Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Sosyal Devlet Tartışmaları: Eksik Teorik Çerçeve
    Forum

    Sosyal Devlet Tartışmaları: Eksik Teorik Çerçeve

    Özgür Şeker13 Haziran 20205 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Birçok ülkede artan gelir eşitsizliğine karşı ilk akla gelen çözüm sosyal devlet olmaktadır. Sosyal devlet tartışmalarında sosyal devleti savunan argümanların çoğu ahlaki ve duygusal temelli oluyor. Karşısında duran argümanların da temelinde genelde devletin verimsizliği veya elindeki bu gücün devleti tarafından kötüye kullanılabileceği var. Sosyal devletin rekabeti düşürmesi sebebiyle ekonomik büyümeyi yavaşlatacağı argümanıyla da nadiren karşılaşabiliyoruz. Tartışmalardaki argümanlar bunlar olunca, sosyal devletin uygulanabilirliğinin önünde bir doğal sınır yokmuş ve her zaman geçilebilir bir şeymiş gibi bir algı oluşmaktadır. Beraber sosyal devleti textbook seviyesinde bir modelle (Samuelson, 1958) teorik bir zemine oturtarak sınırlarını ortaya koymaya çalışalım. 

    Sosyal devleti bu yazının bağlamında halktan toplanan vergilerin temel ihtiyaçlara harcanması ve insanlara emeklilik maaşı/işsizlik maaşı olarak dönmesi şeklinde kısaca özetleyebiliriz. Genel kanaat, sosyal devlete karşı olanların toplumun en zengin kesimi olduğu ve Amerika gibi sosyal devlet kurumlarının zayıf olduğu ülkelerde de bunun zenginler tarafından engellendiği yönündedir. Halbuki demokrasilerde oy çoğunluğuna sahip olan halk çok kolay bir şekilde sistemi istediği şekle çevirecek güçte. Bunun gerçekleşmemesini açıklamak için bunu istemeyen büyük güçlerden ve halkı sömüren lobilerden biraz daha fazlası gerekiyor. Bu da bizde bu resimde eksik bir parça olduğu hissini uyandırıyor. Şimdi biraz o eksik parçayı arayalım. 

    Demokrasilerde önemli olan ve ikna edilmesi gereken tam ortadaki seçmendir (median voter). En basit haliyle, herkesten aynı oranda vergi alıp bu vergiyi herkese eşit miktar dağıtmayı oylamaya sunduğunuzda, ortalamanın üzerinde zengin olanlar istemiyorken altında olanlar bunu isteyecektir. Bu önerinin gerçekleşmesinin basit bir şekilde çoğunluk oyuna bağlı olduğu teorik bir durumda da asıl karar verici olan ortada kalan seçmen olacak. Bu nedenle buradan sonraki kısımda verdiğim tüm örneklerde ortalama vergiyi verip ortalama hizmet alan kişiyi halkı temsil eden kişi olarak kullanacağım. 

    Bir teorik çerçeve çizebilmemiz için soyutlama yapmaya başlamamız gerekiyor. İlk olarak halkı üç gruba ayırarak başlayalım. Bunlar çalışan orta yaş grubu, çalışmayan yaşlılar ve çocuklar. Yapılacak harcamaların kaynağı olan vergiler orta yaş grubundan gelirken bu üç gruba da hizmet veriliyor. Üç gruba da verilecek hizmetlerin sistem ve vergilerini birbirinden bağımsız düşünebiliriz. Çocuklara verilen hizmetler geleceğe yatırım olarak değerlendirilirken, çalışan gruba verilen hizmetler bir yeniden dağıtım aracı olarak görülebilir. Bu iki gruba verilecek hizmetlere bakışınız siyasi ve ekonomik görüşünüze göre değişebilir ancak bunlar sosyal devletin doğal sınırını belirleyen kısımlar değildir. O nedenle, bu yazının devamında onları görmezden gelerek üçüncü kısmına odaklanacağım. Yazının devamında çocukları tamamen göz ardı ederek sadece vergileri veren orta yaş grubu ile hizmet alan yaşlılar şeklinde iki grup düşüneceğiz.

    Modelimizi artık kurmaya başlayabiliriz. Vergiler orta yaşlı çalışan kesimden alınıyor ve bunlar yaşlılara harcanıyor (emekli maaşları ve sağlık hizmetleri). Her jenerasyon bir dönem çalışan grupta bulunduktan sonra hizmet alan gruba geçiyor, bu jenerasyon hizmet alan durumuna geçeceği zaman da hâlihazırda hizmet alan jenerasyon ölmüş oluyor. Ülkede bir jenerasyondan diğerine geçen süredeki nüfus artış hızına n, kişi başına ekonomik büyümeye de g diyelim. Bunu biraz açmak gerekirse her bir kişi (1+n) sayıda çocuk sahibi oluyor. Kendisi çalışan konumundan hizmet alan konumuna geçtiğinde de yerine (1+n) kişi çalışmaya başlamış oluyor.  Yani şimdiki her bir hizmet alan kişi için (1+n) kadar çalışan kişi var. Kişi başına ekonomik büyümenin g olması da eskiden bir çalışan ortalama 1 lira kazanıyorken bir sonraki jenerasyonda bunun (1+g) lira olduğunu söylüyor. Vergi oranları sabit olduğundan bu vergiye de aynı oranda yansıyor. Özetle dün 1 kişiden 1 lira vergi toplanıyorsa bugün (1+n) kişiden (1+g) vergi, toplamda 1+n1+g≅1+g+n vergi toplanıyor. Sonuç olarak, bugünün ortalama yaşlısı çalıştığı dönemde ödediği her 1 liraya karşılık bugün ortalama 1+g+n değerinde hizmet almış oluyor. 

    Elde ettiğimiz sonuçtan ilk çıkarımımız nüfus artış hızının ve ekonomik büyümenin yüksek olmasının verilen vergiye karşılık alınan hizmeti arttırdığı yönündedir. Bu durumda yüksek nüfus artış hızı ve ekonomik büyüme sosyal devlet için vatandaşın gönüllülüğüne ve dolayısıyla sistemin politik sürdürülebilirliğine olumlu katkı yapacaktır. Çalışanlar ödedikleri her 1 liranın üzerine fazladan g+n değerinde hizmet alabiliyorlar. Peki sistemi çalıştıracak g ve n için doğal bir sınır bulabilir miyiz? İlk akla gelen doğal sınır vatandaşların en az ödedikleri kadar bir hizmet alabiliyor olmasıdır. Bunu g+n≥0 şeklinde ifade edebiliriz. Ancak bundan daha kısıtlayıcı bir sınır da bulmak mümkündür. Bunun için bir jenerasyondan diğerine geçen zamanda ortalama bir yatırım aracına koyulan paranın getirisine r diyelim. Yani aldığımız ortalama insan verdiği 1 lirayı yatırım için ayırsaydı yaşlandığında alacağı hizmetlere harcayabileceği 1+r lirası olacaktı. O zaman sistemin ortalama seçmene (median voter) cazip gelmesi için kabaca g+n≥r olması gerekiyor. 

    Elde ettiğimiz sonuçtan şunu çıkarabiliriz: sosyal devletin ortalama insana fayda sağlaması için ekonomik büyüme ile nüfus artış hızının toplamının bir yatırım aracına koyulan paranın getirisinden yüksek olması gerekmektedir. Peki bu konudaki veriler nasıl, bir de onlara bakalım. ABD verilerine baktığımızda son 100 yılda kişi başı ekonomik büyüme yaklaşık %2 iken nüfus artışı yaklaşık olarak %1.1’dir. Yatırımların reel getirisinin ise ortalamada %6 ile %7 arasında olduğunu görüyoruz. Almanya’da 1970 yılından bugüne kadar ekonomik büyüme %5.4 iken nüfus artış hızı sadece %0.2’dir. Son 25 yıla odaklandığımız takdirde ise Almanya’da bu oranlar sırasıyla %3.5 ve %0.1’dir. Buna karşın yatırımların reel getirisi dünya genelinde çok oynamıyor ve Almanya’da %5-6 civarında olduğunu görüyoruz. Bu alanda Türkiye verilerine baktığımızda ise 1960 yılından bugüne ekonomik büyüme kişi başına %5’in üzerinde iken nüfus artışı ise %2 civarındadır. Türkiye’nin son 25 yılına odaklandığımızda da bu oranların %4.5 ve %1.5 civarlarında olduğunu görüyoruz. 

    Yukardaki oranlara baktığımızda ABD’de modelde bahsettiğimiz anlamda sosyal devlet politikalarına yönelmesinin anlamlı olmadığını görüyoruz. Almanya’da ise bu sistem verimsizleşmeye başlamış durumda. Türkiye henüz Almanya seviyesinde değil ancak nüfus artış hızındaki azalma ile o yöne doğru ilerlemekte. Ekonomik büyüme ve reel getirinin dalgalanmaya karşın ortalamada pek değişmeyeceğini düşünebiliriz ancak dünya genelinde nüfus artış hızında düzenli bir azalma görülüyor. Bu durum sosyal devletlerin sürdürülebilirliğini zamanla daha da zor duruma sokacak gibi gözüküyor. Nitekim Avrupa’da devletlerin çocuk yapanlara yaptıkları ödemelerde de, Türkiye’de cumhurbaşkanının sürekli olarak 3 çocuk vurgusunda da bu sistemin işlerliğini sürdürebilmek için nüfus artışını yükseltme çabasını görebiliriz. 

    Bu teorik çerçeveyi çizdikten sonra bu konuda akla gelecek ilk sorulara cevap aramak için ikinci bir yazıyla devam etmek dileğiyle. 

    Fotoğraf: Sharon McCutcheon

    Ekonomi
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikNedensellik Nedir?
    Sonraki İçerik Namık Tan: Dış politikada verilen sözlere sadakat göstermek, güvenilirlik ve öngörülebilirlik bakımından büyük önem taşır

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    1 Mayis’ta, 10 Maddede Türkiye’de Emek

    1 Mayıs 2025 Burak Dalgın
    Yazılar

    Türkiye’de Medyanın Kurtuluşu: Geniş Bir İstişare Süreci ve Teknolojik Dönüşüm

    24 Nisan 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}