Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (1-6 Ekim 2025)
Bugün 7 Ekim 2025 Salı. Hamas’ın saldırısı sonrası Gazze’nin cehenneme dönmesi ve tüm Orta Doğu’nun derin bir sarsıntıdan geçmesi sürecinin başladığı tarihin 2. yıl dönümü.
Geçtiğimiz iki yıl, Orta Doğu’nun tarihini ciddi şekilde dönüştüren, küresel siyaseti de birçok açıdan etkileyen bir savaşa şahit olduk. 2 yılın sonunda ise halen kırılgan olmakla birlikte barışa giden yolda en ciddi adımların atıldığı bir barış çabası içerisindeyiz.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 maddelik Gazze barış planını açıklamasının ve Hamas’a anlaşmayı kabul etmesi için 72 saatlik süre vermesinin ardından yaşanan gelişmeler, Hamas’ın aralarında Türkiye’nin de olduğu Müslüman ülkeler tarafından belli oranda ikna edildiğini gösteriyor.
Geçtiğimiz hafta Hamas bu anlaşmanın en kritik maddeleri olan, silah bırakma (ancak İsrail’in çekilmesi şartına bağlı), rehineleri serbest bırakma ve Gazze’nin (yalnızca) Filistinlilerden kurulu bir organ tarafından yönetilmesi hususlarını kabul etti. Ancak bu şartlı bir kabul oldu çünkü Hamas’ın yaptığı açıklamada diğer maddelere dair yorum yapılmadı ki diğer maddelerde birçok muğlaklık da bulunuyordu.
Bunun üzerine İsrail ve Hamas, Pazartesi günü Mısır’da, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış önerisinin ilk aşamasını hayata geçirmeye yönelik dolaylı müzakerelere başladı.
Hamas ateşkes anlaşmasının bazı unsurlarını kabul etmesine rağmen birkaç önemli ayrıntı hâlâ tartışmalı; Hamas’ın bazı maddelerin revize edilmesini istediği biliniyor.
Öte yandan, Trump’ın İsrail’den operasyonlarını durdurmasını talep etmesine rağmen İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları devam ediyor.
Gazze’de Hamas’ın elinde yaklaşık 50 tutsak bulunuyor ve bunların yaklaşık 20’sinin hâlâ hayatta olduğu düşünülüyor. Hamas, rehine takasının çerçevesini ve İsrail güçlerinin Ağustos ayında bulunduğu yer olan ve anlaşmada “sarı çizgi” olarak ifade edilen hatta çekilmesini şart koşan maddeyi İsrail’in de saldırıları durdurması koşuluyla kabul etmiş oldu. Ancak gergin bir bekleyiş sürüyor.
Pazartesi günü yapılan müzakerelerin, bu takasın ayrıntıları ve İsrail güçlerinin kısmi çekilmesi üzerine olduğu tahmin ediliyor. Baş müzakereci Ron Dermer İsrail heyetine liderlik ederken, geçen ay İsrail’in Doha’ya düzenlediği saldırıdan sağ kurtulan Hamas’ın kıdemli müzakerecisi Halil al-Hayya, Hamas ekibine liderlik ediyor. ABD özel elçisi Steve Witkoff da toplantıda hazır bulunuyor.
Trump Pazar günü Truth Social’da “İlk aşamanın bu hafta tamamlanması gerektiğini duydum ve herkesten HIZLI HAREKET ETMESİNİ istiyorum” diye yazdı ve “ZAMAN ÇOK ÖNEMLİ, AKSİ HALDE BÜYÜK BİR KAN DÖKÜLMESİ YAŞANACAK —Kİ BUNU KİMSE GÖRMEK İSTEMEZ!” şeklinde sözlerine devam etti. (Trump büyük yazdığı için ben de büyük bıraktım.)
Ancak, çok önemli birkaç pürüzlü noktanın da altını çizmek lazım. Hamas, rehineleri koz olarak kullanmayı bıraktığında olacaklardan çekinerek İsrail’in askerlerini geri çekeceğine dair garanti istiyor.
Trump’ın anlaşmasına göre Gazze, nitelikli Filistinliler ve uluslararası uzmanlardan oluşan teknokratik, apolitik bir Filistin komitesi tarafından yönetilecek ve ABD başkanının bizzat liderlik edeceği (aralarında yönetici olarak Orta Doğu’da pek sevilmeyen bir isim olan eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in de olduğu) uluslararası bir geçiş organı tarafından denetlenecek.
Sekiz Müslüman ülkenin dışişleri bakanları Cumartesi günü, İsrail ve Hamas’ın olası bir ateşkes yönündeki adımlarını memnuniyetle karşıladıklarını belirten ortak bir bildiri yayınladılar, ancak işgal altındaki Batı Şeria’nın bazı bölgelerini yöneten Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi denetlemesi gerektiğini vurguladılar.
Trump’ın önerisi, Mahmud Abbas önderliğindeki Filistin Yönetimi’nin ancak bir reform programını tamamladıktan sonra Gazze’nin yönetimine dahil olacağını belirtmişti.
Pazartesi günkü görüşmelerin Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e saldırısının arifesinde gerçekleşmesi nedeniyle, müzakerecilerin savaşın ikinci yıldönümü gelmeden herhangi bir ilerleme kaydetmesi olası görünmüyor.
Bu arada ABD ve İsrail’in tehditleri de sürüyor. Trump’ın tehditlerinin yanı sıra İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir de, “Siyasi çabalar başarısız olursa, savaşmaya geri döneceğiz” açıklamasında bulundu.
Filistin meselesinin geçmişine bakınca bu tür ateşkes ve barış çabalarının olumlu sonuçlanmadığını ve yalnızca uzun vadeli bir savaşa küçük aralar verilebildiğini gördük. Hamas’ın bu ortamda tamamen silahlarını terk etmesi ve kendini feshetmesi, ABD ve İsrail’in talebi olsa da, şartlar düşünüldüğünde öyle kolay gerçekleşecek bir şey değil. Zira Orta Doğu, silahların kolayca bırakılabildiği ve barış umudunun uzun süre korunabildiği bir bölge değil.
Trump’ın planı bir yönüyle Gazze’deki Filistin direnişini tamamen teslim almak ve Gazze’yi İsrail için bir sorun olmaktan çıkartmak amacına dayanıyor. Bu nedenle Hamas’ın müzakereler sırasında ve sonrasında her an tetikte olacağını ve kesin güvenlik garantileri olmadan kolayca silah bırakmayacağını tahmin etmek güç değil. İsrail’in ise Gazze’deki soykırım nedeniyle tüm dünya kamuoyunda ciddi şekilde prestij ve meşruiyet kaybetmesi, Netanyahu’nun planı kabul etmesinde rol oynamış görünüyor.
Mısır’da süren müzakereleri takip ederek gelişmeleri değerlendirmeye devam edeceğim.
Fransa’da Bitmeyen Başbakan İstifaları Krizi
Fransız siyaseti bir kez daha krizde! Başbakan Sébastien Lecornu, göreve geleli bir aydan az bir süre sonra ve yeni kabineyi atadıktan sadece birkaç saat sonra Pazartesi günü istifa etti. İstifası onu ülkenin modern tarihindeki en kısa süre görevde kalan başbakan yaptı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un beş yıllık görev süresi dolmadan istifa etmesi yönündeki çağrılar ise daha da şiddetlendi.
Ancak Macron 48 saat sürecek (Çarşamba akşama kadar) bir hamle yaparak Lecorno’yu hükümete güvenoyu verilmesi konusunda diğer partileri son bir kez daha ikna etmeye çalışmak için görevlendirdi.
Fransız Ulusal Meclisinideki tüm partiler, Lecorno’nun bakanlar kurulunun selefi Bayrou’nun kabinesine büyük ölçüde benzemesinden dolayı güven oyu vermeyeceklerini açıklamıştı.
Tartışmalı bir bütçeyi geçirmek için haftalarca güvensizlik oylamasından kaçınmaya çalışan Lecornu, savunma bakanı seçimi konusunda önemli bir muhafazakar müttefikini de kaybetti: Fransa’nın kamu açığının hızla arttığı dönemde maliye bakanlığı görevini yürüten Bruno Le Maire.
Lecornu, muhafazakar partiyi ülkenin yararına olan şeylerden çok siyasi hırslarına öncelik vermekle suçladı, ancak önemli milletvekilleri, Lecornu’ya (ve Macron’a) olan desteğin azalmasının, mevcut hükümetin yeniden bir erken seçim yapması gerektiğinin bir işareti olduğunu savunuyor.
Aşırı sağcı lider Marine Le Pen, “Yolun sonuna geldik” dedi: “Başka çözüm yok. Bu koşullar altında alınabilecek tek akıllıca karar, yeniden sandık başına gitmektir.”
Macron’un geçen yıl sürpriz bir şekilde erken seçim kararı almasından bu yana Paris’te kargaşa devam ediyor. Macron’un en sadık destekçilerinden olan Lecornu, son umut olarak görülmesine rağmen, sadece 20 ayda Fransa’nın beşinci başbakanı oldu.
Macron şimdi, (şayet istifa etmeyecekse) istikrarsız koalisyon ortaklarını yatıştıracak yeni bir başbakan atamak ya da yeni seçimler düzenlemek seçenekleri arasında kaldı. Bu arada, Lecornu’nun yeni seçilen kabinesi, yeni hükümet kurulana kadar günlük işleri yürüten geçici bakanlar olarak görev yapacak.
Avrupa Birliği’nin ikinci büyük ülkesi, geçen yıl yapılan meclis seçimlerine rağmen büyük bir borç krizini atlatamayıp sancılı bir sürecin içinden geçiyor.