalışla 45,1 endeks değerine düştü. ABD’de ise ISM imalat endeksi son 2,5 yılın en düşük seviyesine gerileyerek 50,2 olarak gerçekleşti. Yine Çin’de Caixin hizmet Satın Alma Yöneticileri Endeksi Ekim ayında 48,4’e geriledi. Hatırlayacak olursak PMI için 50 endeks değeri eşik değer olarak kabul ediliyor ve 50 endeks değerinin altı daralmayı işaret ederken, yukarısı ekonomideki iyileşmeyi işaret ediyor.
İş Bankası Genel Müdürü’nden İktidara Uyarılar
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin de katıldığı Finansın Geleceği Zirvesi’nde konuşan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “Kredi fiyatı ucuzlamasına rağmen krediye erişim zorlaşıyorsa bunun kimseye bir faydası yoktur” dedi. Aran ayrıca, alınan makro ihtiyati tedbirler neticesinde artık yeni ekonomi modelin desteklediği sektörleri bile destekleyemeyecek noktaya geldiklerine vurgu yaptı. Burada sanırım kastı bankaların ihracatçı sektörlere bile kredi veremez duruma gelmiş olmaları. Bu bültende de sıklıkla belirttiğimiz üzere firmalar krediye ulaşmakta oldukça zorlanıyor ve sıklıkla krediye ulaşamadıkları yönünde iktidara şikayette bulunuyorlar.
Bankaların özellikle şikayetçi oldukları konu ise menkul kıymet alımına zorlanmaları. Finansın Geleceği Zirvesi konferansı sonrası Reuters’a da açıklamada bulunan Aran, “Şimdi ben bu hedefte (yeni ekonomik modeli desteklemeyi kastediyor) giderken ve tüm gücümü bunun kredilendirmesini yapmak için kullanırken, müşterimin parasını dolarda ya da TL’de tutmasından dolayı niye benim paramı, 50-60 milyarımı (TL) kredi yerine menkul kıymete alıyorsun? Bu karar enflasyonu kontrol altına almak için verilmiş olan bir karar. Yani makro ihtiyati tedbirler yeni ekonomi modelini desteklemek için değil, yeni ekonomi modelinin bir yan etkisi olarak çıkan enflasyonu kontrol etmek için alınan kararlar” dedi ve ekledi:
“Şimdi enflasyonu kontrol altına almaksa amacımız açık oynayalım. Onun kuralı böyle değil. Faizi indirmek zaten, öteki tarafta, enflasyonu ben göze aldım demek, modeli desteklemiyor. Makro ihtiyati tedbir, ben enflasyonu da düşürüyorum demek.”
Görüleceği üzere piyasada tüketiciler, banka dışı firmalar ve bankaların hemen hemen hepsi, mevcut ekonomik modelin geldiği noktadan oldukça mutsuz ve tepkiler gittikçe daha da açıktan verilir hale geldi. Bu açık ifade edişi İş Bankası Genel Müdürü’nün yapması, kurumsal kredibilite açısından daha da önemli.