Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Siyasetsiz Siyaset: Türkiye’de İklim Politikalarının Sahipsizliği
    Asterisk2050

    Siyasetsiz Siyaset: Türkiye’de İklim Politikalarının Sahipsizliği

    Selim Yıldırım4 Eylül 20254 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    İzmir’de planlı su kesintilerinin 12 Eylül’e kadar uzatılması… SASKİ Genel Müdürü’nün Sapanca Gölü’nde düşen su seviyeleri nedeniyle kriz yönetimine geçildiğini açıklaması… Bursa’da orman yangınları, sanayinin aşırı su tüketimi ve yanlış tarım politikaları sonucu yaşanan çevre sorunları… İznik Gölü’nün kuruma tehlikesi… Kuraklığın ve aşırı hava olaylarının tarımsal üretim ve gıda fiyatlarını daha da kırılgan hale getirmesi…

    Bunlar yalnızca 2025 yazında Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ve çözüm üretmekte zorlandığı iklim krizi manşetlerinden bazıları. Ancak günümüzün “siyasetsiz siyaseti” içinde, bu sorunlara kalıcı çözümler geliştirmek mümkün mü? Türkiye siyasetinin kısır tartışmalara hapsolduğu bir ortamda, iklim krizine karşı bütünlüklü bir strateji üretmek neredeyse imkânsız hale geliyor.

    Geçtiğimiz hafta Daktilo1984’ün “Genç Kamu Entelektüelleri” Programı’na konuşmacı olarak katıldım. Sunumumda, iklim değişikliğinin yalnızca bilimsel bir gerçek değil, aynı zamanda siyasi tercihlerle şekillenen bir “belirsizliği yönetme” meselesi olduğunu vurguladım. Ulrich Beck’e atıfla içinde yaşadığımız çağın bir “Risk Toplumu” olduğunu, güvenlikleştirme ve küresel yönetişim gibi kavramların iklim politikalarını nasıl açıkladığını veya etkilediğini tartışmaya açtım. Ayrıca, Wallerstein’ın dünya-sistemleri teorisiyle ilişkilendirmeye çalıştığım tarihsel sorumluluk tartışması dinleyicilerden yoğun ilgi gördü. Uluslararası katılımcıların yer aldığı toplantıda farklı ülkelerden örnekler sunuldu, küresel yönetişim ile ulusal planlamalar arasındaki bağlar tartışıldı. Bu vakalar benzerlikler ve farklılıklar gösterse de Türkiye’nin kendine özgü yapısını anlatmak bana düştü ve bu da oldukça dikkat çekti. Türkiye örneğini üç temel sorun ve bunlara karşılık üç temel çözüm üzerinden değerlendirmeyi faydalı buluyorum. Gelin bunlara değinelim.

    İlk sorun, Türkiye’nin yalnızca iklim değişikliğiyle mücadelesinde değil, bugün yaşadığı birçok siyasi çıkmazın arkasında da kutuplaşma sorununun yatması. Bu kutuplaşma, toplumsal mutabakatın temeline adeta patlamaya hazır dinamitler yerleştiriyor; kimi konularda bu dinamitler çoktan infilak etmiş durumda. Demokratik erozyonun ötesinde, bugün siyaset bilimciler Türkiye’nin rekabetçi otoriterlikten hegemonik otoriterliğe geçişini tartışıyor. Toplum ise bu sürecin öznesi olmaktan çok, nesnesi haline gelerek keskin biçimde kutuplara ayrıştırılıyor.

    İstanbul Ekonomi Araştırma’nın verilerine göre 2009’da 0,273 olan kutuplaşma endeksi 2015 seçimlerinde %22 artışla 0,334’e yükseldi. Bugün ise toplumun %39,4’ü kutuplaşmanın özellikle laik–dindar ekseninde gerçekleştiğini düşünüyor. Böyle bir ortamda iklim değişikliğinin toplumsal kabulü ya kayboluyor ya da rasyonellikten uzak kamusal tartışmalar içinde buharlaşıyor.

    İkinci sorun ise kurumsal kapasite eksikliği. Daha önce de sıkça dile getirdiğim gibi, Türkiye’de iklim değişikliği çok sınırlı faaliyet alanlarına hapsedilmiş durumda. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yürüttüğü bürokratik süreçler olsa da kapsam oldukça dar. Uzun yıllardır beklenen iklim kanunu nihayet meclisten geçti; ancak kabul edilen hali bu dar kapsamı adeta teyit etti. Kanun, Emisyon Ticaret Sistemi için bir altyapı hazırlığı içeriyor ve bu yönüyle Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na uyum sağlama çabası taşıyor. Buna karşın, yerel yönetimlere karar alma yetkisi tanınmadı; sadece veri sağlama ve raporlama görevi verildi. Ayrıca STK’lar ve bilim çevreleri sürece dahil edilmedi. Konda’nın yaptığı bir araştırmaya göre toplumun %71’i iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğunu bilmesine rağmen, %70’i bu kanundan habersiz. Bu tablo, kurumsal kapasite eksikliğinin ne kadar derin olduğunu gösteriyor.

    Üçüncü sorun ise kalkınma–çevre ikileminin hâlâ hâkim retorik olması. Mevcut ekonomik koşullarda her şeye rağmen kalkınma anlayışından uzaklaşmak pek mümkün görünmüyor. Üzülerek belirtmeliyim ki bu yalnızca iktidarın siyasi ajandası değil; muhtemel bir hükümet değişikliğinde dahi Türkiye’nin hızlı bir şekilde sürdürülebilir kalkınma modeline geçmesi pek olası değil. Bunun için uygun ekonomik koşulların sağlanması ve uyumlu bir bürokratik sistemin inşası zaman alacaktır.

    Toplum ise bu konuda çelişkili bir noktada duruyor. Bir yandan %87’si aşırı hava olaylarının arttığını gözlemliyor, diğer yandan kalkınmayı çevre politikalarının önüne koyan siyasi söylemler geniş kabul görüyor. Yine de toplumun %65’inin temiz enerji yatırımlarını, %51’inin ise bilimsel yöntemlere dayalı iklim politikalarını talep etmesi, bu ikilemin aşılması için önemli bir potansiyel barındırıyor. (İklim Haber ve Konda’nın yürüttüğü Türkiye’nin İklim Değişikliği Algısı araştırması için bkz: https://www.iklimhaber.org/wp-content/uploads/2025/01/Konda-Iklim-Degilikligi-Algisi-rapor-2024.pdf)

    Gerçeklerle yüzleşmek bazen en ağır yükü taşımak gibidir. Ama gözlerimizi kapatınca ışıklar sönmüyor, aksine daha keskinleşiyor. Benim bu şartlar altında sunduğum reçete, birçok iklim krizi çalışanı ya da “şimdi ya da asla” diyerek daha radikal adımlar bekleyenler tarafından şiddetle reddedilebilir. Eleştirilerinin epey de haklı nedenleri olabilir. Fakat ben, iklim krizinin aciliyetinin farkında olsam da reel politikanın gerçekleriyle de yüzleşmekten kaçınmıyorum.

    Türkiye’nin yaşadığı iklim krizine çözüm üretmesi için önce bu siyasal gerçeklerle hesaplaşması şart. Otoriterleşmenin derinleştiği, yolsuzlukların sıradanlaştığı, adalet mekanizmalarına güvenin zayıfladığı ve gündelik siyasetin siyasi hırslarla tasarlandığı bir ortamda, klasik çözüm önerileri havada kalıyor. Bu koşullarda yapılabilecek en gerçekçi adımlar, asgari müştereklere dayalı bir iklim mutabakatı ile en azından, karbon yoğun sektörlerin dönüşümü, su yönetimi, afet risklerinin azaltılması ve enerji verimliliği gibi konularda kısa vadeli ve somut uzlaşılar sağlamak; yolsuzluk düzeninde etkili olabilecek tek araç olan şeffaflık ve hesap verebilirliği güçlendirerek iklim fonlarını bağımsız kurumların ve sivil toplumun denetimine açmak; son olarak da merkezi siyasetin baskılayıcı doğasına karşı toplum temelli yerelleşmeye alan açmak, yani belediyelerin, kooperatiflerin ve yurttaş girişimlerinin su, enerji ve tarım politikalarını sahiplenmesini teşvik etmektir. Bu üç adım, “siyasetsiz siyaset”in hüküm sürdüğü Türkiye’de iklim krizine karşı gerçekçi bir mücadele hattı kurabilir.

    Asterisk2050 Çevre M Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikİsrail-İran Çatışması: İsrail’in Kazanımları
    Sonraki İçerik Tehran’s Last Line in Baghdad: The PMF, U.S. Pressure, and the Race to Shape Iraq’s Future

    Diğer İçerikler

    D84 INTELLIGENCE

    Tehran’s Last Line in Baghdad: The PMF, U.S. Pressure, and the Race to Shape Iraq’s Future

    4 Eylül 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    AKP, Kemalizm ve Milliyetçilik

    29 Ağustos 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    KKM’siz Ekonomi ve Kimlik Siyaseti | Çavuşesku’nun Termometresi #268

    29 Ağustos 2025 İlkan Dalkuç, Burak Bilgehan Özpek ve Ekin Keleş

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Tehran’s Last Line in Baghdad: The PMF, U.S. Pressure, and the Race to Shape Iraq’s Future

    4 Eylül 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    İsrail-İran Çatışması: İsrail’in Kazanımları

    3 Eylül 2025 Yazılar Burak Can Çelik

    Dünya Gündemi: Bir Gövde Gösterisi Olarak Şangay İşbirliği Örgütü Zirvesi

    2 Eylül 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Dijital Medyanın Geleceği: Kalite Neden Düşüyor ve Çözüm Ne Olabilir?

    1 Eylül 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}