Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Akbelen’de Kalkınma mı, Çevre mi?
    Asterisk2050

    Akbelen’de Kalkınma mı, Çevre mi?

    Asterisk2050 Proje Ekibi24 Ağustos 20236 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Ormansızlaşma tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri. Bu tartışmanın merkezinde ise kalkınma-çevre ikilemi yatıyor. Geleneksel kalkınma modelleri gün geçtikçe biraz daha fosil yakıtlara dayalı bir talep oluşturuyor ve kömür, petrol, doğal gaz yatırımları devam ediyor. Türkiye’de de maden sahaları ve termik santraller bu sebeple yatırım almayı ve enerji arzında önemli bir rol oynamayı sürdürüyor. Kalkınma ve çevre arasındaki bu derin ayrışmayı son olarak Akbelen Ormanı’nda yaşanan olaylarda gördük.

    Akbelen Ormanı, Muğla’nın Milas İlçesi’ne bağlı İkizköy Mahallesi’nde bulunuyor. Bu bölge aslında yıllardır termik santraller ve orman kıyımıyla gündemde. 1982’de Yatağan, 1986’da Yeniköy ve 1994’te Kemerköy’de termik santrallerin üretime başlaması, bölgenin ekolojik dengesini ve sosyal yapısını etkiledi. Bu santrallerin devreye girmesiyle birlikte Hüsamlar, Çakıralan ve Sekköy gibi köylerin nüfusları büyük ölçüde azaldı veya köyler tamamen boşaltıldı. 1996 yılında alınan bakanlar kurulu kararına rağmen üç termik santralin kapatılmaması, ulusal ve uluslararası mahkemelerde tartışmalara yol açtı. Hatta bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruldu, ancak yine de santrallerin kapatılması yönünde bir sonuç alınamadı.

    2020 yılında Yeniköy-Kemerköy Enerji Şirketi’nin (YK Enerji) orman kesimi için izin almasının ardından Nisan 2021’de Akbelen’de kesim faaliyetleri başladı. Ancak, yerel halkın nöbet tutması sonucu Orman Müdürlüğü kesimi erteledi. Bu direniş, 17 Temmuz 2021’de ilk kesimin başlamasıyla sonuçlandı. Ağustos 2021’de mahkeme kesim faaliyetlerini durdurma kararı aldı. Kararın ardından bilirkişi raporlarının oluşturulması ve dava hakiminin bizzat bulunduğu keşifler yapıldı.

    Bilirkişi raporlarına göre linyit analizlerinde radyoaktif izotoplar tespit edildi. Bu izotopların hava kirliliğiyle birlikte solunduğunda insan sağlığına ciddi zararlar verebileceği ve kanser riski oluşturabileceği belirtildi. Bu durum, insan sağlığının yanı sıra bölgenin biyolojik çeşitliliği için de önem arz eden bir sorun. Endemik bitkilerin ve bölgeye özgü hayvan türlerinin yaşam alanı olan Akbelen ormanlarının aynı zamanda önemli bir karbon yakalama potansiyeline sahip olması bölgenin değerini daha da artırıyor.

    İkizköy ve çevresindeki köylerin sakinleri, yaşam alanlarının ve doğal kaynaklarının korunmasını talep ediyor. Ancak YK Enerji Firması’nın bölgede 22 bin hektarlık bir ruhsata sahip olduğu ve bu alanda madencilik faaliyetlerinin devam edeceği biliniyor. Peki, kalkınma-çevre ikileminin yaşandığı bu tür durumlarda Türkiye nasıl bir tutum sergilemeli?

    Türkiye, yenilenebilir enerjiye geçişte hem potansiyeli hem de imkanları değerlendirildiğinde rekabetçi bir aktör. Bununla birlikte, 2053 karbon nötr hedeflerinde enerji kaynaklarının nasıl şekilleneceği, şu anki yatırım kararlarıyla tesis edilecek. Türkiye’nin enerji portföyündeki projeksiyonları incelendiğinde ise kömür bazlı enerji üretimine dikkate değer bir yatırım yapmayı planladığı ortaya çıkıyor. Öte yandan, Avrupa Birliği’nde birçok ülke, enerji üretim stratejilerini dekarbonizasyon doğrultusunda yeniledi. 27 AB ülkesinden 16’sı termik enerji santrallerinden tamamen vazgeçme niyetini zaten ilan etmiş durumda.

    Gelişmiş AB ülkelerinin mevcut ekonomik koşullarının Türkiye ile karşılaştırılması pek doğru olmayabilir ama siyasi ve ekonomik açılardan Polonya ülkemiz için önemli bir gösterge. Polonya hâlâ kömürden çıkış stratejisi konusunda AB ajandasının gerisinde. Ancak, adil geçiş süreci için önemli bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa Birliği Komisyonu’ndan ciddi boyutlarda Adil Geçiş fonu alan Polonya; Silesia, Malopolska, Wielkopolska ve Lodzkie bölgelerinde iklim tarafsız bir ekonomiye geçiş programını uygulamaya koydu.

    En büyük pay ise 2.4 milyar Euro ile AB’nin en büyük sert kömür madenciliğine sahip olan Silesia ve Batı Malopolska’ya ayrıldı. Diğer bölgeler, linyit madenciliğinden uzaklaşma ve yeşil enerji üretimi gibi amaçlar için belirlenen fonları alacak. Adil Geçiş Mekanizması, 2021-2027 döneminde en çok etkilenen bölgelerde yaklaşık 55 milyar Euro’yu harekete geçirme amacı gütmekte. Türkiye’nin de bu potansiyelini Solar3GW “Kömür Sahalarının Güneş Potansiyeli” isimli raporda görüyoruz.

    Solar3GW analizi, Türkiye’nin enerjide dönüşüm kapasitesine dair önemli veriler içeriyor. 22 kömürle çalışan termik santralin toplamda 10.495 MW kurulu güce sahip olduğu belirtilirken, bu santrallere hizmet eden açık kömür ocaklarının güneş enerjisine dönüştürülmesi halinde 13.189 MW kapasiteye ulaşabileceği belirtiliyor. Bu, kömür alanlarının güneş enerjisi potansiyelinin şu anki termik santral kapasitesinden daha fazla olduğunu işaret ediyor.

    Solar3GW’in analizine göre bu sahaların güneş enerjisi üretimine dahil edilmesi, yıllık 19.079 GWh elektrik üretimine katkıda bulunabilir. Bu enerji, Türkiye’de ortalama 6 milyon evin yıllık enerji ihtiyacını karşılamaya yetecek miktarda. Ancak bu dönüşüm sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel bir getiri de sunmakta. Kömür sahalarının bu yolla dönüşümü, yıllık 12,4 milyon ton karbondioksit emisyonunun azaltılmasına olanak tanır. Akbelen’deki son gelişmeler, bu dönüşümün ne kadar gerçekçi olduğunu ve politik kararlılığın bu süreçte ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor.

    Kömür madenleri ve termik santral işçileri ise Akbelen’de yaşanan olaylara tepki gösterdi. TES-İŞ Sendikası öncülüğünde bir araya gelen işçiler, maden ocaklarını işaret ederek ellerindeki istihdam kaynağını kaybetmek istemediklerine dair açıklama yaptılar. Kömür madenleri ve termik santraller, bu bölgede ekonomik aktivitenin ve istihdamın en önemli damarlarından biri. Bu bağlamda, yenilenebilir enerji sistemine geçiş, sosyo-ekonomik bir paradigma değişikliği olarak ele alınmalıdır.

    Bu dönüşümün sürdürülebilir ve insancıl bir şekilde yönetilmesi, mevcut çalışanların mağduriyetini önlemek için kritik öneme sahiptir. Madenlerin ve santrallerin bölgede önemli bir istihdam kaynağı yarattığı göz ardı edilmez bir gerçek. Fakat bu geçişi sağlamak mümkün ve sistemli bir siyasi iradeyle uzun vadeli bir süreç gerçekleştirilebilir. Bunun örnekleri ise hem yukarıda bahsedilen Polonya’da hem de İspanya ve Bulgaristan gibi Türkiye ölçeğine uyabilecek ülkelerde yapıldı.

    Adil geçiş için mevcut işgücünün yenilenebilir enerji sektöründeki yeniden rol tanımı oldukça önemli. Bu, özelleştirilmiş eğitim ve meslek edindirme programlarıyla mümkün. Bu programlar, çalışanların sektörel ihtiyaçlara göre donatılmasını sağlıyor. Ayrıca, dönüşüm sürecini desteklemek için mali teşviklerin ve desteklerin sunulması kritik öneme sahip. Böyle bir yaklaşım, sektör değişikliği nedeniyle gelir kaybı yaşayan bireyler için geçici bir güvence oluşturabilir.

    Sektörel dönüşüm, kömür madenleri ve termik santrallerin kademeli olarak devre dışı bırakılmasını gerektirecektir. Bu süreç, çalışanların yeni iş olanaklarına uyum sağlamaları için yeterli zamanı garantilemek adına planlı ve aşamalı bir şekilde uygulanmalıdır. Yenilenebilir enerji projeleri, yerel toplulukların katılımıyla birlikte planlandığı taktirde de artı katma değer sağlayacaktır. Bu, hem yerel halkın dönüşüme aktif katılımını teşvik eder hem de projelerin bölgesel ihtiyaçlara daha duyarlı olmasını sağlar. Sosyal güvence haklarının korunması, çalışanların bu dönüşüm sürecinde sosyo-ekonomik güvencesini sağlamada hayati bir role sahiptir. Avrupa örneğindeki bu bütüncül yaklaşımlarda emeklilik, sağlık ve diğer sosyal haklara erişimin önündeki kısıtlar kalkıyor.

    Sonuç olarak, kömür madenleri ve termik santrallerin dönüşümü, sadece teknolojik veya ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal bir meseledir. Bu dönüşüm, tüm paydaşların -devlet, özel sektör, sivil toplum ve hatta uluslararası kuruluşlar- kapsamlı bir işbirliği ve diyalog içinde olduğu bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyuyor. Akbelen, Türkiye’de kalkınma ve çevrenin karşı karşıya geldiği ilk vaka değil muhtemelen son da olmayacak. Zira, Türkiye’nin mevcut ekonomik koşulları değerlendirildiğinde kalkınmaya dair çok daha radikal kararlar vermesi gerekebilir. Ülkemizin hem Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı gözetmesi hem de küresel enerji dönüşümünü takip etmesi uluslararası sisteme entegre olabilmesi için elzem.

    Asterisk2050 Çevre L2
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikRed Pill ve Alt-Right Kültürü
    Sonraki İçerik Kitap Yorum | İran: Bir Devrimin Tükenişi, Khosrokhavar ve Roy

    Diğer İçerikler

    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu Başbakan Formülüne Dönüş mü?

    2 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Trump’ın Hayal Dünyasında Ukrayna Savaşı: 100 Gün, 0 Barış

    29 Nisan 2025 Cem Özen

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}