Minnet vs. Haysiyet
İstanbul Planlama Ajansı’nın Şubat 2024’de yaptığı araştırmaya göre İstanbul’da yaşamanın maliyeti geçen yılın aynı ayına göre %81 arttı. İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 55.321 lira olarak hesaplandı. Yaşanan ekonomik gerileme, düşük asgari ücret, emekli ücreti politikaları ve kira artışları, orta alt ve alt sınıf için İstanbul’da yaşamayı imkansız hale getirdi.
Araştırmalar gösteriyor ki en yüksek gelir grubuna sahip %20’lik kesim dışında İstanbul’un neredeyse %80’i dolaylı da olsa sosyal desteğe ihtiyaç duyuyor.[1] Bu nedenle anne kart, yurtlar, kreşler gibi ücretsiz ya da sübvanse edilen düşük ücretli dolaylı destekler orta alt ve alt sınıf için elzem hale gelmiş durumda. Kent Lokantaları da İstanbulluların ihtiyacını karşılayan dolaylı destekler konusunda çok iyi bir örnek olarak karşımıza çıkıyor.
2023 yılı sonunda, Kent Lokantaları henüz siyasetin gündemine oturmadan bir süre önce, hizmetin sosyal etkisini ölçmek üzere bir araştırma yaptık. Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da artan yoksulluğa küçük de olsa merhem olan Kent Lokantaları üzerine yaptığımız araştırmada 15 sosyal çalışmacı, katılımcı gözlem yaptı ve faydalanıcılar, lokanta personeli ve civar esnafla 450’den fazla görüşme gerçekleştirildi. Siyasi tartışmaların öncesinde araştırmanın sonuçlarını paylaşmak ve Kent Lokantalarının İstanbullular için ne ifade ettiğini ortaya koymak istedik.
Kent Lokantası İstanbullular için Ne İfade Ediyor?
Kent Lokantası kullanımının siyasi arka planı: Kent Lokantaları, hizmetini ideoloji ya da oy verme tercihi gözetmeden herkese sunuyor. Bütün Kent Lokantalarında müşteriler arasında bir siyasi çeşitlilik gözlemleniyor. Kişiler siyasi tercihlerini, bagajlarını geride bırakarak lokantadan hizmet alıyor.
Kent Lokantasının hayatı kolaylaştırması: Kent yoksullarının, emeklilerin, öğle arasında yemek yiyebileceği bir yer bulamayan öğrencilerin ya da işçilerin gittiği Kent Lokantaları, müşterileri için gündelik hayatın ekonomik zorluklarını hafifleten ve beslenme imkânlarını genişleten bir uygulama olarak öne çıkıyor.
Kent Lokantalarının vatandaşların bütçesine destek olması: Kent Lokantalarındaki fiyatlandırma, kişilerin bütçelerine olumlu bir şekilde yansıyor. Görüşme yapılan kimi işçiler, kent lokantası sayesinde ayda üç bin lira civarında bir miktarda tasarruf edebildiklerini söylüyor.
Kent Lokantalarının “beslenme hakkını” sağlaması: Kent Lokantalarında sunulan yiyeceklere ve fiyatlandırmaya dair memnuniyet düzeyi oldukça yüksek. Öğün oluşturacak nitelikte bir sıcak yemeğe erişimi olmayanlar, özellikle orta yaşın üstünde asgari ücretle çalışanlar ve emekliler, Kent Lokantalarının kendileri için “bulunmaz bir nimet” olduğunu ifade ediyor.
Kent Lokantalarına güven: Kent Lokantalarında malzeme kullanımı ve gıda hijyen seviyesine duyulan güven oldukça yüksek. Katılımcılar, “belediyeye ait” bir kurum olduğu için Kent Lokantalarının pişirme için kullandığı malzemelere çok güvendiklerini belirtiyor.
Kent Lokantalarında kadın istihdamı: Kent lokantalarındaki çalışanların kadın oluşu, yararlanıcıları için bir güven hissi yaratıyor. Yararlanıcılar, kadınların çalıştığı bu ortamda servis edilen yemeklerin, gıda hijyen esaslarına uyumuna dair güven duyduklarını, kadınların servis esnasında daha nazik ve güler yüz ile çalıştıklarını söylüyor. Bazı kent lokantalarında, kadınlar ve yararlanıcı kitlesi (özellikle yaşlı, kimsesiz, hasta ya da yoksulların ağırlıkta olduğu kent lokantalarında) arasında itina ve özene dayanan bir dayanışma oluşmuş. Yararlanıcılar kadın çalışanların onlara karşı “çok şefkatli” olduğunu dile getiriyor. Kimi kent lokantalarında çalışanların kadın olması kuralların uygulanmasını ve muhtemel çatışmaların minimize olmasını sağlıyor. Kent Lokantalarında çalışan kadınlar açısından ise kendilerine açılan bu istihdam alanı güçlenmelerine vesile oluyor ve İBB’nin kadın yanlısı sosyal politikalarına anlamlı bir örnek teşkil ediyor.
Kent Lokantalarının müşterileri arasında topluluk etkisi yaratması: Kent Lokantalarında yemek yiyenler arasında müdavim olmuş yararlanıcılar da bulunuyor. Bu durum bir topluluk hissi yaratıyor. Kimi Kent Lokantalarında topluluk hissi bir adım öteye taşınmış; bu Kent Lokantalarında “askıda öğün” tarzında bağışlar yapmak isteyen yararlanıcı ve esnaflar bulunuyor.
Kent Lokantaları etraftaki esnaf için risk teşkil etmiyor: Kent Lokantasının kurulduğu bölgelerde yeme-içme alanında esnaflık yapan kişiler ile yapılan görüşmelerde hizmetin ucuzluğu müşteri kaybı açısından düşük risk olarak görülüyor. Esnafa göre Kent Lokantalarının tüketicisini kendi dükkânlarına gelemeyen kesimler oluşturuyor. Tüm paydaşlar şehirde böyle bir kesimin varlığının ve ulaştığı nüfus büyüklüğünün farkında. Esnaf da yoksulluğu farklı boyutlarda yaşadığı için Kent Lokantalarının varlığını anlamlı buluyor.
Kent Lokantasının “talep etkisi” yaratması: Kimi Kent Lokantaları uzak mesafedeki ilçe ya da mahallelerde çalışanlar tarafından da tercih ediliyor. Bu durum, Kent Lokantası gibi bir hizmetin birçok ilçede ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Kent lokantasının karşıladığı bu ihtiyaç bir talep etkisi yaratıyor. Yurttaşlar, birçok ilçede bu hizmetin sağlanması gerektiğini düşünürken, neden daha önce hiçbir belediyenin benzer bir uygulama gerçekleştirmediğini ya da neden hâlâ başka bir belediyenin denemediğini sorguluyor. Bu ihtiyacı AK Parti il/ilçe teşkilatlarında dile getirdiğini ifade eden yararlanıcılara dahi rastlanıyor.
Kent Lokantaları hakkında yaptığımız analizde en çok dikkat çeken hizmet lokantaların “talep etkisi” yaratmasıydı. Bu talep sadece İBB’den ya da CHP’li ilçelerden değildi. AK Partili ilçelerde de anlamlı bir karşılık buluyordu.
Ak Parti’nin Kent Lokantasını “Küçümseyen” Anlayışı Altında Hangi Motivasyon Yatıyor?
Murat Kurum’un “Kent Lokantasını bir proje olarak bu İstanbul’a sunmak çok büyük bir projeymiş gibi de bahsetmek bizi hayretlere düşürüyor. Değerli arkadaşlar 2 gece de İstanbul’un 39 ilçesinde lokanta sosyal tesisi açarız. 2 gece de açılır. Bunu sanki bir işmiş gibi, marifetmiş gibi anlatıp yarım çay bardağı su, süt verip bunu bir hizmet gibi milleti kandırmaya yönelik söylemlerden artık biz sıkıldık, yorulduk.” açıklamasının ardından iktidarın yoksullukla arasındaki mesafeyi tekrar düşünme ihtiyacı hâsıl oldu. İktidarın yoksullukla kurduğu ilişki bir “minnet” ve lütuf ilişkisi olarak ön plana çıkıyor.
Murat Kurum’un ifadesi ile 2 gecede 39 ilçede açılabilen Kent Lokantalarını iktidar, yoksulların ihtiyaçlarını görmediği ya da görmezden geldiği için açma teveccühünü göstermiyor. Güngören’de çalışıp yemek yemek için Bağcılar’a geldiğini söyleyen AK Partili bir işçi, Güngören Belediyesi yetkililerine niye orada böyle lokantalar açılmadığını açıkça sorduğunu anlattı ve yanıt alamadığını, sadece kendilerine güldüklerini ifade etti. “Oy alamayacağını bile bile geldi ve bu lokantayı Sultanbeyli’de açtı ya… Helal olsun Ekrem Başkan’a” diyen bir Ak Partili seçmene rahatça rastlanabiliyor.
Sahada buna benzer aldığımız diğer geri bildirimlerden de anlıyoruz ki Ak Partili seçmen bu hizmete teveccüh gösterirken Ak Partili yöneticiler bu hizmeti hakir görüyor.
Ak Parti’nin bu hizmeti hakir görmesinin ardında yoksulluğa bakış açısının bir minnet ve biat ilişkisine dayanması yatıyor. Ucuz ve sağlıklı yemek hizmeti artık hizmet olarak bile görülmüyor. Çünkü hizmet demek büyük Kanal İstanbul projesi demek, hizmet demek yoksulluğu bir kenara koyup şatafata yatırım yapmak, saraylar kurmak demek.
Lüks, şatafat, israf ve kibir içindeki iktidar, Ak Parti’nin kurulduğu yıllardaki kodlardan tamamen kopmuş durumda. Ak Parti’nin kuruluş yıllarında sahip olduğu dava “hak koruma” ilkesine dayanırken Ak Parti şimdi fakir fukaranın hakkını görmezden gelen, emekçilerin ve emeklerinin hakkını koruyamayan bir anlayışa savrulmuş durumda.
Sonuç
Kent Lokantaları vatandaşı minnet duygusunun altında ezmek yerine uygun fiyatlı ve temiz yemek sunarak “haysiyetli” bir hizmet almasını sağlıyor. Kimse “ihtiyaç sahibi” olduğunu kanıtlamak zorunda olmadan sofraya oturuyor. Kent Lokantaları, yardım mizansenine dönüşmeden, lokantada yemek yeme ve mütevazı bir sosyalleşme hissi veriyor. İBB kendini “görünmez bir veren el” olarak masaya koyuyor, kimseyi borçlu çıkarmıyor.
Kimsenin kimseden üstün olmadığı Kent Lokantalarında, İstanbullular sofrada eşitleniyor.
[1] https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Gelir-Dagilimi-Istatistikleri-2022-49745