Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (23-29 Eylül 2025)
Geçtiğimiz hafta New York’ta gerçekleşen Birleşmiş Milletler toplantılarının yankıları sürerken (bu konuda daktilo2 Pazar ekinde yayınladığımız Birol Başkan ve Armağan Öztürk yazılarına bakılabilir) 29 Eylül Pazartesi günü Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Trump’ın görüşmesi ve görüşmenin ardından 20 maddelik bir Gazze planının açıklanması küresel siyaset açısından oldukça önemli bir gelişmeydi.
Trump’ın Nobel barış ödülü almak için savaşları bitirmek istediğini biliyoruz (tam olarak anlaşılamasa da şu ana kadar yedi savaşı bitirdiğini iddia ediyor). ABD Başkanı, Gazze’nin bu savaşlar arasında olduğunu Birleşmiş Milletler toplantılarında da vurgulamıştı.
Dün açıklanan Gazze planı ise 7 Ekim 2023’ten bu yana Hamas ile İsrail arasında bir ateşkes ve sonrasında kalıcı barışı inşa edecek birçok uluslararası planın bir karışımı niteliğinde. Tabii planda Trump’ın Gazze’yi yeni bir “riviera” yapmak istemesine dair izler de var.
Planın Temmuz ayında açıklanan Fransız-Suudi ortak planından esinlendiği anlaşılıyor. Plan, son haline, Trump’ın elçisi Steve Witkoff ve damadı Jared Kushner tarafından İsrail, Avrupa ve Arap ülkeleri ile arabulucu ülkeler Katar ve Mısır’a danışıldıktan sonra getirildi.
Netanyahu 20 maddelik bu planı kabul ettiğini açıkladı. Plan, Katar’daki Hamas yetkililerine de sunuldu. Netanyahu, Hamas’ın planı kabul etmemesi durumunda İsrail’in “işini bitireceğini” tehdidini savurmaktan da geri durmadı. Trump da Hamas planı reddederse ABD’nin İsrail’e gerekeni yapması için tüm desteği sağlayacağını söyledi.
20 maddelik planda öne çıkan maddeler neler?
Plan, önceki önerilerde olduğu gibi esir takasını içeriyor. Plana göre hayatta olduğu düşünülen 20 kişi ve öldüğü tahmin edilen 24’ten fazla İsrailli rehinenin kalıntıları 72 saat içinde iade edilecek. Buna karşın İsrail de tüm rehineler serbest bırakıldıktan sonra, 250 müebbet hapis cezası alan Filistinli mahkumun yanı sıra, 7 Ekim 2023’ten sonra gözaltına alınan 1.700 kişiyi daha serbest bırakacak.
Planda Hamas’ın kabul etmesi zor görünen madde ise örgütün derhal silah bırakması. Plana göre Hamas’ın silahları imha edilecek. Tüm rehineler geri döndükten sonra barış içinde bir arada yaşamayı ve silahlarını teslim etmeyi taahhüt eden Hamas üyeleri affedilecek. Gazze’den ayrılmak isteyen Hamas üyelerinin ise kabul eden ülkelere güvenli geçiş imkânı sağlanacak.
İsrail güçleri, rehinelerin serbest bırakılması için hazırlık yapmak üzere mutabık kalınan hatta kadar geri çekilecek. Ancak bu çekilme Gazze’yi tamamen terk etmeyi içermiyor. Bu süre zarfında, hava ve topçu bombardımanı dahil tüm askeri operasyonlar askıya alınacak ve aşamalı çekilme için gerekli koşullar sağlanana kadar savaş hatları dondurulacak. Sonrasında İsrail ordusunun Gazze’yi tamamen nasıl boşaltacağı ise belirsiz konular arasında.
Her iki taraf da öneriyi kabul eder ve süreç başlarsa Gazze Şeridi’ne tam teşekküllü insani yardımların derhal gönderileceği de maddeler arasında. ABD planında göze çarpan diğer bir önemli öneri ise uzun zamandır üzerinde konuşulan Gazze’nin gelecekteki yönetimi ile ilgili. Planda, Gazze’yi geçici olarak teknokratlardan oluşan apolitik Filistin komitesinin yöneteceği belirtiliyor. Bu komite, Barış Kurulu adı verilen bir uluslararası geçiş organının gözetimi ve denetimi altında görev yapacak ki kurulun başında Trump olacak. Kurulda eski Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair da yer alacak. Kurulun temel görevi Gazze’de hayatı yeniden düzene sokmak, kamu hizmetlerini halka ulaştırmak ve yardımları koordine etmek olacak.
Planda Trump’ın arzu ettiği şekilde Gazze’de yeni bir inşa hareketine girişilmesi için uzmanlardan oluşan bir heyete başvurulacağı, Gazze’de bir özel ticaret bölgesi oluşturulacağı gibi ekonomi alanındaki maddeler de yer alıyor.
Trump, iktidara geldiği ilk dönemde Gazze ile ilgili büyük infial yaratan bir açıklama yapmış ve Gazzelilerin bölgelerinden gönderileceğini söylemişti. Ancak bu planda ABD yönetimi bu tutumunu değiştirmiş görünüyor. Planda Gazzelilerin yerinden edilmeyeceği açık bir şekilde belirtilmiş. Üstelik yerlerinde kalıp Gazzeyi yeniden inşa etmeleri için insanların cesaretlendirilmesi bile söz konusu.
Trump, planı gerçekleştirmeyi başarabilir mi?
Trump açıklanan bu planı da kişisel reklam kampanyası için kullanmaktan geri durmadı ve bu planın açıklandığı günün, Gazze’deki savaşı sona erdirmeye yönelik potansiyel olarak uygarlık tarihinin en büyük günlerinden biri olduğunu ve “Orta Doğu’ya ebedi barış” getirebileceğini açıkladı.
Trump’ın abarttığı kadar önemli bir plan mı bunu zaman gösterecek, ancak Hamas’ın bu planı kabul etmesi de çok kolay olmayacak gibi görünüyor. Zira Hamas bugüne kadar anlaşma yapmak için İsrail ordusunun Gazze’den çıkmasını şart koşuyordu ki bu plan, İsrail ordusunun Gazze’den nasıl ve ne şekilde tam olarak çıkacağına dair net bir çerçeveye sahip değil.
İlk haliyle sunulan bu planın tarafların gözden geçirmesi ve arabulucu ülkelerin katkılarıyla değişebileceğini de göz önünde tutmak lazım. Hamas’ın bu planı kabul etmemesi durumunda ortaya çıkacak bir felaketin sorumluluğunu almak istemeyerek planda yapılacak bazı revizelerle plana evet demesi de ihtimal dahilinde.
Planda muğlak bir şekilde de olsa Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin hakkı ve devlet olma yolunda ilerlemeleri gibi ifadelerin geçmesi Müslüman ülkelerin içini rahatlatacak cinsten. Her ne kadar taahhüt edilmese de Filistin devleti ifadesinin planda yer alması olumlu. Batı Şeria’daki İsrail işgalinden söz edilmeyen planda Gazze’nin ilhak edilmeyeceği de taahhüt ediliyor.
Öte yandan Netanyahu 20 maddelik bu planı kabul etse de aşırı sağcı kabinesi içinde plandaki bazı maddelere dair çatlak sesler şimdiden çıkmaya başladı bile. Ancak Trump yönetiminin büyük bir baskıyla tarafların üzerine gitmesi ve diğer ülkelerden de İsrail ve Hamas’a baskı gelmesi durumunda bu planın hayata geçirilebilmesi ihtimali hiç de düşük değil. Yine de planın, her iki tarafın da kabul etmiş gibi yaparak müzakereleri sabote etmek ve çatışmayı sürdürmek için kullanabileceği ve karşı tarafı suçlayabileceği kadar muğlak maddeler içerdiğinin de altını çizmek lazım. Zira geçmişte İsrail ve Hamas arasında varılan ateşkeslerin İsrail tarafından sabote edildiği olmuştu.
ABD’nin oluşturduğu 20 maddelik bu barış çerçevesi; her geçen gün daha çok ölüm haberinin geldiği, İsrail’in soykırım yaptığı iddialarının kuvvetlendiği ve tüm dünyada birçok ülkenin kamuoyunu İsrail’e karşı eylemler düzenlemeye iten bu savaşta ibrenin tekrar müzakere yönüne kayması anlamına gelebilir.
Ancak bu çerçeve, Trump’ın iddia ettiği gibi savaşı tek başına tamamen sona erdirecek bir çözüm önerisi sunmuyor. Bu tür bir barış muhtemelen haftalar, aylar ya da daha uzun sürecek dikkatli bir diplomatik süreç ve özverili bir çalışma gerektirecek.
Yine de Trump, müzakereleri de iyi idare ederek tüm bu zorlukları aşıp Gazze’de kalıcı barışı sağlayabilirse, kendisini Orta Doğu’da barışın mimarı olarak sunabilir ve hayallerini süsleyen Nobel barış ödülünü kapabilir. Kim bilir?