[voiserPlayer]
Ukrayna savaşı tüm şiddetiyle devam ederken 23 Mart’ta Putin’in dost olmayan ülkelere karşı doğal gazı ruble ile satacağını belirtmesi, savaşın Rusya tarafından Batı’ya karşı ilk büyük hamlesi oldu. Şu ana kadar Rusya’ya devasa yaptırımlar uygulayan Batılılar, belki de ilk defa ciddi bir ekonomik sorunla karşılaşıyor. Peki, Rusya’nın doğal gaz üzerinden oynadığı Rus ruletine şu ana kadar nasıl tepkiler geldi?
Şu ana kadar Rusya, 48 devleti “dost olmayan devletler” kategorisine ekledi. Dünyada 195 devlet olduğunu varsaydığımızda dünyanın yaklaşık dörtte birini dost olmayan ülke olarak ilan eden Rusya, ayrıca birçok ülkenin büyükelçilerini istenmeyen kişi ilan etti. Yani Putin Ukrayna’ya girerek hem sahada hem de diplomatik yollarla büyük savaşa girmiş durumda. Şu an ise Rusya en büyük kozunu oynuyor: Doğal gaz isteyen, Ruble versin.
Gazı rubleyle satmak ilk başta çoğu AB devleti tarafından olumsuz karşılansa da bugünlerde Rusya’nın Bulgaristan ve Polonya’ya gazı kesme şantajı büyük bir yankı uyandırdı, belki de göz dağı işe yaradı. Macaristan’da seçimi kazanan Victor Oban ruble ile ödemeye yeşil ışık yakan ilk ülke olurken, Avusturya da bu karara destek çıktı. Diplomatik kaynaklar üç veya dört ülkenin de bu anlaşmaya katılabileceğini belirtiyor. AB ülkelerinin ruble ile ödemeyi kabul etmesi, Birlik içinde domino etkisi yaratabilir.
Rus Gazından Başka Çare Görünmüyor
AB, Rus gazına yönelik bağımlılığı azaltacağını her geçen gün vurgulasa da enerji uzmanlarına göre böyle bir ihtimal bulunmuyor, çünkü AB için Rus gazının bir muadili yok. Yeşillerin etkisiyle nükleer politikaları da terk eden AB, Norveç ve Kuzey Afrika ülkelerinden doğal gaz ithalatını arttırmaya çalışsa da kısa sürede böyle bir durum olanaksız görünüyor. Bu nedenle son birkaç raporda nükleer enerjinin yeşil enerji kapsamına alınması konuşuluyor.
Yakın çevre ülkelerden Norveç’te doğal gaz yatakları bulunuyor. Norveçli şirketlerin açıklamalarına göre üretim halihazırda maksimum seviyede ve yakın zamanda kapasitenin arttırılması pek mümkün değil. Diğer bir doğal gaz ihracatçısı olan Kuzey Afrika ülkelerinde de durum Norveç’tekine benzer bir seviyede. Buna ek olarak Kuzey Afrika devletleri krizi kendi çıkarları için kullanıp AB’den tavizler istiyor. Örnek olarak Cezayir, İspanya – Fas arasındaki diplomatik yakınlaşmadan rahatsız olduklarını belirterek İspanya’yı gaz ihracatını kesmekle tehdit ediyor.
Çevre ülkeler dışında ABD ve Arap ülkeleriyle temasta olan AB, bu ülkelerle gaz hacmini arttırma konusunda anlaşsa da alınacak miktar Rusya’dan ithal edilen miktar ile karşılaştırıldığında ihtiyacı karşılamaya yetmiyor. Azerbaycan ve İsrail gazı da aynı şekilde AB’nin üretim kapasitesi için yetersiz.
Gaz fiyatları özellikle AB’de “skyrocket” seviyesindeyken, Baltık ülkeleri dışında olaya tam olarak tepki koyabilen üye ülke sayısı ise az. Çünkü nihayetinde ulus devletler kendi çıkarını korumak zorunda kalıyor. Şunu da hatırlamak gerekiyor: AB’nin doğal gaz ihtiyacının %35 ila 40’ını tek başına Rusya karşılıyor. Hatta bazı ülkeler, %100 oranda Rusya’ya bağlı. Bu durum ilişkilerin direkt kesilmesini imkansız kılıyor.
Bunun yanında sadece devletler değil, özel enerji şirketleri de önem arz ediyor. Bazı İtalyan ve Alman enerji şirketleri ruble ile ödemeye göz kırpsa da yüksek otoriteden gelecek bir tepki durumu değiştirebilir. Avrupa Birliği’nin bir bütün olarak ise kararı net. Avrupa anlaşmayı Euro üzerinden yaptı, ödemeleri Euro üzerinden yapacak.
Rusya Blöf Yapmıyor Olabilir
Şunun hatırlanmasında fayda var: Kırım’ın ilhakından itibaren Rusya ekonomik anlamda Batı’dan gelebilecek yaptırımlara karşı elinden geldiğince hazırlanmaya çalıştı. Yaklaşık 8 yıldır bu anı bekleyen Rusya’da ekonomik koşullar kötüleşse de kimse Rusya’nın batacağına inanmıyor. Bununla beraber halk içinde başta savaş karşıtı sesler çıksa da bu seslerin çoğu susturuldu ve iç politikada medya aracılığıyla birlik sağlandı. Rus halkının geçmişten kalan ekonomik yaptırımlara alışkın olması ve Rusya’nın hiçbir zaman gelişmiş bir ekonomiye sahip olmaması da Putin için olumlu koşullar yaratıyor. Fakat, Avrupa’ya gaz ihracatını kesmek demek Rusya için tam anlamıyla bir “double edged sword”. Başka bir deyişle, Rusya gazı keserse Avrupa kadar Rus ekonomisini de büyük bir darbe bekliyor. Çünkü Rusya’nın en büyük ticaret kalemlerinden birisi yer altı kaynakları olan petrol ve doğal gaz. Bunun yanında sadece silah ihracatından büyük bir gelir elde eden Rusya, ana gelir kaynağını kaybetmeyi ne kadar göze alır bilinmez.
Rus gazı büyük oranda Avrupa ülkelerine satılıyor. Diğer büyük güçler olan Çin, Hindistan gibi ülkelere satış yapılsa da Avrupa ile karşılaştırıldığında bahsedilen hacim seviyesi çok düşük oranlarda kalıyor. Başka bir deyişle tek başına Çin, Rusya’nın kurtarıcısı olamaz.
Enerjide Avantajlı Olan Rusya, Savaşta Dezavantajlı
Ukrayna’daki savaş ikinci ayını da bitirmişken, Rusya savaştan şu ana kadar beklediğinin çok azını elde edebildi. Birçokları Kiev’in üç günde düşeceğine inanırken, Ukrayna direnmeye devam ediyor. Batı’dan çok yüksek meblağlarda destek alan Ukrayna; Rusya’nın Moskova Amiral Gemisi’ni batırdı, onlarca Rus tankını ve zırhlı araçları ele geçirdi, dördüncü ve beşinci nesil Rus uçaklarını düşürdü. Ukrayna, Rus askerinin kayıplarını 15 ila 20 bin arasında açıklarken, Rus tarafı ise 1,300 civarı bir sayı veriyor.
Savaşın başlangıcında Rusya, Kiev’in dibindeki İrpin’i kuşatsa da başarılı bir sonuç elde edemedi. Bu nedenle Rusya şu an gözünü Donbas bölgesine çevirmiş durumda. Yoğun ateş altında saldırı sürerken Rus tarafının Donbas bölgesinde Kiev’de yaşananlara göre daha avantajlı olduğu belirtiliyor. Önemli şehirlerden Mariupol’u ele geçiren Rusya, Kiev’de başaramadığını Donbas’ta elde etmek istiyor. Aksi durum yaşanırsa Rusya hem iç hem de dış dünyada kesin bir şekilde yenilmiş sayılacaktır. Bu nedenle Donbas, Rusya’nın şu anlık tek ve en büyük odağı. Bazı yorumcular Putin’in, Ukrayna savaşını Rusya’daki en büyük milli bayram olan 9 Mayıs’a kadar halletmeye çalıştığını belirtse de savaşta anormal bir durum olmadıkça sürecin uzayacağı düşünülüyor.
Fotoğraf: Max Bender