[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (11-17 Ekim)
22 yaşındaki Mahsa Amini’nin başını örtmediği gerekçesiyle ahlak polisi (İrşad Devriyeleri) tarafından göz altına alınıp, göz altı sırasında şiddete uğrayarak hayatını kaybetmesinin üzerinden bir ayı aşkın bir süre geçti. Bu bir aylık sürede Amini’nin öldürülmesiyle başlayan protestolar tüm İran’a yayıldı. Yaşanan protestoların geçmişte yaşananlardan bazı farklılıkları bulunuyor. Ancak bu eylem hareketlerinin İran’da kalıcı değişikliklere yol açabilecek bir devrim potansiyeline erişebileceği ise oldukça kuşkulu.
İran’da Son Dönemde Yaşanan Diğer Eylemler
İran’da 2017 yılı sonunda başlayan ve 2018’de süren eylemler, hayat pahalılığı ve yoksulluk nedeniyle rejimi hedef almış ve sonrasında rejim tarafından bastırılmıştı. Kasım 2019’da akaryakıt fiyatlarına yapılan fahiş zamlar sonrası yine eylemler başlamış, arabalar trafiği kilitlemiş ancak bu eylem de zaman içerisinde rejimin baskısıyla sona ermişti. Bu iki eylem de her ne kadar rejime olan diğer şikayetleri içerse de temelde ekonomi kaynaklıydı ve rejimin meşruiyetinin İran toplumu nezdinde gittikçe azaldığının da bir göstergesi olmuştu.
Amini’nin Öldürülmesiyle Başlayan Eylemlerin Farklı Yönleri
2021 yılında oldukça muhafazakar olan İbrahim Reisi’nin İran’da cumhurbaşkanı olmasından sonra ahlak polisinin yetkileri genişlemiş ve örtünme kuralına uymayan kadınlara baskılar artmıştı. Son dönemde bazı kadınlar bu nedenle tutuklanmaya başlamıştı. Baskıların arttığı bu dönemde Mahsa Amini’nin yine başörtüsü gerekçesiyle göz altında hayatını kaybetmesi ise bardağı taşıran son damla oldu.
Mahsa Amini, İran’ın Kürdistan bölgesinde yaşayan ve Kürt etnik kökene sahip bir aileye mensup. İlk eylemler de Amini’nin cenazesinden sonra kendi şehri olan Sakkız’da başladı. Sonrasında hızla diğer Kürdistan şehirlerinde bu eylemler yayıldı. Amini’nin Kürt kökenli olması ve İran’da yaşayan Kürtlerin diğer etnik gruplara göre daha örgütlü davranabilmesi bu büyük protestoların ateşini de bu bölgede yaktı. İran’ın Kürdistan eyaletinde başlayan bu eylemler bu yönüyle öncekilerden farklılık arz ediyor.
Amini’nin örtünme kuralları nedeniyle göz altına alınması ve hayatını kaybetmesi, İranlı kadınların bu eylemlerin öncüsü olmasına yol açtı. Bütün ülkeye yayılan eylemlerde kadınlar, başörtülerini çıkarmak ve yakmak gibi simgesel değeri oldukça yüksek eylemlere imza attılar. Kadın dayanışması içerisinde tüm dünyadan kadınlar, saçlarını kesmek gibi eylemlerle İranlı kadınlara destek verdiler ve vermeye devam ediyorlar.
Eylemlerde gençler de çok büyük rol oynuyor. Özellikle okulların açılmasından sonra birçok okul ve üniversitede genç erkek ve kadınlar öğrenciler protesto eylemleri düzenledi. Z kuşağı, özgürlükler bağlamında bu eylemleri rejime karşı bir fırsat olarak görüyor. Okullarda kadın öğrenciler başlarını açmak suretiyle eylemlerini sürdürüyor. Rejimin can damarı olan İslami temellerini bu yolla sarsıyorlar. Bu durum da geçmişteki eylemlerden daha farklı bir siyasi ve sosyo-ekonomik gerçekliğe işaret ediyor. Hem rejimin İslami temellerine bir eleştiri olması hem de gençlerin ve özellikle de kadınların eylemlerde ön plana çıkması yönüyle İran rejimi, bu sefer daha farklı bir meydan okumayla karşı karşıya.
İran Rejimi Bu Denli Yaygın Eylemlere Direnebilir Mi?
Mahsa Amini’nin Kürt olması, eylemlerin İran’ın diğer etnik grupları ve tüm şehirlerinde yayılmasına bir engel teşkil etmedi. Etnik kökenden bağımsız olarak özgürlük ve adalet temelinde İran rejimini doğrudan hedef alan eylemler, rejimin beklemediği bir kitleselliğe ulaştı. Kürtçe, ”Kadın, Yaşam, Özgürlük” anlamına gelen ”Jin, Jiyan, Azadi” ve bu kelimelerin Farsçası olan ”Zen, Zendeki, Azadi” sloganları eylemlerde sıklıkla kullanılıyor. Ancak tüm bu protestoların kalıcı sonuçlar doğurması önünde ciddi engeller de var.
Öncelikle bu eylemler güçlü bir organizasyon ve koordinasyondan yoksun. Okullarda öğrencilerin inisiyatifiyle, meydanlarda slogan atan bir gruba yeni insanların ve korna çalan arabaların katılmasıyla ya da öldürülen bir insanın memleketinde öfkeyle ortaya çıkan protestolar, İran rejimi gibi otoriter uygulamalar, baskı ve şiddet konusunda büyük deneyime sahip bir rejimi sarsmak için yeterli gözükmüyor. Zira, bu tip sosyal hareketlerin rejimi devirebilmesi ya da değişime zorlaması, genelde rejim içindeki güçlerin bir kısmının da eylemlere destek vermesi ve rejim karşısında yer almasıyla mümkün olabiliyor. Ancak son bir ayda rejim güçlerinin ve kolluk kuvvetlerinin rejimle uyum içinde çalıştığı anlaşılıyor. Rejimin iç yapısında henüz sarsılma emareleri gözükmüyor.
İnternet ve sosyal medyaya ulaşımın engellenmesi de İranlı eylemcilerin örgütlenmesi önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Bu konuda Elon Musk, Starlink uydularının aktifleştirilerek İran’a internet verileceğini duyurdu. Elbette rejim Musk’ın bu açıklamasını, tüm eylemlerden sorumlu tuttuğu ABD’nin İran’da karışıklık çıkartmak için attığı başka bir adım olarak gördü. İran’ın dini lideri Hamaney ve Cumhurbaşkanı Reisi, ABD’nin yaptığı açıklamalarla diğer ülkelerde kaos ve terörü kışkırttığını ve dış güçlere boyun eğmeyeceklerini ifade ettiler.
İran’daki Protesto Eylemlerinde Son Durum
Geldiğimiz noktada İran’da yaşanan eylemler sırasında 200’den fazla kişi hayatını kaybetmiş durumda. Binlerce insan göz altına alındı ya da tutuklandı. Ahlak polisi ve askerlerin genç kadınları taciz ettiği iddialarıyla öfke ve tepkiler iyiden iyiye yayılıyor. Tüm dünyada İran’daki protestolara dikkat çeken eylemler yapılıyor. Son olarak İranlı kaya tırmanışçısı Elnaz Rekabi, Güney Kore’de düzenlenen Asya Kaya Tırmanma Şampiyonası’nda başörtüsünü çıkararak yarışmış ve İran’daki protestolara destek vermişti. Bu olaydan sonra Rekabi şampiyonadan erken ayrılmak zorunda kaldı ve Rekabi’den haber alınamadığına dair haberler ajanslara yansıdı.
İran’ın dini merkezlerinden olan Kum kentinde bile protesto gösterileri düzenlenmesi ve okulların açılmasıyla 100’den fazla üniversite ve birçok orta öğretim kurumuna eylemlerin yayılması, geçmiştekilerden çok daha yaygın bir toplumsal desteği olan bu eylemlerin İran rejimini sarsabileceğini gösteriyor. İran rejimi ise en iyi bildiği yöntem olan şiddeti en yoğun haliyle kullanmaktan geri durmuyor ve muhtemelen daha da yaygınlaşma potansiyeli olan olası eylemleri önlüyor.
Rejimin baskısından bunalan kadınlar, özgürlüğe hasret genç kuşak ve ekonomik sıkıntıların bunalttığı geniş halk kitleleri, imkanları oranında ve fırsat buldukça eylemleri sürdürüyor. Mahsa Amini sembol bir isme dönüşmüş durumda. Protesto eylemleri ortak söylem ve eylem yöntemleri geliştirebilmiş gibi görünüyor. 1979 devriminden bu yana İran rejiminin karşılaştığı en büyük sosyal hareket olan bu eylemler, rejimi değişime zorlayamadan sönümlense bile gelecek dönem için İran rejimini tehdit edecek semboller ve deneyimi yeni nesiller için arkasında bırakacak ve İran rejiminin azalan meşruiyetine bir darbe daha vuracak.