Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (1-7 Nisan 2025)
18 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve ardından tutuklanması, Türkiye’de otoriter yönetim anlayışının yeni ve daha ileri bir adımı oldu. Siyaset bilimciler tarafından rekabetçi otoriter bir yönetim olarak kodlanan Türkiye, bu gelişmelerden sonra artık seçimlerin bile tehlikeye düştüğü bir otokrasi olarak anılmaya başladı.
Daktilo1984 olarak bu gelişmelerden sonra olağanüstü bir yayın politikasına geçerek YouTube kanalımız ve web sitemizde yayınlanan yazılar aracılığıyla siz değerli takipçilerimize önemli konu başlıklarını detaylı bir şekilde günü gününe iletmeye çalıştık. Bu çabamız da sürüyor.
Elbette bu süreçte dünyada yaşanan gelişmelere ülke olarak biraz uzak kaldık. Ancak dünya dönmeye devam ediyor ve dünya siyasetinde durum insan hakları, hukuk ve demokrasi açısından pek iyi bir yere gitmiyor.
Tüm bu karmaşa arasında Trump’ın geçtiğimiz hafta yaklaşık 60 ülkeye yüzde 10 ila 40 arasında değişen yeni gümrük vergilerini devreye alacaklarını açıklaması çok büyük bir çalkantıya sebep oldu.
Dünya liderleri gümrük vergilerini kaldırma ya da en azından indirme konusunda Trump’ı etkilemeye çalışıyor. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, yarın yürürlüğe girecek olan cezalandırıcı vergilerden kurtulmak için Başkan Trump’la görüşme planlamak, Washington’a heyetler göndermek ve kendi ithalat vergilerinde daha adil teklifler sunmak için yarışıyor.
Trump ve danışmanları ABD’nin müzakere etmeye istekli olup olmadığı konusunda karışık sinyaller veriyor. Trump, yaklaşık 60 ülkeye yüzde 10 ila yüzde 40 arasında değişen gümrük vergilerinin ABD’nin ticaret açığı ortadan kalkana kadar yürürlükte kalacağını söyledi, ancak yönetim hala yabancı ülkelerden gelen dostane teklifleri memnuniyetle karşılıyor gibi görünüyor.
Trump’ın kişiliği ve siyaset yapma tarzı düşünüldüğünde açıklanan vergilerin ülkelerle yapılacak ikili görüşmelerde biraz indirilebileceğini söyleyebiliriz. Çünkü Trump, ayağına gelip kendinden ricacı olacak liderlerle müzakere etmeyi seviyor ve istediklerini aldığını düşündüğünde de elini yüksekten açtığı pazarlıkta geri adım atabiliyor.
Şimdiye kadar sadece Çin ve Kanada yeni gümrük vergileriyle ABD’ye karşılık verdi. Avrupa Birliği yetkilileri misilleme yaparak gümrük vergileri uygulamakla ABD’yi tehdit ettiler, ancak aynı muamele karşılığında bazı ürünlerde gümrük vergilerini sıfıra indirmeyi de teklif ettiler.
Trump Çin’e, misilleme gümrük vergilerini iptal etmemesi halinde yarından itibaren yüzde 50 ek gümrük vergisi uygulayacağını ve bunun Çin’den ithal edilen ürünlere uygulanan toplam vergiyi yüzde 104’e çıkaracağını söyledi. Çin, Trump’ın tehdidini “şantaj” olarak nitelendirerek “sonuna kadar savaşma” sözü verdi. Ancak Trump son olarak Çin ile umarım anlaşırız şeklinde ifadeler de sarf etti.
Dolayısıyla şu ana kadar gümrük vergilerinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda karmaşa sürüyor. Yine de bugüne kadar olanlardan anlaşılan, dünyada küreselleşmenin büyük bir darbe aldığı ve ülkelerin korumacı önlemlere başvuracağı bir içe kapanmacı sürece öyle ya da böyle gireceğimizi gösteriyor.
Piyasalar ise elbette bu sürece son derece şiddetli şekilde tepki verdi. Wall Street çalkantılı bir işlem gününü daha küçük bir düşüşle tamamladı. S&P 500 ise şu anda bir ayı piyasasına girmenin eşiğinde ki bu durum 2022’den bu yana hiç yaşanmamıştı. Asya’da ve Avrupa’da iki günlük düşüşün ardından hisse senetleri bugün bir ölçüde sakinleşti. Trump’ın gümrük vergisi açıklamasından sonra Amerikan borsalarında düşüş yüzde 20’ye yaklaştı.
Trump ise bu düşüşten etkilenmemiş görünüyor. Pazartesi günü gümrük vergileri konusunda geri adım atmayacağının sinyalini vererek, bu vergilerin “milyarlarca dolar” gelir getireceğini ve diğer ülkelerin ticaret politikalarıyla ABD’yi “suiistimal ettiğini” ısrarla vurguladı. Ancak birçok ekonomist bu durumun ABD ekonomisinin büyümesini vuracağını ve enflasyonist etkiye sebep olacağını da söylüyor.
Orta Doğu’daki Gelişmeler
Türkiye’yi de yakından ilgilendiren başka bir konu da İran. Trump, ABD ve İran’ın nükleer görüşmeler yapacağını söyledi. Umman’da gerçekleştirilecek görüşmelerin ana teması İran’ın nükleer programı olacak. Nitekim Trump İran’ı istediklerini yapmazsa vurmakla da tehdit etmişti.
Trump, ABD’nin İran’ın nükleer programını dizginlemek için son bir çaba olarak Cumartesi günü İran ile “doğrudan” müzakerelere başlayacağını söyledi. Bu görüşmeler, Trump’ın yedi yıl önce Obama dönemindeki nükleer anlaşmayı terk etmesinden bu yana iki ülke arasında ilk resmi yüz yüze görüşmeler olacak. İsrail ise İran konusunda ABD’yi askeri tedbirlere başvurmak konusunda ikna etmeye çalışıyor.
İranlı yetkililer görüşmelerin Cumartesi günü Umman’da yapılacağını, ancak dolaylı olacağını, yani aracıların iki tarafla birlikte çalışacağını doğruladı. Görüşmelerin iyi gitmesi halinde İran’ın doğrudan müzakerelere açık olacağını da söylediler.
Trump görüşmelerin başarılı olmaması halinde İran’ın “büyük tehlike altında” olacağını yineledi. Ancak İran’ın, kendisine birkaç hafta içinde bir nükleer bombanın yakıtını ve belki de aylar içinde tam teşekküllü bir silahı yapabilecek bir “eşik” kabiliyeti kazandıran tüm nükleer altyapısını tamamen sökmeye direneceği de kesin. Yine de Suriye’de ve genel olarak Orta Doğu’da ciddi şekilde güç kaybeden İran’ın müzakere masasında eli o kadar güçlü olmayacaktır.
Öte yandan Gazze’de İsrail, sürdürdüğü katliam politikasına tam gaz devam ediyor. İsrail birlikleri Refah’tan başlayarak Gazze’yi tamamen abluka altına almaya yönelik kara operasyonlarını sürdürüyor. Bu süreçte yüzbinlerce Gazzeli zaten yerinden edilmişken başka yerlere göçe zorlanıyor. İsrail uluslararası yardımların Gazze’ye geçmesini de engelliyor.
Son olarak İsrail’in yaptığı bir saldırı da tüm dünyada tepkilere neden oldu. Filistin Kızılayı, bir sağlık görevlisinin İsrail güçleri tarafından öldürülmeden birkaç dakika önce çektiği bir videoyu yayınladı. Videoda 15 kurtarma görevlisine yönelik ölümcül bir saldırı yapıldığı görülüyor. Filistin Kızılayı bu saldırıyı “tam teşekküllü bir savaş suçu” olarak nitelendirdi.
Netanyahu ise dün Trump’ın iktidara gelişinden bu yana ikinci kez ABD’ye ziyaret gerçekleştirdi. Trump ile Beyaz Saray’da görüşen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ortak basın toplantısında, “Türkiye’nin Suriye’yi İsrail’e saldırı üssü olarak kullanmasını istemediklerini” belirtti. Netanyahu, Suriye’de “çatışmayı engellemek” için Trump ile neler yapılabileceğinin tartışıldığını da söyledi.
İsrail-Türkiye ilişkileri, Ankara’nın yeni Suriye yönetimi ile yakın ilişkileri nedeniyle de yeni bir gerginlik sürecine girdi. İsrail ordusu, 2 Nisan’da Suriye’de bazı askeri ve altyapı tesislerini vurdu. Bu tesisler arasında Türkiye’nin etkin rol oynamayı planladığı T4 üssü de yer alıyor. İsrail basınına konuşan yetkililer, askeri tesislerden birine yapılan saldırının Türkiye’ye “mesaj” olduğunu açıklamışlardı.
Netanyahu, “Türkiye ile iyi ilişkilerimiz vardı ama aramız kötüleşti. Suriye’nin, Türkiye de dahil kimse tarafından İsrail’e saldırı için bir üs olarak kullanılmasını istemiyoruz” açıklamasını yaptı. Trump ise soru cevap kısmında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile “harika bir ilişkisi olduğunu” söyledi ve “Ben onu severim, o da beni sever” diyerek İsrail ile Türkiye arasında sorun varsa çözebileceğini ifade etti.
Trump’ın Orta Doğu’da İsrail’in güvenliğini önceleyecek ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki ilişkileri geliştirecek bir politika izlediğinizi biliyoruz. Bu politika çerçevesinde Trump, Türkiye ile İsrail arasında da ilişkilerin geliştirileceği bir pozisyonu savunacaktır. İlişkilerin geliştirilebilmesi ve Suriye’de olası bir İsrail-Türkiye çatışmasının önlenmesi için Suriye yönetimi ile de irtibat halinde yeni bir Suriye güvenlik mimarisinin inşa edileceğini öngörebiliriz. Her Salı bu köşeden dünyadaki gelişmeleri sizlere aktarmaya devam edeceğim.