Hariçten Gazel Dış Haberler Bülteni (16-22 Temmuz 2024)
Ve Biden adaylıktan çekildi… ABD’de aylardır Joe Biden’ın en yaşlı başkan adayı olarak yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle adaylıktan çekilmesi gerektiği tartışmaları yapılıyordu. Trump ve Biden’ın Haziran sonunda yaptığı televizyondaki tartışma ise bardağı taşıran son damla oldu.
Biden’ın bu tartışmada cümle kurmakta dahi zorlanması, Trump’a cevap verememesi ve son derece zayıf görünmesi kamuoyu yoklamalarında Biden’a desteği ciddi şekilde düşürdü. Biden bu tartışma sonrasında da -özellikle NATO Zirvesi’nde- uzun zamandır yaptığı gibi birçok gaf yaptı ve başkanlık kampanyasını yürütemeyeceğine dair endişeleri daha da arttırdı. Sonuç olarak geç kalınmış da olsa Biden, partisinden gelen baskılara da dayanamayarak adaylıktan çekildi ve Kamala Harris’i kendi yerine aday olarak işaret etti.
Bu yazıda Biden’ın çekilmesine ve bundan sonrasında başkanlık yarışında neler olacağına dair en çok sorulan beş soruya cevap vererek sizler için ABD başkanlık seçimleri sürecindeki son durumu özetlemeye çalışacağım.
1. ABD Tarihinde Bir Aday İlk Kez mi Başkanlık Yarışından Çekiliyor?
Hayır, Joe Biden’ın başkanlık yarışından çekilmesi ABD tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir durum değil. Örneğin, 1968’de Başkan Lyndon B. Johnson, Vietnam Savaşı’nın ABD’de tepki çekmesi ve kişisel sağlık endişeleri nedeniyle ikinci döneminde yeniden seçime girmeyeceğini açıklayarak aday olmamıştı.
Biden, 1968 yılında Lyndon Johnson’ın adaylıktan çekilmesinden bu yana ikinci dönem için yarışmaktan vazgeçen görevdeki ilk başkan oldu. Bu yönüyle Biden’ın çekilmesi ABD demokrasi tarihinde önemli bir olay olarak kayıtlara geçti.
2. Biden’ın Yarıştan Çekilmesinin Arkasındaki Nedenler Nelerdir?
Giriş kısmında bahsettiğim gibi 81 yaşındaki Biden’ın sağlık sorunları, fiziksel hareketleri yapmakta zorlanması, konuşurken gaflar yapması ve artık karşı argüman üretmekte dahi zorluk çekmesi ABD toplumu gibi güçlü bir başkan görmek isteyen bir toplumun gözünde Biden’ın popülaritesini iyiden iyiye düşürmüştü.
Bu yakın sebeplerin yanı sıra Biden döneminde yaşanan ve başarısızlık olarak görülen bazı icraatlar da Biden’ın popülaritesini düşürdüğü için adaylıktan çekilmesinde etkili oldu. ABD’de son dönemde yaşanan nispeten yüksek enflasyon, Covid-19 pandemisi ile yeterince iyi mücadele edilememesi, ABD’nin Afganistan’dan hızla çekilmesi sonrası Taliban’ın yönetimi devralması ve Gazze Savaşı’nda İsrail’e verilen çok güçlü destek gibi politikalar ve icraatlar nedeniyle Biden’a karşı oluşan ciddi bir tepki vardı.
Elbette özellikle Trump-Biden televizyon tartışmasından sonra Demokrat Parti içinden adaylıktan çekil çağrısında bulunan isimler ve Biden ile zaten kaybettiklerini düşünen Demokrat kesimlerin baskıları, “beni ancak tanrı istifa ettirebilir” diyen Biden’ın inadını kırmasına ve adaylıktan çekilmesine yol açtı.
3. Demokrat Parti’de Başkan Adayı ve Başkan Yardımcısı Adayı Kimler Olabilir?
Biden’ın adaylıktan çekilmesiyle birlikte Demokrat Parti’de aday kim olacak sorusu öne çıkmıştı. Ancak Biden’ın Kamala Harris’e işaret etmesi ve Demokrat Partili birçok ismin de Harris’e destek açıklamasıyla artık adayın büyük ihtimalle kesinleştiğini söyleyebiliriz? Nitekim Harris, Pazar günü Biden’ın adaylıktan çekilmesinden bu yana geçen 2 günde rekor bir bağış toplama rakamına ulaştı ve kampanyası için 100 milyon doların üstünde bağış topladı.
Başkan adayı 19-22 Ağustos tarihleri arasında yapılacak Demokrat Parti kongresinde delegeler tarafından resmi olarak belirlenecek. Ancak delegeler kongre öncesi çevrimiçi bir toplantı yaparak da Harris’in adaylığını kesinleştirebilir.
Öte yandan başkan yardımcısı adayının kim olacağı da merak edilen sorular arasında. Kamala Harris’in Afrika-Asya kökenleri ve bir kadın olması nedeniyle başkan yardımcısının beyaz bir erkek olmasının, başkanlık yarışında Trump’a karşı Demokratların şansını arttıracağı yönündeki görüş ağır basıyor. Başkan yardımcısının, seçim kampanyasının ABD toplumunun bütününe hitap edebilmesi için başkanın özelliklerini tamamlayıcı özelliklere sahip olması oldukça önemli.
Demokrat Parti’de başkan yardımcısı adayları arasında, Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg, Pensilvanya Valisi Josh Shapiro, Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom gibi isimler ön plana çıkıyor.
Bir salıncak eyalet (swing state) olan Pensilvanya’nın popüler valisi Josh Shapiro, ABD siyaseti ve seçimlerini takip eden birçok yorumcunun daha önde gördüğü bir aday. Josh Shapiro genç ve beyaz bir Amerikalı siyasetçi olması yönüyle de Kamala Harris’i tamamlayacak bir başkan yardımcısı adayı olabilir.
4. Kamala Harris’in Trump karşısında dezavantajları neler?
Kamala Harris aslında birçokları tarafından popüler bir başkan yardımcısı olarak görülmüyor. Hatta ABD tarihindeki popülaritesi en düşük başkan yardımcıları arasında ismi geçiyor.
Biden’ın yardımcılığını yaptığı 4 yıllık dönemde Harris, başkan yardımcısı olduğu ilk dönemdeki popülerliğini ve görünürlüğünü koruyamadı. İcraat açısından çok şey yapmadığı konusunda da eleştiriler var.
Harris özellikle göçmenler konusundaki tutumu nedeniyle göçmen topluluklar tarafından eleştiriliyor. Eleştiriler, Harris’in adaylığı sırasında göçmenlere verdiği vaatler ile söylemleri ve yaptıklarının çelişmesi üzerine odaklanıyor.
Elbette kadın ve Asya-Afrikalı köklerden geliyor olması da bir dezavantaj olarak sayılabilir. Çünkü Trump, kampanyası sırasında Harris’i bu özelliklerini de kullanarak vuracaktır. Ayrıca Amerikan toplumu ilk kadın başkanını, hele ki beyaz Amerikalı olmayan bir kadın adayı seçmeye ne kadar hazır bu da büyük bir soru işareti.
Dolayısıyla Kamala Harris’in, Biden’ın adaylıktan çok geç çekilmesi nedeniyle kalan çok kısa sürede tüm bu dezavantajları lehine çevirerek seçimi kazanması hiç de kolay değil. Hele ki uğradığı suikast nedeniyle gücünü pekiştiren ve muhafazakar cumhuriyetçilerin tam desteğini arkasına alan bir Trump karşısında.
5. Kamala Harris’in Trump Karşısında Avantajları Neler?
Elbette bazı seçmen gruplarının oyunu almak için dezavantaj olarak görülen özellikler, başka seçmen gruplarının oyunu almak için de bir avantaja dönüşüyor.
Kamala Harris kimliği sayesinde daha fazla kadın, genç, göçmen ve siyahinin desteğini alacaktır. Birçok ünlü film ve müzik yıldızı da Harris’e desteğini açıkladı, açıklıyor. (Bu noktada Taylor Swift’in desteğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve evet bu bir şaka değil.)
Kısa sürede bu kadar çok bağış toplaması ve hem kendi partisinden hem de Demokrat kamuoyundan ciddi bir destek alması, ABD’de Demokrat kesimlerin Trump karşısından birleşme motivasyonunun yüksekliğini gösteriyor ve bu da Harris’in hanesine bir avantaj olarak yazılıyor.
Harris, Kaliforniya Başsavcılığı, ABD Senatörlüğü ve Başkan Yardımcılığı görevlerini de içeren güçlü bir siyasi özgeçmişe sahip. Hükümetin çeşitli kademelerindeki bu kapsamlı deneyimi sayesinde yasama ve yürütme süreçleri hakkında ciddi bir birikimi var. Ayrıca, hak savunuculuğu, ceza adaleti reformu, tüketicinin korunması ve medeni hakların savunulması konularındaki çalışmaları özgeçmişini kuvvetlendiriyor.
Harris, Demokratların önseçim tartışmalarında ve Senato oturumlarındaki sorgulamalarında belirgin bir şekilde ortaya çıkan keskin tartışma becerileriyle tanınıyor. Bu özelliği başsavcılık yapmasından da kaynaklanıyor olabilir. Harris’in, politikaları net bir şekilde ifade etme ve rakiplerine etkili bir şekilde meydan okuma yeteneği, Trump’ın genellikle tartışmacı tarzıyla tam bir tezat oluşturarak televizyon tartışmasında ona avantaj sağlayabilir.
Harris, sağlık reformu, iklim değişikliği, sosyal adalet ve kadın hakları gibi Demokrat taban için önemli olan birçok temel konuda iyi bir demokrat profili çiziyor. Bu nedenle sandığa gitmeyi düşünmeyen ama Demokratlara yakın seçmen kitlesini sandığa çekebilir ve Demokrat tabanı mobilize edebilir.
Sonuç
Kamala Harris birçok demokrat seçmenin gönlündeki aday değildi. Ancak bugünkü koşullar Harris’in adaylığını öne çıkardı ve artık Demokratların önünde çok kısa bir zaman var. Öncelikle Demokratlar bir anlaşmazlık görüntüsü vermeden Harris’in arkasında birleşebilirlerse, kalan kısa sürede seçim kampanyasını Harris’e uygun ve Trump aleyhine kitleleri ikna edecek bir hale getirebilirlerse ve ABD’nin geniş toplum kesimlerinden destek alarak daha fazla sayıda insanı sandığa götürebilirlerse Harris’in Trump karşısında bir şansı olabilir.