Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Cumhuriyet’in Edebiyatı
      • Varsayılan Ekonomi
      • Yakın Tarih
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • D84 INTELLIGENCE
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    • Project Syndıcate
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Barçın Yinanç: Türkiye’nin önünde fırsat pencereleri yok değil, ama hukuk, demokrasi ve ekonomik adalet olmadan bunları değerlendirmek içi doldurulamayan bir iyimserlik
    daktilo2

    Barçın Yinanç: Türkiye’nin önünde fırsat pencereleri yok değil, ama hukuk, demokrasi ve ekonomik adalet olmadan bunları değerlendirmek içi doldurulamayan bir iyimserlik

    Gökhan Korkmaz28 Aralık 20257 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Daktilo2 için gerçekleştirdiğimiz bu söyleşide, Gazeteci Barçın Yinanç ile 2025 yılında Türk dış politikasında yaşanan gelişmeleri ve 2026 yılında Türk dış politikasına yönelik Yinanç’ın öngörülerini konuştuk.

    Türkiye’nin değişen uluslararası konjonktürde, önündeki fırsatlardan yararlanabilmesinin yolunun özellikle Avrupa başkentlerinin karşısında güvenilir bir müttefik olmasından geçtiğine dikkat çeken Barçın Yinanç, “Ancak hukukun üstünlüğünün olmadığı, demokratik geri gidişin tersine çevrilmediği, ekonomik sistemin sadece bir grubun zenginleşmesine odaklanıp ülkenin büyük çoğunluğunun yoksullukta ortaklaştırıldığı bir ülkenin önündeki fırsatları görüp, değerlendirip, gerekli adımları atmasını beklemek bu aşamada içi doldurulamayan bir iyimserlik oluyor” diyor. Gazeteci  Barçın Yinanç’ın Daktilo2’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

    2025 yılı Türk dış politikası açısından nasıl bir yıl oldu? Erdoğan yönetiminin popülist, pragmatik yaklaşımı, bölgesel krizlerin çözümüyle ilgili rolü ve Batı ile ilişkilerdeki gelgitler açısından genel bir değerlendirme yapar mısınız?

    Türkiye’de iktidar açısından 2024’ten 2025’e geçiş iki olumlu gelişme altında gerçekleşti. Biri 2024 Aralık ayında muhalif güçlerin Şam’a ilerlemesiyle yarım asırlık Esad rejiminin yıkılması, diğeri ise Ocak ayından itibaren ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a girmesiydi.

    Trump’ın ikinci dönemi, gerek Türkiye’nin Ortadoğu gerekse Avrupa ile ilişkilerindeki en önemli değişkeni oluşturdu.

    Trump’ın birinci döneminde yaşanan büyük gelgitler ve Türkiye’ye zarar veren krizler nedeniyle Ankara’da başlarda hissedilen temkinli iyimserlik, yılın ilk altı ayında yerini olumlu bir bakış açısına bıraktı. Trump’ın, kendisine yakın bir iş insanını, Tom Barrack’ı hem Ankara büyükelçisi hem de Suriye özel temsilcisi olarak ataması iktidarı memnun etti.

    Bu memnuniyette, Barrack’ın bürokratik engellere takılmadan doğrudan Trump’ı etkileme imkanına sahip olması kadar, Washington’un Suriye sürecine verdiği önemi göstermesi de rol oynadı.

    Trump yönetimi cihatçı geçmişine aldırmadan Ahmet El Şara’ya kredi açarak, Suriye’de rejimin başına geçmesine yeşil ışık yaktı. Trump’ın ülkenin yeniden ayakları üzerine kalkmasının önündeki en önemli engel olan Amerikan yaptırımlarını kaldırmaya karar vermesi de iktidar açısından sevindirici oldu.

    Suriye’deki gelişmeler özellikle resmi ismiyle terörsüz Türkiye süreci açısından da hayati önem taşıdı.

    Yıllarca Suriye’deki YPG-PYD oluşumunu şeytanlaştıran, YPG ile PKK’yı bir tutan Ankara, Şam ile ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasındaki süreci Ahmet El Şara ile Tom Barrack üzerinden etkilemeye çalıştı. YPG’nin, askeri güçlerinin Suriye ordusuna entegrasyonu ile, bölgede Kürt nüfusuna göre orantısız kazanımlarından geri adım atıp atmayacağı, 2025 boyunca Ankara’nın yakından takip ettiği bir süreç oldu.

    Öte yandan Türkiye ile İsrail’in Suriye’de taban tabana zıt politikalar izlemesi, zaten Gazze nedeniyle gergin seyreden ilişkilerin üzerine tehlikeli ek bir yük bindirdi.

    Trump’ın Beyaz Saray’a girmesinin Türk dış politikası açısından diğer bir yansıması Türkiye-Avrupa ilişkileri üzerinde hissedildi.

    Trump ve ekibinin, ilk aylarda Rusya’ya gösterdiği müzahir yaklaşım ve NATO yükümlülüklerine dair kuşku uyandıran açıklamaları Avrupa’da sarsıcı bir etki yarattı. Avrupalıların savunma alanında Amerika’ya sırtını dayayamayacak olması, Türkiye’nin Avrupa nezdinde askeri bir güç olarak değerini arttırdı.

    İktidar, Avrupa’nın Türkiye’ye askeri-stratejik bakışı ile Trump’ın Ortadoğu’da yüklemek istediği misyonu yeşil ışık olarak algıladı ve muhalefet üzerindeki baskısını beşinci vitese taktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük rakibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kaçma şüphesi olmamasına rağmen tutuklanması, CHP’nin kapanma riski, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in koltuğundan edilme teşebbüsü gibi gelişmeler karşısında gerek ABD gerekse Avrupa’nın sessiz kalması, iktidarın 2025’teki dış politikayla bağlantılı en önemli kazanımı olarak tarihe geçti.

    Trump 2.0 döneminde ABD-Türkiye ilişkileri nasıl şekillendi? CAATSA ve NDAA yaptırımlarından F-35/F-16 engellerine kadar ilişkilerde yaptırımlar açısından yeni yılda bir değişim söz konusu olur mu?

    Türk-Amerikan ilişkilerini Trump 2.0 döneminde belirleyen kelime meşruiyet oldu. Barrack’ın, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a meşruiyet vereceğiz” demesi, Türkiye cumhurbaşkanının Washington’un siyasi elitleri nezdinde itibar edilir bir lider haline getirilmesi ile sınırlı bir bakış açısı değildi. Üçüncü dönem için arayışta olan ama içeride ekonomik ve siyasi açıdan sıkışmış bir liderin siyasi kariyerinin geleceğine dair de ABD’nin bakışına ilişkin bir ipucu verdi.

    Otoriter liderlerle çalışmayı tercih eden Trump, zaaflarının da farkında olduğu Türk liderliğinden gerek Suriye’deki sürece sahip çıkmasını, ama ondan da önemlisi Gazze’de ateşkes sağlanması ve Filistin sorununun akut kriz halinden çıkmasını sağlayacak sürece de kefil olmasını istedi.

    Ancak 2025’te ABD’den Türkiye’ye dönük silah ambargosu, F16 satışı ve S400’ler nedeniyle F35 programından çıkarılmasına dönük savunma/askeri ilişkiler cephesinde yaşanan sıkıntılar giderilemedi. Türkiye’nin ABD’den doğal gaz alımına ilişkin uzun süreli anlaşma imzalaması ile Boing’ten daha fazla uçak alımına dair vaadi de engellerin aşılmasını sağlayamadı. Üstüne, ABD’nin Rusya’dan petrol alımını kesmesi baskısı eklendi.

    İsrail-İran arasında Haziran ayında 12 gün süren savaş ve Gazze krizi, Türk dış politikasının  önceliklerini nasıl etkiledi? Türkiye, Hamas’a açıkça destek beyan ederken yine aleni bir şekilde ticari ilişkilerini devam ettirdiği ve normalleşme süreci yürüttüğü İsrail’e karşıt bir pozisyon takınıyor. Bu çelişkiyi nasıl yorumluyorsunuz?

    Trump, Ortadoğu’yu görece istikrara kavuşturup, enerjisini Çin’le rekabete yoğunlaştırmak istiyor. Bu bağlamda, Türkiye’ye Ortadoğu’da önemli bir rol biçiyor. Trump Amerika’sı Filistin meselesinin kriz boyutundan çıkarılıp, idare edilebilecek bir boyuta taşınmasında Ankara’nın özellikle Hamas üzerindeki etkisini kullanmasını istiyor.

    Filistin halkının kısa, orta ve uzun vadede haklarını ne ölçüde teslim edeceği son derece şüpheli Trump planına Türkiye gibi bir ülkenin Şarm El Şeyh’te tüm dünyanın gözleri önünde imza atan dört ülkeden biri olması, planın “meşruiyeti” açısından paha biçilmez değerde oldu. Zira, Türkiye Gazze meselesinde İsrail karşıtlığında liderliği hiçbir Arap ülkesine kaptırmadı.

    Ankara ayrıca, Hamas’ın belki de kendi sonunu getirmesine yol açabilecek Trump planına ikna edilmesinde de Katar’la birlikte kritik rol oynadı.

    İsrail ise Ankara’nın Gazze-Hamas konusunda oynadığı rol arttığı ölçüde Suriye’de Kürt kozunu masaya sürme konusunda pervasız davrandı. Türkiye’nin Suriye’de yeni rejimi destekleme siyasetinin önündeki en büyük engeli de İsrail oluşturdu.

    Türkiye-AB ilişkilerinde bu yıl ne gibi gelişmeler yaşandı? Gümrük Birliği’nin modernizasyonu, vize serbestisinin sağlanması ve göç anlaşması açısından 2026 yılında umut verici gelişmeler yaşanacak mı?

    Türkiye-AB ilişkileri 2025’te derin dondurucuda kalmaya devam etti. İktidarın, 2024 yerel seçimlerinde birinci parti olan CHP’yi etkisiz hale getirme stratejisine Avrupa başkentlerinin sessiz kalması iktidar açısından önemli bir kazanım oluşturdu.  Bu sessizliğin ardında ise Avrupa’nın Türkiye’yi “yedekleme” siyaseti vardı. Ukrayna’da olası bir ateşkesin ardından, gerek bu ülkeye verilecek güvenlik garantilerinde Türkiye’nin üstlenebileceği görev, gerekse orta vadede ABD’nin askeri yükümlülüklerini azaltmasıyla Türkiye’nin Rusya’ya karşı oluşturulacak savunma hattında oynayabileceği potansiyel rol Avrupa’nın bakışını şekillendirdi.

    2025’in en önemli gelişmesi, Almanya’nın onayıyla İngiltere’den Eurofighter uçaklarının alımının karara bağlanması oldu.

    Ancak, Avrupa başkentlerinin savunma alanında alım satımın ötesine gitmeyen, derinlikli bir işbirliği arayışına girmemeleri, Türkiye’ye dönük sığ bakış açısını net şekilde ortaya çıkarttı. Yunanistan ve GKRY engellemeleri nedeniyle Türkiye’nin AB’nin yeni savunma mekanizmasına girişi sınırlandı.

    2026’da Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ya da vize meselesinde ilerleme sağlanacağına dair 2025’ten elimizde kalan umut verici bir ipucu bulunmamakta. GKRY’nin AB’nin ilk altı ay dönem başkanlığı yapacağını da hatırda tutmakta yarar var.

    2026 yılında Türkiye’yi dış politika açısından bekleyen büyük riskler ve fırsatlar neler? Donald Trump yönetiminin gümrük tarifeleri, Suriye’de yaşanan istikrarsızlık, Ekrem İmamoğlu, Osman Kavala gibi çok sayıda önemli aktörün tutuklu olması gibi faktörler 2026 yılında Türk dış politikasını nasıl şekillendirecek?

    Türkiye’nin Trump planının bir parçası olarak Gazze’ye konuşlanacak İstikrar Gücü’nde görev alma konusundaki ısrarı üzerine, İsrail’in itirazının aşılıp Türk askerinin Gazze’ye gitmesi 2026 yılında Türk Dış Politikası’nın en büyük risklerinden birini oluşturabilir.

    İki ülke arasında bu kadar gergin bir atmosfer varken, iki hükümetten biri Hamas’ı düşman, öteki kendi projesi olarak görürken, askerlerinin bu kadar yakın mesafede durmasına olur verilmesi, ateşle barutun yan yana gelmesi gibi bir durum oluşturur.

    İktidarın Gazze ve Hamas konusunda sesini yükselttikçe İsrail’in de Suriye’yi istikrarsızlaştırma ve başta Kürtler ve Dürziler, azınlıkları kışkırtma stratejisinin devam etmesi, özellikle Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu “yeni barış sürecinin” üzerindeki etkisi açısından risk teşkil edecektir.

    Şam yönetimi ile SDG arasındaki olası bir anlaşmayı iktidarın nasıl karşılayacağı, kamuoyuna nasıl bir algı operasyonuyla açıklayacağı önemli olacaktır. Şam-SDG uzlaşısının olumlu karşılanması durumunda içerde barış sürecinin ivme kazanması, PKK’nın eli silah tutmuş üyelerine dönük “geçiş yasalarının” gündeme gelmesiyle, özellikle Kent Uzlaşısı nedeniyle hapiste tutulan kimi muhalif isimlerin serbest kalmasının gündeme gelmesi beklenir.

    Türkiye’nin değişen uluslararası konjonktürde, önündeki fırsatlardan yararlanabilmesinin yolu, özellikle Avrupa başkentlerinin karşısında güvenilir bir müttefik olmasından geçiyor.

    Güvene dayalı böyle bir ilişki biçimini ne Ankara ne Avrupa arzuluyor. Özellikle Ankara açısından muhalefet üzerindeki baskıya sessiz kalınması kaydıyla, sınırlı iş birliği, iki taraf için de “olduğu kadarı bizi idare etsin” bakışıyla tercih ediliyor.

    Türkiye’nin önünde fırsat pencereleri yok değil; ancak hukukun üstünlüğünün olmadığı, demokratik geri gidişin tersine çevrilmediği, ekonomik sistemin sadece bir grubun zenginleşmesine odaklanıp ülkenin büyük çoğunluğunun yoksullukta ortaklaştırıldığı bir ülkenin önündeki fırsatları görüp, değerlendirip, gerekli adımları atmasını beklemek bu aşamada içi doldurulamayan bir iyimserlik oluyor.

    Dünya Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTürkiye’de Gündem Neden Bu Kadar Sık Futbol Üzerinden Yürüyor?

    Diğer İçerikler

    daktilo2

    Türkiye’de Gündem Neden Bu Kadar Sık Futbol Üzerinden Yürüyor?

    28 Aralık 2025 Ali Onur Özçelik
    daktilo2

    Üniversiteyi Kısaltmak Değil, Eğitimi Ciddiye Almak

    28 Aralık 2025 Oğuz Ergin
    daktilo2

    Uzun İnce Bir Yoldayız… 2026’nın Gelişi Nereden Belli?

    28 Aralık 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Tehran at the Threshold of a Final Decision: War, Succession, or Deterrence

    25 Aralık 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Dünya Gündemi: Trump’tan Grönland Adımı, ABD-Venezuela Gerilimi, Rusya’dan Ukrayna’ya Büyük Saldırı

    23 Aralık 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Babalar ve Oğullar

    22 Aralık 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    Büyük Dönüşümün Reçetesi: Liberal Milliyetçilik

    21 Aralık 2025 daktilo2 Yazılar Burak Dalgın

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Aralık 2025
    • Kasım 2025
    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • PROJECT SYNDICATE
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    • Seçenekleri yönet
    • Hizmetleri yönetin
    • {vendor_count} satıcılarını yönetin
    • Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    • {title}
    • {title}
    • {title}