[voiserPlayer]
Geçtiğimiz hafta Ukrayna Krizi gündemdekini yerini korumayı sürdürürken, küresel siyaseti etkileyen başka önemli olaylar da oldu. Bu olayların başında Pekin’de başlayan kış olimpiyatları ve ABD’nin Suriye’de gerçekleştirdiği İŞİD operasyonu geliyor. Ancak bu konulara geçmeden önce kısaca Ukrayna gündemine değinelim. Ukrayna krizinde bu hafta özellikle NATO’nun Doğu Avrupa’da Putin’in taleplerinin aksine askeri varlığını artırması ve ABD’nin 3000 kadar askeri Doğu Avrupa ülkelerinde konuşlandırılmak üzere Avrupa’ya göndermesi konuşuldu. Putin Ukrayna krizini NATO ülkeleri arasında bir çatlak oluşturabilmek ve NATO’yu bölebilmek adına da bir fırsat olarak kullanmak istiyordu. Ancak NATO Ukrayna krizi konusunda Putin’in beklediğinden daha atak ve aktif bir söylem ve somut politikalar ile Putin’e cevap vermiş oldu. NATO üyeleri arasında ise yeni çatlaklar yerine yeni iletişim kanallarının ve diplomatik ilişkilerin geliştiğini söyleyebiliriz. Zira NATO Ukrayna krizi nedeniyle alarm durumuna geçmiş durumda.
NATO’nun Putin’in taleplerinin aksine Doğu Avrupa’da askeri gücünü artırması bir güvenlik ikilemi yaratıyor. Putin ABD ve NATO’dan beklediğinden daha sert bir tutumla karşı karşıya kalmış gibi görünüyor. Ancak bu tutum karşısında Ukrayna sınırında askeri gücünü artırmak ve askeri eylemliliği artırmak yoluna başvurması da beklenmeyen bir gelişme olmaz. Macron ise Moskova’yı ziyaret ederek Putin ile görüştü. Macron hem bir arabulucu hem de güçlü bir NATO ülkesi olarak Fransa’nın Ukrayna krizinde aktif bir dış politika izlemesi siyasetini benimsiyor. Putin ile görüşmesi sonrası Macron, barış için hala fırsatların olduğunu belirtti ve Rusya ile görüşerek ortak noktalar bulunması ve Avrupa güvenliğinin diplomasi yoluyla beraberce sağlanması konusundaki inancını ortaya koydu. Macron Ukrayna Başkanı Zelenskiy ile de bir görüşme gerçekleştirecek. Ukrayna krizinde hem Batı hem de Rusya dünya kamuoyunda diplomatik yolları terkedip askeri yöntemlere başvurmak isteyen taraf olarak algılanma riskini göze alamıyor. Bu nedenle tarafların önümüzdeki süreçte yeni tekliflerle görüşmeleri sürdüreceği ve Ukrayna krizi üzerinden diplomasi yolunu dışlamayarak kozlarını paylaşmaya devam edeceği anlaşılıyor.
Pekin Kış Olimpiyatları
2022 Kış Olimpiyatları bu sene birçok tartışma arasında Çin’in başkenti Pekin’de gerçekleştiriliyor. Bu yıl 24.’sü düzenlenen kış olimpiyatları 4 Şubat Cuma günü başladı. Üç binden fazla sporcunun katılımıyla 20 Şubat’a kadar sürecek olan kış olimpiyatları 109 farklı spor etkinliğini içeriyor. Covid pandemisi, Pekin’e yağmayan kar ve diplomatik boykot kararlarının gölgesinde sessiz sedasız başlayan olimpiyatlar dünya gündeminde önceki olimpiyatlara göre kendine pek de yer bulamadı. Bu durumda Çin yönetiminin insan hakları ihlallerine karşı Batılı ülkelerin aldığı muhalif tutumun payı büyük. Pekin’de gerçekleştirilen olimpiyatlar bu nedenle küresel siyaset adına da bize çok şey söylüyor.
Batılı ülkeler sportif anlamda olimpiyatlara katılma kararlarından geri dönmezken, sporcular, antrenörler ve teknik heyetler dışında diplomatik ve idari temsilcilerini Pekin’e gönderemeyerek bir tür boykotta bulunmayı tercih ettiler. Çin yönetimi spor organizasyonlarını Çin’in yumuşak gücünü yansıtmak ve dünyaya kendisini tanıtmak için bir fırsat olarak kullanmayı çok seviyor. Sportwashing konusunda uzman olan Çin yönetimi Pekin’de kış olimpiyatlarını düzenleyebilmek için kar yağmayan Pekin’e suni kar yöntemiyle kar yağdırdı. Bu durum da eleştirilere konu oldu zira suni kar üretmek için çok büyük miktarlarda su kullanılması, ülkelerin çevreci politikalar benimsemesi kararlarına ters bir uygulama olarak görülüyor.
Sportwashing kavramı ülkelerin spor organizasyonlarını kullanarak, zayıf insan hakları karnesini kamuoyunun gözünden uzak tutmak ve ülkelerinin tanıtımını yapmak amaçlarını gütmesine deniyor. Çin bugüne kadar birçok spor dalı için yatırımlarda bulundu. Pekin’de inşa edilen ve Kuş Yuvası adıyla ünlenmiş Pekin Ulusal Stadyumu da 2008 yılında Pekin’de gerçekleştirilen yaz olimpiyatları için inşa edilmişti. Kış Olimpiyatları açılış töreni de bu simge stadyumda yapıldı. Geçtiğimiz yıllarda Kadın Tenis Organizasyonu’nun birçok turnuvasına ev sahipliği yapan tenis kompleksleri de inşa edilmiş ancak Çinli tenisçi Peng Shuai’nin cinsel tacize uğradığını sosyal medyadan duyurması üzerine kendisinden haber alınmaması tenis ve spor dünyasında büyük tepkilere neden olmuş ve Kadın Tenis Organizasyonu Çin’de düzenlenecek turnuvaları iptal etmişti. Özellikle Çin’in Uygur Özerk Bölgesinde uyguladığı politikalar nedeniyle Batılı ülkeler Çin’in sportwashing politikalarına son dönemde daha fazla temkinle yaklaşıyor. Kış Olimpiyatları’na uygulanan diplomatik boykot da bu yaklaşımın bir ürünü. Spor ve küresel siyasetin kesiştiği bu alanda ABD ve Batılı ülkelerin otoriter ülkelerde düzenlenen büyük spor organizasyonlarını boykot etme kararları spor alanında yeni dönemin nasıl olacağı konusunda ip uçları sunuyor.
ABD Kuzey Suriye’de Düzenlediği Operasyonla IŞİD Liderini Öldürdü
Ukrayna krizinin yoğun gündemi arasında dünyada savaşların sürdüğü başka bölgeleri unutur olduk. Suriye de bu bölgelerin başında geliyor. Geçtiğimiz haftanın diğer bir önemli gündemi ise ABD’nin 3 Şubat’ta düzenlediği bir operasyonla Idlib’e bağlı Atme köyünde IŞİD lideri Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi’yi öldürmesi oldu. Idlib’te çatışmalar her ne kadar dünya gündemine yansımasa da bölgedeki birçok aktör tarafından sürdürülüyor. Amerikan birlikleri de IŞİD ile mücadele kapsamında operasyonlarına devam ediyor. 2019’da Trump döneminde yapılan başka bir operasyonla IŞİD’in o dönemki lideri Bağdadi öldürülmüştü. Bağdadi’den sonra IŞİD’in lideri olan El Haşimi ABD ordusunun takibindeydi.
EL Haşimi’nin öldürüldüğü hava saldırısı sırasında baskın yapılan evde 6 kadın ve 4 çocuğun da öldürülmesi ABD’nin Irak’ta ve Afganistan’da da defalarca kez sivil zayiatların verildiği saldırılarını akıllara getirdi. Bu saldırı da insan hakları açısından eleştirilerin hedefi oldu. Saldırının gerçekleştiği bölgenin Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyon sahasında olmasını ise Türkiye’ye karşı bir mesaj olarak yorumlayanlar oldu. Zira El Haşimi’nin öldürüldüğü yer olan Atme Türkiye’den kuş uçuşu yalnızca 1.5 km mesafede yer alıyor. Ancak Idlib’te Türk askeri bulunsa da saldırı sırasında Atme bölgesinde Türk askeri gücü bulunmuyordu. ABD ordusunun bu operasyonu Türkiye’den habersiz gerçekleştirdiği anlaşılıyor ki bu durum ABD ve Türkiye arasındaki müttefiklik anlayışına pek uygun değil. ABD Türkiye ile Suriye’de, geçmişte olduğu gibi koordineli şekilde çalışmıyor. Bu tercih ABD ve Türkiye arasında gerileyen ikili ilişkilerin geldiği noktayı gözler önüne seriyor.
Biden El Haşimi’nin öldürülmesi olayını bir dış politika başarısı olarak göstererek yeni dış politikasının propagandasını yapıyor. Ayrıca bu saldırının ABD’nin IŞİD ile amansız şekilde mücadelesini sürdüreceğine dair bir mesaj olduğunu vurguluyor. Biden iç kamuoyunda kaybettiği desteği tekrar kazanmak istiyor. Bu nedenle Ukrayna krizinde olduğu gibi Suriye’de IŞİD’e karşı yapılan operasyonları da kamuoyuna büyük bir başarı olarak sunuyor. Aynı zamanda ABD’nin dünya çapında terör ile mücadelesini sürdürdüğü ve bu konuda desteklerine devam edeceğinin de müttefikleri ve diğer küresel aktörler tarafından bilinmesini istiyor. Ne de olsa günümüzde iç politika ve dış politika arasında yapılan geleneksel ayrım birçok açıdan anlamını yitirmiş durumda. Bölgedeki diğer bir güç olan Rusya ise genel olarak IŞİD’e karşı yapılan ABD saldırılarından memnun gözüküyor. Zira Rusya, bölgede terörü bitirmek ve Suriye’de Esat yönetiminin etkinliğini artırmak amacını güdüyor. Biden ABD dış politikasında diğer alanlarda olduğu gibi terörle mücadele anlamında da aktif bir siyaset izlemeye çalışacağını gösteriyor. Suriye iç savaşı zaman zaman bu tip saldırılar ile dünya gündeminde kendine yer edinmeyi sürdürecek gibi görünüyor.