[voiserPlayer]
Havalar ısınıyor, güneş parlıyor. Ama maalesef dışarı çıkamıyoruz. Günlük güneş ihtiyacınızı ihmal etmeyin muhterem Son Havadis takipçileri. Normalde fark etmediğiniz detayları fark etme zamanı: Daireniz hangi yöne bakıyor? Kaçla kaç arası cam karşısında güneşlenebilirsiniz?
Bu hafta gündemimizdeki başlıklar:
- 2020: Yeter!
- Koronavirüs: Türkiye’deki İvme Nasıl? Türkiye’nin test stratejisi, Ekonomik Etkileri Ne Olacak?
- Libya’da Savaşa Koronavirüs Arası
- İdlib’de TSK’ya Saldırı
- Yunanistan’da DHKP-C Baskını
- Aylan Kurdi Davasında 3 Kişiye 125 Sene Hapis
İyi haftalar diliyoruz. Abone olmak için bu linke tıklayabilirsiniz.
2020: Yeter!
Ya hu bu ne? Yetmedi mi? Yangın, deprem, savaş, salgın… Sırada ne var?
Koronavirüs: Türkiye’deki İvme Nasıl?
21 Mart Cumartesi itibariyle Türkiye’deki resmi vaka sayısı 277 kişi artarak 947’ye yükseldi. Ölüm sayısı ise bir önceki güne göre ikiye katlayarak 21’e ulaştı. Bu sayılardan anlamamız gereken nedir?
Ölüm, ortalamada hastalığı kaptıktan 2 hafta sonra gerçekleşiyor. Bu da hastalığın en az 2 haftadır aramızda olduğuna işaret. Bu açıdan bakınca önlemlerin halihazırda alındığına sevinmek gerek. Daha erken alınabilir miydi, Türkiye’deki ilk vakayı bulabilir miydik, bunlar düşünülmesi gereken sorular. İlk vakayı zaten bilmiyor muyuz diyeceksiniz. Hayır, Türkiye’de rapor edilen ilk vaka, devletin öğrendiği ilk vaka. Muhtemelen ülkeye ilk giren vaka testlere takılmadı. Bunun yüzünden geçtiğimiz haftalarda “Türkiye’de neden hala vaka yok?” sorusunu sormuştuk.
Çin’de başarının sebebi, Türkiye’de yasağın nedeni
Cumartesi gecesi itibariyle 65 yaş üstü vatandaşlara ve kronik hastalığı olanlara sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Koronavirüsle mücadelede Çin’in başarı sergilemesinin ardında devlet yönetim modeli yattığı çok konuşuldu. Ancak atlanan bir şey var. Çin, ev hapsine aldığı 60 milyon insana ve izolasyon tavsiye ettiği 1.4 milyar vatandaşının desteğine sahipti. 2002 SARS virüsünü hala hafızasında taşıyan halk, Pekin’in yaptığı uyarıları neden ciddiye alması gerektiğini kavramıştı. Ancak Türkiye’nin böyle bir deneyimi olmaması devlete zorluk yaratıyor. Çin’de Hubei eyaleti ve birkaç kötü etkilenen şehir dışında sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi. Kararlar tavsiye niteliğindeydi ve çoğunlukla dinlendi. Türkiye’de de halkın bu tedbirlere riayet etmemesi durumunda, devletin bunu uygulama şansı oldukça düşük. Özellikle risk grubunda olanlara bunu anlatmak hem bu kişilerin sağlığı için hem de ülke çapında salgının yavaşlaması için yararlı bir hareket olacaktır.
Koronavirüs: Türkiye’nin Test Stratejisi
Reuters’in haberine göre, ABD Hükümeti’nin isteği üzerine Türkiye’den 500,000 virüs test kiti gönderildi. Daha öncesinde de Türk Cumhuriyetleri’ne kitler gönderilmişti. Türkiye, bir virüs kiti sıkıntısı çekmemesine karşın, anlaşıldığı üzere, test konusunda daha limitli bir yaklaşımı tercih ediyor. Test konusunda dünyada gözlemlediğimiz üç model var, dünya ülkeleri bu skalada dağılıyor. En çok test yapan ülkeler arasında Güney Kore var, Kore arabanızdan inmeden test yaptırabileceğiniz bir sistem kurdu. Burun ve ağızdan alınan örnekler 24 saat içerisinde inceleniyor ve size test sonucu bir mesaj ile bildiriliyor. İkinci yaklaşım, Çin’in başı çektiği, testlerin hastanelerde ve kliniklerde yapıldığı yöntem. Bu yöntemde hastaların belirgin semptom göstermesi gerekiyor. Şimdiye kadar Türkiye’nin takip ettiği model bu. Son model de İngiltere’nin başı çektiği ancak sonra vazgeçtiği, görece daha az test yapılan metot. İngiltere sürü bağışıklığı (herd immunity) denilen konsepte duyduğu güven dolayısıyla çok eleştirilmişti. Ama aslında yaptıkları şeyin arkasında bir mantık yatıyor. Gelin bakalım.
Herkesin bilimsel bakması gereken bu zamanlarda…
Sürü bağışıklığı nedir?
Sürü bağışıklığı denilen olay, bir hastalığı toplum içinde çok kişinin geçirmesi ve bağışıklık kazandıkları için tekrardan hastalıkla karşılaştıklarında salgının devamına engel olan bir duvar görevi görmeleri. Bu olayı aşılarda görebiliyoruz. Mesela, biri hariç her çocuğun kızamık aşısı olduğu bir sınıfta o tek aşısız çocuk kızamık olursa bunun okul geneline yayılması çok zor, çünkü sınıfındakiler aşı yoluyla hastalığa bağışıklılar.
İngiltere’nin stratejisi neden başarılı olabilir?
Hastalık çok kolay ve hızlı bulaşıyor. Vakaların çoğunluğu da belirtileri hafif yaşayarak hastalık sürecini tamamlıyor. Hastanelere gidenler ise genellikle hastalığı daha ağır yaşayan hastalar. Bu sebeple, gördüğümüz resmi sayılar kesinlikle gerçek vaka sayısı değil, bu zaten tartışma götürmez bir konu. Sorularımızın hala cevaplanamadığı soru ise şu: Gerçekte ne kadar hasta var? Bu sorunun cevabına göre çok ilginç sonuçlara geliyoruz. Çin’in Hubei eyaletine sürü bağışıklığı noktasına ulaşmış olabilir miyiz, yoksa Çin’in önlemleri dolayısıyla mı salgın sona eriyor? Muhtemelen ikisi de.
Koronavirüs dünya çapında bir salgın haline geldi. Yani, Türkiye’de bugün hastalığı bitirsek bile, herhangi bir ülkeden gelen birisi virüsü ülkeye tekrar getirebilir. Sınırlarımızı ne kadar kapalı tutacağız? Bu hastalığın dünyadan bir anda silinmesi pek mümkün görünmüyor, insanlık yüksek ihtimalle bu virüsle yaşamayı öğrenecek. Bu açıdan, İngiltere’nin yaklaşımı acıyı tek seferde çekip kurtulmak gibi değerlendirilebilir. Bana kalırsa dünya çapında da yaklaşım zamanla buna evrilecek, zira sınırları sonsuza kadar kapatmayı hiçbir politikacı göze alamayacak.
Koronavirüs: Ekonomik Etkileri Ne Olacak?
Başından beri uyardığımız üzere, virüsün ardında gizlenen -bizce- daha büyük tehlike bir ekonomik kriz. Çoktan kapıya dayanmış gibi görünüyor. TL şimdiden 2018 Krizi’nden bu yana gördüğü en düşük seviyelere indi, 2 yıldır elde edilen kazançlar 2 haftada silindi gitti. Daha da düşmesini beklemek yerinde olacaktır. Dünya genelinde yatırımcılar ekonomik kriz beklentisiyle güvenli yatırımlara geçiyor, bunlar da ABD doları ve altın gibi şeyler. Virüs krizinin hızla bitmeyeceği herkese dank etti ve piyasaların bu hali de en az birkaç ay bu şekilde devam edecek gibi.
Perakende ve Ticarette Durum
Birleşmiş Markalar Birliği Başkanı Sinan Öncel’in açıklamasına göre AVM ve yoğun alışveriş yapılan caddelerdeki satışlar 70% düştü. Şaşırtıcı bir bilgi değil, bu ekonomik felaket Çin’de de gözlemlenmişti. Çin’den farklı olarak, Türkiye’de bu kayıpları telafi etmeye yaklaşabilecek bir online alışveriş altyapısı da yok. Perakendeci firmalar önümüzdeki aylarda çok zorlanacak. Çin dışındaki ülkelerden ekonomik veri alacak kadar süre geçmedi, bu sebeple Çin’deki ekonomik veri yol gösterici olacaktır. Ekonomik aktivitede geleceğe ilişkin güveni ölçmeye çalışan endekslerden biri olan PMI verisi Şubat 2020’de çakılmıştı. Aşağıda yıllık grafiğini görebilirsiniz. Bu düşüş, insanların şu anda herhangi bir alım kararı için beklemede kaldığını gösteriyor. Bunun da Türkçe meali, ekonomik kriz kapıda.
Ama Türkiye ekonomik paket açıkladı?
100 milyar Liralık destek paketinin yeterliliği çok şüpheli. Hem borsada, hem TL kurundaki düşüş yatırımcıların da bu fikirde olduğunu gösteriyor. Petrol fiyatlarının düşmesi bir nimet oldu, umalım ki düşük fiyatlar devam etsin. Fiyatların yükselmesi halinde TL üzerindeki baskı daha da artacaktır. Gelişmekte olan ülkelerde de durum farklı değil. Bu ülkeleri kapsayan bir yatırım sınıfı 1988’de oluşturalı beri piyasalar yıla böyle kötü bir başlangıç görmemişti. Geçtiğimiz yıllarda ekonomik darboğaz yaşayan Türkiye için toparlanma yılı beklentisi 2020 üzerindeydi. O sebeple Türkiye bir kat daha diken üstünde.
Çin İstatistik Kurumu
Turkey says it sent 500,000 coronavirus test kits to United States
Libya’da Savaşa Koronavirüs Arası Yok
Libya’da devam eden savaşa koronavirüs münasebetiyle ara verilmesi uluslararası aktörlerce tavsiye edilmişti. Libya’da hala sıfır adet onaylanmış virüs vakası var, bu da tabii ki olasılık dışı bir senaryo. Ülke, virüsün yayılmasına karşı hiçbir önlem almadı, alabilecek gibi de durmuyor. Uluslararası kamuoyundan gelen “hele bir durun” tepkisinin de ne kadar dikkate alınacağı şüpheli. 20 Mart Cuma günü, Trablus’a Haftar güçlerince yapılan bir bombalı saldırıda 5 kadının öldürülmesi de buna delalet.
U.N. condemns Libya shelling deaths after coronavirus truce plea
İdlib’de TSK’ya Saldırı
İdlib’de ateşkesten sonra gerçekleşen ilk onaylı saldırı bu hafta gerçekleşti. Roketli saldırıda 2 TSK mensubu öldürüldü. TSK’dan yapılan açıklamaya göre saldırı “radikal gruplarca” gerçekleştirildi. Suriye’deki ateşkesin devam etmesi normalde oldukça zor. Şam Yönetimi’nin koronavirüs meselesine nasıl tepki vereceğine göre ateşkesin bozulması mümkün olabilir. Şam’dan bakınca bu virüs bir nimet mi, tehlike mi? Suriye’de de halen onaylanmış virüs vakası yok, tabii ki bu da mümkün değil. Güney komşumuz şu anda her açıdan tam bir barut fıçısı. Bu aşamadan sonra, virüs haberleri her şeyi domine ederken İdlib’den yeni mülteci almak ihtimal dahilinde mi? Korkutucu senaryolar.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, bu hafta yaptığı açıklamada Rusya’yı hedef alarak, Suriye’de Türk askerlerinin ölümünden sorumlu olduğunu söyledi. ABD’den gelen görece sert çıkışlardan birisi bu. Bundan önce de Suriye Savunma Bakanı hakkında yaptırım kararı alınmıştı. Bu gelişmeler ABD içinde Türkiye’ye desteğin büyüdüğüne delalet. İlerleyen haftalarda işbirliği görmek bile mümkün.
Turkey says two soldiers killed in Syria’s Idlib in attack by ‘radical groups’
Pompeo says US believes Russia killed dozens of Turkish soldiers in Syria
US slaps sanctions on Syria defence minister for Idlib assault
Yunanistan’da DHKP-C Baskını
19 Mart Perşembe günü, Yunan anti-terör timleri DHKP-C ile alakalı 26 kişiyi gözaltına aldı, yüksek miktarda silah ele geçirildi. İlginç bir gelişme. Yunanistan’ın PKK ve DHKP-C gibi örgütlerle alakalı tutumu genelde böyle olmaz. Ya hareketleri artık göze batacak kadar büyüdü ve bir gözdağı verildi ya da Türkiye’ye bir mesaj veriliyor. Türkiye, virüs krizinden önce sınırları açıp mültecilere Avrupa’ya geçiş için yeşil ışık yakmıştı. Yunanistan’ı zora sokan bu gelişmeye karşılık AB’den Türkiye’ye karşı ciddi bir hamle gelmemesi Atina’daki modu değiştirmiş olabilir. Aslına bakılırsa mülteci krizinin ağırlığını yüklenen iki ülke olan Yunanistan ve Türkiye’nin işbirliği yapmasında iki taraf için de ciddi fayda olabilir. Umuyoruz Atina bu durumun farkına varmıştır, işbirliği AB üzerinde baskı oluşturup mülteci krizini sırtlanan bu iki ülkeyi rahatlatabilir.
Greek anti-terrorism squad finds artillery, secret tunnel
Twenty-six suspected Kurdish militants detained, weaponry seized in counterterrorism sweep (Kathimerini)
Aylan Kurdi Davasında Üç Kişiye 125 Sene Hapis
Dünya, 2015’te Suriye’den ailesiyle birlikte kaçan üç yaşındaki Aylan’ın ölü bedeninin Bodrum’da kıyıya vurmasıyla sarsılmıştı. Gözümüzün önünde gerçekleşen mülteci krizinin insani boyutuyla birçok insanı yüzleştiren fotoğraftan sonra, insan kaçakçılığına karşı tepki büyümüştü. Açılan dava bu hafta sonuçlandı ve üç kaçakçıya toplamda 125 sene ceza verildi. Haftanın iyi haberi de bu herhalde. Fakat yalnızca manşetlere girebilen ölüm haberlerini mi cezalandıracağız, diğer kaçakçılar ne olacak?
Turkey court hands 3 men 125 years each over drowning of Aylan Kurdi
Bu haftadan bu kadar, koronavirüs haberi az mı oldu dersiniz? Şaka bir yana, virüs haberlerinden kendinizi bir nebze korumanızda fayda var. Sabah akşam CNN izleyerek virüsten korunmak adına bir şey öğrenmiyorsunuz, psikolojiniz de darmaduman oluyor. Biliyorum, çünkü ben de öyle yaptım bunu Çin’de yaşarken. Siz yapmayın.
Haftanın Musikisi: Şövket Elekberova – Fizuli Kantatası
Sovyetler dönemi Azerbaycan’da yazılmış bir eser. Büyük, tok sesli Sovyet koroları eşliğinde, Şövket Elekberova’dan güzel söyleyen de yok. Eser aslen 1483 doğumlu, Azerice eser veren Fuzuli’nin bir gazeli. Efkara bir bakın: “beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı”. Başbaşa bırakıyoruz.
Haftanın Videoları
Fotoğraf: Claudio Schwarz