Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Türkiye’de Neden İklim Politikaları Konuşamıyoruz?
    Asterisk2050

    Türkiye’de Neden İklim Politikaları Konuşamıyoruz?

    Selim Yıldırım8 Nisan 20255 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Daktilo1984 olarak 2021 yılından bu yana iklim politikaları üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Türkiye’nin iklim değişikliğine yönelik siyasi bir irade ortaya koymasını ve bu meselenin politik alanda tartışılmasını bir gereklilik olarak görüyoruz. Bunun nedeni yalnızca küresel eğilimlere uyum sağlamak değil, aynı zamanda Türkiye’nin uzun vadeli ulusal çıkarlarının da bu yönde olduğu kanaatimizdendir. Zira, iklim değişikliği inkâr edilemez bir gerçek olduğu kadar, ona karşı alınan önlemler de uluslararası sistemde yeni bir düzeni çağırıyor.

    Bu “yeni düzen” söylemi, çoğu zaman abartılı bir Batı mizansenine indirgenerek tartışılıyor. Eleştirilerin haklı olduğu yönler elbette var. Örneğin, tarihsel sorumluluk bu tartışmaların en öne çıkan maddelerinden biri. Ancak, ortada bir mesele var ve bu meselenin mesele edilmesi lazım! Aksi takdirde, Amin Maalouf’a atıfla evrensel değerlerle bütünleşmediğimiz sürece ortaklaşa bir barbarlığın içinde yok olup gideceğiz. Fakat, ülke olarak biz bu meseleyi enine boyuna, uzmanıyla siyasetçisiyle, genciyle yaşlısıyla ya da farklı toplumsal kesimlerin arasında tartışamıyoruz.

    Uluslararası uzlaşı bir yana Türkiye’de iklim politikalarının sahih bir gündeme alınmamasını üç temel nedeni olduğunu düşünüyorum. Birincisi, Türkiye’deki baskıcı ve yıkıcı siyasi ortam. İkincisi, politika yapıcıların güvenlik anlayışının geleneksel bağlama takılı kalması ve iklim değişikliğini doğrudan bir güvenlik tehdidi olarak algılamaması. Üçüncüsü ise yetersiz devlet kapasitesi. Bunlar tabii ki de birbirleriyle ilişkilendirilebilir ve bir neden-sonuç ilişkisi içerisinde günün sonunda Türkiye’de neden iklim politikaları konuşamıyoruz sorusunun yanıtını verebilir. Fakat, bu yazıda bunları biraz detaylandırmak istiyorum.

    Türkiye’de mevcut siyasi ortamın rasyonel ve yapıcı tartışmayı nasıl engellediği, hatta imkânsız hale getirdiği üzerine durmak gerekiyor. Aslında bu yazıyı daha önce kaleme almayı düşünmüştüm, ancak içinde bulunduğumuz politik koşullar bunu sürekli ertelememe neden oldu. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi, “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor.” Son dönemde yaşadıklarımız da bunun açık bir göstergesi oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptal edilmesi, ardından tutuklanması, siyasi aktörlerin birbirlerini sürekli olarak “yeniden betimleme” (redescription) stratejileriyle itibarsızlaştırdığı bir politik girdabı daha da derinleştirdi. Bu süreçte siyasi tartışma, karşılıklı diyaloğun imkânsızlaştığı, katılımcıların sürekli olarak kendilerini savunmak ve başkaları tarafından kendilerine biçilen olumsuz kimliklerden kaçınmak zorunda bırakıldığı bir çatışma alanına dönüştü. Bu tür yeniden betimleme taktikleri, karşı tarafın argümanlara makul yanıtlar verme imkânını ortadan kaldırarak, karşılıklı anlayışın zeminini yok etmekte, kutuplaşmayı artırarak demokratik süreci derinden yaralamakta.

    Bu politik atmosferde ekonomik kriz daha da derinleşirken, geleceğe yönelik planlar yapmak neredeyse imkânsız hâle geldi. Sanayideki üretimin daralması, KOBİ’lerin artan borç yükü altında ezilmesi ve orta sınıfın yüksek enflasyonla baş edemez hale gelmesi, toplumun siyasetin içine sıkıştırıldığı bu sürekli kriz ve kutuplaşma hâlinin sonuçları oldu. Tüm bunlar, geçen ay TBMM’ye sunulan iklim kanununun kapsamlı bir tartışmaya açılmasını imkânsız kıldı. Böylece, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik somut hedeflerden, fosil yakıtlardan çıkış stratejilerinden ve etkili denetim ve finansman mekanizmalarından yoksun bir yasa tasarısının kabul edilmesi büyük ölçüde kaçınılmaz hale geldi. Bu şartlar altında çoğu siyasetçinin gözünde tali bir alan olarak görülen iklim politikaları yine geri planda kaldı. Bu durum bize, kamusal alandaki diyaloğun ne kadar kısır olduğunu yeniden gösterdi.

    İkinci olarak, Türkiye’de iklim değişikliği hâlâ ulusal güvenlik tehdidi olarak görülmüyor. Bilimsel açıdan iklim krizinin varlığı tartışmaya açık değil, fakat siyasi alanda konu hâlâ kutuplaştırıcı ve araçsallaştırılan bir mesele olmaya devam ediyor. Bu durumun doğal sonucu olarak da iklim değişikliği Türkiye’nin güvenlik politikalarında neredeyse hiç yer bulamıyor. Trine Marielle Wik ve Andrew W. Neal’ın 94 ülkeyi kapsayan içerik analizinde Türkiye’nin ulusal güvenlik belgelerinde iklime ayrılan pay sadece %1 civarında, yani oldukça ihmal edilebilir düzeyde. Oysa, iklim kırılganlığı yüksek birçok ülke, güvenlik anlayışlarını genişletip, derinleştirerek iklim değişikliğini ulusal güvenlik ajandalarına çoktan dahil etmiş durumda. Geleneksel olarak devlet merkezli ve askerî tehditlere odaklanan güvenlik politikaları artık iklim gibi doğrudan bireylerin hayatını etkileyen tehditleri de kapsıyor. Türkiye’nin bu dönüşüm karşısındaki isteksizliği, kapsamlı iklim politikaları üretme ve toplumda gerekli bilinçlenmeyi sağlama kapasitesini de zayıflatıyor.

    Son olarak, iklim politikalarının etkin bir şekilde uygulanmasında devlet kapasitesinin kritik rolüne dikkat çekmek gerekiyor. Devlet kapasitesi yalnızca bürokratik ve teknik bir mesele olmayıp, aynı zamanda çıkar gruplarının direncini aşarak kamu yararına uygun politikaları uygulayabilme becerisiyle de ilişkili. Meckling ve Nahm’ın vurguladığı gibi, güçlü bürokratik kapasite tek başına yeterli değildir; stratejik devlet kapasitesi olarak adlandırılan, çıkar gruplarını yönetme ve gerektiğinde bu grupların direncini aşma yeteneğini de içerir. Türkiye bağlamında, devletin bu stratejik kapasiteyi yeterince geliştiremediği ve iklim değişikliğini hâlâ güvenlik gündeminde çok düşük bir öncelikle ele aldığı görülüyor.

    Tam da bu noktada Süleyman Demirel’in “Devleti itibarsızlaştırırsak kimden, ne umacağız?” sözleri aklıma geliyor: Devleti zayıflatmak ya da işlevsiz kılmak yerine, devletin kapasitesini toplumun genel çıkarlarına hizmet edecek biçimde güçlendirmek ve kullanmak esas olmalı. Devlet, gücünü dar zümrelerin değil, geniş toplumsal kesimlerin faydasına kullanarak, iklim krizine karşı etkin önlemler almalı, ulusal düzeyde gerekli düzenlemeleri yaparak uluslararası işbirliğinde meşru ve etkin bir temsiliyete sahip olmalı. Böylece devlet, toplumsal sözleşmenin asli görevini yerine getirerek sürdürülebilir bir refah ekonomisi ve sağlıklı bir toplumun inşasına katkıda bulunabilir.

    Sonuç olarak, Türkiye’nin siyasi ortamındaki kutuplaşma, iklim değişikliğinin güvenlik tehdidi olarak algılanmaması ve devlet kapasitesinin zayıflığı gibi faktörler, iklim politikalarını sağlıklı biçimde tartışmamızı ve etkin politikalar üretmemizi engelliyor. Bu engelleri aşmak için daha demokratik bir tartışma ortamına, iklim konusunun güvenlik politikalarına dahil edilmesine ve devlet kapasitesinin stratejik olarak güçlendirilmesine ihtiyacımız var.

    Asterisk2050 Çevre R2
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMuhalefetin Bluesky’a Göçü Kalıcı Bir Çözüm Olmayacak
    Sonraki İçerik Dünya Gündemi: Trump’ın Gümrük Vergilerine Dünyadan Tepkiler, Orta Doğu’daki Son Gelişmeler

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Elif Menderes
    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Erdal Kesin

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}