[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Dış Haberler Bülteni (25-31 Temmuz 2023)
Bu hafta Rusya’nın başkenti Moskova’da dünya gündemine bomba gibi düşen ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın gidişatına dair önemli işaretler veren üç drone saldırısı yaşandı. Drone saldırıları Rusya-Ukrayna Savaşı’nda tarafların cephe gerisindeki hedefleri vurmak için sıklıkla başvurduğu bir savaş yöntemi haline geldi. Savaşın başından bu yana iki taraf da saldırı drone’larını stratejik hedefleri vurma ve özellikle psikolojik bir harp tekniği olarak hasım tarafı tehdit etme unsuru olarak kullanıyor. Moskova’daki gökdelene yapılan iki saldırı, drone saldırılarının Moskova’yı doğrudan tehdit eder hale geldiğini de gözler önüne seriyor.
Gökdelen Saldırısı Nasıl Gelişti?
Bu sabah Moskova’ya yapılan drone saldırısında, geçtiğimiz hafta vurulan bir gökdelen tekrar hedef alındı. Rus haber ajansının yaptığı açıklamaya göre Ukrayna Hava Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar terör eylemi olarak nitelendirildi.
Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin, yaptığı açıklamada birkaç İHA’nın Moskova’ya uçarken hava savunma sistemlerince vurulduğunu, gökdelende camların kırıldığını ancak büyük bir hasar olmadığını ifade etti. Moskova’da yaşayan kamu görevlilerine evden çalışmaları için izin verildi. Rus hava sahası ise bir süreliğine kapandı.
Geçen haftaki saldırının ardından Zelenskiy’nin yaptığı açıklamalar oldukça önemliydi. Zelenskiy savaşın artık Rus topraklarına taşındığını, bu durumun kaçınılmaz ve adil olduğunu söyledi. Ancak Ukrayna yönetimi drone saldırılarını resmi olarak üstlenmiyor ve bu konuda açıklama yapmaktan imtina ediyor.
Karadeniz’de de Sular Isınıyor
Öte yandan, Rusya Savunma Bakanlığı gece saatlerinde Karadeniz’de iki Rus sivil nakliye gemisine saldırı düzenlendiğini bildirdi. Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan bu yana Ukrayna limanlarını vuran Rusya’nın bu saldırılarına karşı Ukraynalıların da Rus gemilerini hedef aldığı anlaşılıyor. Rusya ayrıca Karadeniz’deki saldırıların insansız botlar (deniz drone’ları) tarafından düzenlendiğini açıkladı.
Rusya, bu saldırının Rus Deniz Kuvvetleri tarafından insansız deniz araçlarının önceden tespit edilmesiyle engellendiğini ileri sürdü. Ukrayna tarafı ise sivil gemilere kendilerinin saldırmadığını ve asla sivil gemilere saldırmayacaklarını açıkladı. Ancak bu gelişmeler, hem Rus toprakları hem de Karadeniz’de 500 günü aşkın süredir devam eden savaşta yeni saldırıların sahnesi olacağının bir göstergesi.
Drone Saldırıları Ne Anlama Geliyor?
İnsansız hava araçları ya da daha sık kullanılan adıyla drone’lar Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana sıklıkla gündeme geliyor. Ucuza imal edilen ve uzaktan kolayca kontrol edilen bu savaş araçları özellikle cephe gerisindeki bölgelere ya da cepheden uzak stratejik hedeflere yönlendirilmek için ideal.
Bir süredir cephede ilerleme sağlayamayan son bir aydır ise Ukrayna karşı saldırısını göğüsleyen Rusya, Ukrayna şehirlerinin altyapılarını vurmak için uzak menzilli füzeler yanında insansız hava araçlarını da kullanıyordu.
Ukrayna da bu taktiğe karşı sınırına yakın Rus topraklarındaki bölgelere drone saldırıları düzenleyerek cevap veriyordu. Ancak son bir ayda 4 defa Ukrayna sınırından 500 km. uzaklıkta yer alan Moskova’ya drone saldırılarının düzenlenmesi, Rusya için büyük bir meydan okuma anlamına geliyor.
Putin İçin Zor Zamanlar
Ukrayna yönetiminden yapılan açıklamalar Ukrayna işgalinin Rusya için tem teşekküllü bir savaşa dönüştüğünü ve artık savaşın yalnızca Ukrayna topraklarında değil Rus topraklarında da sürdürüldüğü mesajını veriyor.
Bu mesaj ile Ukrayna yönetimi, Rusya’nın “özel operasyon” olarak isimlendirdiği savaşı kaybetmeye başladığını ve her geçen gün daha da zorlandığını ima ediyor ki bu düşüncelerinde haksız sayılmazlar.
Progijin ve Wagner’in isyan girişimiyle sarsılan Putin yönetimi işgalin başından bu yana bu savaşı önemsiz ve kolay bir askeri operasyon olarak kodluyor. Bu yönüyle Rus halkına ciddi bir savaş içinde olmadıklarını ve Rus ordusunun bu işin üstesinden kolayca gelebileceği mesajını vermeye çalışıyorlar.
Ancak savaşın başından bu yana köprünün altından çok sular aktı. Birçok Rusya taraftarı uzmanın görüşlerinin aksine bu işgal girişimi kolay bir operasyondan çok öteye giderek Rusya’nın içinde debelendiği bir çukura dönüşüyor.
Putin’in karizması her geçen gün daha çok sarsılıyor. Orduyu yeni askere alımlarla beslemeye çalışan Putin, cephede Ukrayna saldırılarıyla mücadele ederken verdiği mesajlarla uluslararası kamuoyunda Ukrayna’yı Rus topraklarına terörist saldırılar düzenlemekle suçluyor. Elbette Rusya’nın Ukrayna’da birçok sivil hedefi vurduğu ve sivillerin ölümüne neden olduğuna hiçbir zaman değinmiyor.
Bu koşullar altında Putin yönetimi içinde Wagner isyanı ile zirve yapan rejim içi gerginlikler artarak sürecektir. Savaşta alınan darbeler arttıkça ciddi bir ekonomik buhran içinde bulunan Rus halkının tepkisi artacaktır. Moskova ve Ukrayna sınırına yakın Rus bölgelerine yapılan saldırılar ise Ukrayna’nın psikolojik üstünlüğü ele alıp sürdürmesine ve Rus halkının morallerinin bozulmasına neden olacaktır.
Savaşın artan maliyetlerinin sorumlusu olarak gün geçtikçe ibrenin Putin’e yönelmesi mümkün. Batı’dan Putin’in hiç tahmin etmediği kadar destek gören Ukrayna, NATO’ya derinleştirdiği ilişkileri ile savaşı sürdürecek finansal ve askeri yardımları almaya devam ediyor. Rusya’nın cephe gerisini vurarak Ukrayna halkını yıldırma stratejisi karşısında ise Ukrayna’nın Rus topraklarına drone’lar ile saldırması ciddi bir cevap olarak görülebilir.
Tüm bu olanlara karşı Putin’in elinde fazla koz kalmadı. Savaşı sürdürmek istediği anlaşılan Putin’in her geçen gün daha da sıkışacağı anlaşılıyor. Rus kamuoyu Ukrayna Savaşı’ndan gelen ölüm haberleriyle ümitsizliğe düşüyor. Savaşın devamı iki ülkenin de can kayıplarını her geçen gün arttırırken yaşanan maddi hasarın boyutları hesaplanamaz durumda. Bu haliyle sürdürülen savaştan yakın bir zamanda bir çıkış yolu bulunarak barış için kapı aralanması ise halen ihtimal dahilinde görünmüyor.
Savaşın cephe gerisine ve Rus topraklarına daha çok yayılması daha fazla ölüm demek. Liberal teorinin önerdiği şekilde uluslararası kurumlar ve normların devreye girip barış için diplomatik kanallar açması her geçen gün daha da ehemmiyet kazanıyor. Savaşın insani boyutunun geleceği nokta tüm dünyayı ürkütürken hem Rusya hem de Ukrayna yönetiminin savaşın sonlandırılması için cesur adımlar atması tüm aktörler için faydalı olacaktır. Uluslararası ilişkilerde realizmin liberalizme çoğunlukla galebe çaldığını biliyoruz. Ancak gelinen noktada maliyetin herkes için daha da yükseliyor olması aktörleri daha rasyonel adımlar atmaya itebilir.