[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (16-22 Mayıs 2023)
Dünya diplomasisinin ana gündemini son bir yıldır Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve bu sorunun yarattığı diğer karmaşık problemler dizisi oluşturuyor. Geçtiğimiz hafta ise birçok uluslararası aktörün katıldığı ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yine en çok konuşulduğu hızlı bir diplomatik ilişkiler serisine şahit olduk.
Zelensky’nin Diplomasi Trafiği
Zelensky geçtiğimiz hafta 12 yıl aradan sonra Suriye Devlet Başkanı Esad’ın da katıldığı Arap Birliği Zirvesine katıldı. Esad’ın katılması ile Arap Birliği’nde 12 yıldan sonra bir ilk yaşanırken Suriye’nin geleceği açısından ciddi gelişmelere gebe olabilecek bu zirveye Zelensky’nin katılımı ile Rusya-Ukrayna Savaşı gündemi de ön plana çıktı.
Zelensky bu zirvede Arap liderlerle ikili görüşmeler yaptı ve önemli mesajlar verdi. Yaptığı konuşmada savaşı kendilerinin tercih etmediğini ve işgale uğradıklarını belirten Zelensky, işgale karşı var güçleriyle direnecekleri mesajını tekrar vurguladı.
Zelensky’nin Arap Birliği’nde verdiği diğer bir önemli mesaj ise İslam dünyasına Ukrayna’daki Müslüman nüfusun korunması çağrısı yapması oldu. Kırımlı Türkler başta olmak üzere ciddi bir Müslüman nüfusa sahip Ukrayna’nın İslam dünyasına bu çağrısı, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin bir başka önemli tarafını gözler önüne sermesi açısından önemli.
Suudi Arabistan’ın başkenti Cidde’de gerçekleştirilen 32. Arap Birliği Zirvesi, Suudi Arabistan’ın son dönemde izlediği çok yönlü diplomasi hamlesinin bir parçası olarak Esad’ı da yeniden bu zirveye dahil etti. Suriye, Yemen, Sudan ve Lübnan’daki savaş, iç çatışma ve ekonomik durumun ele alındığı zirve Zelensky’nin varlığı ile daha da önemli hale geldi. Zelensky Ukrayna’daki Müslümanların korunması çağrısının yanı sıra Suudi Arabistan’a esirlerin değişiminde oynadığı arabulucu rolü için teşekkür etti ve ülkesini bu işgalden kurtarmak için her türlü diplomatik yolu deneyeceğini bu kez farklı bir platformda bir kere daha göstermiş oldu.
G7 Zirvesi Nedir? Neden Önemlidir?
G7; ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Japonya, İtalya ve Kanada’dan oluşan bir uluslararası birliktir. 1975 yılından beri bu ülkelerin liderlerinin senede bir kere toplanması ile gerçekleştirilen zirvelerde dünyanın siyasi ve ekonomik gidişatına dair önemli mesajlar verilir. Bu yedi ülke dünya zenginliğinin yaklaşık yüzde 63’üne sahiptir. Ayrıca yedi ülkenin maliye bakanları liderlerden bağımsız yılda 2 ila 4 kere toplanarak dünyanın ekonomik gidişatına dair değerlendirmelerde bulunur ve kimi girişimler başlatarak finansal destek programları planlar.
Japonya’da Gerçekleşen G7 Zirvesi’nden Ne Çıktı?
Geçtiğimiz hafta sonu üç gün süreyle Japonya’nın Hiroşima kentinde Japonya Başbakanı Kişida Fumio’nun ev sahipliğinde düzenlenen zirveye, yedi ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra Avrupa Birliği (AB), Endonezya, Hindistan, Güney Kore, Avustralya ve Vietnam da resmi olarak davet edildi. Zelensky’nin zireveye katılması ise Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin zirvenin önceliklerinden biri olduğunu gösterdi.
İlk önce zirveden Ukrayna işgaline yönelik çıkan mesajlara bakalım. Sonuç metninde belirtildiği üzere yedi ülkenin liderleri, Rusya’yı Putin’in bu savaşı sürdürmesini zorlaştıracak “teknoloji, endüstriyel ekipman ve hizmetlerden” yoksun bırakma konusunda mutabakata vardı. Bu tür stratejik ürünlerin Rusya’ya ulaşmasını engellemek konusunda yeni yaptırımlar ve önlemlerin alınacağı anlaşılıyor.
Rusya’ya uygulanacak yaptırımlar konusunda diğer çok önemli bir madde ise Rusya’nın elmas ticaretine yönelik alınacak önlemler oldu. Rusya dünyanın en büyük elmas üreticisi. Elmas ticaretinde Rus devletine ait Alrosa şirketi aracılığı ile yılda 4 milyar euro gelir sağlıyor. G7 ülkeleri Rusya ile şirketlerin yapacağı elmas ticaretine de kısıtlamalar getirmeyi karara bağladı. Ayrıca, uygulanan mevcut yaptırımların daha verimli şekilde sürdürülmesi için pürüzlü alanların gözden geçirilmesi ve uygulamadaki sıkıntıların giderilmesi de liderlerin hemfikir olduğu diğer bir konu oldu.
Çin Konusu Rusya-Ukrayna Parantezine Alınamayacak Kadar Önemli
Elbette G7 ülkelerinin bir araya gelmesi, Batı bloku ile Çin arasındaki rekabet ve çok boyutlu mücadele alanları için de önemli konuların konuşulması anlamına geliyor. Bu bağlamda liderler, Çin ile kurulan ticari ve ekonomik ilişkilerde bu devasa ekonomiye olan bağımlılığın azaltılması konusunda ortak bir tutum aldılar. Ancak G7 ülkelerinin her birinin birçok farklı alanda Çin ile muhteviyatı farklı ilişkileri var. Bu nedenle Çin’e karşı düşünülen önlemler konusunda ortaklaşmaları pek mümkün değil. Yine de Çin meselesi Rusya-Ukrayna Savaşı parantezi dışında da gündeme gelerek tartışıldı.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali hususunda ise G7 ülkeleri, Pekin yönetiminden Rusya’ya Ukrayna’dan askerlerini çekmesi için baskı yapması talebinde bulundu. Her uluslararası toplantıda olduğu üzere jenerik uluslararası hukuk açıklamaları kapsamında Rusya’nın işgalinin sonlandırılması için Çin yönetimine bir mesaj verilmiş oldu. Bunun yanı sıra, son yıllarda sıcak gelişmelerin yaşandığı ve benim de bu köşede sıklıkla gündeme getirdiğim Asya-Pasifik bölgesi için Çin’in artan silahlanmasına vurgu yapılarak Pekin yönetiminin bu tutumu eleştirildi.
Çevre ve İklim Politikaları: Değişmeyen Ancak Alt Sıralarda Kalan Gündem
İklim değişikliği konusu Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana önemiyle ters orantılı olarak biraz arka plana itilmiş durumda. Özellikle Rus petrol ve gazına olan bağımlılık, Avrupa’da nükleer enerji, doğal gaz ve hatta kömürden yararlanılması hususlarını tekrar masaya getirdi.
G7 ülkeleri liderleri Paris İklim Anlaşması kapsamında alınan kararların önemini vurgulasalar da Rus kaynaklarına doğal gaz alanındaki bağımlılığı azaltmak için ülkelerin bu alana devlet teşvikleri verebileceğinin altını çizdiler. Rusya-Ukrayna Savaşı sürerken iklim konusundaki hedeflere nasıl ulaşılacağı konusundaki soru işaretleri giderek artıyor. Ancak, küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması, 2035 yılına kadar tamamen elektrikli araçlara geçilmesi ve 2050 yılında sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşılması konularının G7 Zirvesi’nde de vurgulanması yine de iyi bir gelişmedir diyelim.
Nükleer Konusu ve G7’nin Sembolik Önemi
G7 zirvesinin 2. Dünya Savaşı sırasında atom bombalarından birinin atıldığı Hiroşima’da gerçekleştirilmesi, Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında yeniden gündeme gelen nükleer silahlar konusu için de sembolik önem taşıyor. Nitekim G7 zirvesinde Putin’in “Belarus’a taktik nükleer silahlar yerleştireceğiz” açıklamasına ve Ukrayna’da nükleer silah kullanma tehditlerine karşı, bu durumun kabul edilemez bulunduğu da kayıtlara geçirildi. Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan derhal vazgeçmesi çağrısı da elbette tekrarlandı.
G7 zirvesi gibi önemli aktörlerin bir araya geldiği toplantılar dünyanın en çok konuştuğu gündem maddelerini yeni açıklamalar eşliğinde tekrar gözden geçirmek için de fırsatlar sunuyor. Ancak tüm bu açıklamalar ve bildirilerin ne derece somut politikalara dönüşeceğini bilemiyoruz. Toplantıdan çıkan ve belki de en çabuk somut sonucu doğuracak gelişme ise Biden’ın Ukrayna’ya F-16 savaş uçakları verebileceklerini açıklaması oldu.
Biden bu uçakların Ukrayna tarafından Rusya topraklarına girmek için kullanılmayacağını ve ABD’nin Ukraynalı pilotların F-16 kullanımı konusundaki eğitimlere destek verdiğini de sözlerine ekledi. Hava sahasında Ukrayna’ya karşı bariz üstünlüğü bulunan Rusya’nın bu haberden hiç memnun olmayacağı açık. Geleceğine dair öngörüde bulunmanın çok zor olduğu Rus işgalinin, G7 Zirvesi’nden çıkan yeni kararlardan ve ABD’nin F16 girişiminden ne kadar etkileneceğini ise zaman gösterecek.